İslâmiyet; hangi vakitlerde uyumanın doğru, hangi vakitlerde uyumanın yanlış oluşundan tutun; uyumadan önce ve uyandıktan sonra neler yapılması gerektiğine varıncaya kadar, uykuyla ilgili de bütün âdap esaslarını tespit etmiştir.
Evvelâ uykunun "çeşitlerine" bakalım. "Uyku üç nevidir" diyen Bediüzzaman, "Veya gündüz uykusunda iken..." mealindeki A'raf sûresinin 4. âyetinin tefsiri mahiyetinde şöyle demektedir.
"Uyku üç nevidir (çeşittir):
"BİRİNCİSİ: Gayrûledir ki, fecirden sonra, tâ vakt-i kerahet bitinceye kadardır. (Yâni güneşin doğuşundan, yaklaşık 45 dakika geçinceye kadarki zamandır). Bu uyku, rızkın noksaniyetine ve bereketsizliğine hadisçe sebebiyet verdiği için, hilaf-ı sünnettir. [Sünnete aykırıdır.> Çünkü rızık için sa'y etmenin [çalışmanın> mukaddematını ihzar etmenin [başlangıcını, hazırlığını yapmanını en münasip zamanı, serinlik vaktidir. Bu vakit geçtikten sonra bir rehavet arız olur. O günkü sa'ye ve dolayısıyla da rızka zarar verdiği gibi, bereketsizliğe de sebebiyet verdiği, çok tecrübelerle sabit olmuştur.
"İKİNCİSİ: Feylûledir ki, ikindi namazından sonra, mağribe (akşama) kadardır. Bu uyku ömrün noksaniyetine, yâni, uykudan gelen sersemlik cihetiyle, o günkü ömrü nevmâlûd, yarı uyku, kısacık bir şekil aldığından, maddi bir noksaniyet gösterdiği gibi, manevî cihetiyle de, o gün hayatinin maddî ve manevî neticesi ekseriya ikindiden sonra tezahür ettiğinden, o vakti uyku ile geçirmek, o neticeyi görmemek hükmüne geçtiğinden, güya o günü yaşamamış gibi oluyor.
"ÜÇÜNCÜSÜ: Kaylûledir ki, bu uyku Sünnet-i Seniyyedir. Duhâ vaktinden, öğleden biraz sonraya kadardır. Bu uyku, gece kıyamına sebebiyet verdiği için sünnet olmakla beraber, Ceziretü'l Arabda, vaktü'z-zuhr denilen şiddet-i hararet zamanında bir tatil-i eşgal, âdet-i kavmiye ve muhitiye olduğundan, o Sünnet-i Seniyyeyi daha ziyade kuvvetlendirmiştir. Bu uyku hem ömrü, hem rızkı tezyide medardır. Çünkü yarım saat kaylüle, iki saat gece uykusuna muâdil gelir. Demek, ömrüne her gün bir buçuk saat ilâve ediyor. Rızık için çalışmak müddetine, yine bir buçuk saat ölümün kardeşi olan uykunun elinden kurtarıp yaşatıyor ve çalışmak zamanına ilâve ediyor." (Lem'alar /269)
Demek ki; güneşin doğuşundan, yaklaşık 45 dakika geçinceye kadar geçen zamanda uyumak iyi değildir. Aslolan erken yatıp erken kalkmaktır. Sabah namazını kıldıktan sonra uyumamak, Kur'ân, hadis tefsir, ilmihal okuduktan sonra işbaşı yapmak lazımdır.
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Sabahın erken saatlerinde bereket ve başarı vardır."
Son zamanlarda gittikçe artan bereketsizliğin ve başarısızlığın hikmeti bu hadis-i şerifin ışığında aranıp bulunmalıdır. Maalesef televizyon, "erken uyumanın düşmanı" olarak insanın karşısına dikilmiştir. Bu şedit düşmanı alt edip, mümkün mertebe erken yatıp, teheccüd namazına kalkmak, daha sonra güneş doğmadan önce sabah namazına dinç olarak uyanmak ve ondan sonra yatmayıp çalışmaya başlamak lazımdır. Zinde, dinç, çalışkan oluşlarına hepimizin şahit olduğu dedelerimiz ve ninelerimiz böyle yaparlardı. Bu güzel âdet yok olunca, sağlık ta, bereket de, huzur da yok oldu.
