Âyet Ve Hadislere Göre Duâ Etmenin Usul Ve Âdabı

!!_serp!L_!!

Deneyimli Üye
Kademeli
Duâ, mutlaka kabul olunacak bir ibâdettir. Ancak duayı Peygamberi*mizin yaptığı ve bildirdiği şu şartlara uygun olarak yapmak lâzımdır:

1- Vücud, helal kazançla alınmış, helal gıdalarla beslenmelidir.[3]

2- Abdestli olmalı, Kıbleye yönelinmeli ve eller semâya açılmalıdır .[4]

3- Duaya eûzü-besmele, Allah´a hamd ve Peygamberimize salât ve se*lâm İle başlanmalıdır.´[5]

4- Zulümler terkedilmeli ve tövbe edilmelidir.

5- Günahı gerektirecek isteklerde bulunulmamah ve acele edilmemeli*dir. Zîra, Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle müjdelemektedir: "Yeryüzünde Allah´a duâ eden her bir mü´minin Allah (c.c) (ya duasını kabul ederek) ona istediğini verir. Ya da isteğine eş değerde olacak bir kötülüğü ondan giderir. Veyahut âhirette karşılığını bulur..."[6] Duâ eden, duasının ya*rarını ya hayatında, ya da âhirette muhakkak görür.

6- Duâ ihlasla ve İsrarla yapılmalıdır. Zira; Resûlüllah (s.a.v.) üçer de*fa duasını tekrar ederdi. [7]

7- Diğer müslümanların aleyhine ve zararına isteklerde bulunulmama-lıdır. Ailesine, çoluk-cocuğuna ve malına beddua etmemelidir.[8]

8- İslama aykırı isteklerde bulunulmamahdır.

9- Duâ esnasında bağınp-çağırmamalı ve zoraki edebî sanat gösterile*rinde bulunulmamahdır. Baş göğe dikilmemeli, Allah´a yalvarman, O´-ndan korkarak ve umarak duâ edilmelidir. Ölüden, tekkeden, türbeden velîden değil bizzat Allah´tan istenmelidir.´[9]

10- Beş vakit farz namazın ardından yapılacak duâ ile gece yarısından sonra (seher vakti) yapılacak duâ müstecap olacak duaların başındadır.[10]

11- Ezanla farz namaz için getirilen ikâmetler arasında yapılan dualar, makbul dualardır.[11]

12- Namazda secdede iken yapılan dualar, makbul dualardır.[12]

13- Cuma günü yapılan dualar, makbul dualardır.´[13]

14- Ramazan geceleri, Ramazan ve Kurban bayramları geceleri, Mîraç, Berât ve Kadîr geceleri de duaların daha çok makbul olduğu vakitlerdir.

15- Mazlumun bedduası, misafirin duası ve ana-babanın çocuğuna du*ası makbul dualardır."[14]

16- Hastanın, oruçlunun iftar vaktindeki duası, ihramhmn duası ve bir müslümanın diğer müslüman, kardeşine gıyabında yaptığı dualar makul dualardır.

17- Kim, musibet, ve şiddet zamanında duasının kabul edilmesini se*verse, genişlik zamanında çok duâ etmelidir.´[15]

18- Peygamberlerden ve ashaptan nakledilen dualarla duâ edilmelidir.

19- Yukardaki şartlardan sonra yapacağı duanın mutlaka kabul oluna*cağı inancıyla canı gönülden, ihlasla duâ edilmelidir. Dalgın ve ne istedi*ğini bilmeyen bir kalble duâ edilmemelidir."[16]

20- Duaya başlarken olduğu gibi, bitirirken de Allah´a hamd ve resu*lüne salât ve selâm ile bitirilmelidir.

21- Duâ sonunda âmin diyerek eller yüze sürülmelidir.

Yukarıdaki izah ettiğimiz şekilde duâ edildiğinde Cenabı Hak, isteye*nin, duâ edenin ve kendisine yalvaranın duasını kabul edeceğini Kur´am Kerim´in Bakara Suresinin 186. ayetinde açıkça beyan etmektedir.

