-Hakim Müstedrekten ilk ciltteki bazı hadisler-
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا " .
''Mü'minlerin imanca en mükemmeli (hulukan) ahlâkı en güzel olanıdır.'' (Hâkim,El Müstedrek,1)
أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا
Farklı lafız olarak 2.hadis şöyledir; Mü'minlerin imanca en mükemmeli (hulkan) ahlâkı en güzel olanıdır.'' (Hâkim,El Müstedrek,2)
Hakim sahih demiştir.
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، عَنِ النَّبِيِّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - قَالَ : " مَنْ سَرَّهُ أَنْ يَجِدْ حَلَاوَةَ الْإِيمَانِ ، فَلْيُحِبَّ الْمَرْءَ لَا يُحِبُّهُ إِلَّا لِلَّهِ " .
Kim imanın tadını bulmak isterse sevdiğini ancak Allah için sevsin.(Hâkim,El Müstedrek,3)
Hakim Sahih demiştir.
عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ ، عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ عُمَرَ خَرَجَ إِلَى الْمَسْجِدِ يَوْمًا ، فَوَجَدَ مُعَاذَ بْنَ جَبَلٍ عِنْدَ قَبْرِ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - يَبْكِي ، فَقَالَ : مَا يُبْكِيكَ يَا مُعَاذُ ؟ قَالَ : يُبْكِينِي حَدِيثٌ سَمِعْتُهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - يَقُولُ : " الْيَسِيرُ مِنَ الرِّيَاءِ شِرْكٌ ، وَمَنْ عَادَى أَوْلِيَاءَ اللَّهِ فَقَدْ بَارَزَ اللَّهَ بِالْمُحَارَبَةِ ، إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْأَبْرَارَ الْأَتْقِيَاءَ الْأَخْفِيَاءَ ، الَّذِينَ إِنْ غَابُوا لَمْ يُفْتَقَدُوا ، وَإِنْ حَضَرُوا لَمْ يُعْرَفُوا ، قُلُوبُهُمْ مَصَابِيحُ الْهُدى ، يَخْرُجُونَ مِنْ كُلِّ غَبْرَاءَ مُظْلِمَةٍ " .
Zeyd ibni Eslem babasından naklediyor : Hz.Ömer bir gün mescide çıktı.Hz.Muaz İbni Cebel'i Allah Resulu'nun kabrinin yanında ağlar iken buldu.Hz.Ömer Dedi ki: Ey Muaz seni ağlatan nedir? Muaz şöyle dedi : Allah Resulunden duyduğum bir hadis beni ağlatıyor.Allah Nebisi (sav) şöyle diyordu : Azıcık riya yani gösteriş şirktir.Kim bir Allah dostuna düşmanlık ederse Allaha savaş açmıştır.Şüphesiz ki Allah iyilikte bulunan,kötülükten kaçınan,(riya olmasın diye ondan bundan) gizli kalanları sever.O kimseler ki kaybolsalar aranmazlar.Bulunsalar tanınmazlar,bilinmezler.Onların kalpleri hidayet lambalarıdır. (Hâkim,El Müstedrek,4 ; Hadisi İbn Mace de nakletmiştir.)
Hakim sahih demiştir.
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " إِنَّ الْإِيمَانَ لَيَخْلَقُ فِي جَوْفِ أَحَدِكُمْ كَمَا يَخْلَقُ الثَّوْبُ الْخَلِقُ ، فَاسْأَلُوا اللَّهَ أَنْ يُجَدِّدَ الْإِيمَانَ فِي قُلُوبِكُمْ " .
“Göğüs boşluğunuzda iman, tıpkı bir elbisenin eskidiği gibi (zaman içinde) eskir. Öyleyse Allah’tan imanınızı tecdid etmesini (yenilemesini) isteyin.” (el-Hâkim, el-Müstedrek, 5)
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو ، عَنِ النَّبِيِّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - قَالَ : " إِنَّ اللَّهَ - تَعَالَى - ذِكْرُهُ كَتَبَ مَقَادِيرَ الْخَلَائِقِ قَبْلَ أَنْ يَخْلُقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ
Abdullah b. Amr rivayet ediyor: Nebi sav şöyle dedi : Şüphesiz Allah semâvat ve arzı yaratmadan önce yaratıkların miktarlarını zikrine yazdı. (el-Hâkim, el-Müstedrek, 5)
صَقْلُ الْقَلْبِ بِالتَّوْبَةِ
Kalbin Tevbe ile cilalanması
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " إِذَا أَذْنَبَ الْعَبْدُ نُكِتَ فِي قَلْبِهِ نُكْتَةٌ سَوْدَاءُ ، فَإِنْ تَابَ صُقِلَ مِنْهَا ، فَإِنْ عَادَ زَادَتْ حَتَّى تَعْظُمَ فِي قَلْبِهِ ، فَذَلِكَ الرَّانُ الَّذِي ذَكَرَهُ اللَّهُ - عَزَّ وَجَلَّ - ( كَلَّا بَلْ رَانَ عَلَى قُلُوبِهِمْ ) " .
Ebu Hureyre rivayet ediyor: Resulullah(sav) şöyle buyurdu : Kul bir günah işlediği vakit kalbinde (nokta gibi) siyah bir leke oluşur. Eğer tevbe edip günahtan vazgeçerse kalbi cilalanarak (o leke silinir). Yok günah işlemeye devam ederse siyah lekeler çoğalır; hatta bir zaman gelir kalbi tamamen kaplayıp (karartır). İşte Yüce Allah ''Hayır, bilâkis kazanmış oldukları şeyler, onların kalplerinin üzerini kapladı (kalplerini kararttı). (Mutaffifin,14)'' buyurmuştur. (Hâkim El Müstedrek,6)
عَنْ عُرْوَةَ ، عَنْ عَائِشَةَ ، قَالَتْ : لَمْ يَزَلْ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - يَسْأَلُ عَنِ السَّاعَةِ حَتَّى نَزَلَتْ : ( فِيمَ أَنْتَ مِنْ ذِكْرَاهَا إِلَى رَبِّكَ مُنْتَهَاهَا ) .
