Edebiyat’ı Güzel Sanatlar içinde bir yere koyarken çok farklı tanzimler çıkabilir ortaya. Yaygın olarak güzel sanat dalları beş tane olarak kabul edilir. Edebiyat –daha ziyade şiir kastedilir burada- arkasından müzik, resim, heykel ve mimari. Edebiyat bunlar içinde en soyut olan güzel sanat dalıdır. Çünki, malzemesi dildir. Malzemesinin dil olması onu herkes için olmanın yanı sıra hudutları en dar, belki milli olan tek sanat dalı haline de getirir. Taşınması, eserini seyirci ile doğrudan karşı karşıya getirmesi, nesilden nesile aktarılması, orijinalinin korunması bakımlarından da en avantajlı sanat dalıdır. Müzikle beraber fonetik sanatları oluşurlar. Diğerleri plastik malzeme ister. Bu noktalardan sonra, pratik fayda itibariyle de bu sıralama geçerlidir. Pratik fayda mimariden şiire doğru azalır. Ne kadar güzellik endişesiyle yapılmış olursa olsun, Dolmabahçe nihayet padişah ve yakınlarının yaşaması, soğuktan taarruzdan korunması için yapılmış bir “ev”dir. Bütün mükemmeliyetine rağmen Süleymaniye nihayetinde bir ibadethanedir. Edebiyata baktığımız zaman ise, ne kadar fayda endişesi taşırsa taşısın hiç bir şiir bir çocuğun karnını doyuracak güçte değildir. Ondan bunu beklemek de zaten abesle iştigal olur. O zaman sorunuzun ikinci kısmına geçelim. Edebiyatın toplumla bağlantısı ne ? Toplumla bağlantı eğer pratik fayda anlamında kullanılıyorsa bu edebiyata karşı haksızlık olur, biraz evvel belirttim, edebiyatın tabiatına aykırı. Ama diğer yandan toplumun islahı hususunda edebiyatın mutlaka söz sahibi olduğuna inanıyorum; çünki, her şeyden evvel şiir ferdin ruhundaki iyi ve güzeli uyandırarak ferdi iyi ve güzele teşvik eder. Arkası zaten kendiliğinden gelir.
Güzel sanatlar, insanın duygu, düşünce ve hayallerini, başkalarında heyecan ve hayranlık uyandıracak şekilde, değişik malzemeyle ifade etme arzusundan doğar. Duygu, düşünce, hayal ve olayların, insanda coşku ve heyecan uyandıracak şekilde, güzel ve etkili olarak sözle veya yazıyla ifade etmek n edebiyat ile olur, Atatürk’e göre şu şekilde tanımlanmıştır: “Söz ve anlamı, yani dimağında yer eden, her türlü bilgileri, insan karakterinin en büyük duygularını, bunları dinleyenleri veya okuyanları, çok ilgili kılacak görünüşte söylemek ve yazmak sanatı. Bunun içindir ki, edebiyat; ister nesir hâlinde olsun, ister nazım biçiminde olsun, tıpkı resim gibi, heykeltıraşlık gibi, özellikle musiki gibi, güzel sanatlardan sayıla gelmektedir.” Atatürk, bizim sanatçı ya da şair millet olduğumuzu bildiğinden, -kendisi de birkaç şiir yazmış; ayrıca nutuk türünün en güzel örneklerinden biri kabul edilen Nutuk adlı eserini edebiyatımıza kazandırmıştır.