Ailenin Geçimi
Bu bölümdeki üç ayet ve sekiz hadis-i şeriften aile içerisinde kadının yiyecek ve içeceğinin kocaya ait olduğunu, varlıklı kimsenin durumuna göre fakirin de durumuna göre harcamada bulunacağını, Allah rızası kazanmak için ne harcanırsa Allahın onun yerine yenisini vereceğini harcamalar içinde en çok sevap kazandıran harcamanın çoluk çocuğa yapılan harcama olduğunu, cihad atına harcanan para ve beraberce cihad ettiği arkadaşlarına harcanan paranın da en değerli para olduğunu, çocuklara yapılan harcamanın sevabının harcayana ait olduğunu, Allah rızası umularak yapılan her harcamadan mutlaka mükafat alınacağını, geçimini sağlaması gereken kimseleri ihmal etmenin günah olarak insana yetebileceğini, kölelerin de buna dahil olduğunu, her gün yeryüzüne inen iki melekten birisinin infak edene yenisini ver dediğini, diğerinin ise cimrilik edenin malını yok et diye beddua ettiğini, veren elin alan elden üstün olduğunu, sadakanın hayırlısının ihtiyaçtan fazlasından vermek olduğunu, kim ki insanlardan bir şey istemezse Allah’ın onu kimseye muhtaç etmeyeceğini, tok gözlü olanın Allah tarafından zengin kılınacağını öğreneceğiz. [1]
“... Süt annelerinin ve çocuğun emzirme süresi içinde her türlü masraflarını karşılamak çocuğun babasına aittir...” (Bakara: 2/233)
“Geniş imkanlara sahip olan kişi durumuna göre nafaka versin. Rızık imkanları dar olan kimse ise Allah’ın kendisine verdiğine uygun biçimde nafaka vermiş olun...” (Talak: 65/7)
“... Siz Allah rızası için başkalarına ne harcarsanız Allah onun yerini daima doldurur...” (Sebe’: 34/39)
291. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah yolunda (cihâd edilmesi için) sarfettiğin para, köle âzâd etmek için harcadığın para, fakire sadaka verdiğin para ve bir de aile fertlerinin ihtiyaçları için harcadığın para var ya! İşte bunların içinde sana en çok sevap kazandıracak olanı, ailen için harcadığın paradır.”[2]
292. Resûli Ekrem’in âzadlı kölesi Ebû Abdullah (Ebû Abdurrahman da denilir) Sevbân İbni Bücdüd’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimsenin harcadığı paraların en değerlisi ailesinin ihtiyaçlarına harcadığı para, Allah yolunda cihâd etmek için beslediği atına harcadığı para ve bir de beraberce Allah yolunda cihâd ettiği arkadaşlarına sarfettiği paradır.”[3]
293. Ümmü Seleme radıyallahu anhâ şöyle dedi:
– Ey Allah’ın Resûlü! (Eski kocam) Ebû Seleme’nin çocuklarına para harcamak bana sevap kazandırır mı? Onları öyle muhtaç durumda bırakacak değilim ya! Onlar benim kendi çocuklarımdır, diye sordum.
Resûlullah şöyle buyurdu:
– “Evet, onlara yaptığın harcamanın sevabı senindir.”[4]
294. Sa`d İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh’ın rivayet ettiği, bu kitabın baş tarafındaki ihlâs ve niyet konusunda geçen uzun hadiste Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Sa`d’e hitâben şöyle buyurmuştu:
“Allah rızasını düşünerek yaptığın harcamalara, hatta yemek yerken eşinin ağzına verdiğin lokmalara varıncaya kadar hepsinin mükâfatını alacaksın.”[5]
295. Ebû Mes`ûd el–Bedrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
“Bir adam Allah’ın rızasını umarak ailesinin geçimini sağlarsa, harcadıkları onun için birer sadaka olur.”[6]
296. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Geçimini sağlaması gerekenleri ihmâl etmek, insana günah olarak yeter.”[7]
Müslim’in diğer bir rivayetinde ise şöyledir:
“Bakmakla yükümlü olduğu kimselerin nafakasını kısıp vermemek günah olarak bu kişiye yeter.”
* Müslüman her zaman ve zeminde cömert olmalı, bilhassa kendilerini geçindirmekle yükümlü olduğu kimselerden harcamaya başlamalı sonrada bu daireyi genişleterek üvey evlatlara komşulara ve akrabalara uzanmalıdır. Savaş ve cihad için gerekli her şeye yapılan harcamalar da mutlaka sevap kazandıran işlerdendir.