Hz.Aişe(ra) anlatıyor: Resulullah(sav)' e kıyametten sorulana dek şu ayet inmedi. ''Onu anlatmak sana nerden olsun? (Allah bildirmeyince...) Onun nihayeti (ilmi), yalnız Rabbine aiddir.''(Naziat 43-44 ayetleri)
(Hâkim,El Müstedrek,7)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، وَأَبِي سَعِيدٍ أَنَّهُمَا شَهِدَا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - قَالَ : " إِذَا قَالَ الْعَبْدُ : لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَاللَّهُ أَكْبَرُ ، صَدَّقَهُ رَبُّهُ ، قَالَ : صَدَقَ عَبْدِي ، لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا وَأَنَا وَحْدِي ، وَإِذَا قَالَ : لَا إِلَهَ إلِاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ ، صَدَّقَهُ رَبُّهُ ، قَالَ : صَدَقَ عَبْدِي لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا وَلَا شَرِيكَ لِي ، وَإِذَا قَالَ : لَا إِلَهَّ إِلَّا اللَّهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ ، قَالَ : صَدَقَ عَبْدِي ، لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا لِي الْمُلْكُ وَلِيَ الْحَمْدُ ، وَإِذَا قَالَ : لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ ولَاَ حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ ، قَالَ : صَدَقَ عَبْدِي ، لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِي " . هَذَا حَدِيثٌ صَحِيحٌ لَمْ يُخَرَّجْ فِي الصَّحِيحَيْنِ ، وَقَدِ احْتَجَّا جَمِيعًا بِحَدِيثِ أَبِي إِسْحَاقَ ، عَنِ الْأَغَرِّ ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، وَأَبِي سَعِيدٍ ، وَقَدِ اتَّفَقَا جَمِيعًا عَلَى الْحُجَّةِ بِأَحَادِيثِ إِسْرَائِيلَ بْنِ يُونُسَ ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ .
Ebu Hureyre(ra)'den rivayetle Resulullah(sav) şöyle demiştir : Kul La ilahe illallahu Vallahu ekber dediği zaman Rabbi onu tasdik ederek : 'Kulum doğru söyledi.Benden başka ilah yoktur.Ben tek (ilahım).'
La ilahe illallahu vahdu la şerike leh dediği zaman Rabbi onu tasdik ederek 'Kulum doğru söyledi.Benden başka ilah yok,şerikim yoktur' der.
La ilahe illallahu lehul mulku ve lehul hamd dediği zaman Allah şöyle der : 'Kulum doğru söyledi.Benden başka ilah yok.Mülk benimdir.Hamd banadır.
La ilahe illallahu ve la havle ve la kuvvete illa billah dediği zaman Allah şöyle der : 'Kulum doğru söyledi.Benden başka gerçek güç ve kuvvet sahibi yoktur.
Hakim hadisi için sahih demiştir. (Hakim El Müstedrek,8)
عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " إِنَّ اللَّهَ سَيُخَلِّصُ رَجُلًا مِنْ أُمَّتِي عَلَى رُءُوسِ الْخَلَائِقِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَيَنْشُرُ عَلَيْهِ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ سَجِلًّا ، كُلُّ سِجِلٍّ مِثْلُ هَذَا ، ثُمَّ يَقُولُ : أَتُنْكِرُ مِنْ هَذَا شَيْئًا ؟ أَظَلَمَكَ كَتَبَتِي الْحَافِظُونَ ؟ فَيَقُولُ : لَا يَا رَبِّ ، فَيَقُولُ : أَفَلَكَ عُذْرٌ ؟ فَيَقُولُ : لَا يَا رَبِّ ، فَيَقُولُ : بَلَى ، إِنَّ لَكَ عِنْدَنَا حَسَنَةً ، وَإِنَّهُ لَا ظُلْمَ عَلَيْكَ الْيَوْمَ ، فَيُخْرِجُ بِطَاقَةً فِيهَا أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إلِاَّ اللَّهُ ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ ، فَيَقُولُ : يَا رَبِّ ، مَا هَذِهِ الْبِطَاقَةُ مَعَ هَذِهِ السِّجِّلَّاتِ ؟ فَقَالَ : إِنَّكَ لَا تُظْلَمُ ، قَالَ : فَتُوضَعُ السِّجِّلَّاتِ فِي كِفَّةٍ ، وَالْبِطَاقَةُ فِي كِفَّةٍ فَطَاشَتِ السِّجِّلَّاتِ وثَقُلَتِ الْبِطَاقَةُ ، وَلَا يَثْقُلُ مَعَ اسْمِ اللَّهِ شَيْءٌ " .
Abdullah b. Amr b. el-As’dan (a.s.) Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Allah ümmetimden bir kişiyi Kıyamet Gününde herkesin önünde ayıracak.
Onun aleyhinde doksan dokuz sicil (dosya) açacak. Her bir dosyanın boyu gözün uzanabildiği mesafe kadar olacak. Sonra:
Bunlardan bir şey reddediyor musun?’ diyecek. Adam:
Hayır Ya Rabbi’ diye cevap verecektir. Sonra:
Herhangi bir özrün var mı?’ buyuracak ve o kimse:
Hayır Ya Rabbi’ diye cevap verecektir.
Bunun üzerine Allah(c.c.):
Yanımızda senin bir hasenen (makbul olan amelin) vardır ve bugün sana haksızlık yapılmayacaktır.’ Sonra içinde ‘Allah’tan başka ibadete layık ilah olmadığına şahadet ederim ve Muhammed’in O’nun kulu ve Resulü olduğuna şahadet ederim’ yazılı bir kağıt parçası çıkarılacak Cenab-ı Hak:
Kendi tarafından hazır bulun!’ buyuracak.
Ya Rabbi! Bu ufacık kağıt parçası (kocaman) dosyalar nedir?’ diyecek.
Cenab-ı Hak:
Sana zulüm yapılmayacaktır.’ buyuracak.
Müteakiben siciller bir kefeye kağıt parçası bir kefeye konacak, siciller havaya kalkacak ve kağıt parçası (yani ‘La İlahe İllallah ın konulduğu kefe) ağır gelecektir.’
(Hâkim,El Müstedrek,9) Hakim sahih demiştir.
