Gelin eşyası. Çeyiz kelimesi Arapça cihazdan gelmiştir. Çehiz yerine çeyiz şeklinde kullanımı yaygındır. Evlenecek kız çocukları için hazırlanan her türlü şahsî eşya veya ev eşyası. Gelinin baba evinden kocasına giderken beraberinde götürdüğü elbise ve eşya takımları. Ana veya baba tarafından örf ve âdete göre, evlenecek kız çocuklarına evin döşenmesi için menkul eşya.
Çeyiz hemen hemen bütün ilkel kavimlerde, Yunanlılarda ve Doğu ülkelerinde kocanın evlenecek genç kızın babasına, ödediği bedeldir. Zamanla törede bazı değişiklikler olmuş, kimi toplumlarda bedeli erkek değil de kadın, daha doğrusu gelinin babası ödemeye başlamıştır. Çeyiz konusu toplumların sosyal ve ekonomik durumlarına göre çeşitli şekiller almıştır.
Eski Türklerde çeyize "kalım" adı verilir. Kalım, kız ailesine verilen ve miktarı ailelerin malî durumuna göre değişen muayyen miktar eşya veya muayyen miktar hayvandan ibarettir. Kalım, zengin ailelerde yüz at veya iki yüz koyuna kadar çıkar. Asgarisi için bir sınır yoktur. İslâm'da da evlenecek kıza ana-baba veya koca tarafından çeyiz hazırlanması, aile hukukunun gereklerindendir. İslâm'a göre çeyiz adı altında yapılan eşya, kadının hakkı ve malıdır. Bu eşya ister kızın ana-babası tarafından, isterse mehir karşılığı olarak koca tarafından yapılsın hüküm değişmez. Bu yüzden kocanın, kadına ait çeyiz-eşyasından yararlanması, hanımının iznine bağlıdır. Babanın büluğ çağına gelmemiş kızı için hazırladığı çeyiz eşyası, teslim edilmemiş olsa bile, kızın malı sayılır. Büluğ çağına girdikten sonra hazırlananlar ise, kıza teslim edilmedikçe, onun malı sayılmaz.
Çeyiz hazırlamada israfa kaçmamalıdır. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyurulur:
"Malını israf ile saçıp savurma. Çünkü malını saçıp savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuştur. Şeytan ise Rabbine çok nankördür" (el-İsra, 17/26-27)
"Yiyin için israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez" (el-Araf 7/31)
Günümüzde bir çok müslüman aileler kız çocukları için daha küçük yaşta büyük masraflarla çeyiz hazırlamaya başlamakta, bu konuda israf ve ifrata düşmektedir. Çoğu zaman yapılan eşyayı kullanmak veya giymek için bir ömür kâfi gelmez. Bunların çoğu sandıklarda yıllar geçtikçe ya demode olur, ya da haşerata yem. Bu yüzden İslâm dini her konuda olduğu gibi bu konuda da orta yolu tavsiye eder, gerçek ve zarurî ihtiyaçları esas alır.
