Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Hacca Gidecek Hacı Adaylarının Bilmesi Gerekenler Nelerdir ?
Hacca Gitmek isteyen Hacı Adaylarının Bilmesi Gereken Yükümlülükler
Konusu : Hac ve Umre İçeriği : HACCIN ŞARTLARI Başlığı : EDA ŞARTLARI
Haccın edasının
yani hac yükümlüsü tarafından bizzat ifa edilmesinin farz olması için bulunması gereken şart-lara ‘haccın edasının şartları’ denir. Bu şartlar genel hatlarıyla şunlardır:
a) Sağlıklı Olmak. Ebû Hanîfe ve Mâlik
sağlıklı ol-mayı hac yükümlüsü olmanın şartı olarak gördüklerinden bunlara göre sağlıklı olmayan kimseler hac yapmakla mü-kellef değildir; dolayısıyla yerlerine vekil göndermeleri de gerekmez.
Hanefî imamlardan Ebû Yûsuf ve Muhammed ile Şâfiî ve Hanbelî hukukçularına göre ise
yukarıda belirtilen yü-kümlülük şartlarının gerçekleşmesi halinde
fiilen hac-cetmeye engel teşkil eden bir hastalık veya sakatlığı bulunanlar
yerlerine vekil göndermeli veya bunu vasiyet etmelidirler. Fiilen hac etmeye engel hastalık ve sakat-lıklar arasında
genel olarak
körlük
kötürümlük ve hac yolculuğuna dayanamayacak derecede hastalık veya yaşlılık durumları gösterilmiştir.
b) Yol Güvenliği. Hanefî ve Hanbelî mezheplerinde fetvaya esas olan görüşe göre yol güvenliğinin bulunması haccın edasının şartlarındandır. Mâlikî ve Şâfiîler ise
istitâat kavramına getirdikleri açıklama doğrultusunda
bunu yükümlülük şartları arasında saymışlardır.
c) Ârızî Bir Engelin Bulunmaması. Tutukluluk veya yurt dışına çıkma yasağı gibi yolculuğa çıkmayı engelle-yen bir durumun hac mevsimine denk gelmesi halinde eda yükümlülüğü gerçekleşmez.
d) Kadınlara Özel İki Şart. Haccın edasıyla doğrudan ilgisi bulunmamakla birlikte
kadınlara ilişkin başka hükümlerin sonucu olarak söz konusu edilen iki şart daha bulunmaktadır.
Bunlardan birincisi
kadınların tek başlarına uzun mesafeli yolculuklara çıkma yasağından kaynaklanan “yan-larında eşlerinin veya bir mahremlerinin bulunması” şar-tıdır. Hanefî mezhebine göre
haccedebilmek için seferî-lik hükümlerinin uygulanacağı bir mesafeyi katetmek du-rumunda olan kadınlar tek başlarına hac yolculuğuna çı-kamazlar.
Şâfiî mezhebinde ise katedilecek mesafeden ziyade yol emniyeti ve kadınların güvenliği esas alındığından koca veya başka bir mahremin bulunması şart koşulmamış
bunun yerine kadınların bunu sağlayacak şekilde ağırlıklı görüşe göre üç kadının yer aldığı- bir grup oluşturmala-rı yeterli görülmüştür. Bununla birlikte iki kadının hatta kendini güvenlik içinde hissediyorsa bir kadının -sadece- farz olan hac görevini yerine getirmek için tek başına yola çıkması câiz görülmüştür. Mâlikî mezhebine göre ise
kocası veya bir mahremi bulunmayan yahut üc-retle bile olsa kendisiyle birlikte hacca gelmeyen bir kadın
güvenli bir kafile ile birlikte
bu kafilede baş-ka kadınların bulunup bulunmaması dikkate alınmaksızın hac yolculuğuna çıkabilir.
İkinci şart ise sadece boşanma iddeti veya vefat iddeti beklemekte olan kadınlara ilişkin olup
“bekleme-leri gereken süreyi tamamlamış olmaları”dır. Hanefî mez-hebine göre eda şartı olan bu durum diğer mezheplere göre yükümlülük şartıdır.
