EDİLLE-İ ŞER'İYYE; DÎNİN DELİLLERİ
Edille-i şer'iyye, dînî hükümlerin çıkarıldığı ve dayandığı kaynaklardır ki, bunlar dörttür.
Kitab: Kur'ân-ı Kerîm'dir ki, Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.) Allâhü Teâlâ tarafından Cibrîl-i Emîn vâsıtası ile vahyedilmiştir.
Sünnet: Peygamberimiz'in mübârek sözleri, işledikleri ve başkaları tarafından yapılan işlerde o işi tasvîb mâhiyetindeki sükûtlarıdır. Resûlü Ekrem'in mübârek sözlerine "Sünnet-i kavliye", fiillerine "Sünnet-i fiiliye" denir. Yapıldığını gördüğü bir şeye sükût edip red ve inkâr buyurmaması da bir "sünnet-i takrîriye"dir ki, o şeyin câiz olduğuna delâlet eder.
"...Bir de peygamber size her ne (emir) verirse tutun, nehyettiğinden de sakının..."
(Haşr Sûresi, âyet 7)
İcmâ-ı ümmet: Bir asırda, Ümmet-i Muhammed'in müctehidlerinin dinde, amelî bir mesele hakkında ittifak etmeleridir.
Kıyâs-ı fukahâ: Bir hâdisenin kitap, sünnet ve icmâ-ı ümmetle sâbit olan hükmünü; aynı illete dayandırarak o hâdisenin tam benzerinde de ictihad yolu ile isbât etmektir.
Edille-i şer'iyye, dînî hükümlerin çıkarıldığı ve dayandığı kaynaklardır ki, bunlar dörttür.
Kitab: Kur'ân-ı Kerîm'dir ki, Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.) Allâhü Teâlâ tarafından Cibrîl-i Emîn vâsıtası ile vahyedilmiştir.
Sünnet: Peygamberimiz'in mübârek sözleri, işledikleri ve başkaları tarafından yapılan işlerde o işi tasvîb mâhiyetindeki sükûtlarıdır. Resûlü Ekrem'in mübârek sözlerine "Sünnet-i kavliye", fiillerine "Sünnet-i fiiliye" denir. Yapıldığını gördüğü bir şeye sükût edip red ve inkâr buyurmaması da bir "sünnet-i takrîriye"dir ki, o şeyin câiz olduğuna delâlet eder.
"...Bir de peygamber size her ne (emir) verirse tutun, nehyettiğinden de sakının..."
(Haşr Sûresi, âyet 7)
İcmâ-ı ümmet: Bir asırda, Ümmet-i Muhammed'in müctehidlerinin dinde, amelî bir mesele hakkında ittifak etmeleridir.
Kıyâs-ı fukahâ: Bir hâdisenin kitap, sünnet ve icmâ-ı ümmetle sâbit olan hükmünü; aynı illete dayandırarak o hâdisenin tam benzerinde de ictihad yolu ile isbât etmektir.