Z
Ze'Mahşer
Ziyaretçi
Siz hiç o ismini duyduğunuz büyük büyük holdinglerde bir tane başörtülü bayan gördünüz mü?
Yıllardır akreditasyonu olmadığı için Anıtkabir’e, askeri törenlere, Ankara’daki Zafer Bayramı kutlamalarına katılamayan bir medya grubunun çalışanı olarak geçtiğimiz günlerde kulağıma gelen bir haber beni derin düşüncelere sevketti.
Efendim olay şu: Türkiye’de CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın eşitlikten, demokrasiden, insan haklarına saygıdan, kılık kıyafetine göre insanların yargılanmaması gerekliliğinden bahsettiği şu günlerde, yıllardır bu düşünceleri dile getirmekle kalmayıp aynı zamanda uygulayan gazetelerden birinin başörtülü foto muhabiri Türkiye’nin en büyük otomobil fabrikalarından birine gider.
Daha önceden randevular alınmış, çekimler ayarlanmış olmasına rağmen herhalde başörtülü birinin geleceği tahmin edilmemiş olacak ki; foto muhabirini karşılayan görevli bir anda şok olur, “şirketimizin kuralı, foto muhabiri de olsanız başörtülü alamayız” cevabını verir.
Şok olma sırası foto muhabirine gelir. Burası askeriye değil, devlet dairesi değil, üniversite değil, bildiğimiz bir özel fabrika. Üstelik benim nereden geldiğim biliniyor. Önceden konuşulmuş, randevular alınmış. Bu başörtüsü uygulaması da nereden çıktı, diye söylenirken randevuyu ayarlayan şahsa telefon açınca işler değişir. Gerekli üst birimlere ulaşılır. Olay daha da büyümeden özür dilenerek foto muhabiri içeri alınır.
Olay kapanmasına kapanır ama rahatsızlık ortada. Demek ki böyle bir uygulama var. Yoksa kapıdaki görevli, bir gazetecinin geleceğini bile bile, kendi kafasına göre böyle önemli bir karar veremez. Hele Türkiye’nin en prestijli fabrikalarından birinde çalışıyorsa, hiç veremez. Birilerinin lütfederek, oradaki başörtüsü uygulamasını açıklamasını bekliyorum.
Bu olay Türkiye’de Deniz Baykal’ın ağzından çıkan sözlerin, bazıları için hala bir önem taşımadığının göstergesi. Hani lafa gelince Türkiye’nin en özgürlükçü isimleri, şirket patronları, holding sahipleri, gazeteleri, gazetecileri neden işyerlerinde bir tane bile başörtülü çalıştırmazlar merak ediyorum. Aslında ben biliyorum da, onlar nasıl izah ediyorlar onu öğrenmek istiyorum. Aynı kalifikasyona sahip iki bayandan başörtülü olanı neden eleniyor topluma onu anlatmalarını bekliyorum.
Siz hiç o ismini duyduğunuz büyük büyük holdinglerde bir tane başörtülü bayan gördünüz mü? O Türkiye’nin en özgürlükçü basınında başörtülü bir muhabir, editör gördünüz mü? Göremezsiniz. Bırakın kalifiye bir elemanı, başörtülü çaycı bile göremezsiniz.
Sayın Baykal’ın açılımını samimi bulursunuz, bulmazsınız. İnanırsınız, inanmazsınız. Ama birileri bu süreçten etkilenirse, Baykal’ın açıklamaları yaşananların insan hakları açısından değerlendirilip herkese eşit muamele uygulanmasına vesile olursa, bu bile büyük bir kazanımdır diye düşünmek lazım.
Şemsettin Efe
Yıllardır akreditasyonu olmadığı için Anıtkabir’e, askeri törenlere, Ankara’daki Zafer Bayramı kutlamalarına katılamayan bir medya grubunun çalışanı olarak geçtiğimiz günlerde kulağıma gelen bir haber beni derin düşüncelere sevketti.
Efendim olay şu: Türkiye’de CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın eşitlikten, demokrasiden, insan haklarına saygıdan, kılık kıyafetine göre insanların yargılanmaması gerekliliğinden bahsettiği şu günlerde, yıllardır bu düşünceleri dile getirmekle kalmayıp aynı zamanda uygulayan gazetelerden birinin başörtülü foto muhabiri Türkiye’nin en büyük otomobil fabrikalarından birine gider.
Daha önceden randevular alınmış, çekimler ayarlanmış olmasına rağmen herhalde başörtülü birinin geleceği tahmin edilmemiş olacak ki; foto muhabirini karşılayan görevli bir anda şok olur, “şirketimizin kuralı, foto muhabiri de olsanız başörtülü alamayız” cevabını verir.
Şok olma sırası foto muhabirine gelir. Burası askeriye değil, devlet dairesi değil, üniversite değil, bildiğimiz bir özel fabrika. Üstelik benim nereden geldiğim biliniyor. Önceden konuşulmuş, randevular alınmış. Bu başörtüsü uygulaması da nereden çıktı, diye söylenirken randevuyu ayarlayan şahsa telefon açınca işler değişir. Gerekli üst birimlere ulaşılır. Olay daha da büyümeden özür dilenerek foto muhabiri içeri alınır.
Olay kapanmasına kapanır ama rahatsızlık ortada. Demek ki böyle bir uygulama var. Yoksa kapıdaki görevli, bir gazetecinin geleceğini bile bile, kendi kafasına göre böyle önemli bir karar veremez. Hele Türkiye’nin en prestijli fabrikalarından birinde çalışıyorsa, hiç veremez. Birilerinin lütfederek, oradaki başörtüsü uygulamasını açıklamasını bekliyorum.
Bu olay Türkiye’de Deniz Baykal’ın ağzından çıkan sözlerin, bazıları için hala bir önem taşımadığının göstergesi. Hani lafa gelince Türkiye’nin en özgürlükçü isimleri, şirket patronları, holding sahipleri, gazeteleri, gazetecileri neden işyerlerinde bir tane bile başörtülü çalıştırmazlar merak ediyorum. Aslında ben biliyorum da, onlar nasıl izah ediyorlar onu öğrenmek istiyorum. Aynı kalifikasyona sahip iki bayandan başörtülü olanı neden eleniyor topluma onu anlatmalarını bekliyorum.
Siz hiç o ismini duyduğunuz büyük büyük holdinglerde bir tane başörtülü bayan gördünüz mü? O Türkiye’nin en özgürlükçü basınında başörtülü bir muhabir, editör gördünüz mü? Göremezsiniz. Bırakın kalifiye bir elemanı, başörtülü çaycı bile göremezsiniz.
Sayın Baykal’ın açılımını samimi bulursunuz, bulmazsınız. İnanırsınız, inanmazsınız. Ama birileri bu süreçten etkilenirse, Baykal’ın açıklamaları yaşananların insan hakları açısından değerlendirilip herkese eşit muamele uygulanmasına vesile olursa, bu bile büyük bir kazanımdır diye düşünmek lazım.
Şemsettin Efe