Burada Hz. Peygamber (s.a.s.)'in kızı Hz. Fâtıma için hazırlanan çeyizi örnek olarak veriyoruz. Hz. Peygamber, kızı Fâtıma'nın düğününde Hz. Ebû Bekr'i çağırarak şöyle demiştir. "Ey Ebû Bekir şu parayı a! çarşıya giderek Fatıma ya gerekli çeyiz eşyasını al. Sana yardımcı olması için Selman-ı Farisî ve Bilal-i Habeşî yi de beraberinde götür." Hz. Peygamber ona, Hz. Ali'nin mehir olarak verdiği 400 dirhem gümüş paradan 63 dirhemini vermişti. Çarşıdan alınan çeyiz eşyası şunlardır: 3 adet minder, 1 adet seccade,1 adet içi hurma lifiyle dolu yüz yastığı, 2 adet el değirmeni, 1 adet su tulumu,1 adet su testisi,1 adet meşin su bardağı,1 adet elek,1 adet havlu,1 adet koç postu, 1 adet alaca kilim,1 adet divan, 2 adet Yemen işi alaca elbise,1 adet kadife yorgan. (Asım Köksal, Hz. Muhammed ve İslâmiyet, Medine Devri, II, 216) İslâm'a göre kadın, kendisine verilen mehirle veya şahsî malıyla çeyiz yapmaya zorlanamaz. Kadının babası da kendi malından çeyiz yapmak zorunda değildir. Kadının koca evine hiç çeyizsiz veya kocanın verdiği mehre uygun olmayan az bir çeyizle zifafa gönderilmesi mümkün ve caizdir. Çünkü, bir kadın evlendikten sonra, onun geçimini sağlamak kocasının görevidir. Ev temin etmek ve eve gerekli olan eşyayı sağlamak da bu görevin kapsamına girer. Ancak kızın ana-babası örfen böyle bir çeyiz hazırlamışlarsa, bunlar kızlarına ait şahsî mülk sayılır (en-Nisa, 4/4; Bilmen, Istilâhât-ı Fıkhıyye Kamusu, II,148).
Mâlikî mezhebine göre mehir kadına evlilikten önce teslim edilmiş olursa, bununla çeyiz yapması gereklidir (el-Cezîrî, el-Fıkh Ale'l Mezâhibi'l-Erbaa, IV, 291 vd.).
Günümüzde her anne ve baba sosyal seviyelerine göre, beldelerindeki örf ve adetlere uyarak, fazla borca girmeksizin, gelin olacak kızlarına çeyiz hazırlamayı selefimizin güzel adet ve ananelerinden görmekte ve kızlarının çeyizlerini kendileri hazırlamaktadır.
İslâm'da karı-koca arasında mal ayrılığı prensibi esas alınmıştır. Aile yuvası içinde kadın, çeyiz olsun, çalışma, miras vb. yollarla olsun kendisine ait malların mâliki sayılır. Kocası ona ait serveti, izinsiz kullanamaz. Kocanın ölümü veya boşanma hâlinde de kadın kendine ait çeyiz eşyasını ve diğer mallarını alır.
Hamdi DÖNDÜREN
Çeyiz hemen hemen bütün ilkel kavimlerde, Yunanlılarda ve Doğu ülkelerinde kocanın evlenecek genç kızın babasına, ödediği bedeldir. Zamanla törede bazı değişiklikler olmuş, kimi toplumlarda bedeli erkek değil de kadın, daha doğrusu gelinin babası ödemeye başlamıştır. Çeyiz konusu toplumların sosyal ve ekonomik durumlarına göre çeşitli şekiller almıştır.
Eski Türklerde çeyize "kalım" adı verilir. Kalım, kız ailesine verilen ve miktarı ailelerin malî durumuna göre değişen muayyen miktar eşya veya muayyen miktar hayvandan ibarettir. Kalım, zengin ailelerde yüz at veya iki yüz koyuna kadar çıkar. Asgarisi için bir sınır yoktur. İslâm'da da evlenecek kıza ana-baba veya koca tarafından çeyiz hazırlanması, aile hukukunun gereklerindendir. İslâm'a göre çeyiz adı altında yapılan eşya, kadının hakkı ve malıdır. Bu eşya ister kızın ana-babası tarafından, isterse mehir karşılığı olarak koca tarafından yapılsın hüküm değişmez. Bu yüzden kocanın, kadına ait çeyiz-eşyasından yararlanması, hanımının iznine bağlıdır. Babanın büluğ çağına gelmemiş kızı için hazırladığı çeyiz eşyası, teslim edilmemiş olsa bile, kızın malı sayılır. Büluğ çağına girdikten sonra hazırlananlar ise, kıza teslim edilmedikçe, onun malı sayılmaz.