(Diğer kaynaklar için bk.Tirmizi, İman: 17; İbni Mace, Zühd: 35; Ahmed: 2/213, 22.)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - قَالَ : " افْتَرَقَتِ الْيَهُودُ عَلَى إِحْدَى وَسَبْعِينَ فِرْقَةً أَوِ اثْنَتَيْنِ وَسَبْعِينَ فِرْقَةً ، وَالنَّصَارَى مِثْلُ ذَلِكَ ، وَتَفْتَرِقُ أُمَّتِي عَلَى ثَلَاثٍ وَسَبْعِينَ فِرْقَةً "
Ebu Hureyre(ra) rivayet ediyor: Resulullah (sav) şöyle buyurdu : Yahudiler ve Hristiyanlar 70 veya 72 fırkaya ayrıldılar.Ümmetim de 73 fırkaya ayrılacaktır.
(Hâkim,El Müstedrek,10)
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بُرَيْدَةَ ، عَنْ أَبِيهِ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " الْعَهْدُ الَّذِي بَيْنَنَا وَبَيْنَهُمُ الصَّلَاةُ ، فَمَنْ تَرَكَهَا فَقَدْ كَفَرَ " .
Abdullah b.Bureyde anlatıyor: Resulullah(sa) şöyle demiştir: Bizimle onlar (münâfıklar) arasındaki (ahd) sözleşme, namazdır.Her kim, namazı terk ederse, kâfir olur."
(Hâkim,El Müstedrek,11) Hakim sahih demiştir.
(Diğer kaynaklar için bk.İmam Ahmed; hadis no: 22428 ; . Tirmizî; hadis no: 2621)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ : كَانَ أَصْحَابُ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - لَا يَرَوْنَ شَيْئًا مِنَ الْأَعْمَالِ تَرْكُهُ كُفْرٌ غَيْرَ الصَّلَاةِ .
Ebu Hureyre şöyle diyor: Resulullah(sav)'in eshabı namazdan başka ameli küfür olarak görmezlerdi.
(Hâkim,El Müstedrek,12)
عَنْ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " مَنْ أَصَابَ حَدًّا فَعَجَّلَ اللَّهُ لَهُ عُقُوبَتَهُ فِي الدُّنْيَا فَاللَّهُ أَعْدَلُ مِنْ أَنْ يُثَنِّي عَلَى عَبْدِهِ الْعُقُوبَةَ فِي الْآخِرَةِ ، وَمَنْ أَصَابَ حَدًّا فَسَتَرَهُ اللَّهُ عَلَيْهِ وَعَفَا عَنْهُ فَاللَّهُ أَكْرَمُ مِنْ أَنْ يَعُودَ فِي شَيْءٍ قَدْ عَفَا عَنْهُ "
Ali (bin Ebî Tâlib) (Radtyallâhü anh)'âen rivayet edildiğine göre; ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Kim dünyada (küfürden başka) bir günah işler de (had veya tazîr) cezası infaz edilirse Allah, kuluna azabını çiftleştirmekten çok daha âdildir. (Yâni âhirette ikinci kez tazib etmez.) Ve kim dünyada bir günah işler de Allah onun o günahını (insanların gözlerinden) örterse Allah bağışladığı bir şey (den dolayı cezalandırmayla) dönüş yapmaktan pak, çok kerem ve afıv sahibidir.
(Hâkim,El Müstedrek,13)
Hakim sahih demiştir.(Hadis ayrıca İbn Mace , Hudud babında geçiyor.)
حَدَّثَنَا إِيَاسُ بْنُ سَلَمَةَ ، حَدَّثَنِي أَبِي ، أَنَّهُ كَانَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - إِذْ جَاءَهُ رَجُلٌ بِفَرَسٍ لَهُ يَقُودُهَا عَقُوقٍ وَمَعَهَا مُهْرَةٌ لَهَا يَتْبَعُهَا ، فَقَالَ : مَنْ أَنْتَ ؟ فَقَالَ : " أَنَا نَبِيٌّ " قَالَ : ومَا نَبِيٌّ ؟ قَالَ : " رَسُولُ اللَّهِ " قَالَ : مَتَى تَقُومُ السَّاعَةُ ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " غَيْبٌ وَلَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ إِلَّا اللَّهُ " قَالَ : أَرِنِي سَيْفَكَ ، فَأَعْطَاهُ النَّبِيُّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - سَيْفَهُ ، فَهَزَّهُ الرَّجُلُ ثُمَّ رَدَّهُ عَلَيْهِ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " أَمَا إِنَّكَ لَمْ تَكُنْ تَسْتَطِيعُ الَّذِي أَرَدْتَ " قَالَ : وَقَدْ كَانَ قَالَ : اذْهَبْ إِلَيْهِ فَسَلْهُ عَنْ هَذِهِ الْخِصَالِ .
Hakim ve Taberânî Seleme bin el-Ekva´dan şu haberi naklederler: "Bir gün ben, Peygamber (s.a.v.) ile birlikte idim. Adamın biri geldi: "Sen kimsin?" dedi. Peygamberimiz de: "Ben, bir nebiyim" buyurdu. Adam: "Nebi ne demektir?" dedi. Peygamberimiz de: "ALLAH´ın elçisidir" buyurdu. Adam: "Peki, kıyamet ne zaman kopacaktır?" diye sordu. Peygam berimiz de: "Bu, bir gaybtır. Gaybı ise ALLAH´tan başkası bilemez!" bu yurdu. Adam: "Peki bana kılıcım göster" dedi. Peygamberimiz de kılıcını o adama verdi. Adam da Peygamberimiz´in kılıcını kınından sıyırdı sonra Peygamberimiz´e verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz kendisine dedi ki: "Bak, sana haber vereyim, sen, bana karşı yapmak istediğin şeyi yapmaya asla kadir olabilecek değildin!" O adam da Peygamberimiz´i tasdik etti.
(Taberânî der ki: Peygamberimiz bu sırada buyurmuş ki: "Bu adam, kendi kendine şöyle konuştu da geldi: Gidip Muhammed´i göre yim, O´na bazı şeyler sorayım, sonra kendisinden kılıcını isteyeyim, sonra O´nu kendi kılıcı ile öldüreyim!)
(Hâkim,El Müstedrek,14)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " مَنْ أَتَى عَرَّافًا أَوْ كَاهِنًا فَصَدَّقَهُ فِيمَا يَقُولُ ، فَقَدْ كَفَرَ بِمَا أُنْزِلَ عَلَى مُحَمَّدٍ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - "
Ebu Hureyre (ra) rivayet ediyor: Peygamber (sav) şöyle buyurdular : Kim bir arraf veya kahine gider de söylediklerini tasdik ederse Muhammede indirilen (Kuran)'ı inkar etmiştir.