İşveren durumunda olan, sanayici olan, işletmelerinde adam çalıştıran kimseler kendi çoluk çocuklarının yanısıra işçilerine de gerekli geçinebilecek kadar meblağı vermek durumundadır. Piyasa şartlarına göre geçinebilecek meblağı vermek zorundadır değilse günün şartlarına göre ilan edilen asgari geçim fiyatlarıyla geçinmek veya geçinmeye mecbur etmek gerçek müslüman olan sanayici ve işverene yakışmaz. Böyle yapanlar zulmetmiş olurlar, başka kimselerin haklarını gasbetmiş olurlar. [8]
297. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
“Her Allah’ın günü iki melek iner. Bunlardan biri:
– Allah’ım! Malını verene yenisini ver! diye dua eder. Diğeri de:
– Allahım! Cimrilik edenin malını yok et! diye beddua eder.”[9]
* Veren de alan da daraltan da bolca veren de hep Allah’tır. Yüce Allah vereceği ve alacağı her şeyde melekleri vasıta kılar. İşte bu hadiste melekleri infak edilen Allah rızasını kazanmak için verilen her şey için melekler aracı kılınıp dua veya beddua ediyorlar. Öyleyse Allahın verdiği malı onun istediği ve razı olduğu yerlere vermek gerekir. Çünkü Allah fakir ve muhtaç kullarını destekleyen kimseleri sever ve onların mallarını bereketlendirir. Fakirlerin hakkını vermeyenler meleklerin bedduasını aldıkları için o mallarından hayır göremezler, başka yerlerden daha fazlası mallarından çıkarak zarar görmüş olurlar. Bu konuda Zariyat: 51/19, Meariç: 70/25 ve Sebe’: 34/39 ayetlerinin tefsirine bakınız. [10]
298. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
“Veren el alan elden hayırlıdır. Yardım etmeye, geçimini üstlendiğin kimselerden başla! Sadakanın hayırlısı, ihtiyaç fazlası maldan verilendir. Kim insanlardan bir şey istemezse, Allah onu kimseye muhtaç etmez. Kim de tokgözlü olursa, Allah onu zengin kılar.”[11]
* Allahın kendisine verdiğinden başkalarına vermeyen ve infak etmeyen kimseler Allahın Zariyat: 51/19, Meariç: 70/24, Duha: 93/10 nolu ayetlerini görmemiş aç gözlü kimselerdir. Bu ayetleri bilip onların gereklerine göre hareket eden, veren, infak eden tok gözlü kimseleri Allah kimseye muhtaç etmez. Zira nefs yuları çekilirse baş eğer itaat eder. Dizginleri serbest bırakılırsa sahibini peşinden sürükler tehlikeli yerlere götürür. Kendi nefsinden ve aile efradından başka kimseleri düşünmeyen kimseler sadece biriktirmek ve yığmak üzere mal kazananlar Araf: 7/176, Hümeze: 104/3 ayetleriyle Kasas: 28/82 ayetinin öncesi ve sonrasını okumalı ve yeryüzünde mal biriktirmek suretiyle tek başına sarayıyla birlikte helak edilen şahsı öğrenip ibret almalıdır. [12]
[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 111
[2] Müslim, Zekât 39.
[3] Müslim, Zekât 38. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 42; İbni Mâce, Cihâd 4.
[4] Buhârî, Nefekât 14; Müslim, Zekât 47.
[5] Buhârî, Îmân, 41, Cenâiz 36, Vesâyâ 2, Nefekât 1, Merdâ 16, Daavât 43, Ferâiz 6; Müslim, Vasıyyet 5. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ferâiz 3; Tirmizî, Vesâyâ 1; Nesâî, Vesâyâ 3; İbni Mâce, Vesâyâ 5.
[6] Buhârî, Îmân 41, Megâzî 12, Nefekât 1; Müslim, Zekât 49. Ayrıca bk. Nesâî, Zekât 60.
[7] Ebû Dâvûd, Zekât 45.
[8] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 112
[9] Buhârî, Zekât 27; Müslim, Zekât 57.
548’de tekrar gelecektir.
[10] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 112-113
[11] Buhârî, Zekât 18, Nefekât 2; Müslim, Zekât 94–97, 106, 124. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 28, 39; Tirmizî, Zekât 38, Birr 77, Zühd 32; Nesâî, Zekât 53, 60.
527’ de tekrar gelecektir.
