Ahirete imanın davranışlara etkisi nedir?
Ahirete iman eden insanlar ahirette vereceği hesabı göz önünde bulundurarak diğer insanlara kötülük yapmazlar ve kuranın ve peygamber efendimizin tavsiye ettiği gibi yaşamlarını sürdürürler. Bu yüzden iman konusu toplumun geçinebilmesi için önemli bir konudur.
Ahirete iman eden insanlar huzurlu ve mutludurlar.
Çünkü ahirette vereceği hesabın korkusuyla, dünyada kimseye zulüm ve kötülük yapmazlar. İnsanları sever ve yardım ederler. Aç gözlü olmazlar, kötülük düşünmezler. Allah’ın hoşnutluğu ve rızasını kazanmak ve cennetle ödüllendirilmek için sürekli iyilik yaparlar.
Ahirete inanan kişi kendisine verilen görevi eksiksiz ve zamanında yapmaya çalışır. Çünkü yapmadığı takdirde bunun hesabını ahirette vereceğini bilir. Kendisine bir şey emanet edildiğinde ona ihanet etmez. Güven duyulan bir insan olur.
Başkalarının malına, canına, namusuna , hakkına ve hürriyetine zarar vermez. Böyle kimselerin oluşturduğu toplumda karşılıklı sevgi, saygı, ve güven olduğu gibi huzur ve mutluluk da olur. Ahiret inancı, kişilerin birbiriyle yardımlaşmalarını, birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde olmalarına katkıda bulunur. İnsan daima iyiyi, ve doğruyu araştırır. Hazıra konmayı, kısa yollardan haksız kazançlar elde etmeyi düşünmez.
Dinin emir ve yasaklarından, güzel ahlakın kurallarından ayrılmaz. Kimseye kötülük etmez, zarar vermez. Zamanını ve kendisine verilen nimetleri boşa harcamaz. Aklını, bilgisini ve gücünu israf ederek kötüye kullanmaz. Düzenli ve huzurlu olur. İnsanlara saygılı ve merhametli olur.
Hz.Muhammed (s.a.v) Efendimizin, Hz. Ebu Bekir ve Ömer’e “Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederimki, kıyamet günü nimetlerden mutlaka sorgulanacaksınız.” (Müslim, Eşribe,140, (II,1610
.Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse o tam manasıyla sapıtmıştır" (en-Nisa 4/136)
Hesap verme şuurunun yani Ahiret inancının hayatımıza yansımasının dünya ve ahiret hayatımız için sayılamayacak faydaları vardır.
1-Dünyada yaptığı her amelin, ahirette mutlaka -mükafat veya ceza olarak- karşılığı olacağına inanan bir kimse, yaptıklarına dikkat edecek; kötü davranışlarına pişman olacak ve iyi davranışlara yönelerek, dünyada huzurlu ve mutlu yaşayacaktır. Ahirete iman ve hesap korkusu, daima iyi insan olmaya yöneltecek; böylece, iyi insanlardan oluşan, birbirinin hakkına riayet eden, kötülüklerden sakınan insanlardan meydana gelen barış ve huzur toplumu oluşacaktır.
2- Peygamber Efendimiz; "Ağız tadını kaçıran ölümü çok hatırlayınız,"(Tirmizi, Zühd, 4) buyurmaktadır. Ölümü ve ahireti hatırından çıkarmayan insan, elindeki varlığın(malın-mülkün) geçici olduğunu da bilecek ve sahip olduğu dünya servetini kendisi ve diğer insanların huzuru için kullanacak ve bunun kendisi için bir ahiret ve ebedi mutluluk vesilesi olduğunun şuurunda olacaktır. Bu şekilde bencillikten de kurtularak diğergam olacak ve toplumsal dayanışma gerçekleşecektir.
3- Dünyada nice kötülükler, zulümler ve haksızlıklar yapıp kanundan kaçan ya da farklı yollara başvurarak suçunu gizleyen kötü kimselerin yaptıklarının yanlarına asla kâr kalmayacağına inanan mazlumlar ve bütün bir toplum; daima huzursuz yaşamak yerine sabırla mücadele etmeyi tercih edecek ve ilahi adaletin ahirette mutlaka tecelli edeceği inancıyla rahat yaşayacaktır.
4-Ahirete inanmayan kimselerde yok olup gitme duygusunun, insanın ruh dünyasında büyük bunalımlara sebep olmaktadır. Halbuki ölümü yok oluş değil; sonsuz hayata açılan bir kapı olarak bilen bir mü'min; -dünyada ne kadar maddi sıkıntı çekerse çeksin- yaşama sevincini asla kaybetmeyecektir. Üstelik bu sıkıntılara sabrettikçe, ahiretteki mükâfatının daha da artacağını düşünerek huzur ve neşe içinde olacaktır.
Dünyada her şeyin, varlığın da yokluğun da, bir ilahi sınav gereği olduğuna inanan kişi; varlıkta da yoklukta da şükrederek Allah'ın rızasını (dolayısıyla cenneti) kazandığını bilir.
Sıkıntı, hastalık ve çileye sabretmenin günahlarına kefaret olacağına inandığı için -hedefi de, daima ahiret yurduna yatırım olduğundan, ahirete iman, çile ve musibetlere tahammül gücünü artırır”
Şüphesiz bu dünya hayatı geçici bir eğlencedir. Ama ahiret, gerçekten kalınacak bir yurttur" (el-Mü'min 40/39)
Ahirete iman eden insanlar ahirette vereceği hesabı göz önünde bulundurarak diğer insanlara kötülük yapmazlar ve kuranın ve peygamber efendimizin tavsiye ettiği gibi yaşamlarını sürdürürler. Bu yüzden iman konusu toplumun geçinebilmesi için önemli bir konudur.