Kul, kendisine en yakın olarak Allah´ı bulmalı ve hiç unutmamalıdır...

Duanın kabulü ve Allah´ın rızasını almak için, hayatımızı İslam´a göre düzenlemeli ve yaşamalıyız ki, Allah´tan istemeye yüzümüz olsun..
.
 

!!_serp!L_!!

Deneyimli Üye
Kademeli


Beni (ibadetle) anın; ben de sizi, (seveb ve mağfiretim ile) anayım. (Nimetlerimi anarak) beni övün, (Onları örterek) beni inkâr etmeyin."[17]

Hamd, O Allah´a mahsustur ki, O´nun eşi yoktur, Kahhar´dır, Azîz´-dir, Gaffar´dır, her şeyi takdir edip onları idare edendir; akıl ve görüş sa*hibi olanlara ibret olsun diye, geceyi gündüze bürüyendir.

O Allah ki, mahrukatı içinden uyarıpta seçtiği kimseleri hayırlılar sı*nıfına sokmuş ve kullarından dilediklerini de muvaffak kılıp onları rah*metine yakın olan iyiler cümlesinden yapmıştır. Sevdiği kimseleri de an*layışlı kılıp onları bu dünya hayatında Zahidler yapmış, onlar da hem O´-nun rızası için, hem de ahiret yurdu için hazırlanarak çalışmışlar. O´nun gazabını gerektiren şeylerden sakınmak ve ateşten korunmak hususunda son derece gayret sarf etmişlerdir. Allah´a itaat yoluna koyularak sabah-akşam ve değişen bütün ahvalde, gece-gündüz bütün anlarda Allah´ı zik*retmeye (anmaya) devam ederek canları pahasına çalışmışlardır. Böylece onların kalbleri nur parıltıları ile aydınlanmıştır.

Allah´ın bunca nimetlerine karşılık, hamdlerin en ziyadesi ile O´na hamd ederim, kerem ve ihsanının ziyadesini de O´ndan isterim. Yüce Al-lah´dan başka hiç bir ilâh olmadığına şahidlik ederim; O birdir, her şey ona muhtaçtır, Azîz´dir, Hakîm´dir...

Yine şahidlik ederim ki, Muhammed (SaUallahu Aleyhi ve Sellem), O´-nun kuludur, peygamberidir, seçkinidir, sevgilisidir, dostudur, mahlûkatın en faziletlisidir, geçmiş ve geleceklerin en iyisidir.

Allah´ın Salât ve Selâmı bu Peygambere, diğer peyamberlere ve Âl´inin ve ashabının her biri ile sair salih kimselere olsun...

Yüce, AZÎZ ve Hakîm olan Allah, buyurmuştur:

"Beni (ibadetle) anın, ben de sizi (sevab ve mağfiretimle) anayım."

(îmam Kurtubî Hazretleri bu ayeti kerimeyi tefsir ederken bize şu bil*giyi vermektedir: Beni anın ve zikredin demek, bana kulluk ve itaat edin ki, ben de sizi sevab ve mağfiret ile mükâfatlandırayım demektir. Zikir Allah´a itaattir; Allah´a itaat etmeyen O´nu zikretmemiştir, her ne kadar teşbihi, tehlili ve Kur´an okumayı çok yapmış olsa da...

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem´in şöyle buyurduğu rivayet edil*miştir: "Allah´a itaat eden (O´nun emirlerini yerine getirip yasakların*dan kaçınan), muhakkak ki Allah´ı zikretmiştir; o kimse nafile namazı*nı, orucunu ve hayır işlerini azaltsa bile... Kim de Allah´a isyan ederse, Allah´ı unutmuştur: namazını, orucunu ve hayır işlerini çoğaltsa bile..."´[18]

Yine Cenabı Hak buyurmuştur:

"Ben, cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım"[19]

Bu ayeti kerimelerden anlaşılıyor ki, kulun en faziletli hali, âlemlerin Rabbi olan Allah´ı zikretmesidir ve Allah´ın Peygamberi, peygamberle*rin efendisi Hazreti Muhammed Aleyhisselâm´dan.nakledilen zikirlerle meşgul olmasıdır.

