[h=1]"Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur." (İsra, 17/36) ayetini açıklar mısınız?[/h]
Yazar: Sorularla İslamiyet, 18-3-2011
İnsan ya duyduğu ya gördüğü ile veya akıl ve vicdanıyla hareket eder; yani bilgilerimiz ya habere ya gözleme ya da akla dayanır. Âyette bu bilgi kaynaklarının doğru kullanılması ge*rektiği, bunlardan sorumlu olunduğu ifade edilmektedir. Kuşkusuz bu yasak, insan ilişkileriyle ilgili olup bilimsel ve fikrî konularda kurallara uygun olarak tahmin*ler yürütmek, görüş belirtip ictihadlarda bulunmak meşru, hatta gereklidir.(Diyanet Tefsiri, Kur’an Yolu: III/420).
"Bilmediğin şeyin ardına düşme" emrini hukuki alana çekersek, şahitlik eden insanın duymadığı, görmediği, bilmediği ve kalbinin tatmin olmadığı bir konuda şahitlik etmemesi emredilmektedir, diyebiliriz. Böy*lece bu emir, hukukun yanıltılmasını önlemektedir.
Bu hususta başka bir âyet-i kerimede de şöyle buyuruluyor:
Yazar: Sorularla İslamiyet, 18-3-2011
"Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur."(İsra, 17/36)
Bu ayette insanın bilmediği bir konuda söz söylemesi, hüküm vermesi, bilgisizce davranması; bilmediği tanımadığı kişiler hakkında ileri-geri konuşması, daha özel olarak yalancı şahitlik yapması, iftira atması, kısaca bilgi sa*hibi olmadan, tahmine göre herhangi biri için maddî veya manevî zarara yol aça*cak şekilde konuşması ve hareket etmesi yasaklanmaktadır.
İnsan ya duyduğu ya gördüğü ile veya akıl ve vicdanıyla hareket eder; yani bilgilerimiz ya habere ya gözleme ya da akla dayanır. Âyette bu bilgi kaynaklarının doğru kullanılması ge*rektiği, bunlardan sorumlu olunduğu ifade edilmektedir. Kuşkusuz bu yasak, insan ilişkileriyle ilgili olup bilimsel ve fikrî konularda kurallara uygun olarak tahmin*ler yürütmek, görüş belirtip ictihadlarda bulunmak meşru, hatta gereklidir.(Diyanet Tefsiri, Kur’an Yolu: III/420).
"Bilmediğin şeyin ardına düşme" emrini hukuki alana çekersek, şahitlik eden insanın duymadığı, görmediği, bilmediği ve kalbinin tatmin olmadığı bir konuda şahitlik etmemesi emredilmektedir, diyebiliriz. Böy*lece bu emir, hukukun yanıltılmasını önlemektedir.
Bu hususta başka bir âyet-i kerimede de şöyle buyuruluyor:
"Ey iman edenler, zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bazısı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın. Sizden biri, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Ondan tiksinirsiniz. Allah'tan korkun. Şüphesiz ki Allah, tövbeleri daima kabul eder, çok merhametlidir."(Hucurat, 49/12)
Bir hadisi şerifte deşöylebuyurulmaktadır:
"Görmediği bir şeyi iki gözüyle görmüş gibi göstermek, iftiraların en büyüklerindendir."(Buharî, K. et-Ta'ber, bab: 45)