Ben lisedeyken babam beni okutmamakla tehdit ederek türban taktırıyordu. Hatta ben lise 3 de iken çok iyi hatırlıyorum, kapı çaldı ve kim olduğunu görebilmek için camdan bakmıştım, başım açıkmış o sırada, babam gördü ve önce elindeki kumandayı suratıma doğru fırlattı öfkesini alamadı ve tokat attı, attığı tokatla 15dk yerden kalkamadım. Bunla sınırlı değil, zorla kapatıldığından beri arkadaşlarım görüşemiyordum, kiminle görüşeceğim ve nereye gideceğim konusunda hep sorguya çekilirdim. Ne mi oldu? Üniversiteyi kazandım, İstanbul'u seçtim. Şuan çok iyi bir özel üniversite de tam burslu okuyorum ve artık ailemden de, o canavar babamdan uzağım. Başım açık ama namusumla, kendi kazandığım para ve hakkımla yaşıyorum. Üni de erkek arkadaşımda oldu 5 senedir birlikteyiz, eğer bir yuva kuracak olursak, kimseden izin almayacağız, kimsenin egosunu tatmin etmeyeceğiz. Başınızın kapalı yada açık olması namus göstergesi değildir. Saçınız inancıda göstermez, inanç kalptedir. Bugün kapalı bir kadına da tecavüz eden hatta 6 aylık bebeğe bu iğrençliği yapan canavarlar çoğalırken, eğitimin değeri anlaşılamıyor.
MUTLAKA İZLEYİN DERİM
Bir Düşünün Allah'a isyan noktasında sizi ölüm buldu Allah muhafaza etsin.
Babalar Her Zaman Çocuklarının İyiliğini İster.Örtünmek Babanızın Değil, Sizi ve Tüm Alemleri yaratan Allah Celle Celalühü Hazretlerinin emridir.
Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) dünya semâsında, kendisini güler yüzle karşılayan Melekler arasında yüzü hiç gülmeyen Cehennem’in bekçisi Mâlik adındaki bir Melek ile de karşılaşmıştı. Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) O’nun kim olduğunu, Cebrâil (Aleyhisselam)’dan sorup öğrenince, Cebrâil (Aleyhisselam)’a:
– Cehennemi bana göstermesini ona emretmez misin? diye sordu. Cebrâil (Aleyhisselam):
– Olur! dedi ve Cehennemin Bekçisi Mâlik’e:
– Ey Mâlik! Muhammed’e, Cehennem’i göster! dedi. Mâlik, Cehennem’in üzerinden örtüsünü açınca, Cehennem öyle kaynamaya ve yükselmeye başladı ki, Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) gördüğü her şeyi, O’nun yakalayıp yakıvereceğini sandı! Hemen, Cebrâil (Aleyhisselam)a:
– Ey Cebrâil! Mâlik’e emret de, onu yerine geri çevirsin! buyurdu. Cebrâil (Aleyhisselam) da, Cehennemi yerine çevirmesi için Mâlik’e emretti. O da Cehennem’e:
– Sâkin ol! dedi. Cehennem çıkmış olduğu eski yerine girince, Mâlik O’nun üzerine örtüsünü tekrar örttü.
Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Cehennemdeki azap susuzluklarını, azap zincirlerini, azap yılan ve akreplerini ve oradaki azaplardan daha bazılarını da gördü. Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir gün Cebrâil (Aleyhisselam)a:
– Ben ne için Mikâil’i hiç güler görmüyorum? diye sormuştu. Cebrâil (Aleyhisselam):
– Cehennem yaratılalıdan beri, Mikâil hiç gülmemiştir! dedi. Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
– Vallâhi! Ey Ümmet-i Muhammed! Benim bildiğimi, sizler de bilseydiniz, muhakkak ki, çok ağlar, pek az gülerdiniz! Canım, kudret elinde bulunan yüce ALLAH’a yemin ederim ki; benim gördüğüm şeyi, sizler de görmüş olsaydınız, muhakkak ki, pek az güler ve çok ağlardınız! buyurmuştu.
– Yâ Resûlellâh! Sen ne gördün? diye sordular. Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
– Cenneti ve Cehennemi gördüm! buyurdu.
Enes (R.A)den rivayete göre Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Miraç gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini ve göğüslerini tırmalıyorlardı.
– Ey Cebrâil! Bunlar da kim?” diye sordum.
– Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını, şereflerini payimal edenlerdir.”
