Hakikat Işıkları
Herkes bilmez gökte ne var,
Görür onu göz sahibi.
Parıldıyor güneş kadar,
Hakîkati umman gibi.
İster gönül elbet huzur,
Âhir demde etmiş zuhur,
Âlemlere doğmuş o nur,
Gökten inen ferman gibi.
Ferdiyeti elhak ayân,
Odur gönüllere sultân,
Var mı bilmem ulu bürhân,
Bu Bediüzzaman gibi.
Lisânından saçılır nur,
Cinnî okur, insan okur,
Hûr-u Cennet işte bu "Nur"
Gönüllerde cânân gibi.
Âhirzaman esrârını,
İhbâr-ı gayb envârını,
Attı Âlem ekdârını,
Doğdu Şems-i tâban gibi.
Semâvâttan rahmet indi,
Akan göz yaşları dindi,
Küfr ü dalâl yıldı, sindi,
Görünmeyen şeytan gibi.
Söndü hâin faâliyet
Yıkıldı o deccâliyet,
Halâs buldu İslâmiyet,
Tahta çıkan hâkan gibi.
Mektubat | Hakikat Işıkları | 468
Görür onu göz sahibi.
Parıldıyor güneş kadar,
Hakîkati umman gibi.
İster gönül elbet huzur,
Âhir demde etmiş zuhur,
Âlemlere doğmuş o nur,
Gökten inen ferman gibi.
Ferdiyeti elhak ayân,
Odur gönüllere sultân,
Var mı bilmem ulu bürhân,
Bu Bediüzzaman gibi.
Lisânından saçılır nur,
Cinnî okur, insan okur,
Hûr-u Cennet işte bu "Nur"
Gönüllerde cânân gibi.
Âhirzaman esrârını,
İhbâr-ı gayb envârını,
Attı Âlem ekdârını,
Doğdu Şems-i tâban gibi.
Semâvâttan rahmet indi,
Akan göz yaşları dindi,
Küfr ü dalâl yıldı, sindi,
Görünmeyen şeytan gibi.
Söndü hâin faâliyet
Yıkıldı o deccâliyet,
Halâs buldu İslâmiyet,
Tahta çıkan hâkan gibi.
Mektubat | Hakikat Işıkları | 468