Abdülhak Hamit Tarhan

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Tanzimat Edebiyatımızın ünlü şairi Abdülhak Hamit Tarhan 2 Ocak 1852 yılında İstanbul’da Bebek’te doğmuştur. Tarihçi Hayrullah Efendinin oğludur. Dedesi 2. Mahmut’un Hekimbaşı’sı Abdülhak Molla’dır.

abdulhakhamidtarhan2.jpg



BEŞ YAŞINDAYKEN Bebek’te bir süre Fransız okulunda okusuktan sonra özel bir öğrenim gördü. Hoca Tahsin, selim Sabit Edremitli Bahaeddin gibi zamanın bilginlerinden ders aldı. Ağabeyiyle Paris’e giderek orada bir yıl kadar Fransız okuluna devam etti. Dönüşünde Robert Kolejinde okudu.
Babıali Tercüme Odasına memur olduğu sıralarda yaşı henüz onüçtü. İran elçiliğine atanan babasıyla Tahran’a gitti (1866). Farsçayı öğrendi. Babasının hastalığı ve ölümü üzerine İstanbul’a döndü (1868). Maliye Şura-yı Devlet, Sadaret kalemlerinde çalıştı. İlk şiirlerinin, ilk piyeslerinin yayınlanması bu yıllara rastlar.
1871yılında Fatma Hanım’la evlendi.1876 yılında Paris Büyükelçiliği İkinci Katipliği’ne atandı. 1878′de görevden alındı, iki yıl açıkta kaldı. 1881yılında Gürcistan’da Poti, 1882 yılındaYunanistan’da Golos konsolosluklarına, 1883′te Bombay Başkonsolosluğu’na atandı. Bombay’dan gemiyle İstanbul’a dönerken uğradıkları Beyrut’ta eşi Fatma Hanım’ı kaybetti. Bu ölümün sarsıntısıyla ünlü şiiri “Makber”i yazdı. 1886 yılında Londra Büyükelçiliği Başkatipliği görevine getirildi. Londra’da Bayan Nelly ile evlendi. 1895′te Lahey’e elçi olarak gönderildi. Bir yıl sonra Brüksel elçiliğine getirildi. Nelly’nin 1911′de ölmesinden sonra İstanbul’da Cemile Hanım ile evlendi. Bu evlilik 20 gün sürdü. 1912′da Belçika asıllı Lüsyen Hanım’la evlendi. Aynı yıl görevden alınınca İstanbul’a döndü. Meclis-i Âyan üyeliğine getirildi.
İstanbul’un 1920 yılında işgal edilmesi üzerine Viyana’ya gitti. Sıkıntı içinde yaşadı. Ankara Hükümeti yurda dönmesini sağladı. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra kendisine maaş bağlandı. İstanbul Maçka Palas’ta bir daire verildi. 1928 yılında İstanbul Milletvekili seçildi ve ölünceye kadar milletvekili olarak kaldı. 12 Nisan 1937 yılında İstanbul’da vefat etti. Şiire 1870 yıllarda başladı. Ebüzziya Tevfik, Recaizade Mahmut Ekrem, Samipaşazade Sezai, Namık Kemal gibi Tanzimat döneminin yeni edebiyatçıları arasında yer aldı.
Yurtdışı görevleri nedeniyle Batı edebiyatçılarını yakından tanıdı, onların etkisinde kaldı. Divan edebiyatı nazım birimlerinin dışına çıkmayı denedi. Dize ve uyak düzeninde değişiklikler yaptı. Divan şiiri konularının dışına çıkmayı denedi. Şiirlerine günlük yaşamı, doğa ve insan ilişkilerini konu aldı. Lirik, epik ve felsefi şiirler yazdı. Manzum tiyatro oyunları da kaleme aldı. Ancak bunlar sahnelenmekten çok okunması amacıyla yazılmış oyunlardı. Yaşadığı dönemde Türk edebiyatının en büyük şairi sayıldı ve “Şair-i Âzam” ya da “Dahi-i Âzam” unvanı verildi.
ESERLERİ
ŞİİR:
Sahra (1879)
Divaneliklerim yahut Belde (1885)
Makber (1885)
Ölü (1886)
Hacle (1886)
Bunlar Odur (1886)
Bir Sefilenin Hasbihali (1886)
Bâlâdan Bir Ses (1911)
Validem (1911)
İlham-ı Vatan (1915)
Tayflar Geçidi (1919)
Ruhlar (1919)
Garâm (1923)
OYUN:
İçli Kız (1874)
Sabr ü Sebat (1875)
Duhter-i Hindu (1875)
Nazife yahut Feda-yı Hamiyet (1876, 1919)
Tarık yahut Endülüs Fethi (1879, 1970)
Eşber (1880, 1945)
Zeynep (1908)
Macera-yı Aşk (1910)
İlhan (1913)
Tarhan (1916)
Finten (1918, 1964)
İbn Musa (1919, 1928)
Yadigar-ı Harb (1919)
Hakan (1935)
 
Üst