Ebed ne demektir?

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Ebed:
Ebedîlik. Zevalsizlik. Sonu olmamak. (Bak: Beka)

(Aklın bir hizmetkârı ve tasvircisi olan "kuvve-i hayâliye"ye denilse ki: Sana bir milyon sene ömür ile saltanat-ı dünya verilecek, fakat âhirde mutlaka hiç olacaksın. Tevehhüm aldatmamak, nefis karışmamak şartıyla "Oh" yerine "Ah" diyecek ve teessüf edecek. Demek, en büyük fâni, en küçük bir âlet ve cihazat-ı insaniyeyi doyuramıyor. İşte bu istidattandır ki, insanın ebede uzanmış emelleri ve kâinatı ihâta etmiş efkârları ve ebedî saadetlerinin envaına yayılmış arzuları gösterir ki: Bu insan ebed için halk edilmiş ve ebede gidecektir. Bu dünya ona bir misâfirhanedir ve âhiretine bir intizar salonudur. S.)

(İnsanın fıtrat-ı zişuuru olan vicdanı saadet-i ebediyeye bakar, gösterir. Evet, kim, kendi uyanık vicdanını dinlerse, "Ebed!... Ebed!" sesini işitecektir. Bütün kâinat o vicdana verilse, ebede karşı olan ihtiyacının yerini dolduramaz. Demek o vicdan, o ebed için mahluktur. Demek bu vicdanî olan incizab ve cezbe, bir gaye-i hakikiyenin ve bir hakikat-ı câzibedârın yalnız cezbi ile olabilir. S.)


Ebed-ül âbâd:
Tükenmez, ebedî hayat. Sonsuzluk.
* Cennet.


Ebed-ül âbidîn:
Ebediyyen, sonsuz olarak.


Ebeden:
(Ebedâ) Devamlı olarak. Kat'â ve aslâ. Hiçbir vakit.


Ebedî:
Sonsuza ve ebediyete âit. Ebediyete dâir ve müteallik.

(Kur'ân bize bu âlemin fâni, geçici olduğunu, herşeyin devamlı değiştiğini ve takdir edilen bir zaman sonunda sona erdiğini ve ereceğini belirtiyor. Madde âleminin bir başlangıcı ve sonu olduğunu bundan da anlıyoruz. Kur'ân, bize ebedî âlemin varlığını da haber veriyor, bu dünya hayatının ebediyet âlemine geçiş için bir hazırlık, tekâmül ve geçiş dönemi olduğunu, ebediyet âlemindeki hayata uygun bir varlık olmak için bu dünyada Allah'ın emir ve kanunlarına uygun yaşamak gereğini hatırlatıyor ve emrediyor.)

Ebediyyen:
Ebedî olarak, ilel-ebed.
* Hiç bir vakit, hiç bir zaman.

K:Yeni Lûgat
 
Üst