(Hâkim,El Müstedrek,15) Hakim sahih demiştir.
ثَنَا هَصَّانُ بْنُ كَاهِلٍ . وَفِي حَدِيثِ ابْنِ أَبِي عَدِيٍّ : كَاهِنٌ . قَالَ : جَلَسْتُ مَجْلِسًا فِيهِ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَمُرَةَ وَلَا أَعْرِفُهُ فَقَالَ : حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ جَبَلٍ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " مَا عَلَى الْأَرْضِ نَفْسٌ تَمُوتُ لَا تُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا تَشْهَدُ أَنِّي رَسُولُ اللَّهِ يَرْجِعُ ذَلِكَ إِلَى الْقَلْبِ مُوقِنًا إِلَّا غَفَرَ اللَّهُ لَهَا " . قَالَ : فَقُلْتُ : أَأَنْتَ سَمِعْتَ مِنْ مُعَاذٍ ؟ فَعَنَّفَنِي الْقَوْمُ ، فَقَالَ : دَعُوهُ فَإِنَّهُ لَمْ يُسِئِ الْقَوْلَ ، نَعَمْ ، أَنَا سَمِعْتُهُ مِنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ ، وَزَعَمَ مُعَاذٌ أَنَّهُ سَمِعَهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - .
İbn Ebi Adiyy anlatıyor: Bir meclise oturdum.Orada Abdurrahman b. Semure vardı.Onu tanımıyordum. Şöyle dedi : Bize Muaz b. Cebel haber verdi ve dediki : Resulullah(sav) buyurdular ki : Yeryüzünde hiçbir kimse yoktur ki ,Allaha hiçbirşeyi ortak koşmadan ve benim Allahın Resulu olduğuma şehadet ederek , (mûkin) kesin bir kalb ile dönüş yaparak ölmüş olmasında Allah onu bağışlamasın.(Allah onu bağışlar)
(Ravi İbn Ebi Adiy diyor ki ) : Dedim ki : Sen bunu Muazdan duydun mu ? Bunun üzerine halk beni azarladı.
-Bunun üzerine (Abdurrahman b. Semure) şöyle dedi : Çağırın onu çünkü o kötü bir söz söylemedi.(Ve şöyle devam etti) Evet.Ben bu hadisi Muaz b. Cebelden duydum.O da bunu Resulullah sav den duyduğunu belirtti.
(Hâkim,El Müstedrek,16)
Hakim Sahih demiştir.
عَنْ أَبِي أُمَامَةَ الْبَاهِلِيِّ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " الْحَيَاءُ وَالْعِيُّ شُعْبَتَانِ مِنَ الْإِيمَانِ ، وَالْبَذَاءُ وَالْبَيَانُ شُعْبَتَانِ مِنَ النِّفَاقِ " .
Ebi Umame El Bahili anlatıyor: Resulullah(sav) şöyle dedi : Hayâ ve dili tutmak imândan iki şube, edepsizlik/kötü söz ve lüzûmundan fazla konuşmak (beyân) nifaktan iki şubedir.
Tercüme şöyle de olabilir : Haya ve utanma duygusu imanın birer parçasıdır. Ahlaksızlık ve insanlara gösteriş için söylenen sözler nifaktandır."
(Hâkim,El Müstedrek,17) Hakim sahih demiştir.
(Tirmizi, Birr ve's-Sıla, 2159)
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي أُمَامَةَ ، عَنْ أَبِيهِ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " الْبَذَاذَةُ مِنَ الْإِيمَانِ ، الْبَذَاذَةُ مِنَ الْإِيمَانِ " .
Abdullah b. Ebi Umame babasından rivayetle ,Resulullah şöyle buyurdular : Giyim kuşamda, sade ve gösterişsiz olmak imanın gereğidir, Giyim kuşamda, sade ve gösterişsiz olmak imanın gereğidir.
(Hâkim,El Müstedrek,18)
Ayrıca İmam Ahmedin Kitabüz Zühd'ün de şöyle geçiyor :
Ebû Ünıâme, (ra) Resûlullah'ın üç defa: "Giyim kuşamda, sade ve gösterişsiz olmak imanın gereğidir, Giyim kuşamda, sade ve gösterişsiz olmak imanın gereğidir, Giyim kuşamda, sade ve gösterişsiz olmak imanın gereğidir" buyurduğunu haber vermiştir. Babama: "Bezâze"nin ne olduğunu sordum. "Giyimde sadeliktir" cevabını verdi.(İmam Ahmed,Kitabüz Zühd)
أَبَا أُمَامَةَ الْبَاهِلِيَّ ، يَقُولُ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - يَقُولُ يَوْمَ حَجَّةِ الْوَدَاعِ : " اعْبُدُوا رَبَّكُمْ ، وَصَلُّوا خَمْسَكُمْ ، وَصُومُوا شَهْرَكُمْ ، وَأَدُّوا زَكَاةَ أَمْوَالِكُمْ ، وَأَطِيعُوا ذَا أَمْرِكُمْ تَدْخُلُوا جَنَّةَ رَبِّكُمْ " .
Ebâ Umame El Bahiliy diyor ki : Resulullah (sav)'den işittim : Diyordu ki : Bugün Veda haccıdır.Rabbinize ibadet edin.Beş vakit namazı kılın.(Ramazan) ayınızda oruç tutun.Mallarınızın zekatını verin.Yöneticilerinize itaat edin ki Rabbinizin cennetine girersiniz.
(Hâkim El Müstedrek,19) Hakim sahih demiştir.
