Deccal, kendinin Deccal olduğunu bilir mi?
Deccal da, Süfyan da onca şerli icraatlarına rağmen, başlangıçta kendileri, kendilerini Deccal ve Süfyan olarak bilmezler.(6) Sonradan anlarlar.
Bir çoklarının naklettiğine göre, İslâm Deccalı :
"Ve't-tîni ve'z-zeytûn"un mânâsını merak edip sorarmış.
Sûredeki ahsen-i takvimde yaratılan insandan kendine, emin beldeden de yeni kurduğu şehre bir işaret arasa gerek. Oysa bu sûreden sonra gelen Alak Sûresindeki:
"Muhakkak insan çok çok azgınlaşır"(7) meâlindeki âyet, hem mânâ hem de cifir hesabıyla onun zamanına ve şahsına işaret etmekte, namaz kılanlara ve câmilere tağıyâne tecavüz ettiğini göstermektedir.
"Demek o istidraclı adam küçük bir sûreyi kendiyle alâkadar hisseder. Fakat, yanlış eder, komşusunun kapısını çalar."(8)
(6) Nursî, Sözler, s. 310; Nursî, Şuâlar, s. 498.
(7) Alak Sûresi, 6.
(8) Nursî, Şuâlar, s. 514-515.
Deccal da, Süfyan da onca şerli icraatlarına rağmen, başlangıçta kendileri, kendilerini Deccal ve Süfyan olarak bilmezler.(6) Sonradan anlarlar.
Bir çoklarının naklettiğine göre, İslâm Deccalı :
"Ve't-tîni ve'z-zeytûn"un mânâsını merak edip sorarmış.
Sûredeki ahsen-i takvimde yaratılan insandan kendine, emin beldeden de yeni kurduğu şehre bir işaret arasa gerek. Oysa bu sûreden sonra gelen Alak Sûresindeki:
"Muhakkak insan çok çok azgınlaşır"(7) meâlindeki âyet, hem mânâ hem de cifir hesabıyla onun zamanına ve şahsına işaret etmekte, namaz kılanlara ve câmilere tağıyâne tecavüz ettiğini göstermektedir.
"Demek o istidraclı adam küçük bir sûreyi kendiyle alâkadar hisseder. Fakat, yanlış eder, komşusunun kapısını çalar."(8)
(6) Nursî, Sözler, s. 310; Nursî, Şuâlar, s. 498.
(7) Alak Sûresi, 6.
(8) Nursî, Şuâlar, s. 514-515.