[12] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 113
Bu bölümdeki üç ayet ve sekiz hadis-i şeriften aile içerisinde kadının yiyecek ve içeceğinin kocaya ait olduğunu, varlıklı kimsenin durumuna göre fakirin de durumuna göre harcamada bulunacağını, Allah rızası kazanmak için ne harcanırsa Allahın onun yerine yenisini vereceğini harcamalar içinde en çok sevap kazandıran harcamanın çoluk çocuğa yapılan harcama olduğunu, cihad atına harcanan para ve beraberce cihad ettiği arkadaşlarına harcanan paranın da en değerli para olduğunu, çocuklara yapılan harcamanın sevabının harcayana ait olduğunu, Allah rızası umularak yapılan her harcamadan mutlaka mükafat alınacağını, geçimini sağlaması gereken kimseleri ihmal etmenin günah olarak insana yetebileceğini, kölelerin de buna dahil olduğunu, her gün yeryüzüne inen iki melekten birisinin infak edene yenisini ver dediğini, diğerinin ise cimrilik edenin malını yok et diye beddua ettiğini, veren elin alan elden üstün olduğunu, sadakanın hayırlısının ihtiyaçtan fazlasından vermek olduğunu, kim ki insanlardan bir şey istemezse Allah’ın onu kimseye muhtaç etmeyeceğini, tok gözlü olanın Allah tarafından zengin kılınacağını öğreneceğiz. [1]
“... Süt annelerinin ve çocuğun emzirme süresi içinde her türlü masraflarını karşılamak çocuğun babasına aittir...” (Bakara: 2/233)
“Geniş imkanlara sahip olan kişi durumuna göre nafaka versin. Rızık imkanları dar olan kimse ise Allah’ın kendisine verdiğine uygun biçimde nafaka vermiş olun...” (Talak: 65/7)
“... Siz Allah rızası için başkalarına ne harcarsanız Allah onun yerini daima doldurur...” (Sebe’: 34/39)
291. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah yolunda (cihâd edilmesi için) sarfettiğin para, köle âzâd etmek için harcadığın para, fakire sadaka verdiğin para ve bir de aile fertlerinin ihtiyaçları için harcadığın para var ya! İşte bunların içinde sana en çok sevap kazandıracak olanı, ailen için harcadığın paradır.”[2]
292. Resûli Ekrem’in âzadlı kölesi Ebû Abdullah (Ebû Abdurrahman da denilir) Sevbân İbni Bücdüd’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimsenin harcadığı paraların en değerlisi ailesinin ihtiyaçlarına harcadığı para, Allah yolunda cihâd etmek için beslediği atına harcadığı para ve bir de beraberce Allah yolunda cihâd ettiği arkadaşlarına sarfettiği paradır.”[3]
293. Ümmü Seleme radıyallahu anhâ şöyle dedi:
– Ey Allah’ın Resûlü! (Eski kocam) Ebû Seleme’nin çocuklarına para harcamak bana sevap kazandırır mı? Onları öyle muhtaç durumda bırakacak değilim ya! Onlar benim kendi çocuklarımdır, diye sordum.
Resûlullah şöyle buyurdu:
– “Evet, onlara yaptığın harcamanın sevabı senindir.”[4]
294. Sa`d İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh’ın rivayet ettiği, bu kitabın baş tarafındaki ihlâs ve niyet konusunda geçen uzun hadiste Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Sa`d’e hitâben şöyle buyurmuştu:
“Allah rızasını düşünerek yaptığın harcamalara, hatta yemek yerken eşinin ağzına verdiğin lokmalara varıncaya kadar hepsinin mükâfatını alacaksın.”[5]
295. Ebû Mes`ûd el–Bedrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
“Bir adam Allah’ın rızasını umarak ailesinin geçimini sağlarsa, harcadıkları onun için birer sadaka olur.”[6]
296. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Geçimini sağlaması gerekenleri ihmâl etmek, insana günah olarak yeter.”[7]
Müslim’in diğer bir rivayetinde ise şöyledir:
“Bakmakla yükümlü olduğu kimselerin nafakasını kısıp vermemek günah olarak bu kişiye yeter.”
* Müslüman her zaman ve zeminde cömert olmalı, bilhassa kendilerini geçindirmekle yükümlü olduğu kimselerden harcamaya başlamalı sonrada bu daireyi genişleterek üvey evlatlara komşulara ve akrabalara uzanmalıdır. Savaş ve cihad için gerekli her şeye yapılan harcamalar da mutlaka sevap kazandıran işlerdendir.