(Ayrıca bk.Taberanî, Mucemu'l - Kebîr, 8/115)
عَنْ صَفْوَانَ بْنِ عَسَّالٍ الْمُرَادِيُّ قَالَ : قَالَ يَهُودِيٌّ لِصَاحِبِهِ : اذْهَبْ بِنَا إِلَى هَذَا النَّبِيِّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - نَسْأَلُهُ عَنْ هَذِهِ الْآيَةِ ( وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى تِسْعَ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ ) فَقَالَ : لَا تَقُولُوا لَهُ نَبِيٌّ ، فَإِنَّهُ لَوْ سَمِعَكَ لَصَارَتْ لَهُ أَرْبَعَةُ أَعْيُنٍ قَالَ : فَسَأَلَاهُ ، فَقَالَ : " لَا تُشْرِكُوا بِاللَّهِ شَيْئًا ، وَلَا تَسْرِقُوا ، وَلَا تَزْنُوا ، وَلَا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ ، وَلَا تَسْحَرُوا ، وَلَا تَأْكُلُوا الرِّبَا ، وَلَا تَمْشُوا بِبَرِيءٍ إِلَى ذِي سُلْطَانٍ لِيَقْتُلَهُ ، وَلَا تَقْذِفُوا مُحْصَنَةً ، وَأَنْتُمْ يَا يَهُودُ عَلَيْكُمْ خَاصَّةً أَلَا تَعْدُوا فِي السَّبْتِ " فَقَبَّلَا يَدَهُ وَرِجْلَهُ ، وَقَالَا : نَشْهَدُ أَنَّكَ نَبِيٌّ ، فَقَالَ : " مَا مَنَعَكُمَا أَنْ تُسْلِمَا ؟ " قَالَا : إِنَّ دَاوُدَ - عَلَيْهِ السَّلَامُ - دَعَا أَنْ لَا يَزَالَ مِنْ ذُرِّيَّتِهِ نَبِيٌّ ، وَإِنَّا نَخْشَى أَنْ يَقْتُلَنَا يَهُودُ .
Safvan b. Assâl anlatıyor: Bir yahûdî, arkadaşına dedi ki: Bizi şu peygambere götür de ona «Andolsun ki Biz, Musa'ya dokuz tane apaçık âyet verdik.» âyetini soralım. Yahûdî ona dedi ki: Ona peygamber deme. Eğer senin böyle dediğini duyacak olursa sevincinden dört göz kesilir. Her iki yahûdî gelip bu âyeti sordular. Hz. Pey7 gamber buyurdu İç : Hiç bir şeyi Allah'a şirk koşmayın, hırsızlık yapmayın, zina etmeyin, hak ile olması dışında Allah'ın haram kıldığı canı öldürmeyin, büyü yapmayın, faiz yemeyin, suçsuz bir kişiyi öldürmek için hükümdara götürmeyin, temiz bir kadına iftira atmayın. (diğer rivayette Ya da savaştan kaçmayın demiştir) Ey yahûdîler biri de size mahsûstur, cumartesi gününü çiğnemeyin. O iki yahûdî Hz. Peygamberin elini ve ayağını öperek; senin peygamber olduğuna şehâdet ederiz, dediler. Hz. Peygamber onlara; benim peşimden gitmenizi önleyen nedir? deyince, dediler ki: Çünkü Dâvûd Aleyhisselâm, soyundan peygamberin eksik olmaması için duâ etti. Biz müslüman olursak yahû-dîlerin bizi öldürmesinden korkarız.
(Hâkim El Müstedrek,20) Hakim sahih demiştir.
(İbn Kesir,Tefsiri,İsra,101.ayet ; İmâm Ahmed İbn Hanbel ,Müsned)
Bu hadîsi Tirmizî, Neseî ve İbn Mâce bu şekilde rivayet etmişlerdir. İbn Cerîr ise tefsirinde muhtelif yollarla Şu'be İbn Haccâc'dan nakletmiştir. Tirmizî bu hadîsin hasen, sahih olduğunu söyler. Ancak bu hadîs müşkil bir hadistir. Çünkü râvîler arasında yer alan Abdullah İbn Seleme hıfz bakımından eksiktir. Bazıları onun hakkında konuşmuşlardır. Belki de o, dokuz âyeti on emirle karıştırmış olabilir. Çünkü on emir Tevrat'taki tavsiyelerdir. Bir hüccet olarak bununla Firavun'a karşı çıkılmamıştır. Allah en iyisini bilendir
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - قَالَ : " وَاللَّهِ لَا يُؤْمِنُ ، وَاللَّهِ لَا يُؤْمِنُ ، وَاللَّهِ لَا يُؤْمِنُ " قَالُوا : وَمَا ذَاكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟ قَالَ : " جَارٌ لَا يَأْمَنُ جَارُهُ بَوَائِقَهُ " قَالُوا : وَمَا بَوَائِقُهُ ؟ قَالَ : " شَرُّهُ " .
Ebu Hureyre anlatıyor: Nebi (sav) şöyle dedi : Vallahi iman etmez,Vallahi İman etmez,Vallahi iman etmez.Bunun üzerine dediler ki : Bu nedir Ya Resulallah ? Nebi (sav) şöyle dedi : Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse!” buyurdu.Dediler ki Bevâik(afetler,belalar,fenalıklar) nedir? Şöyle dedi : Onun Şerridir.(Kötülüğüdür.)
(Hâkim El Müstedrek,21) Hakim Sahih demiştir.
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - قَالَ : " الْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ ، وَالْمُؤْمِنُونَ مَنْ أَمَّنَهُ النَّاسُ عَلَى دِمَائِهِمْ وَأَمْوَالِهِمْ " .
Ebu Hureyre anlatıyor: Resulullah(sav) şöyle buyurdular : Müslüman elinden ve dilinden Müslümanların selamet buldukları kişidir. Mü'min ise insanların kanları(canları) ve malları hususunda güvendikleri kişidir.
(Hâkim El Müstedrek,22)
أَخْبَرَنِي أَبُو الزُّبَيْرِ ، سَمِعَ جَابِرًا ، يَقُولُ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ " .
Bize Ebu Zeyd haber verdi.Cabirden şöyle dediği işitmiş : Resulullah(sav) şöyle buyurdu : En mükemmel Mü'min diğer müslümanların elinden ve dilinden emniyette olduğu kimsedir.
(Hâkim,El Müstedrek,23)
عَنْ فَضَالَةَ بْنِ عُبَيْدٍ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - فِي حَجَّةِ الْوَدَاعِ : " أَلَا أُخْبِرُكُمْ بِالْمُؤْمِنِ ؟ مَنْ أَمِنَهُ النَّاسُ عَلَى أَنْفُسِهِمْ وَأَمْوَالِهِمْ ، وَالْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ ، وَالْمُجَاهِدُ مَنْ جَاهَدَ نَفْسَهُ فِي طَاعَةٍ ، وَالْمُهَاجِرُ مَنْ هَجَرَ الْخَطَايَا وَالذُّنُوبَ " .
