Güçlü Olma Anında Bağışlama Hakkında Kısa Bilgi
Dağlar meleği: Aişe (r.anha)’dan; Peygamber(sav)’e “Uhud gününden sana daha şiddetli gelen bir gün ile karşılaştın mı?”
dedim. O (sav)’da: “Evet, Akabe gününde senin kavminle ilgili olarak karşılaşmış olduğum hal daha şiddetli ve vahimdi. Kendimi Abdi Yaley b. Abdi Kelal’e tanıttım.İstediğim şeyi onaylamadılar.Yüzüm keder dolu olarak yanlarından ayrıldım. Biraz uzaklaşmış Sealib’in yakınlarına varmıştım, başımı kaldırdığımda bir bulutun beni gölgelendirdiğini gördüm.Cibril ordaydı, bana seslenerek şöyle dedi: Muhakkak ki Allah(cc) kavminin sana dediklerini ve seni reddedişlerini işitti. Sana dağların meleğini gönderdik, Onlara dilediğini yapasın dedi. Bu esnada dağların meleği bana seslenerek şöyle dedi. “Ey Muhammed! Allah(cc) kavminin söylediklerini işitti. Ben de dağlar meleğiyim, Rabbim beni emrine verdi ki dilediğin şeyleri bana emredesin; dilersen şu iki dağı başlarına geçireyim.” Ben de:” Bilakis ben, onların soylarından Allah’a hiç bir şey ortak koşmayan yalnızca Allah’a ibadet eden kişiler çıkarmasını temenni ederim.”
Güç yada güçlü olmak üç kısma ayrılır.
1-Gerçek güç: Sahibinin dilemiş olduğu şeyleri bedel, akli, maddi ve sosyal gücü ile dilediği kişiden alabilme gücüne sahip olmasıdır.
2-Zanni güç: Hakkını almak istediği hasmına karşı tam olarak güç yetirebileceğine dair olan zann’ı galiptir.Fakat bu kudrette olup olmadığından da emin değildir.Bu durum gerçek anlamda olabilir de olmayabilirde.
3-Yalancı güç: O, sahibine(hakkını) almaya muktedir olduğunu telkin eder ama gerçekte hasmından daha zayıftır.Efdaliyet ilk kısımdadır.O, hasmından üstünlüğü sebebiyle istediğini almaya güç yetirebilmektedir.Bununla beraber Onurlu olarak, sevap umarak bağışlar ama ikinci ve üçüncü kısımda bağışlamanın bir önemi yoktur. Çünkü kudretsizlik yahut kudretli olamama zannından dolayı bu durumlarda affetmek fazilete girmez
Dağlar meleği: Aişe (r.anha)’dan; Peygamber(sav)’e “Uhud gününden sana daha şiddetli gelen bir gün ile karşılaştın mı?”
dedim. O (sav)’da: “Evet, Akabe gününde senin kavminle ilgili olarak karşılaşmış olduğum hal daha şiddetli ve vahimdi. Kendimi Abdi Yaley b. Abdi Kelal’e tanıttım.İstediğim şeyi onaylamadılar.Yüzüm keder dolu olarak yanlarından ayrıldım. Biraz uzaklaşmış Sealib’in yakınlarına varmıştım, başımı kaldırdığımda bir bulutun beni gölgelendirdiğini gördüm.Cibril ordaydı, bana seslenerek şöyle dedi: Muhakkak ki Allah(cc) kavminin sana dediklerini ve seni reddedişlerini işitti. Sana dağların meleğini gönderdik, Onlara dilediğini yapasın dedi. Bu esnada dağların meleği bana seslenerek şöyle dedi. “Ey Muhammed! Allah(cc) kavminin söylediklerini işitti. Ben de dağlar meleğiyim, Rabbim beni emrine verdi ki dilediğin şeyleri bana emredesin; dilersen şu iki dağı başlarına geçireyim.” Ben de:” Bilakis ben, onların soylarından Allah’a hiç bir şey ortak koşmayan yalnızca Allah’a ibadet eden kişiler çıkarmasını temenni ederim.”
Güç yada güçlü olmak üç kısma ayrılır.
1-Gerçek güç: Sahibinin dilemiş olduğu şeyleri bedel, akli, maddi ve sosyal gücü ile dilediği kişiden alabilme gücüne sahip olmasıdır.
2-Zanni güç: Hakkını almak istediği hasmına karşı tam olarak güç yetirebileceğine dair olan zann’ı galiptir.Fakat bu kudrette olup olmadığından da emin değildir.Bu durum gerçek anlamda olabilir de olmayabilirde.
3-Yalancı güç: O, sahibine(hakkını) almaya muktedir olduğunu telkin eder ama gerçekte hasmından daha zayıftır.Efdaliyet ilk kısımdadır.O, hasmından üstünlüğü sebebiyle istediğini almaya güç yetirebilmektedir.Bununla beraber Onurlu olarak, sevap umarak bağışlar ama ikinci ve üçüncü kısımda bağışlamanın bir önemi yoktur. Çünkü kudretsizlik yahut kudretli olamama zannından dolayı bu durumlarda affetmek fazilete girmez