Aman Allah korusun,öyle olmasın zaten...Benim anladığım, gösteriş için kılmak,hiç kılmamaktan daha beter bir şey....
Evet,öylede denilebilir. Kişi ne kadar ilim sahibi olur,bunu da yaşamaya çalışırsa şeytan daha çok musallat olur.Kazandıklarını kaybettirmeye çalışır.İbadetlerini hoş gösterir, başkalarının kusurlarını göz önüne serer,"Sen böyle değilsin" der,gururunu okşar.Daha bunun gibi çok hilelerle mahvına çalışır.İşte bunun için ,kazandıklarını muhafaza etmek önemli.Yoksa hem sevaplarını kaybeder,hem de riya ile yaptıkları ibadetler Allah korusun cehenneme sürükler.
1- Dini yalanlayan şu kimseyi gördün mü?
2, 3- İşte odur, yetimi itip – kalkan ve yoksulun yiyeceği üzerine teşvik etmeyen kimse.
4, Bu nedenle, şu namaz kılanların vay haline!
5- Onlar namazlarından gafildirler,
6 - Onlar, gösteriş yaparlar,
7- Ve mâûnu vermezler.
Gösteriş için yapmadığınıza eminim zaten,sanırım fazla dürüstsünüz.Hepimiz"Allah rızası için " diye niyetleniyor olsak da az veya çok cehennemden kurtulma ve cennete kavuşma isteği oluyor.Bize düşen bunu Allah rızasını kazanmanın önüne geçirmemeye çalışmak.Niyetlenirken eşi ,benzeri olmayan,sonsuz kudret sahibi,aynı zamanda merhametli ve şefkatli yüce bir yaratıcının huzuruna çıkmaya hazırlandığımızı bilmeli,namaz gibi külli bir şükür,tazim,hürmet,zikir,hamd,O'nu bütün noksan sıfatlardan tenzih etmek hükmündeki ibadet için aklımızdaki diğer düşüncelerden kurtulmaya çalışmalıyız.
Bediüzzaman Risâle-i Nûr'da şöyle diyor:
(
Birincisi: İnsan, sair hayvanata muhalif olarak, hanesiyle alâkadar olduğu misilli, dünya ile alâkadardır. Ve akaribiyle münasebettar olduğu gibi, nev-i beşer ile de ciddî ve fıtrî münasebettardır. Ve dünyada muvakkat bekasını arzuladığı gibi, bir dâr-ı ebedîde bekasını, aşk derecesinde arzuluyor. Ve midesinin gıda ihtiyacını temin etmeye çalıştığı gibi, dünya kadar geniş, belki ebede kadar uzanan sofraları ve gıdaları, akıl ve kalb ve ruh ve insaniyet mideleri için tedarik etmeye fıtraten mecburdur, çabalıyor. Ve öyle arzuları ve matlapları var ki, ebedî saadetten başka hiçbir şey onları tatmin etmiyor. Hattâ, Onuncu Sözde işaret edildiği gibi, bir zaman, küçüklüğümde, hayalimden sordum: "Sana bir milyon sene ömür ve dünya saltanatı verilmesini, fakat sonra ademe ve hiçliğe düşmesini mi istersin? Yoksa, bâki fakat âdi ve meşakkatli bir vücudu mu istersin?" dedim. Baktım, ikincisini arzulayıp birincisinden "Ah!" çekti. "Cehennem de olsa beka isterim" dedi. Ş.)
O ki bizi hiç yoktan yaratmış,vücud nimetini vermiş,bununla beraber taş ,toprak olarak bırakmamış,hatta hayvaniyetten kurtarıp insan olarak yaratmış,ebediyet gibi bir müjde vermiş,çok zaman sıhhat gibi sayısız nimetler ihsan etmişse, bırakalım bizi nasıl istiyorsa bizi öyle yapsın.Yeter ki bizden razı olsun.