Fazale b. Ubeyde anlatıyor: Resulullah(sav) veda haccında şöyle buyurdu : Dikkat edin ! Müminin kim olduğunu size anlatayım mı? İnsanların mallarına ve canlarına zararı dokunmuyacağından emin olduğu kişidir.Müslüman, Müslümanların, dilinden ve elinden zarar görmediği kişidir.Mücahid,Allah'a itaat yolunda nefsiyle mücadele eden kişidir.Muhacir de kötülükleri ve günah işlemeyi terk eden kişidir.
(Hâkim,El Müstedrek,24)
عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " الْمُؤْمِنُ مَنْ أَمِنَهُ النَّاسُ ، وَالْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ ، وَالْمُهَاجِرُ مَنْ هَجَرَ السُّوءَ ، وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ عَبْدٌ لَا يَأْمَنُ جَارُهُ بَوَائِقَهُ " .
Hz.Enes(ra) anlatıyor: Resulullah(sav) şöyle buyurdular : Mümin insanların ondan emin(selamette) olduğu kimsedir.Müslümanda diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin(selamette) olduğu kimsedir.Muhacirde kötülüklerden hicret eden kimsedir.(Kötülükleri terk edendir.) Nefsim kudret elinde olan Allaha yemin ederim ki : Bir kul komşusunun fenalıklarından emin(selamette) olmadan cennete girmez.
(Hâkim,El Müstedrek,25)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا " .
''Mü'minlerin imanca en mükemmeli (hulukan) ahlâkı en güzel olanıdır.'' (Hâkim,El Müstedrek,1)
أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا
Farklı lafız olarak 2.hadis şöyledir; Mü'minlerin imanca en mükemmeli (hulkan) ahlâkı en güzel olanıdır.'' (Hâkim,El Müstedrek,2)
Hakim sahih demiştir.
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، عَنِ النَّبِيِّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - قَالَ : " مَنْ سَرَّهُ أَنْ يَجِدْ حَلَاوَةَ الْإِيمَانِ ، فَلْيُحِبَّ الْمَرْءَ لَا يُحِبُّهُ إِلَّا لِلَّهِ " .
Kim imanın tadını bulmak isterse sevdiğini ancak Allah için sevsin.(Hâkim,El Müstedrek,3)
Hakim Sahih demiştir.
عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ ، عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ عُمَرَ خَرَجَ إِلَى الْمَسْجِدِ يَوْمًا ، فَوَجَدَ مُعَاذَ بْنَ جَبَلٍ عِنْدَ قَبْرِ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - يَبْكِي ، فَقَالَ : مَا يُبْكِيكَ يَا مُعَاذُ ؟ قَالَ : يُبْكِينِي حَدِيثٌ سَمِعْتُهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - يَقُولُ : " الْيَسِيرُ مِنَ الرِّيَاءِ شِرْكٌ ، وَمَنْ عَادَى أَوْلِيَاءَ اللَّهِ فَقَدْ بَارَزَ اللَّهَ بِالْمُحَارَبَةِ ، إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْأَبْرَارَ الْأَتْقِيَاءَ الْأَخْفِيَاءَ ، الَّذِينَ إِنْ غَابُوا لَمْ يُفْتَقَدُوا ، وَإِنْ حَضَرُوا لَمْ يُعْرَفُوا ، قُلُوبُهُمْ مَصَابِيحُ الْهُدى ، يَخْرُجُونَ مِنْ كُلِّ غَبْرَاءَ مُظْلِمَةٍ " .
Zeyd ibni Eslem babasından naklediyor : Hz.Ömer bir gün mescide çıktı.Hz.Muaz İbni Cebel'i Allah Resulu'nun kabrinin yanında ağlar iken buldu.Hz.Ömer Dedi ki: Ey Muaz seni ağlatan nedir? Muaz şöyle dedi : Allah Resulunden duyduğum bir hadis beni ağlatıyor.Allah Nebisi (sav) şöyle diyordu : Azıcık riya yani gösteriş şirktir.Kim bir Allah dostuna düşmanlık ederse Allaha savaş açmıştır.Şüphesiz ki Allah iyilikte bulunan,kötülükten kaçınan,(riya olmasın diye ondan bundan) gizli kalanları sever.O kimseler ki kaybolsalar aranmazlar.Bulunsalar tanınmazlar,bilinmezler.Onların kalpleri hidayet lambalarıdır. (Hâkim,El Müstedrek,4 ; Hadisi İbn Mace de nakletmiştir.)
Hakim sahih demiştir.
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " إِنَّ الْإِيمَانَ لَيَخْلَقُ فِي جَوْفِ أَحَدِكُمْ كَمَا يَخْلَقُ الثَّوْبُ الْخَلِقُ ، فَاسْأَلُوا اللَّهَ أَنْ يُجَدِّدَ الْإِيمَانَ فِي قُلُوبِكُمْ " .
“Göğüs boşluğunuzda iman, tıpkı bir elbisenin eskidiği gibi (zaman içinde) eskir. Öyleyse Allah’tan imanınızı tecdid etmesini (yenilemesini) isteyin.” (el-Hâkim, el-Müstedrek, 5)
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو ، عَنِ النَّبِيِّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - قَالَ : " إِنَّ اللَّهَ - تَعَالَى - ذِكْرُهُ كَتَبَ مَقَادِيرَ الْخَلَائِقِ قَبْلَ أَنْ يَخْلُقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ
Abdullah b. Amr rivayet ediyor: Nebi sav şöyle dedi : Şüphesiz Allah semâvat ve arzı yaratmadan önce yaratıkların miktarlarını zikrine yazdı. (el-Hâkim, el-Müstedrek, 5)
صَقْلُ الْقَلْبِ بِالتَّوْبَةِ
Kalbin Tevbe ile cilalanması
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " إِذَا أَذْنَبَ الْعَبْدُ نُكِتَ فِي قَلْبِهِ نُكْتَةٌ سَوْدَاءُ ، فَإِنْ تَابَ صُقِلَ مِنْهَا ، فَإِنْ عَادَ زَادَتْ حَتَّى تَعْظُمَ فِي قَلْبِهِ ، فَذَلِكَ الرَّانُ الَّذِي ذَكَرَهُ اللَّهُ - عَزَّ وَجَلَّ - ( كَلَّا بَلْ رَانَ عَلَى قُلُوبِهِمْ ) " .
