Bazıları evliliğin ve ortak bir yaşam kurmanın felsefesini iyi şekilde anlayamamış olabilir ve şöyle diyebilirler: “Bizler şehvet ve cinsel isteklerimizi evlilik dışında başka yollarla giderebiliriz. Bu istek ve eğilimlerimizi başka vesilelerle doyurabiliriz. Evlilik gibi büyük bir sorumluluğun altına girmemizin ne gereği vardır?”
Böyle bir inanç ve sorunun karşısında şöyle söyleyebiliriz: Evlilik sadece cinsel istekleri gidermek, şehvet ve içgüdüsel arzulara cevap vermek demek değildir. Bu sadece evliliğin bir yararıdır. Evlilik, aile kurmanın yoludur. Bunun önem ve ehemmiyeti ise -cinsel istekleri doyurmanın yanında- insanın kemale ulaşması, şahsiyetinin olgunlaşması ve sükûnet bulmasıdır. Evlilik, beraberinde insana bu derece önemli faydaları hediye olarak sunmaktadır.
Eş ve aile karşısında sorumluluk kabul etmek, insana şahsiyet ve toplumsal mesuliyeti elde etme hissini kazandırmaktadır. İnsanın içinde saklı olan birçok gizli yetenek ve özellikleri canlandırıp yeşertmektedir.
“Evlilikten sonra insanın şahsiyeti toplumsal şahsiyete dönüşür. İnsan, eşini karşı ailesinin onurunu korumak ve gelecekte olacak çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak, onları himaye etme konusunda kendisini sorumlu hisseder. Bundan dolayı; bütün aklını, kapasitesini ve istidadını bu yolda kullanır.”[1]
Aile ve yuva kurmanın öyle bir güzel eğitmenliği vardır ki, hiçbir şey onun yerini alamaz. Üstat şehit Murtaza Mutahhari (r.a) bu konu hakkında şöyle diyor:
“Öyle ahlaki özellikler vardır ki insan, aile kurma mektebi dışında hiçbir şeyle onu kazanamaz. Aile kurmak; başkalarının kaderi ile bir çeşit ilgilenmek alakalı olmaktır… bu dönemi geçirmeyen sözde ahlakçılar ve perhizcilerde ömürlerinin sonlarına kadar bir çeşit “hamlık” ve “çocukluk” olmuştur. İslam’da evliliğin kutsal sayılması ve bir çeşit ibadet olarak bilinmesinin nedeni… evliliğin tabii benlikten ve bireysellikten çıkmanın ilk basamağı olması ve insan şahsiyetinin genişlemesidir.”[2]
Aynı şekilde evliliğin terbiyedeki rolü hakkında şöyle buyurmuşlardır:
“… Bir çeşit “olgunluk” vardır ki; insan, evlilik ve aile kurmanın dışında -başka hiçbir şeyle- onu elde edemez. Ne medresede okumakla, ne nefisle cihat etmekle, ne gece namazı kılmakla, ne de iyi ve salih insanlara saygı göstermekle elde edemez. Bu (olgunluk) sadece burada, (evlilik ve aile kurmada) kazanılabilir.”[3]
Birçok insanı görmüşüzdür ki; evlenmeden önce hiçbir ahlaki, dini ve toplumsal usul ve değerlere önem vermeyen, başıboş, laubali ve pervasız biri olmasına rağmen, evlendikten sonra hal ve davranışları değişmiştir. Metin ve vakarlı davranışlara sahip olmuştur. Davranışlarında bir çeşit ağırlık ve metanet oluşmuştur.
[1]- Tefsir-i Numune, c.14, s.465
[2]- İslam’da Talim ve Terbiyet, Sadra yayınları, s.251-252
[3]- İslam’da Talim ve Terbiyet, Sadra yayınları, s.398
Gençler ve Eş Seçimi / Ali Ekber Mezahiri
...
Moderatörün son düzenlenenleri: