Emanet:
Eminlik. İstikamet üzere bulunmak.
* Birisine koruması için teslim edilen şey. Birisine bir şeyi koruması için teslim edilen şey. Birisine bir şeyi koruması için bırakma. Emniyet edilip inanılan şey.
* Başkasının hukuku emniyet edilip, inanılabilen.
* Osmanlılar Devrinde bazı devlet dairelerine verilen isim. Şehr emâneti, Rusumat emâneti gibi...
(Dinimiz, emaneti ehline bırakmamızı emreder. İdare makamları da birer emanettir. Hz. Ömer (R.A.) halifelik makamına getirilince şöyle demiştir: "Ey insanlar! Ben Allah ve Peygamberimize itaat ettiğim sürece, siz de bana uyun ve itaat edin. Doğru yoldan saparsam, kılıçlarınızla beni doğrultun." Demek ki müslüman hata ve haksızlık karşısında pasif kalamaz.)
Emânât:
(Emanet. C.) Emanetler.
Emanetdar:
f. Kendisine birşey emanet edilen kimse, emanetçi.
Emanetdarî:
f. Emanetçilik.
Emaneten:
Emanet yoluyla, emanet olarak.
* Bir resmî daire tarafından bizzat, ihale şeklinde ve iltizam suretiyle olmayarak.
K:Yeni Lûgat
Eminlik. İstikamet üzere bulunmak.
* Birisine koruması için teslim edilen şey. Birisine bir şeyi koruması için teslim edilen şey. Birisine bir şeyi koruması için bırakma. Emniyet edilip inanılan şey.
* Başkasının hukuku emniyet edilip, inanılabilen.
* Osmanlılar Devrinde bazı devlet dairelerine verilen isim. Şehr emâneti, Rusumat emâneti gibi...
(Dinimiz, emaneti ehline bırakmamızı emreder. İdare makamları da birer emanettir. Hz. Ömer (R.A.) halifelik makamına getirilince şöyle demiştir: "Ey insanlar! Ben Allah ve Peygamberimize itaat ettiğim sürece, siz de bana uyun ve itaat edin. Doğru yoldan saparsam, kılıçlarınızla beni doğrultun." Demek ki müslüman hata ve haksızlık karşısında pasif kalamaz.)
Emânât:
(Emanet. C.) Emanetler.
Emanetdar:
f. Kendisine birşey emanet edilen kimse, emanetçi.
Emanetdarî:
f. Emanetçilik.
Emaneten:
Emanet yoluyla, emanet olarak.
* Bir resmî daire tarafından bizzat, ihale şeklinde ve iltizam suretiyle olmayarak.
K:Yeni Lûgat