Ebu Hureyre rivayet ediyor: Resulullah(sav) şöyle buyurdu : Kul bir günah işlediği vakit kalbinde (nokta gibi) siyah bir leke oluşur. Eğer tevbe edip günahtan vazgeçerse kalbi cilalanarak (o leke silinir). Yok günah işlemeye devam ederse siyah lekeler çoğalır; hatta bir zaman gelir kalbi tamamen kaplayıp (karartır). İşte Yüce Allah ''Hayır, bilâkis kazanmış oldukları şeyler, onların kalplerinin üzerini kapladı (kalplerini kararttı). (Mutaffifin,14)'' buyurmuştur. (Hâkim El Müstedrek,6)
عَنْ عُرْوَةَ ، عَنْ عَائِشَةَ ، قَالَتْ : لَمْ يَزَلْ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - يَسْأَلُ عَنِ السَّاعَةِ حَتَّى نَزَلَتْ : ( فِيمَ أَنْتَ مِنْ ذِكْرَاهَا إِلَى رَبِّكَ مُنْتَهَاهَا ) .
Hz.Aişe(ra) anlatıyor: Resulullah(sav)' e kıyametten sorulana dek şu ayet inmedi. ''Onu anlatmak sana nerden olsun? (Allah bildirmeyince...) Onun nihayeti (ilmi), yalnız Rabbine aiddir.''(Naziat 43-44 ayetleri)
(Hâkim,El Müstedrek,7)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، وَأَبِي سَعِيدٍ أَنَّهُمَا شَهِدَا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - قَالَ : " إِذَا قَالَ الْعَبْدُ : لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَاللَّهُ أَكْبَرُ ، صَدَّقَهُ رَبُّهُ ، قَالَ : صَدَقَ عَبْدِي ، لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا وَأَنَا وَحْدِي ، وَإِذَا قَالَ : لَا إِلَهَ إلِاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ ، صَدَّقَهُ رَبُّهُ ، قَالَ : صَدَقَ عَبْدِي لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا وَلَا شَرِيكَ لِي ، وَإِذَا قَالَ : لَا إِلَهَّ إِلَّا اللَّهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ ، قَالَ : صَدَقَ عَبْدِي ، لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا لِي الْمُلْكُ وَلِيَ الْحَمْدُ ، وَإِذَا قَالَ : لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ ولَاَ حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ ، قَالَ : صَدَقَ عَبْدِي ، لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِي " . هَذَا حَدِيثٌ صَحِيحٌ لَمْ يُخَرَّجْ فِي الصَّحِيحَيْنِ ، وَقَدِ احْتَجَّا جَمِيعًا بِحَدِيثِ أَبِي إِسْحَاقَ ، عَنِ الْأَغَرِّ ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، وَأَبِي سَعِيدٍ ، وَقَدِ اتَّفَقَا جَمِيعًا عَلَى الْحُجَّةِ بِأَحَادِيثِ إِسْرَائِيلَ بْنِ يُونُسَ ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ .
Ebu Hureyre(ra)'den rivayetle Resulullah(sav) şöyle demiştir : Kul La ilahe illallahu Vallahu ekber dediği zaman Rabbi onu tasdik ederek : 'Kulum doğru söyledi.Benden başka ilah yoktur.Ben tek (ilahım).'
La ilahe illallahu vahdu la şerike leh dediği zaman Rabbi onu tasdik ederek 'Kulum doğru söyledi.Benden başka ilah yok,şerikim yoktur' der.
La ilahe illallahu lehul mulku ve lehul hamd dediği zaman Allah şöyle der : 'Kulum doğru söyledi.Benden başka ilah yok.Mülk benimdir.Hamd banadır.
La ilahe illallahu ve la havle ve la kuvvete illa billah dediği zaman Allah şöyle der : 'Kulum doğru söyledi.Benden başka gerçek güç ve kuvvet sahibi yoktur.
Hakim hadisi için sahih demiştir. (Hakim El Müstedrek,8)
عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " إِنَّ اللَّهَ سَيُخَلِّصُ رَجُلًا مِنْ أُمَّتِي عَلَى رُءُوسِ الْخَلَائِقِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَيَنْشُرُ عَلَيْهِ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ سَجِلًّا ، كُلُّ سِجِلٍّ مِثْلُ هَذَا ، ثُمَّ يَقُولُ : أَتُنْكِرُ مِنْ هَذَا شَيْئًا ؟ أَظَلَمَكَ كَتَبَتِي الْحَافِظُونَ ؟ فَيَقُولُ : لَا يَا رَبِّ ، فَيَقُولُ : أَفَلَكَ عُذْرٌ ؟ فَيَقُولُ : لَا يَا رَبِّ ، فَيَقُولُ : بَلَى ، إِنَّ لَكَ عِنْدَنَا حَسَنَةً ، وَإِنَّهُ لَا ظُلْمَ عَلَيْكَ الْيَوْمَ ، فَيُخْرِجُ بِطَاقَةً فِيهَا أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إلِاَّ اللَّهُ ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ ، فَيَقُولُ : يَا رَبِّ ، مَا هَذِهِ الْبِطَاقَةُ مَعَ هَذِهِ السِّجِّلَّاتِ ؟ فَقَالَ : إِنَّكَ لَا تُظْلَمُ ، قَالَ : فَتُوضَعُ السِّجِّلَّاتِ فِي كِفَّةٍ ، وَالْبِطَاقَةُ فِي كِفَّةٍ فَطَاشَتِ السِّجِّلَّاتِ وثَقُلَتِ الْبِطَاقَةُ ، وَلَا يَثْقُلُ مَعَ اسْمِ اللَّهِ شَيْءٌ " .
Abdullah b. Amr b. el-As’dan (a.s.) Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Allah ümmetimden bir kişiyi Kıyamet Gününde herkesin önünde ayıracak.
Onun aleyhinde doksan dokuz sicil (dosya) açacak. Her bir dosyanın boyu gözün uzanabildiği mesafe kadar olacak. Sonra:
Bunlardan bir şey reddediyor musun?’ diyecek. Adam:
Hayır Ya Rabbi’ diye cevap verecektir. Sonra:
Herhangi bir özrün var mı?’ buyuracak ve o kimse:
Hayır Ya Rabbi’ diye cevap verecektir.
