Avuçlarına konsa bûselerim…

iNŞiRaH

Uzman Üye
Kademeli



gc3bcl-efendim.jpg


Gözlerimi yumsam açsam Asr-ı saadete, gezinse ruhum hüznün Mekke’sinde… Âmine’nin yetimi, kâinâtın serveri, Allah’ın habibinin minicik avuçlarına konsa bûselerim… Hazret-i Halime olsam, kucaklasam kâinâtın incisini, yürek evime O’nun hürmetine yağsa Allah’ın bereketi…
Sa’d oğullarının kupkuru toprağı olsam, O’nun işaretiyle yağan yağm…urda yıkansam. Mekke’yi O’nunla dolaşsam; ağaçların, taşların “Esselâmu Aleykum Ya Rasûlallâh!” nidâsını duyuversem…
Çalsam Haticetu’l-Kübra anamın kapısını, açsa usulca… Soruversem Allah’ın Rasûlü’ne olan muhabbetini…
Kızlarına olan şefkatini, Hazret-i Fâtıma gelse anlatsa… O zor günleri… “Babacığımın üzerine deve işkembesi döktüler, dayanamadım, ağladım ve temizledim” dese; onun gözyaşlarına ortak oluverse gözyaşlarım…
Taif’te taşlanırken Zeyd olup siper oluverse tüm benliğim… Merhametle duâ ederken “Âmin!” deyiversem…
Bir kum tanesi olsam, Mîrâc’a çıkarken yapışsam mübârek ayaklarına… Hiç bırakmasam ve şâhid oluversem, kimsenin şâhid olamadığı sırlara…
Ebûbekir olsam, “sadakte” diyebilsem, özümle, sözümle, yaşantımla…
Bir bulut olsam, onunla hicret etsem; hüzün şehrinden nur diyarına…
Ebû Eyyûb’un kapısının eşiği olsam, her geçişte öpsem O’nun kadem-i pâkini… Ayağının tozuyla şereflensem, onunla süslenip, ziynetlensem.
Ashab-ı Suffe’de yarı aç, yarı çıplak geçse günlerim; O’nun hâliyle hâllenebilsem…
Hudeybiye’de yanıbaşında olup, gönlünden her geçen muradına Allah için biat ediversem.
Açmasam gözlerimi “ümmetim” demeden… Kendimi mescidin direklerine bağlasam, O çözse bağlarımı, prangalarımı…
Ey Dürr-i Yektâ, Muhammedü’l-Mustafa… Sallallâhu aleyhi ve sellem.
Ağlayıversem, “çok özledim, hasretim!” desem… Acaba ümmetliğine kabul eder misin beni?!..
“Salât ve selâm; sana, ailene ve ashabına…” diye muhabbet, itaat ve teslimiyetimi sunsam, ve o billur sesinle “Âmin!” dediğini duyuversem!..
İşte o ân doğup batan güneş, benden bahtiyar kimseye doğmamıştır, ey İki cihan serveri…


.

Mehtap Bahar
 
Üst