Bu dönemde batı ile ilişkilerin sıkı tutulması için çeşitli ülkelerde elçilikler açıldı. Dış baskılara dayanılmayıp fransızca okullarda yabancı dil olarak okutulmaya başlandı.
Tercümanlar Meselesi
Osmanlı devlet adamları Arapça ve Farsça bilirdi, Avrupa devletleri ile ilişkilerde ise tercümanlar kullanırlardı. En yüksek mevki de Divan-ı Humayun tercümanlığı idi. Divan-ı Humayun tercümanı resmi evrakları Türkçe’ye çevirir, elçilerin resmi müracaatlarını, takdim edilirlerken okunan nutuklarını tercüme ederdi. Yabancı elçilerle münasebetlerde önemli rolleri vardı. Yabancı elçilerin Baş Tercümanı ve tercümanları Rumlar ve Yahudilerden seçilirdi. Osmanlı vatandaşına berat verilmek suretiyle tercümanlık yapmalarına izin verilirdi. Selim III döneminde Osm. reayasının bir çoğu konsoloslar ile anlaşıp kendini tercüman göstererek berat elde etmekte ve vergilerden muaf olmaktaydı. Selim III gerçek tercümanların isimlerini çıkarttırarak yalancı olanlardan beratlarını almıştır.
Elçiye Verilen Para Meselesi
Osmanlı Devleti’nde yabancı elçilere ihtiyaç ve masraflarının karşılamaları için tayın adı verilen para, eşya, yiyecek verilirdi. Bu bir gelenek halini almıştı. Tayın ikram ve iltifat sayılabilirdi. Ancak yabancı devletler bunu bir zorunlulukmuş gibi görerek eksik tayın konusunda sorun çıkartmaktaydılar. Selim III diplomatik alanda ıslahat yaparken Avrupa ‘da böyle bir adetin olmadığını görünce tayın bedelini kaldırmıştı. Bu şekilde hem hazineden gereksiz para çıkmamış hem de Avrupa Devletler Hukuku’na uyum sağlanmıştı.