İnsanların büyük çoğunluğu dinin sadece ibadetlerden oluştuğunu zanneder. Oysa bu bir yanılgıdır; gerçek din yalnızca ibadet anlamına gelmez, yaşamın her anını kapsar. İman sahipleri rehber edindikleri Kuran vesilesiyle güzel ahlakı kazanır, her koşulda Allah’ın beğendiği bu üstün ahlakı yaşarlar.
Yaşamında Allah’ın hoşnutluğunu amaç edinen insan, her an ve her ortamda samimiyetinden, dini yaşamaktaki kararlılığından ödün vermemeye çaba gösterir. Dolayısıyla Kur’an ahlakına sahip insanların meydana getirdiği her toplumda bu güzel özellikler yaşanır.
Kur’an ahlakının yaşandığı bir ailede, günümüz ailelerinde yaşanan sorunlar görülmez. Günümüz toplumlarında saygısız, söz dinlemeyen saldırgan çocuklar ve çocuklarıyla yeterince ilgilenmeyen, onlara doğru ile yanlışı anlatmayan, birbiriyle de geçimsiz olan anne babalar çok fazladır. Bu evlerde genellikle kavga ve hakaret yaşanır. Oysa Kuran ahlakının hakim olduğu evlerde, anne babaya Allah'ın buyruğu gereği "öf" bile demeyen, vicdanını kullanarak iyiliği ve kötülüğü ayırt edebilen, çirkin davranışlardan uzak duran çocuklar yetişir. Bu ailelerin anne babaları kendi aralarında da sevgi ve saygıyı yaşar, çocuklarına güzel örnek olur, onların hayırlı insanlar olmaları için çaba gösterirler. Kısacası bu aileler sevgi, saygı ve dayanışma temelleri üzerinde inşa edilirler.
Aile yapısı böyle güçlü olan milletin devlet yapısı da çok güçlü olacaktır; çünkü aile toplumun özüdür. Manevi değerlerini kaybeden, aile yapısı çöken ülkenin manevi çöküşü de hızlı olacaktır.
Başlarda yalnızca aile ortamlarında yaşanan dejenerasyon, zamanla toplumun tüm kesimlerine yayılır. Sevgi, saygı ve sadakat yerine, kıskançlık, ikiyüzlülük, alay gibi kötü davranışlar ortaya çıkar. Tüm sistem çıkar ilişkileri, ahlaki dejenerasyon ve maddi beklentiler üzerine kurulu hale gelir. Güven, adalet, şefkat ve merhamet körelince, bireylerin bir arada huzur ve barış içinde yaşamaları da imkansızlaşır.
Kur’an ahlakının hakim olduğu ve gerçek anlamda yaşandığı toplumlarda ise, devletine, milletine yararlı, ailesini, arkadaşlarını seven, onlara sadakat ve vefa duygularıyla bağlı örnek insan modelleri çoğalır. Dolayısıyla bu millet, sağlam temeller üzerinde yükselen güçlü bir birlik ve beraberlik ruhuna sahip olacak, ülkede güven ve huzur içinde yaşanacaktır. Kuran'da da inananların birlikteliğinden doğacak gücün sırrı haber verilir:
Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)
Kur’an ahlakını yaşayan insanın dünya hayatındaki en önemli dayanağı Allah korkusudur. Çünkü Allah korkusu onu, her an Allah'ın beğendiği tavırlar sergilemeye, O'nun hoşnutluğu için çalışmaya, şeytanın telkinlerinden ve nefsinin bencil tutkularından sakınmaya yöneltir. Rabb’inin huzurunda hesabını veremeyeceği işler yapmaktan, O’nun rahmetini ve cennetini kaybetmekten içi titreyerek korku duyan insanlardan oluşan ailelerin çoğalması, toplumun geleceği için en önemli güvencelerden biri olacaktır.
alıntıdır
Yaşamında Allah’ın hoşnutluğunu amaç edinen insan, her an ve her ortamda samimiyetinden, dini yaşamaktaki kararlılığından ödün vermemeye çaba gösterir. Dolayısıyla Kur’an ahlakına sahip insanların meydana getirdiği her toplumda bu güzel özellikler yaşanır.
Kur’an ahlakının yaşandığı bir ailede, günümüz ailelerinde yaşanan sorunlar görülmez. Günümüz toplumlarında saygısız, söz dinlemeyen saldırgan çocuklar ve çocuklarıyla yeterince ilgilenmeyen, onlara doğru ile yanlışı anlatmayan, birbiriyle de geçimsiz olan anne babalar çok fazladır. Bu evlerde genellikle kavga ve hakaret yaşanır. Oysa Kuran ahlakının hakim olduğu evlerde, anne babaya Allah'ın buyruğu gereği "öf" bile demeyen, vicdanını kullanarak iyiliği ve kötülüğü ayırt edebilen, çirkin davranışlardan uzak duran çocuklar yetişir. Bu ailelerin anne babaları kendi aralarında da sevgi ve saygıyı yaşar, çocuklarına güzel örnek olur, onların hayırlı insanlar olmaları için çaba gösterirler. Kısacası bu aileler sevgi, saygı ve dayanışma temelleri üzerinde inşa edilirler.
Aile yapısı böyle güçlü olan milletin devlet yapısı da çok güçlü olacaktır; çünkü aile toplumun özüdür. Manevi değerlerini kaybeden, aile yapısı çöken ülkenin manevi çöküşü de hızlı olacaktır.
Başlarda yalnızca aile ortamlarında yaşanan dejenerasyon, zamanla toplumun tüm kesimlerine yayılır. Sevgi, saygı ve sadakat yerine, kıskançlık, ikiyüzlülük, alay gibi kötü davranışlar ortaya çıkar. Tüm sistem çıkar ilişkileri, ahlaki dejenerasyon ve maddi beklentiler üzerine kurulu hale gelir. Güven, adalet, şefkat ve merhamet körelince, bireylerin bir arada huzur ve barış içinde yaşamaları da imkansızlaşır.
Kur’an ahlakının hakim olduğu ve gerçek anlamda yaşandığı toplumlarda ise, devletine, milletine yararlı, ailesini, arkadaşlarını seven, onlara sadakat ve vefa duygularıyla bağlı örnek insan modelleri çoğalır. Dolayısıyla bu millet, sağlam temeller üzerinde yükselen güçlü bir birlik ve beraberlik ruhuna sahip olacak, ülkede güven ve huzur içinde yaşanacaktır. Kuran'da da inananların birlikteliğinden doğacak gücün sırrı haber verilir:
Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)
Kur’an ahlakını yaşayan insanın dünya hayatındaki en önemli dayanağı Allah korkusudur. Çünkü Allah korkusu onu, her an Allah'ın beğendiği tavırlar sergilemeye, O'nun hoşnutluğu için çalışmaya, şeytanın telkinlerinden ve nefsinin bencil tutkularından sakınmaya yöneltir. Rabb’inin huzurunda hesabını veremeyeceği işler yapmaktan, O’nun rahmetini ve cennetini kaybetmekten içi titreyerek korku duyan insanlardan oluşan ailelerin çoğalması, toplumun geleceği için en önemli güvencelerden biri olacaktır.
alıntıdır