Edib:
Edebiyatçı. Güzel ve san'atlı söz söyleyen veya yazan.
* Edebli, terbiyeli.
(Edibler edebli olmalı, hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddib olmalı. Ve onların sözleri, kalb-i umumi-i müşterek-i milletten bitarafane çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini, vicdanınızdaki hiss-i diyânet ve niyet-i hâlisa tanzim etmeli. İk. M.)
Edib-i bî müdanî:
Eşsiz edebiyatçı.
Edibâne:
f. Edibe yakışır, terbiyeli bir surette. Edebiyatçı gibi.
K:Yeni Lûgat
Edebiyatçı. Güzel ve san'atlı söz söyleyen veya yazan.
* Edebli, terbiyeli.
(Edibler edebli olmalı, hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddib olmalı. Ve onların sözleri, kalb-i umumi-i müşterek-i milletten bitarafane çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini, vicdanınızdaki hiss-i diyânet ve niyet-i hâlisa tanzim etmeli. İk. M.)
Edib-i bî müdanî:
Eşsiz edebiyatçı.
Edibâne:
f. Edibe yakışır, terbiyeli bir surette. Edebiyatçı gibi.
K:Yeni Lûgat