Âlimler, gece ve gündüz işleri ile dualar ve zikirler hakkında pek çok kitablar yazdıkları irfan sahiblerince bilinmektedir. Fakat bunların hep*si, isnadları ve hadîslerin tekerrürünü ihtiva ettiklerinden faydalanma is*teğinde bulunanların istifadelerini azalttığından, ben bunu okuyuculara kolaylaştırmayı kasdettim.

Böylece isteklilere kolaylık olsun diye, anlattığım maksada binaen bu kitabı muhtasar olarak yazmaya başladım. Kitabın büyük bir bölümün*de, daha önce söylediğim kısaltmayı tercih sebebinden dolayı, isnadları (hadîs-i şeriflerde teselsül eden senedleri= ravileri) kaldırdım, çünkü ki-tab, ibâdet edecekler için hazırlanmıştır, onlar isnadları inceleyecek de*ğillerdir. Az kimseler müstesna, isnad ve tekrarları çoğunluk hoş görmez.

çünkü kitabdan maksad, zikirleri Öğrenmek ve onlarla amel etmektir; ve onların anlamlarım aydınlanmak isteyenlere açıklamaktır.

înşaâllah, isnadlar yerine, bunlardan daha önemli olan ve çok kerre noksan bırakılan şeyleri anlatacağım. Bu önemli işde, hadîslerin sahîhi-ni, hasenini, zayıfını ve münkerini beyan etmektir. Çünkü hadîs alimle*rinden azı müstesna, insanların hepsi bunu bilmeye muhtaçtır. İşte göze*tilmesi gereken en önemli iş budur ve okuyucunun sağlam hadîs alimleri ile güvenilir ehliyetli imamlar kanalından araştırıp öğreneceği şeydir. înşaallah buna, hadîs ilminden nefis sözler, fıkhî incelikler, önemli kural*lar, nefis terbiyesi ile ilgili bilgiler ve ahlâk yoluna girenler için bilinmesi şart olan âdab ilâve edilecektir. Bilgili ve bilgisiz herkes için anlaşılması kolay bir şekilde bütün anlatacaklarımı açık olarak ifade edeceğim. Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

"Kim bir hidayete (hayırlı bir işe) çağırırsa, o hayra uyan kimselerin sevabını aynen alır ve bu durum onların sevablanndan hiç bir şey eksiltmez"[20]

Ben de, hayır yolunu kolaylaştırmak, onu göstermek, o yola koyul*ma hâlini açıklamak ve ona delâlet etmek suretiyle hayır sahiplerine yar*dımcı olmak istedim.

Kitabın başında bazı önemli bölümler anlatacağım ki, bunlara, hem bu kitabın sahibi, hem de ondan başkası ihtimamla muhtaçtır.

Ashab içinde, ilmî araştırması olmayanlarca, meşhur olmayan (bilin*meyen) bir kimse olduğu zaman, buna dikkati çekip: "Bize falan sahabî-den rivayet edilmiştir." dedim ki, onun sahabî olduğunda şüphe edilmesin.

Bu kitaba, îslâmın asılları olan meşhur beş kitaptaki hadîslerden baş*kasını koymadım. Bu beş kitab şunlardır: Sahîh-i Buharı, Sahîh-i Müs*lim, Sünen-i Ebî Davud, Tirmizî ve Nese´î... Biraz da, bunlardan başka meşhur kitablardan rivayet edeceğim.

Cüz ve Müsnedlere gelince,[21] ben bunlardan bazı yerlerde pek az na*kil yapacağım. Yine yukarda açıklanan beş asıl kitabdan da zayıf hadîs nakletmeyeceğim. Ancak nadir olarak nakledeceğimin zafiyetini de açıkla*yacağım. Çoğunlukla bu kitabda sahih olan hadîsleri yazacağım. Bundan dolayı, bu kitabın asıl olmasını, itimada şayan bulunmasını umuyorum.