Eda şartlarını taşıyan kimselerin bizzat hac yapmala-rı
bu şartlardan herhangi birinin gerçekleşmemesi duru-munda bedel (vekil) göndermeleri veya bunu vasiyet etme-leri gerekir.
Konusu : Hac ve Umre İçeriği : HACCIN ŞARTLARI Başlığı : GEÇERLİLİK ŞARTLARI
Haccın geçerli yani sahih olabilmesi için üç şartın bulunması gerekir. Bu şartlar; a) Hac yapmak niyetiyle ihrama girmek
b) Özel vakit
c) Özel mekândır.
a) İHRAM
İhram sözlükte “haram etmek
kendini mahrum bırakmak” anlamına geldiği gibi
“tâzim edilmesi gereken zamana veya mekâna girmek ve bunlara saygı duymak” anlamına da gelir. İhram ilmihal dilinde hac veya umre yapmaya niyet eden kişinin
diğer zamanlarda mubah olan bazı fiil ve davranışları belirli bir süre boyunca yani hac veya um-renin rükünlerini tamamlayıncaya kadar kendi nefsine haram kılması anlamındadır. Namaza başlama tekbiri anla-mına gelen tahrîme ile ihram kelimeleri aynı kökten türemiş ve anlamları birbirine çok yakın iki kelime olduğu gibi
ait oldukları ibadetteki fonksiyonları da birbiri-ne çok yakındır. Hatta ihram için mecazen ‘haccın başla-ma tekbiri’ demek mümkündür.
Normal zamanda helâl olan bazı fiiller ihramlı için yasak hale gelir. Kılık-kıyafet
cinsel hayat ve avlan-mak gibi hususlarla ilgili olmak üzere grup-landırılabilecek bu yasakların ihlâli
yasağın çeşidine ve ihlâl biçimine göre değişen cezaları gerektirir. Bu cezalar kurban kesmek
sadaka vermek
bedelini ödemek ve oruç tutmaktan ibarettir.
Bu yasaklar niyet ve telbiye anından itibaren başlar ki
zaten niyet ve telbiye ihramın rüknüdür. Bu bakımdan hac ve umreye niyet edip telbiye yapmaya “ihrama gir-mek”
ihrama giren kişiye “muhrim” (ihramlı) denir. İh-ram giymek ise hac törenlerinin ifası sırasında giyilmek üzere yün
pamuk veya ketenden hazırlanmış beyaz renkli giysiyi (ihramlık) giymek anlamındadır.
aa) İhramın Rükünleri
Hanefî mezhebinde ihramın
niyet ve telbiye olmak ü-zere iki rüknü vardır. Bunlardan birini terkeden kimse ihrama girmiş olmaz. Diğer üç mezhebe göre ise ihrama girmiş olmak için sadece niyet yeterlidir.
1. Niyet. Niyet hac veya umre yapmaya karar vermek ve hangisini yapacaksa onu belirlemekle olur. Niyeti dil ile ifade etmek de müstehaptır.
Bir kimse Kâbe’yi ve civarındaki kutsal yerleri ziya-ret maksadıyla ihrama girdiği esnada
hacca mı yoksa umreye mi yahut ikisine birden mi niyet ettiğini
kalbi ve dili ile tayin etmese bile Hanefîler’e göre bu kişi-nin ihramı sahih olur. Bu durumdaki bir kimsenin tavafa başlamadan önce yapacağı ibadetin hac mı yoksa umre mi olduğunu belirlemesi yeterlidir. Şayet bu belirlemeyi yapmadan tavafa başlayacak olursa umre için ihrama gir-miş olur. Tavaf yapmadan doğruca Arafat’a çıkıp vakfe yapacak olursa bu ihramı hac için olur ve yaptığı hac da ifrad haccı olur.
Şâfiî mezhebinde ise bu durumda
hac ve umre ile il-gili menâsikten herhangi birine
meselâ tavafa başlama-dan önce niyetteki belirsizliğin giderilmiş olması gere-kir. Aksi halde yapılan törenler hac veya umre olarak değer kazanmaz. Çünkü bir ibadet ancak niyetle yapılabi-lir.