İkindi ile akşam arasında yatmamak lazımdır. Herkes bu vakitte yatmanın zararını bizzat tecrübe ederek görmüştür. O vakit yatıp da kalkan kimse sersem gibi olur, bir türlü kendisini toparlayamaz.
Öğle namazını kıldıktan sonra bir müddet yatmak ise çok faydalıdır.
Yatağa yatarken
* Şimdi akşamleyin uyumadan önce neler yapmak gerektiğine bakalım:
* Yatmadan önce ateşi söndürmek lazımdır. Günümüzde ise; ocağın, sobanın, şofbenin, kombinin, vs. nin açık olup olmadığına bakmak gerektir. Şayet kombi gibi cihazlar tam emniyetli değilse, en iyisi yatarken kapatılmalıdır.
Hz. Salim (r.a.) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Evinizde uyuyacağınız zaman ateşi kapatın ve söndürün." (Ramûz, c. 2/467-4)
Bilhassa kömür, odun sobaları yakanlar bu hususa dikkat etmelidirler.
* Yatmadan önce namaz abdesti gibi abdest almak lazımdır.
Berâ bin Azib'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah (a.s.m.) şöyle buyuruyor: "Yatacağın zaman önce namaz abdesti gibi abdest al, sonra sağ tarafına uzanıp yat. Daha sonra da şöyle dua et: 'Allah'ım Sana teslim oldum. İşimi de Sana havale ettim. Seni sevdiğim ve Senden korktuğum için Sana dayandım. Ancak Sana sığınırım. Kurtuluşum da Sendendir. İndirdiğin Kitaba ve gönderdiğin Peygambere imân ettim.' "Eğer bu şekilde hareket edip o gece ölürsen, Müslüman olarak ölmüş olursun. Öyle ise son sözlerin bunlar olsun." (Müslim, Zikir: 56)
* Yatmadan önce okunacak pek çok dua vardır. Bunlardan kolaya gelen okunmalıdır. Meselâ, Peygamber Efendimiz; "Allah'ım! Kullarını dirilttiğin günde, beni azabından koru!" diye dua ederdi. (Günlük Hayat, c.2/158)
Yine Peygamber Efendimiz yatmadan önce; Fatiha ile birlikte bir sure okumayı (Ramûz, c. 1/26-1), "La İlahe İllallah, Vahdehû La Şerike Leh, Lehü'l mülkü ve Lehü'l Hamdü ve hüve Âlâ Külli Şey'in Kadîr" ve "La havle velâ kuvvete illâ Billah" demeyi, 33 defa "Sübhanallah", 33 defa "Elhamdülillah" ve 34 defa "Allahu Ekber" demeyi (toplam 100 ediyor),
Kâfirûn sûresini okumayı... tavsiye etmişlerdir.
Hz. Huzeyfe (r.a.) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) yatmadan önce nasıl dua ettiğini, uyanınca da ne dediğini şöyle rivayet etmektedir:
"Peygamber Efendimiz uyumak için yataklarına girdiklerinde şu duayı okurlar idi: 'Allahümme bi'smike emûtü ve ahyâ' (Yâ Rabbi senin isminle uyur ve uyanırım) uyandıkları zaman da: 'Elhamdülillâhi'llezî ahyanâ ba'de emâtenâ ve ileyhi'n-nüşûr' (Bizi uyuduktan sonra uyandıran ve kendisine döneceğimiz Allah Teâlâ'yâ hamd olsun) diye dua ederdi." (Şemâl-i Şerif/281)
* Uyuduktan bir müddet sonra teheccüd namazına kalkmak sünnettir. Bu sâlih kişilerin âdetidir. Bu namaz kabirde nur olacaktır.
* Uykudan uyanınca eli üç kere yıkamadan elleri bir kabın içerisine sokmamalıdır. (Ramûz, c. 1/30-2)
* Yatarken yüzü koyun yatılmamalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu yatış şeklini yasaklamıştır. Peygamber Efendimiz, mescidde bu şekilde yatan birisini uyandırmış ve "Bu şekilde yatmak Allah'ın sevmediği bir yatış şeklidir" buyurmuştur. (Ebû Dâvud, Edeb:95)
// sorularlaislamiyet