38. KUDSİ HADİS
Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır: "Ey âdemoğlu!
Hayır işle. Hayır cennetin anahtarıdır ve oraya götürür. Serden sakın, o cehennemin anahtarıdır; sonuçta sahibini oraya sürükler.
Ey âdemoğlu! Bil ki inşa ettiklerin yıkılacak, ömrün harap, bedenin toprak olacak. Birikimlerin vârislerinin, nimetler de başkasının eline geçecek. Bütün bunlardan sana kalan, hesabı, pişmanlığı ve cezasını çekmek olacak.
Kabirdeki arkadaşın amelindir. Hesaba çekilmeden önce sen kendini hesaba çek ve itaatime yapış, bana isyandan sakın. Sana verdiğime rıza göster, şükredenlerden ol.
Ey âdemoğlu! Güle güle günah işleyeni ağlaya ağlaya ateşe atarım. Benden korkarak ağlayanı, gülerek cennete koyarım.
Ey âdemoğlu! Hesaba çekileceği gün fakirlerden olmayı temenni edecek nice zenginler vardır.
Nice zalimler de vardır ki, ölüm onları zelil kılmıştır.
Nice tatlılıklar var ki, ölüm onları acılaştır-mıştır.
Hallerinden memnun ve mutlu niceleri var ki, ölüm bu sevinçlerini zehir etmiştir. Nice kısa anlık sevinçlerin sonu, uzun hüzünler olmuştur.
Ey âdemoğlu! Hayvanlar senin ölüm hakkındaki bilgine sahip olsa açlık ve susuzluktan ölene kadar yemeden içmeden kesilirlerdi.
Ey âdemoğlu! Sana ölümden ve onun şiddetinden başka bir ceza verilmeyecek olsaydı dahi, bunun şiddetinden geceleri sükûnet içinde olmaman, gündüzleri rahat bulmaman gerekirdi. Ölümün acısı bu ise, ya ardındaki daha şiddetli durumlarda halin nice olur?
Ey âdemoğlu! Âhiret yaşamında ulaşacağın nimetler vesilesiyle ölüm sırrını arkanda bırak, dünyada esef duyacağın tek şey elden kaçırdığın hayırlar olsun.
Dünya hayatında elde ettiklerinle şımarma, elinden çıkanlar için de üzülme.
Ey âdemoğlu! Seni topraktan yarattım, tekrar toprağa döndüreceğim ve bir kez daha topraktan dirilteceğim.
Dünya ile vedalaş ve ölüme hazırlan. Bil ki ben bir kulu sevdiğimde, dünyayı ondan uzak tutar ve onu âhiret için çalıştırırım. Ona dünyanın kusurlarını gösteririm; böylece ondan sakınır, cennet ehlinin amelleri ile meşgul olur. Ben de bunun üzerine onu rahmetimle cennete dahil ederim.
Bir kuluma da buğzedersem, ona beni bıraktırır, dünya ile meşgul eder ve dünya ameli için çalıştırırım. Böylelikle ateş ehlinden olur, onu cehenneme dahil ederim.
Ey âdemoğlu! Uzun bile olsa her ömür fânidir. Tıpkı bir gölgenin uzantısı gibi kısacık bir an durur; fakat bir daha geri dönmemek üzere kaybolur gider.
-Ey âdemoğlu! Seni yaratan benim, sana rızk veren de. Sana can veren de senden canını alacak olan da benim. Yine seni diriltecek olan ve hesaba çekecek olan da benim. Sen, kendine herhangi bir yarar yahut zarar vermeye, hayata, ölüme ve dirilmeye sahip olmadığın halde, işlediğin kötü işlerin karşılığını göreceksin.
Ey âdemoğlu! Bana itaatte bulun ve bana hizmet et. Rızkın için endişe etme, ben onun için sana yeterim. Senin için bizzat benim karşılayacağım şeylerin derdini kendine yük etme!
Ey âdemoğlu! Sana takdir edilmemiş ve ulaşamayacağın bir şeyin yükünü niçin çekersin? İşlemediğin bir amelin sevabını alamayacağın gibi sana takdir edilmemiş bir şeye de sahip olamazsın.
Ey âdemoğlu! Yolu ölüm olan biri dünya ile nasıl sevinebilir? Evi kabir olan biri dünya yurdundaki evi ile nasıl mutluluk duyabilir?
Ey âdemoğlu! Şükrünü eda ettiğin az bir mal, şükrünü yapamayacağın çok maldan hayırlıdır.
Ey âdemoğlu! En hayırlı malın, önden gönderdiğindir. En hayırsızı ise ardından dünyada bıraktığındır. Nefsin için önden hayır yolla, ölümden önce onu yanında bulursun.
Ey âdemoğlu! Dertli olana dertten kurtuluş veren, istiğfar edeni affeden, tövbe edeni sakındıran, çıplağı giydiren, korku içinde olanın korkusunu gideren, aç olanı doyuran benim. Kulum bana itaat ve kulluk üzere bulunur, emrime razı olursa onun işlerini kolaylaştırır, gücüne güç katar, göğsüne genişlik veririm.
Ey Musa! Her kim yetimin ve fukaranın malı ile zenginleşirse onu dünyada fakirleştirdiğim gibi âhirette de azaba çarptırırım. Kim fakirlere
ve zayıflara karşı kibirlenip merhametsizlik ederse, onun binasını harap eder, cehennemi ona mesken yaparım.
'Şüphesiz İd bunlar, evvelki sahîfelerde, İbrahim ve Musa'nın sahîfelerinde de mevcut olan öğütlerdir.'"29
29 A'lâ 87/18-19.
Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır: "Ey âdemoğlu!