1
Ebû Hureyre (R.A.)den rivayete göre, Miraç gecesinde Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Efendimizin:
Eken ve hasad yapan bir kavme rastladığı, hasadı tamamlar tamamlamaz, olduğu gibi ekinin yerine geldiği, Hz. Cebrail (Aleyhisselam)ın: “Bunlar mücahidlerdir” haberini verdiği; Sonra: Başlarını taşla ezen bir kavme rastladığını, başı ezildikçe eski haline döndüğünü, Hz. Cebrail (Aleyhisselam)ın: “Bunlar başları namaza gitmeyen kimselerdir” dediğini; Sonra: Avret yerlerinde bir yama ile hayvanlar gibi otlayan bir kavme rastladığı, Hz. Cebrail (Aleyhisselam)ın: “Bunlar zekâtlarını vermeyenler” dediğini; Sonra: Pis bir eti çiğ çiğ yiyen fakat pişmiş temiz et isteyen bir kavme rastladığını, Hz. Cebrail (Aleyhisselam)ın: “Bunlar zina yapanlardır” dediğini; Sonra: Bir demet odun toplayan fakat taşıyamayan bir adama rastladığını, adamın bu demete yeni ilaveler yaptığını, Hz.Cebrail (Aleyhisselam)ın: “Bu, nezdinde emânet olup, emaneti eda etmeyen, başka emanet talep eden kimsedir” dediğini; Sonra: Dil ve dudakları kesilen ve her kesilişte tekrar eski haline dönen bir kavme rastladığını, Hz. Cebrail (Aleyhisselam)ın: “Bunlar insanları fitneye çağıran kimselerdir” dediği; sonra: Küçük bir delikten çıkan büyük bir öküze rastladığı, bu öküzün o delikten tekrar geri gitmek isteyip muktedir olamadığı, Hz. Cebrail (Aleyhisselam)ın: “Bu, söz söyleyip pişman olan fakat, istediği halde sözünü geri alamayan kimse olduğu” kaydedilir.
2 Ebû Said el-Hudri (Radiyalahu Anh)den rivayete göre, Miraç gecesinde Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz:
Ey Cebrail! Kimdir, bu? Diye sordu. Cebrail (Aleyhisselam) da:
– Bu, baban Hz. Adem (Aleyhisselamdır, dedi. Hz. Adem (Aleyhisselam), bana selâm verdi, merhaba dedi, hayır duada bulundu. Bana:
– Merhaba, ey salih peygamber, ey salih oğul! Dedi.
Daha sonra baktım, bir toplum gördüm ki, dudakları deve dudağı gibiydi. Onlara bir takım memurlar görevlendirilmişti, dudaklarını kesiyorlar ve ağızlarına ateşten bir taş koyuyorlar, bu taşlar mak’adlarından çıkıyordu.
– Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim. Cebrail (Aleyhisselam):
– Onlar, yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenlerdir, dedi. Sonra baktım bir toplum vardı ki, derilerinden sırım kesiliyor ve ağızlarına tıkılıyor. Ve yediğiniz gibi yiyiniz deniliyor. Ve bu onlara en iğrenç bir şey oluyor.
– Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim. Cebrail (A.S.):
– Bunlar o koğucular, fitnecilerdir ki, insanların etlerini yerler ve sövmek ile ırz ve namuslarına saldırırlar, dedi. Sonra baktım, bir toplum var ki, önlerine bir sofra kurulmuş, üzerinde benim gördüğüm etlerin en güzellerinden kebaplar var, etraflarında da leşler var. Onlar, o güzel etleri bırakıp bu leşlerden yemeye başladılar.
– Bunlar kim? Ey Cebrail! dedim. Cebrail (Aleyhisselam):
– Bunlar zinakârlar, ALLAH’ın helal kıldığını bırakırlar da haram kıldığını yerler, dedi. Sonra baktım bir toplum var ki, karınları evler gibidir. Bunlar Firavun ailesinin yolu üzerinde bulunuyor. Firavun ailesi sabah ve akşam ateşe atılırken bunlara uğruyor, uğradı mı bunlar bir fırlıyorlar, fırlayınca her biri karnının ağır basması ile düşüyor ve bunun üzerine Firavun ailesi bunları ayaklarıyla çiğniyorlar.
– Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim… Cebrail (Aleyhisselam) dedi ki:
– Bunlar, karınlarında faiz yiyenlerdir. Sonra bir takım kadınlar memelerinden asılmış ve birtakım kadınlar baş aşağı ayaklarından asılmış.
– Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim. Cebrail (Aleyhisselam):
– O bunlar zina eden ve çocuklarını öldüren kadınlardır, dedi.
3
Ve daha bir çok müşahedeler… Neler, neler…
Özetlersek: Mi’râc gecesi Resûl-i Zîşân (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz yüksek makamlara çıktı. Melekût âlemini seyretti. Bunda maddî şartlar, zaman ve mekân kaydı ortadan kalktı. Gökler kademe kademe açıldı, nûrdan yaratılmış olan melekler mevkibi ile lâhût âleminde dolaştı. Mâverâ göründü. İlâhî nûr, Rahmânî feyz dalgaları içinde yüzdü. Arş’ı, Ferş’i seyretti. Sidre-i Müntehâ’ya ulaştı. Makam-ı Mahmûd’a erişti.
dipnot
(1) Ebû Davûd, Edeb: 40
(2) Askalanî, Fethu’l-Bari, Menakıbu’l-Ensar:41; 7/598, İbn-i Cerir et-Taberi; Tehzibü’l-Âsar, No:727; 1/433
(3) İbn-i Cerir et-Taberi, Tehzibü’l-Âsar, No:725; 1/429