Azim
Bir azm, eğer îman dolu bir kalbe girerse,
İnsan da o îmandaki son sırra ererse,
En azgın ölümler ona zincir vuramazlar,
Volkan gibi coşkun akıyor, durduramazlar.
Rabbimden, iner azmine kuvvet veren ilham;
Peygamberi rüyada görür belki her akşam.
Hep nur onun îman dolu kalbindeki mihrab;
Kandil olamaz ufkuna dünyadaki mehtab.
Kar, kış demez; irkilmez, üzülmez, acı duymaz;
Mevsim, bütün ömrünce ılık gölgeli bir yaz.
Cennetteki alemleri dünyada görür de,
Mahvolsa, eğilmez sıra dağlar gibi derde.
En sarp uçurumlar gelip etrafını sarsa;
Ay batsa, güneş sönse, ufuklar da kararsa,
Gökler yıkılıp çökse, yolundan yine dönmez,
Rûhundaki îmanla yanan meşale sönmez.
Kalbinde yanardağ gibi îman ne mukaddes!
Vicdanına her an şunu haykırmada bir ses:
Ey yolcu, şafaklar sökecek durma, ilerle,
Zulmetlere kan ağlatacak meşalelerle.
***
Allah’tır onun yârı, mürebbîsi, velîsi;
Andıkça bütün nur oluyor duygusu, hissi.
Yükselmededir mârifet iklimine her an,
Bambaşka ufuklar açıyor ruhuna Kur’ân.
Kur’ân ona yâd ettiriyor Bezm-i Elesti.
Âşık, o tecellînin ezelden beri mesti.
(Risale-i Nur Külliyati, Tarihçe-i Hayat)