Göğsümün kirişlerine yaslanmış haykırıyorken hasretin, kurumuş bir çınar yaprağı gibi düşüyor gözlerin nehrime. Seni düşünürken alnımın damarı çatlıyor bir çıkış yolu bulamıyorum kahrıma.
Yaşlar otağını kurmuş yine Munzur’un suyunda uyumuş gibi yorgun kirpiklerine. Gönlünün barikatlarını bir bir yıkıyor damlalar. Ağlıyorsun…
Ağlamak kavuştursaydı, kim sevdası uğruna ölümü göze alırdı ki!
Ferhad’ın gürzü dağları deler miydi hiç, aşkı yüreğinin damına çıkıp aklını aldığı vakit.
Veya bir martı, derin dağ koyaklarından bağrına yüklediği rüzgarı iskelede bir karanfilin saçlarına bağlamak için deli divane olup yollara düşer miydi hiç?.
Ağlama.
Kavuşmak için ağlamak yetmez…
Kavuşmak varsa kaderde, eğer yüreğin de yürekse adam gibi, bir kar tanesi gibi ulaşırsın denize. Önce bir kar tanesi gibi konarsın garip bir dağın yücesine.. Varsa içinde bir iş görmenin mutluluğu sevda güneşin eritir seni. Dağları taşları aşarsın, nehirler yol verir sana… Gün gelir ağaçların gölgesinde dinlenirsin. Belki kurumuş bir çınar yaprağı düşer üstüne. Sırtında taşırsın taşıyabildiğin kadar. Ona sevgini verirsin, paylaşırsın hayatı. Sen nereye o oraya. Kaç mevsim geçer bilmezsin. Hem sevgi değil mi mevsimleri unutturan… Yıllar geçer bir de bakarsın ki ulaşmışsın denize.
Kavuşmak; karanlık bir tünelin ucundaki ışığa ulaşmak gibidir. Sabır ister. Yürek ister. İnanarak attığın adımların seni ışığa kavuşturur, bir de bakarsın ki o ışık seni bir zamanlar dağ başında eriten sevda güneşindir.
Ağlama.
Kavuşmak için ağlamak yetmez..
Mesela, nasıl bir sarmaşık sert bir kayanın bağrını delip çıkarsa günyüzüne, sen de istersen eğer gerçekten istersen kavuşursun sevdiğine.
Mesela, nasıl bir avcı ayışığını yükleyip teknesine geleceğini bile bilmediği bir balığı sabırla bekliyorsa sen de öyle bekle. Eğer gerçekten sabredersen kavuşursun kısmetine.
Düşün ki bir deniz kıyısındasın. Dalgalar sahili okşayıp gidiyor. Büyük dalgalar sahile kavuşurken küçük dalgalar yarı yolda kalıyor. Dalgaların büyüklüğü belki sahile kavuşma inançlarının daha güçlü olmasındandır. Gece dalgaların ağlama seslerini duyarsın. Yakamozlardan hissedersin bunu. Ama ağlasalar bile eğer sahile kavuşmaya yürekleri yetmiyorsa bir yerde tıkanıp kalırlar, tıpkı bir insan gibi…
Ağlama.
Kavuşmak için ağlamak yetmez..
Kavuşmak yürek ister.
Toprağın tohumu çatlatması gibi insanın da alnının damarını çatlatması gerekir.
Çatlamayan tohumun ağacı olmaz.
Ağaç gibi ağaç olmayana toprak da sahip çıkmaz.
Seveceksen tohumun toprağı, toprağın tohumu sevdiği gibi sev.
Sevmeyeceksen ağlama.
Kavuşmak için ağlamak yetmez..
Mustafa Özke