Dâ'vâ:
Takib edilen fikir, iddia.
* Bir kimsenin hakkını aramak üzere mahkemeye müracaat etmesi.
* Hakkı olanın iddia etmesi. Kendini haklı görüp veya zannedip üstün fikirlilik iddia etmek.
* Mes'ele.
* İnat. Ayak diremek.
* Cenab-ı Hak'tan hayır ve rahmet dilemek.
* Bir kimseyi bir şeye sevketmek.
* Birisinin hâkimin huzurunda başka birisinden hak istemesi.
(teorem)
Dâ'vâ-yı halk:
Yaratmak iddiasında bulunmak, halk etmeyi, yaratmayı dâva etmek.
(Kâinatta hiçbir kimse da'vâ-yı halk ve iddia-yı icad edemez. Halk eden ancak Cenab-ı Hak'tır.)
(Arzı ve bütün nücum ve şümusu tesbih taneleri gibi kaldıracak ve çevirecek kuvvetli bir ele mâlik olmıyan kimse, kâinatta dâva-yı halk ve iddia-yı icad edemez. Zira her şey, her şeyle bağlıdır. H.)
Dâ'vâ-yı nübüvvet:
Peygamberlik dava etmek. Peygamber olduğunu ilân etmek.
Dâ'vâcı:
t. Dava açan.
Dâ'vâ vekili:
Baro teşkilatının olmadığı yerlerde kanunî izin ile vekil sıfatı kazanan ve dava takibine salâhiyeti olan kişi.
K:Yeni Lûgat
Takib edilen fikir, iddia.
* Bir kimsenin hakkını aramak üzere mahkemeye müracaat etmesi.
* Hakkı olanın iddia etmesi. Kendini haklı görüp veya zannedip üstün fikirlilik iddia etmek.
* Mes'ele.
* İnat. Ayak diremek.
* Cenab-ı Hak'tan hayır ve rahmet dilemek.
* Bir kimseyi bir şeye sevketmek.
* Birisinin hâkimin huzurunda başka birisinden hak istemesi.
(teorem)
Dâ'vâ-yı halk:
Yaratmak iddiasında bulunmak, halk etmeyi, yaratmayı dâva etmek.
(Kâinatta hiçbir kimse da'vâ-yı halk ve iddia-yı icad edemez. Halk eden ancak Cenab-ı Hak'tır.)
(Arzı ve bütün nücum ve şümusu tesbih taneleri gibi kaldıracak ve çevirecek kuvvetli bir ele mâlik olmıyan kimse, kâinatta dâva-yı halk ve iddia-yı icad edemez. Zira her şey, her şeyle bağlıdır. H.)
Dâ'vâ-yı nübüvvet:
Peygamberlik dava etmek. Peygamber olduğunu ilân etmek.
Dâ'vâcı:
t. Dava açan.
Dâ'vâ vekili:
Baro teşkilatının olmadığı yerlerde kanunî izin ile vekil sıfatı kazanan ve dava takibine salâhiyeti olan kişi.
K:Yeni Lûgat