İşveren durumunda olan, sanayici olan, işletmelerinde adam çalıştıran kimseler kendi çoluk çocuklarının yanısıra işçilerine de gerekli geçinebilecek kadar meblağı vermek durumundadır. Piyasa şartlarına göre geçinebilecek meblağı vermek zorundadır değilse günün şartlarına göre ilan edilen asgari geçim fiyatlarıyla geçinmek veya geçinmeye mecbur etmek gerçek müslüman olan sanayici ve işverene yakışmaz. Böyle yapanlar zulmetmiş olurlar, başka kimselerin haklarını gasbetmiş olurlar. [8]
297. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
“Her Allah’ın günü iki melek iner. Bunlardan biri:
– Allah’ım! Malını verene yenisini ver! diye dua eder. Diğeri de:
– Allahım! Cimrilik edenin malını yok et! diye beddua eder.”[9]
* Veren de alan da daraltan da bolca veren de hep Allah’tır. Yüce Allah vereceği ve alacağı her şeyde melekleri vasıta kılar. İşte bu hadiste melekleri infak edilen Allah rızasını kazanmak için verilen her şey için melekler aracı kılınıp dua veya beddua ediyorlar. Öyleyse Allahın verdiği malı onun istediği ve razı olduğu yerlere vermek gerekir. Çünkü Allah fakir ve muhtaç kullarını destekleyen kimseleri sever ve onların mallarını bereketlendirir. Fakirlerin hakkını vermeyenler meleklerin bedduasını aldıkları için o mallarından hayır göremezler, başka yerlerden daha fazlası mallarından çıkarak zarar görmüş olurlar. Bu konuda Zariyat: 51/19, Meariç: 70/25 ve Sebe’: 34/39 ayetlerinin tefsirine bakınız. [10]
298. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
“Veren el alan elden hayırlıdır. Yardım etmeye, geçimini üstlendiğin kimselerden başla! Sadakanın hayırlısı, ihtiyaç fazlası maldan verilendir. Kim insanlardan bir şey istemezse, Allah onu kimseye muhtaç etmez. Kim de tokgözlü olursa, Allah onu zengin kılar.”[11]
* Allahın kendisine verdiğinden başkalarına vermeyen ve infak etmeyen kimseler Allahın Zariyat: 51/19, Meariç: 70/24, Duha: 93/10 nolu ayetlerini görmemiş aç gözlü kimselerdir. Bu ayetleri bilip onların gereklerine göre hareket eden, veren, infak eden tok gözlü kimseleri Allah kimseye muhtaç etmez. Zira nefs yuları çekilirse baş eğer itaat eder. Dizginleri serbest bırakılırsa sahibini peşinden sürükler tehlikeli yerlere götürür. Kendi nefsinden ve aile efradından başka kimseleri düşünmeyen kimseler sadece biriktirmek ve yığmak üzere mal kazananlar Araf: 7/176, Hümeze: 104/3 ayetleriyle Kasas: 28/82 ayetinin öncesi ve sonrasını okumalı ve yeryüzünde mal biriktirmek suretiyle tek başına sarayıyla birlikte helak edilen şahsı öğrenip ibret almalıdır. [12]
[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 111
[2] Müslim, Zekât 39.
[3] Müslim, Zekât 38. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 42; İbni Mâce, Cihâd 4.
[4] Buhârî, Nefekât 14; Müslim, Zekât 47.
[5] Buhârî, Îmân, 41, Cenâiz 36, Vesâyâ 2, Nefekât 1, Merdâ 16, Daavât 43, Ferâiz 6; Müslim, Vasıyyet 5. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ferâiz 3; Tirmizî, Vesâyâ 1; Nesâî, Vesâyâ 3; İbni Mâce, Vesâyâ 5.
[6] Buhârî, Îmân 41, Megâzî 12, Nefekât 1; Müslim, Zekât 49. Ayrıca bk. Nesâî, Zekât 60.
[7] Ebû Dâvûd, Zekât 45.
[8] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 112
[9] Buhârî, Zekât 27; Müslim, Zekât 57.
548’de tekrar gelecektir.
[10] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 112-113
[11] Buhârî, Zekât 18, Nefekât 2; Müslim, Zekât 94–97, 106, 124. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 28, 39; Tirmizî, Zekât 38, Birr 77, Zühd 32; Nesâî, Zekât 53, 60.
527’ de tekrar gelecektir.
[12] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 113