Abdülkâdir Geylânî (k.s)'dan....

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Abdülkâdir Geylânî Hazretleri buyurdu ki:

“İnsanlara gösteriş için, onların rızalarını almak için amel yapıp, sonra da bunu Allahü Teâlâ’nın kabul etmesini istemek yakışır mı? Hırsı, şımarıklığı, azgınlığı ve dünyaya düşkünlüğü bırak. Sevincini ve neşeni biraz azalt. Biraz hüzünlü ol. Çünkü sen, hüzün evinde ve dünyâ hapishânesindesin. Resûl-i Ekrem dâimâ tefekkür ederdi. Sevinçleri az, hüzünleri çoktu. Az gülerdi. Sadece başkasının kalbini ferahlandırmak için tebessüm buyururlardı.”
 

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Abdülkâdir Geylânî Hazretleri buyurdu ki:

"Senin dilin güzel ve tatlı; yüzün ise kötülüklerden kurtulmuş gibi gülüyor, ya kalbinin hâli nasıl? Cemaat içinde iyi görünüyorsun, ya yalnız iken, yanında kimse yok iken nasılsın? Göründüğün gibi değilsin. Sen namaz kıldığın, oruç tuttuğun, hayır işleri yaptığın zaman, eğer bunları sırf Allahü Teâlâ’nın rızâsını gözeterek yapmazsan, nifak üzere ve Allahü Teâlâ’dan uzak olacağını bilmiyor musun? Şimdi Allah için yapmadığın bütün işlerin, bütün sözlerin, âdî ve bayağı niyetlerin için tövbe et.
 

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Abdülkâdir Geylânî Hazretleri buyurdu ki:

"Acele etme. Acele eden, ya hata yapar veya hatalı duruma yakın olur. Ağır ve temkinli hareket eden, o işte ya isabet kaydeder veya isabet etmeye yaklaşır. Acele şeytandandır. Ağır ve temkinli hareket etmek Allahü Teâlâ’dandır. Umumiyetle aceleye sebep, dünyalık toplama hırsıdır. Kanaat sahibi ol. Kanaat bitmeyen bir hazinedir."
 
Üst