En az iki ravinin rivayet ettiği hadîs. Âhâd haberler arasında yer alan Azîz hadîsin tarifinde muhaddisler ihtilaf etmişlerdir. İbnü's-Salâh, (Ulûmü'l-Hadîs, s. 243) ve onu izleyen İmam Nevevî (et-Takrîb ve't-Teysîr, s. 375) Azîz hadisi şöyle tarif etmişlerdir: "Zührî ve Katâde gibi hadisleri muteber olan imamlardan iki veya üç kişinin rivayetleriyle infirâd ettikleri hadîse azîz denir." İbn Hacer'e göre ise, en az üç ravisi olan haberlere meşhûr, en az iki ravisi olanlara azîz denir. (İbn Hacer, Nuhbetü'f-Fiker Şerhi, Çev. Talât Koçyiğit, Ankara 1971, s. 28) Haberin bu şekilde isimlendirilmesi, ya az bulunduğu için veya başka bir isnadla kuvvetlenmesi sebebiyledir. İbn Hıbbân el-Büstî, Azîz hadîsi, senedinin sonuna kadar hep iki kişinin diğer iki kişiden rivayet ettiği hadis şeklinde tarif ettiği için, bu tür hadîsin hiç bulunamayacağını iddia etmiştir. İbn Hacer, İbn Hıbbân'ın bu anlayışına cevaben der ki: "İbn Hıbbân, bütün tabakalarda yalnız iki kişinin iki kişiden rivayetini kastediyorsa, bu doğrudur; gerçekten bu çeşit bir rivayet bulmak hemen hemen imkânsız gibidir. Fakat bizim anlayışımıza göre azîz hadîs, isnadının başından sonuna kadar ravisi ikiden az olmayan haberdir." Buna Buhârî ve Müslim'in Enes b. Mâlik'ten müştereken, Buhârî'nin ayrıca Ebû Hüreyre'den rivayet ettikleri şu hadis örnek gösterilmektedir: Resulullah (s.a.s.) buyurmuştur ki:
"Herhangi biriniz beni anasından, babasından ve çocuğundan daha çok sevmedikçe hakkıyle iman etmiş olmaz. " (Buhârî, İman, 9; Müslim, İman, 67) Bu hadisi, Enes'ten Katâde ve Abdülazîz b. Suheyb; Katâde'den Şu'be ve Saîd, Abdülazîz'den de İsmaîl ve Abdülvâris rivayet etmiş; bunların herbirinden de birer cemaat rivayet etmiştir. (İbn Hacer, Nuhbetü'l-Fiker Şerhi, s. 28; Subhi Sâlih, Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları, Çev. Yaşar Kandemir, Ankara 1973, s.199; Talât Koçyiğit Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 56)
Yalnız bir sahabîden rivayet edildiği hâlde daha sonraki tabakalarda en az iki ravisi olan hadislere de azîz denmiştir. (Ahmed Naîm, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi Mukaddimesi, I,108) Bazen bir hadise azîz ve meşhur denildiği de olur. İki sahabînin rivayetiyle azîz sayılan bir hadis,daha sonra pek çok kimsenin rivayetiyle meşhur olabilir.
Herhangi bir tabakada yalnız iki ravi tarafından rivayet edilen hadîsler olarak tarif edebileceğimiz azîz hadîs;ravilerinin durumuna göre sahîh, hasen veya zayıf olabilir.
Nuri TOPALOĞLU
"Herhangi biriniz beni anasından, babasından ve çocuğundan daha çok sevmedikçe hakkıyle iman etmiş olmaz. " (Buhârî, İman, 9; Müslim, İman, 67) Bu hadisi, Enes'ten Katâde ve Abdülazîz b. Suheyb; Katâde'den Şu'be ve Saîd, Abdülazîz'den de İsmaîl ve Abdülvâris rivayet etmiş; bunların herbirinden de birer cemaat rivayet etmiştir. (İbn Hacer, Nuhbetü'l-Fiker Şerhi, s. 28; Subhi Sâlih, Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları, Çev. Yaşar Kandemir, Ankara 1973, s.199; Talât Koçyiğit Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 56)
Yalnız bir sahabîden rivayet edildiği hâlde daha sonraki tabakalarda en az iki ravisi olan hadislere de azîz denmiştir. (Ahmed Naîm, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi Mukaddimesi, I,108) Bazen bir hadise azîz ve meşhur denildiği de olur. İki sahabînin rivayetiyle azîz sayılan bir hadis,daha sonra pek çok kimsenin rivayetiyle meşhur olabilir.
Herhangi bir tabakada yalnız iki ravi tarafından rivayet edilen hadîsler olarak tarif edebileceğimiz azîz hadîs;ravilerinin durumuna göre sahîh, hasen veya zayıf olabilir.
Nuri TOPALOĞLU