Ahirete iman eden insanlar huzurlu ve mutludurlar.
Çünkü ahirette vereceği hesabın korkusuyla, dünyada kimseye zulüm ve kötülük yapmazlar. İnsanları sever ve yardım ederler. Aç gözlü olmazlar, kötülük düşünmezler. Allah’ın hoşnutluğu ve rızasını kazanmak ve cennetle ödüllendirilmek için sürekli iyilik yaparlar.
Ahirete inanan kişi kendisine verilen görevi eksiksiz ve zamanında yapmaya çalışır. Çünkü yapmadığı takdirde bunun hesabını ahirette vereceğini bilir. Kendisine bir şey emanet edildiğinde ona ihanet etmez. Güven duyulan bir insan olur.
Başkalarının malına, canına, namusuna , hakkına ve hürriyetine zarar vermez. Böyle kimselerin oluşturduğu toplumda karşılıklı sevgi, saygı, ve güven olduğu gibi huzur ve mutluluk da olur. Ahiret inancı, kişilerin birbiriyle yardımlaşmalarını, birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde olmalarına katkıda bulunur. İnsan daima iyiyi, ve doğruyu araştırır. Hazıra konmayı, kısa yollardan haksız kazançlar elde etmeyi düşünmez.
Dinin emir ve yasaklarından, güzel ahlakın kurallarından ayrılmaz. Kimseye kötülük etmez, zarar vermez. Zamanını ve kendisine verilen nimetleri boşa harcamaz. Aklını, bilgisini ve gücünu israf ederek kötüye kullanmaz. Düzenli ve huzurlu olur. İnsanlara saygılı ve merhametli olur.
Hz.Muhammed (s.a.v) Efendimizin, Hz. Ebu Bekir ve Ömer’e “Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederimki, kıyamet günü nimetlerden mutlaka sorgulanacaksınız.” (Müslim, Eşribe,140, (II,1610
.Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse o tam manasıyla sapıtmıştır" (en-Nisa 4/136)
Hesap verme şuurunun yani Ahiret inancının hayatımıza yansımasının dünya ve ahiret hayatımız için sayılamayacak faydaları vardır.
1-Dünyada yaptığı her amelin, ahirette mutlaka -mükafat veya ceza olarak- karşılığı olacağına inanan bir kimse, yaptıklarına dikkat edecek; kötü davranışlarına pişman olacak ve iyi davranışlara yönelerek, dünyada huzurlu ve mutlu yaşayacaktır. Ahirete iman ve hesap korkusu, daima iyi insan olmaya yöneltecek; böylece, iyi insanlardan oluşan, birbirinin hakkına riayet eden, kötülüklerden sakınan insanlardan meydana gelen barış ve huzur toplumu oluşacaktır.
2- Peygamber Efendimiz; "Ağız tadını kaçıran ölümü çok hatırlayınız,"(Tirmizi, Zühd, 4) buyurmaktadır. Ölümü ve ahireti hatırından çıkarmayan insan, elindeki varlığın(malın-mülkün) geçici olduğunu da bilecek ve sahip olduğu dünya servetini kendisi ve diğer insanların huzuru için kullanacak ve bunun kendisi için bir ahiret ve ebedi mutluluk vesilesi olduğunun şuurunda olacaktır. Bu şekilde bencillikten de kurtularak diğergam olacak ve toplumsal dayanışma gerçekleşecektir.
3- Dünyada nice kötülükler, zulümler ve haksızlıklar yapıp kanundan kaçan ya da farklı yollara başvurarak suçunu gizleyen kötü kimselerin yaptıklarının yanlarına asla kâr kalmayacağına inanan mazlumlar ve bütün bir toplum; daima huzursuz yaşamak yerine sabırla mücadele etmeyi tercih edecek ve ilahi adaletin ahirette mutlaka tecelli edeceği inancıyla rahat yaşayacaktır.
4-Ahirete inanmayan kimselerde yok olup gitme duygusunun, insanın ruh dünyasında büyük bunalımlara sebep olmaktadır. Halbuki ölümü yok oluş değil; sonsuz hayata açılan bir kapı olarak bilen bir mü'min; -dünyada ne kadar maddi sıkıntı çekerse çeksin- yaşama sevincini asla kaybetmeyecektir. Üstelik bu sıkıntılara sabrettikçe, ahiretteki mükâfatının daha da artacağını düşünerek huzur ve neşe içinde olacaktır.
Dünyada her şeyin, varlığın da yokluğun da, bir ilahi sınav gereği olduğuna inanan kişi; varlıkta da yoklukta da şükrederek Allah'ın rızasını (dolayısıyla cenneti) kazandığını bilir.
Sıkıntı, hastalık ve çileye sabretmenin günahlarına kefaret olacağına inandığı için -hedefi de, daima ahiret yurduna yatırım olduğundan, ahirete iman, çile ve musibetlere tahammül gücünü artırır”
Şüphesiz bu dünya hayatı geçici bir eğlencedir. Ama ahiret, gerçekten kalınacak bir yurttur" (el-Mü'min 40/39)