Abdest, önce maddi etkilerindeki gücüyle idrak ve aklı en iyi çalışacak noktaya getirir, daha sonra, bizzat kendi uzuvlarımızı yıkarken Allah (c.c.)'ın o uzuvlara ne büyük nimetler verdiğini sezdirerek şükre ve hamde başlatır. Daha derinlerde mananın hikmetleri başlar.
Ağzımızı yıkarken, yalnız zikre hazır bir ibadet hazzını tatmaya başlar.
Ahlâkı Kur'ân-ı Kerim'le zirveye ulaşan Resûlullah (salllallâhu aleyhi ve sellem)'in gül kokusunu duyup hissetmek için yıkanıp arınan burun, hafızalara yeni bir zindelik hazırlamakta, böylece Allah (c.c.)'ın güzel-hayırlı ilhamlarına zemin oluşmaktadır.
Yüzün yıkanması, kötü-çirkin görüntüleri çevremizden atar. Kulaklarımız yalnız ezanın ötelerden gelen sedasına hazır hale gelir.
El ve ayaklar kişisel iradenin (küçük iradenin) temsilcisi olarak, tüm yanlışlardan arınarak Allah (c.c.)'ın külli iradesine teslim olma sırrına erişir.
İşte bu hazırlık, kalbin manasında, gönülde yeni bir mana dolaşımı meydana getirir ki, vücudun her zerresi ilahi seyre hazır hale gelir.
Ancak bu sayededir ki, Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)'in Kur'ân-ı Kerim'den fışkıran güzel ahlakının nuru sezilecek ve ilahi huzurda (namaz içinde) evrenlerin seyri mümkün olacaktır.
Bu manevi dolaşım (seyir), namazın ufkunda miraç için de bir manevi cereyandır.
Nefis, bu manevi cereyan karşısında tamamen arınmış, özellikle yüz, ağız, burun ve kulak yıkanarak her türlü kötülük ve şer kapısı kapanmıştır. Eller ve ayaklar yıkanırken, onların mahşerde şehadet edeceklerini bizzat nefis hatırlatacak. Böylece nefis teslim olmuş olur, gurur ve ihtirastan da arınarak Fatiha Suresi'nin sırrına hazır hale gelir.
İşte bilinçli olarak alınan abdestin manen ve maddeten kazandırdığı güzellikler ve insanoğluna sunduğu huzur ortamı! Kısacası abdest, insanoğlunu manen ve maddeten temizleyerek, yüce Allah (c.c.)'ın (O'na layık bir kul görünümünde) huzuruna çıkarmaktadır.(2)
2: Onk. Dr. Haluk Nur Baki’nin Namazın Sırları adlı kitabından istifade edilmiştir.
Yazar: Ramazan IŞIK/Namaz Gerçeği
Ağzımızı yıkarken, yalnız zikre hazır bir ibadet hazzını tatmaya başlar.
Ahlâkı Kur'ân-ı Kerim'le zirveye ulaşan Resûlullah (salllallâhu aleyhi ve sellem)'in gül kokusunu duyup hissetmek için yıkanıp arınan burun, hafızalara yeni bir zindelik hazırlamakta, böylece Allah (c.c.)'ın güzel-hayırlı ilhamlarına zemin oluşmaktadır.
Yüzün yıkanması, kötü-çirkin görüntüleri çevremizden atar. Kulaklarımız yalnız ezanın ötelerden gelen sedasına hazır hale gelir.
El ve ayaklar kişisel iradenin (küçük iradenin) temsilcisi olarak, tüm yanlışlardan arınarak Allah (c.c.)'ın külli iradesine teslim olma sırrına erişir.
İşte bu hazırlık, kalbin manasında, gönülde yeni bir mana dolaşımı meydana getirir ki, vücudun her zerresi ilahi seyre hazır hale gelir.
Ancak bu sayededir ki, Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)'in Kur'ân-ı Kerim'den fışkıran güzel ahlakının nuru sezilecek ve ilahi huzurda (namaz içinde) evrenlerin seyri mümkün olacaktır.
Bu manevi dolaşım (seyir), namazın ufkunda miraç için de bir manevi cereyandır.
Nefis, bu manevi cereyan karşısında tamamen arınmış, özellikle yüz, ağız, burun ve kulak yıkanarak her türlü kötülük ve şer kapısı kapanmıştır. Eller ve ayaklar yıkanırken, onların mahşerde şehadet edeceklerini bizzat nefis hatırlatacak. Böylece nefis teslim olmuş olur, gurur ve ihtirastan da arınarak Fatiha Suresi'nin sırrına hazır hale gelir.
İşte bilinçli olarak alınan abdestin manen ve maddeten kazandırdığı güzellikler ve insanoğluna sunduğu huzur ortamı! Kısacası abdest, insanoğlunu manen ve maddeten temizleyerek, yüce Allah (c.c.)'ın (O'na layık bir kul görünümünde) huzuruna çıkarmaktadır.(2)
2: Onk. Dr. Haluk Nur Baki’nin Namazın Sırları adlı kitabından istifade edilmiştir.
Yazar: Ramazan IŞIK/Namaz Gerçeği