Çeyiz hazırlamada israfa kaçmamalıdır. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyurulur:
"Malını israf ile saçıp savurma. Çünkü malını saçıp savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuştur. Şeytan ise Rabbine çok nankördür" (el-İsra, 17/26-27)
"Yiyin için israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez" (el-Araf 7/31)
Günümüzde bir çok müslüman aileler kız çocukları için daha küçük yaşta büyük masraflarla çeyiz hazırlamaya başlamakta, bu konuda israf ve ifrata düşmektedir. Çoğu zaman yapılan eşyayı kullanmak veya giymek için bir ömür kâfi gelmez. Bunların çoğu sandıklarda yıllar geçtikçe ya demode olur, ya da haşerata yem. Bu yüzden İslâm dini her konuda olduğu gibi bu konuda da orta yolu tavsiye eder, gerçek ve zarurî ihtiyaçları esas alır.
Burada Hz. Peygamber (s.a.s.)'in kızı Hz. Fâtıma için hazırlanan çeyizi örnek olarak veriyoruz. Hz. Peygamber, kızı Fâtıma'nın düğününde Hz. Ebû Bekr'i çağırarak şöyle demiştir. "Ey Ebû Bekir şu parayı a! çarşıya giderek Fatıma ya gerekli çeyiz eşyasını al. Sana yardımcı olması için Selman-ı Farisî ve Bilal-i Habeşî yi de beraberinde götür." Hz. Peygamber ona, Hz. Ali'nin mehir olarak verdiği 400 dirhem gümüş paradan 63 dirhemini vermişti. Çarşıdan alınan çeyiz eşyası şunlardır: 3 adet minder, 1 adet seccade,1 adet içi hurma lifiyle dolu yüz yastığı, 2 adet el değirmeni, 1 adet su tulumu,1 adet su testisi,1 adet meşin su bardağı,1 adet elek,1 adet havlu,1 adet koç postu, 1 adet alaca kilim,1 adet divan, 2 adet Yemen işi alaca elbise,1 adet kadife yorgan. (Asım Köksal, Hz. Muhammed ve İslâmiyet, Medine Devri, II, 216) İslâm'a göre kadın, kendisine verilen mehirle veya şahsî malıyla çeyiz yapmaya zorlanamaz. Kadının babası da kendi malından çeyiz yapmak zorunda değildir. Kadının koca evine hiç çeyizsiz veya kocanın verdiği mehre uygun olmayan az bir çeyizle zifafa gönderilmesi mümkün ve caizdir. Çünkü, bir kadın evlendikten sonra, onun geçimini sağlamak kocasının görevidir. Ev temin etmek ve eve gerekli olan eşyayı sağlamak da bu görevin kapsamına girer. Ancak kızın ana-babası örfen böyle bir çeyiz hazırlamışlarsa, bunlar kızlarına ait şahsî mülk sayılır (en-Nisa, 4/4; Bilmen, Istilâhât-ı Fıkhıyye Kamusu, II,148).
Mâlikî mezhebine göre mehir kadına evlilikten önce teslim edilmiş olursa, bununla çeyiz yapması gereklidir (el-Cezîrî, el-Fıkh Ale'l Mezâhibi'l-Erbaa, IV, 291 vd.).
Günümüzde her anne ve baba sosyal seviyelerine göre, beldelerindeki örf ve adetlere uyarak, fazla borca girmeksizin, gelin olacak kızlarına çeyiz hazırlamayı selefimizin güzel adet ve ananelerinden görmekte ve kızlarının çeyizlerini kendileri hazırlamaktadır.
İslâm'da karı-koca arasında mal ayrılığı prensibi esas alınmıştır. Aile yuvası içinde kadın, çeyiz olsun, çalışma, miras vb. yollarla olsun kendisine ait malların mâliki sayılır. Kocası ona ait serveti, izinsiz kullanamaz. Kocanın ölümü veya boşanma hâlinde de kadın kendine ait çeyiz eşyasını ve diğer mallarını alır.
Hamdi DÖNDÜREN