Hayır işle. Hayır cennetin anahtarıdır ve oraya götürür. Serden sakın, o cehennemin anahtarıdır; sonuçta sahibini oraya sürükler.
Ey âdemoğlu! Bil ki inşa ettiklerin yıkılacak, ömrün harap, bedenin toprak olacak. Birikimlerin vârislerinin, nimetler de başkasının eline geçecek. Bütün bunlardan sana kalan, hesabı, pişmanlığı ve cezasını çekmek olacak.
Kabirdeki arkadaşın amelindir. Hesaba çekilmeden önce sen kendini hesaba çek ve itaatime yapış, bana isyandan sakın. Sana verdiğime rıza göster, şükredenlerden ol.
Ey âdemoğlu! Güle güle günah işleyeni ağlaya ağlaya ateşe atarım. Benden korkarak ağlayanı, gülerek cennete koyarım.
Ey âdemoğlu! Hesaba çekileceği gün fakirlerden olmayı temenni edecek nice zenginler vardır.
Nice zalimler de vardır ki, ölüm onları zelil kılmıştır.
Nice tatlılıklar var ki, ölüm onları acılaştır-mıştır.
Hallerinden memnun ve mutlu niceleri var ki, ölüm bu sevinçlerini zehir etmiştir. Nice kısa anlık sevinçlerin sonu, uzun hüzünler olmuştur.
Ey âdemoğlu! Hayvanlar senin ölüm hakkındaki bilgine sahip olsa açlık ve susuzluktan ölene kadar yemeden içmeden kesilirlerdi.
Ey âdemoğlu! Sana ölümden ve onun şiddetinden başka bir ceza verilmeyecek olsaydı dahi, bunun şiddetinden geceleri sükûnet içinde olmaman, gündüzleri rahat bulmaman gerekirdi. Ölümün acısı bu ise, ya ardındaki daha şiddetli durumlarda halin nice olur?
Ey âdemoğlu! Âhiret yaşamında ulaşacağın nimetler vesilesiyle ölüm sırrını arkanda bırak, dünyada esef duyacağın tek şey elden kaçırdığın hayırlar olsun.
Dünya hayatında elde ettiklerinle şımarma, elinden çıkanlar için de üzülme.
Ey âdemoğlu! Seni topraktan yarattım, tekrar toprağa döndüreceğim ve bir kez daha topraktan dirilteceğim.
Dünya ile vedalaş ve ölüme hazırlan. Bil ki ben bir kulu sevdiğimde, dünyayı ondan uzak tutar ve onu âhiret için çalıştırırım. Ona dünyanın kusurlarını gösteririm; böylece ondan sakınır, cennet ehlinin amelleri ile meşgul olur. Ben de bunun üzerine onu rahmetimle cennete dahil ederim.
Bir kuluma da buğzedersem, ona beni bıraktırır, dünya ile meşgul eder ve dünya ameli için çalıştırırım. Böylelikle ateş ehlinden olur, onu cehenneme dahil ederim.
Ey âdemoğlu! Uzun bile olsa her ömür fânidir. Tıpkı bir gölgenin uzantısı gibi kısacık bir an durur; fakat bir daha geri dönmemek üzere kaybolur gider.
-Ey âdemoğlu! Seni yaratan benim, sana rızk veren de. Sana can veren de senden canını alacak olan da benim. Yine seni diriltecek olan ve hesaba çekecek olan da benim. Sen, kendine herhangi bir yarar yahut zarar vermeye, hayata, ölüme ve dirilmeye sahip olmadığın halde, işlediğin kötü işlerin karşılığını göreceksin.
Ey âdemoğlu! Bana itaatte bulun ve bana hizmet et. Rızkın için endişe etme, ben onun için sana yeterim. Senin için bizzat benim karşılayacağım şeylerin derdini kendine yük etme!
Ey âdemoğlu! Sana takdir edilmemiş ve ulaşamayacağın bir şeyin yükünü niçin çekersin? İşlemediğin bir amelin sevabını alamayacağın gibi sana takdir edilmemiş bir şeye de sahip olamazsın.
Ey âdemoğlu! Yolu ölüm olan biri dünya ile nasıl sevinebilir? Evi kabir olan biri dünya yurdundaki evi ile nasıl mutluluk duyabilir?
Ey âdemoğlu! Şükrünü eda ettiğin az bir mal, şükrünü yapamayacağın çok maldan hayırlıdır.
Ey âdemoğlu! En hayırlı malın, önden gönderdiğindir. En hayırsızı ise ardından dünyada bıraktığındır. Nefsin için önden hayır yolla, ölümden önce onu yanında bulursun.
Ey âdemoğlu! Dertli olana dertten kurtuluş veren, istiğfar edeni affeden, tövbe edeni sakındıran, çıplağı giydiren, korku içinde olanın korkusunu gideren, aç olanı doyuran benim. Kulum bana itaat ve kulluk üzere bulunur, emrime razı olursa onun işlerini kolaylaştırır, gücüne güç katar, göğsüne genişlik veririm.
Ey Musa! Her kim yetimin ve fukaranın malı ile zenginleşirse onu dünyada fakirleştirdiğim gibi âhirette de azaba çarptırırım. Kim fakirlere
ve zayıflara karşı kibirlenip merhametsizlik ederse, onun binasını harap eder, cehennemi ona mesken yaparım.
'Şüphesiz İd bunlar, evvelki sahîfelerde, İbrahim ve Musa'nın sahîfelerinde de mevcut olan öğütlerdir.'"29
29 A'lâ 87/18-19.