Aşağıya çanakkalede yaşanan ilginç ve mucize bir kaç olay eklenmiştir:
Conkbayırı Üzerindeki Bulutlar
Çanakkale' de en çok anlatılan menkıbe şudur
Conkbayırı' nda kara savaşları sırasında 57 tümen her gün çamaşır değiştirir. Kirlilerini yıkar çalılara asar ve ertesi gün için kurumuş. Sebebi ise eğer şehit olurlarsa Allah'a temiz kıyafetlerle varmaktır. Savaşa çıkmadan önce namazlarını kılar ve ibadet ettikten sonra savaşa başlarlarmış. Maneviyatı kuvvetli bu insanlar Conkbayırı' ında düşman tarafından kıstırıldıkları anda gökten beyaz-gri bir bulut kümesi 57. Tümenin üzerine inmiş ve bulut yok olduğunda düşman askerleri ne olup bittiğini anlayamamışlar. Zira ortada tek bir Türk askeri bile yokmuş. Gemiden bu olayı seyreden İngiliz Amirali Hamilton daha sonraki savaş anılarında da bu olayı anlatmaktadır.
Sağ Kolumu Kaybettim Ama Sol Kolum Var
Seddülbahir ve Conkbayır'ın büyük kahramanlarından biride Bombacı Mehmet Çavuş 'tu. Bu kahraman Anadolu çocuğu ,İngilizlerin siperlerimize fırlattığı el bombalarını korkusuzca hemen yakalar,karşı tarafa fırlatır ve zararını kendilerine dokundururdu. İngilizler bunu anlamış olacaklar ki bombaları bir kaç sayı saydıktan sonra fırlatarak Mehmet Çavuş 'un iadesini önlemeye çalışmışlardı. İşte böyle bir bomba Mehmet Çavuş 'un elinde patlayarak sağ elinin bileğinden kopmasına sebep olmuştu. Bu yiğit delikanlı vazife şuuruyla hastahaneden tabur kumandanına yazdığı mektupta şöyle diyordu:
Sağ kolumu kaybettim, zarar yok,sol kolum var. Onunla da pekala iş görebilirim. Beni müteessir eden ve yüne kıtama iltihak edip düşmanla çarpışmama mani olan şey yaramın henüz kapanmamış olmasıdır.
Hastahaneden kurtularak halen harbe iştirak edemediğim için beni mazur görünüz ,affedeniz muhterem kumandanım.
Benim Gözlerim Göreceğini Gördü
O gün Boğaz tabyaları arasında en çok iş gören ve en çok hasara uğrayan Rumeli Mecidiyesi Bataryası oldu. Sabahtan beri muharebenin en şiddetli anlarında dahi iki sahil arasında gidip gelmekten çekinmemiş olan Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa, tabyanın feci durumunu haber aldığı zaman yine motora atlayıp Çimenlik İskelesi'nden karşı sahile hareket etti. Cephaneliği berhava olan tabyanın durumu hazindi. İstihkam yıkıntıları arasında dolaşmakta olduğu sırada bir ağacın altına uzanmış olan bir askerin hali dikkatini çekti ve yanına gidip
Ne var evlat diye sordu.
Nefer hemen yerinden fırlayıp esas duruş vaziyeti aldı. Çünkü sesi tanımıştı. Ama gözleri başka tarafa bakıyordu.
Gözlerine bir şey mi oldu oğlum
O zaman nefer tok sesiyle Üzülmeyin efendim diye cevap verdi. benim gözlerim göreceğini gördü Evet düşman gemilerine tam isabet kaydedilmiş ve Ocean destroyeri hareket edemez hale getirilmişti.
ŞEHİT CENAZELERİ TOPRAK ÜSTÜNDE KALDI
Araştırmacı yazar Basri Sütlü, 1940-50'lı yıllara kadar Çanakkale'de şehit cenazelerinin toprak üstünde kaldığını söyledi. Sütlü, "Savaştan sonra yıllarca orası girilmesi yasak bölge olarak kaldığı için, 1940-50'li yıllara kadar zaten şehit cenazelerimiz de toprak üstündedir. Nuri Yamut oranın jandarma komutanı olduğunda askerlerine emir veriyor. Kendisi de Çanakkale gazisidir. Yüzeyde kalan şehit kemiklerini toplatıyor. Toplattığı şehit sayısı 10 bin. Sonrasında o Nuri Yamut Anıtı diye Zığındere'de ziyaret ettiğimiz anıtı, İstanbul'daki 2 evini satarak kendi cebinden yaptırıyor. Ama o güne kadar şehit kemikleri hala yüzeyde. Tarlaları ekmek için şarapnel misketleri süpürürlermiş. O coğrafya fakir insanlar olduğundan, yıllarca o metalleri toplayıp hurda olarak satmışlar ve o paralarla geçinmişler. Tonlarca oradan malzeme taşınmış" şeklinde konuştu.
Yazar Talha Uğurluel, "Nuri Yamut Anıtı'ndan girdiğinizde bir metal levha var. Sadece burada 10 binin üzerinde şehit var. Benim annemin babası, dedem, bu kemiklerin toplanmasında bizzat vazife yapmış. Kendisi normalde Anadolu yakasında askermiş. 'Bizi kasalı arabalara bindirirlerdi. Gelibolu Yarımadası'na götürürlerdi. Yerlerde kemik yığınları doluydu. Biz onları toplar, belli çukurlara doldurur, başında Fatiha okur giderdik' derdi. Bu anır sayesinde bir tane iki tanesini biliyoruz. Bunun gibi onlarca toplu mezar var" diye konuştu.
BOZULMAYAN ŞEHİT CENAZELERİ
İstanbul'da bulunan cenazesi bozulmamış şehitle ilgili bilgi veren Talha Uğurluel, "Bu hadise, merhum Mehmet Akif'in kabrine çok yakın. Edirnekapı Şehitliğinde. Üzerinde yazıyor. 1971 yılında, Edirnekapı Kabristanı'nın önündeki yolda bir çalışma var. Kabristan arkaya doğru küçültülüyor. Çalışmalar sırasında kabir açılıyor. Açıldığında bu cenazenin hiç bozulmadığı görülüyor. Bulanlar şaşırıyorlar. Bunun gibi birkaç tane daha böyle oluyor. Özellikle mezar taşına da bu yazı yazılıyor. 1971 yılında, şehitlikteki tünel inşaatının yapımı esnasındaki kazıda meçhul asker, elbiseleriyle birlikte bütün olarak bozulmadan bulunmuştur ve bulunduğu şekilde buraya defnedilmiştir. Aslında bu tarz manzaralara biz Gelibolu'da da rastlıyoruz" şeklinde konuştu.
Yazar Basri Sütlü, "Aslında hep, 'Şehitler ölmez' derler. Bu, Kur'an-ı Kerim ayetiyle sabittir. Ama çürümez gibi de bir algı var. Bunu düzeltmek lazım. Şehit cenazeleri de elbette ki çürür ama bunun gibi fevkalade hadiseler de oluyor" ifadelerini kullandı.