2. Telbiye. Telbiye ibadete başlama anını temsilen belli sözlerin söylenmesinden ibarettir. Telbiye namaz-daki iftitah tekbiri mesabesindedir; bu bakımdan namaz-daki tekbir ifadesi (Allahüekber) yerine bunda telbiye sözleri söylenir.
onu çevreleyen mescide “el-mescidü’l-harâm” (el-İsrâ 17/1) denildiği gibi
bu mescidin içinde bulunduğu Mekke şehri de “harem” (el-Kasas 28/57; el-Ankebût 29/67) yani “saygıya lâyık” sö-züyle vasıflandırılmıştır. Saygı gösterilmesi gereken bu kutsal mekânları sırasıyla “Harem”
“Hil” ve “Âfâk” de-nilen
sınırları belirli ve özel fıkhî hükümleri olan bölgeler kuşatır. Böylece Kâbe’nin etrafını iç içe kuşa-tan yerler
sırasıyla Harem
Hil ve Âfâk olarak
hüküm-leri farklı üç bölgeye ayrıldığı gibi hac veya umre ya-pan kimseler de bulundukları bölgelere göre Âfâký
Hillî (veya Mîkatî) ve Mekkî olmak üzere üç sınıfa ayrılır.
Harem Bölgesi. Mekke ile etrafında
bitkileri kopa-rılmamak ve av hayvanlarına zarar verilmemek üzere be-lirli sınırlar içindeki emniyetli bölgedir. Bu bölgede oturanlara Mekkî (Mekkeli) denir. Harem bölgelerinin sı-nırlarını Cibrîl’in rehberliğiyle Hz. İbrâhim belirle-miş
sınırları gösteren işaretler daha sonra Hz. Peygam-ber tarafından yenilenmiştir. Bu sınırlar Kâbe’ye eşit uzaklıkta değildir. En yakını
Mekke’ye 8 km. mesafede Medine istikametinde “Ten‘îm”; en uzak olanları ise Tâif yönünde “Ci‘râne” (Şi‘bü Âl-i Abdullah) ve Cidde istika-metinde Hudeybiye yakınlarında “Aşâir”dir. Diğerleri ise
Irak yolu üzerinde “Seniyyetülcebel”
Yemen yolu üzerinde “Edâtü Libn” (Hüseyniye) ve Arafat sınırında “Batn-ı Nemîre”dir.
Mekkeliler hac için Harem bölgesi sınırları içinde; umre için ise Hil bölgesine çıkarak meselâ Ten‘îm veya Arafat gibi Harem bölgesi dışındaki bir yerde ihrama girerler. Hac ve umre yapıp ihramdan çıkmış olan Harem bölgesindeki Mekkeli olmayan kişiler (Âfâký ve Mîkatî olanlar)
umre yapıp ihramdan çıktıktan sonra
yeniden ihrama girmek istediklerinde
aynı hükme uyarlar. Onlar da hac için Harem bölgesinde
Umre için ise Harem bölge-si dışına çıkarak meselâ Ten‘îm veya Arafat gibi bir yere gidip ihrama girmek durumundadır.
Hil Bölgesi. Hil bölgesi
Harem bölgesi ile Mîkat yerleri arasındaki yerlerdir. Bu bölgede ikamet edenlere Mîkatî veya Hillî denir. Hillî
Hil bölgesinde yaşayan kişi anlamındadır. Mîkatîler gerek hac gerek umre için Harem bölgesine girmeden bulundukları Hil bölgesinde ihrama girerler.
Âfâk Bölgesi. Harem ve Hil bölgelerinin dışında kalan yerlere Âfâk denir. Hil bölgesi dışından doğrudan Mek-ke’ye veya Harem bölgesine gelenlerin ihramsız geçmeme-leri gereken beş nokta
Hz. Peygamber tarafından belir-lenmiştir. Bunlardan her birine “mîkat”
bu noktaların sınırladığı ve Hil bölgesi dışında kalan yerlere de “Âfâk” ve bu yerlerde yaşayan insanlara da Âfâký denir ki uzaklardan gelen anlamındadır.