Sonra bir mesele hakkında delâleti açık olan hadîslerden toplayarak ko*nularına ait bablarda onları toplayacağım.

Bil ki, âlimlerden çok kimseler, gece-gündüz yapılacak zikir ve işler hakkında nefis kitablar yazmışlardır. Bu kitablarda, muhtelif yollardan muttasıl (kesiksiz) isnadlardan gelen zikirleri rivayet etmişlerdir. Bu kitab-ların en güzeli, imam Ebû Abdurrahman En-Neseî´nin "Gece-gündüz İşleri" eseridir. Bundan daha güzel, daha nefis ve faydalan daha çok olan, İmam Ebû Bekir Ahmed b. Muhammed b. îshak Es-Sünnî-nin (Radıyal-lahu Anhüm) "Gece-gündüz Bilgileri" kitabıdır.

Ben, İbni Sünnî´nin tüm kitabını, şeyhimiz Hafız İmam Ebu´1-Beka halid b. Yûsuf b.Sa´d b.El-Hasan (Radıyallahu Anh) dan dinledim.

Şeyhim Ebû´1-Bekâ, rivayetinde şu isnadı yaparak demiştir:

"Bize büyük âlim İmam Ebû´l-Yemen Zeyd haber vermiştir. O, Kindî kabilesinden Hasan´m oğlu Zeydin oğlu Hasan´ın oğludur. Rivayet tari*hi altıyüz iki (hicrî) yılına raslar. Ebû´l-Yemen Zeyd de demiştir.

Bize Şeyh İmam Ebû´l-Hasan Sa´dül´1-Hayr Muhammed haber vermiş*tir. O, Sehl´in oğlu Ensarî´dir. Ebû´l-Hasan da demiştir.

Bize, Şeyh İmam Ebû Muhammed Abdurrahman haber vermiştir. O, Hasan oğlu Ahmed oğlu Sa´d´ın oğludur, Ed-Dûnî´dir. Ebû Muhammed Abdurrahman da şöyle demiştir:

Bize, kadı Ebu´n-Nasr Ahmed b.El-Hüseyin b. Muhammed b. EI-Kes-sar Ed´dînûrî haber vermiştir. O da demiştir ki:

Bize, şeyh Ebû Bekir Ahmed b. Muhammed b. İshak Es-Sünnî (Radı*yallahu anh) haber vemiştir."

Ben, inşa-Allah, özet olarak İbni´s-Sünnî´nin kitabından nakledeceğim için burada şu isnadı yapmış oldum. Bu itibarla kitabın takdim edilmesini istedim. Böyle bir hareket, hadîs imamları ile diğer âlimler katında güzel kabul edilmiştir. Özellikle bu kitabın isnadını anlattım; çünkü bu ezkâr konusunda diğer kitapların en toplu olanıdır. Yoksa bu konuda benim rivayet edeceğim bütün hadîsler (elhamdü lillâh), muttasıl dinlemelerle sa-hîh rivayetlerdir; ancak nadirattan, buna aykırı pek az rivayet vardır.

İşte îslâmın asılları olan "beş kitab" dan nakledeceklerim bu rivayeti sahîh olanlardandır. "Kütübü´l-Hamse = Beş kitab" şunlardır:

Buharî ve Müslim´in iki Sahihi, Sünen-i Ebî Davud, Tirmizî ve Nese´î... Yine bu sahîh hadîs kitablarmdan sayılan Müsnedler ve Sünen kitabları vardır: İmam Malik´in Muvatta´i, İmam Ahmed ibni Hanbel´in Müsned´i, Ebû Avane´nin müsnedi, İbni Mace´nin Sünen´i Dare Kutnî´nin süneni, Beyhakî´nm ve diğerlerinin sünen kitabları gibi...

"Ecza´ ?Cüz" kitablarmdan da nakledeceğimi İnşa-Allah ileride göreçeksin. Bütün bunları, müelliflerine muttasıl sahîh isnadlarla rivayet edece*ğim. Daha iyisini Allah bilir...

(kaynak alıntı..kütübü sitte)
 
Üst