Bunun üzerine Allah(c.c.):
Yanımızda senin bir hasenen (makbul olan amelin) vardır ve bugün sana haksızlık yapılmayacaktır.’ Sonra içinde ‘Allah’tan başka ibadete layık ilah olmadığına şahadet ederim ve Muhammed’in O’nun kulu ve Resulü olduğuna şahadet ederim’ yazılı bir kağıt parçası çıkarılacak Cenab-ı Hak:
Kendi tarafından hazır bulun!’ buyuracak.
Ya Rabbi! Bu ufacık kağıt parçası (kocaman) dosyalar nedir?’ diyecek.
Cenab-ı Hak:
Sana zulüm yapılmayacaktır.’ buyuracak.
Müteakiben siciller bir kefeye kağıt parçası bir kefeye konacak, siciller havaya kalkacak ve kağıt parçası (yani ‘La İlahe İllallah ın konulduğu kefe) ağır gelecektir.’
(Hâkim,El Müstedrek,9) Hakim sahih demiştir.
(Diğer kaynaklar için bk.Tirmizi, İman: 17; İbni Mace, Zühd: 35; Ahmed: 2/213, 22.)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - قَالَ : " افْتَرَقَتِ الْيَهُودُ عَلَى إِحْدَى وَسَبْعِينَ فِرْقَةً أَوِ اثْنَتَيْنِ وَسَبْعِينَ فِرْقَةً ، وَالنَّصَارَى مِثْلُ ذَلِكَ ، وَتَفْتَرِقُ أُمَّتِي عَلَى ثَلَاثٍ وَسَبْعِينَ فِرْقَةً "
Ebu Hureyre(ra) rivayet ediyor: Resulullah (sav) şöyle buyurdu : Yahudiler ve Hristiyanlar 70 veya 72 fırkaya ayrıldılar.Ümmetim de 73 fırkaya ayrılacaktır.
(Hâkim,El Müstedrek,10)
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بُرَيْدَةَ ، عَنْ أَبِيهِ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " الْعَهْدُ الَّذِي بَيْنَنَا وَبَيْنَهُمُ الصَّلَاةُ ، فَمَنْ تَرَكَهَا فَقَدْ كَفَرَ " .
Abdullah b.Bureyde anlatıyor: Resulullah(sa) şöyle demiştir: Bizimle onlar (münâfıklar) arasındaki (ahd) sözleşme, namazdır.Her kim, namazı terk ederse, kâfir olur."
(Hâkim,El Müstedrek,11) Hakim sahih demiştir.
(Diğer kaynaklar için bk.İmam Ahmed; hadis no: 22428 ; . Tirmizî; hadis no: 2621)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ : كَانَ أَصْحَابُ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - لَا يَرَوْنَ شَيْئًا مِنَ الْأَعْمَالِ تَرْكُهُ كُفْرٌ غَيْرَ الصَّلَاةِ .
Ebu Hureyre şöyle diyor: Resulullah(sav)'in eshabı namazdan başka ameli küfür olarak görmezlerdi.
(Hâkim,El Müstedrek,12)
عَنْ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " مَنْ أَصَابَ حَدًّا فَعَجَّلَ اللَّهُ لَهُ عُقُوبَتَهُ فِي الدُّنْيَا فَاللَّهُ أَعْدَلُ مِنْ أَنْ يُثَنِّي عَلَى عَبْدِهِ الْعُقُوبَةَ فِي الْآخِرَةِ ، وَمَنْ أَصَابَ حَدًّا فَسَتَرَهُ اللَّهُ عَلَيْهِ وَعَفَا عَنْهُ فَاللَّهُ أَكْرَمُ مِنْ أَنْ يَعُودَ فِي شَيْءٍ قَدْ عَفَا عَنْهُ "
Ali (bin Ebî Tâlib) (Radtyallâhü anh)'âen rivayet edildiğine göre; ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Kim dünyada (küfürden başka) bir günah işler de (had veya tazîr) cezası infaz edilirse Allah, kuluna azabını çiftleştirmekten çok daha âdildir. (Yâni âhirette ikinci kez tazib etmez.) Ve kim dünyada bir günah işler de Allah onun o günahını (insanların gözlerinden) örterse Allah bağışladığı bir şey (den dolayı cezalandırmayla) dönüş yapmaktan pak, çok kerem ve afıv sahibidir.
(Hâkim,El Müstedrek,13)
Hakim sahih demiştir.(Hadis ayrıca İbn Mace , Hudud babında geçiyor.)
حَدَّثَنَا إِيَاسُ بْنُ سَلَمَةَ ، حَدَّثَنِي أَبِي ، أَنَّهُ كَانَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - إِذْ جَاءَهُ رَجُلٌ بِفَرَسٍ لَهُ يَقُودُهَا عَقُوقٍ وَمَعَهَا مُهْرَةٌ لَهَا يَتْبَعُهَا ، فَقَالَ : مَنْ أَنْتَ ؟ فَقَالَ : " أَنَا نَبِيٌّ " قَالَ : ومَا نَبِيٌّ ؟ قَالَ : " رَسُولُ اللَّهِ " قَالَ : مَتَى تَقُومُ السَّاعَةُ ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " غَيْبٌ وَلَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ إِلَّا اللَّهُ " قَالَ : أَرِنِي سَيْفَكَ ، فَأَعْطَاهُ النَّبِيُّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - سَيْفَهُ ، فَهَزَّهُ الرَّجُلُ ثُمَّ رَدَّهُ عَلَيْهِ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " أَمَا إِنَّكَ لَمْ تَكُنْ تَسْتَطِيعُ الَّذِي أَرَدْتَ " قَالَ : وَقَدْ كَانَ قَالَ : اذْهَبْ إِلَيْهِ فَسَلْهُ عَنْ هَذِهِ الْخِصَالِ .
Hakim ve Taberânî Seleme bin el-Ekva´dan şu haberi naklederler: "Bir gün ben, Peygamber (s.a.v.) ile birlikte idim. Adamın biri geldi: "Sen kimsin?" dedi. Peygamberimiz de: "Ben, bir nebiyim" buyurdu. Adam: "Nebi ne demektir?" dedi. Peygamberimiz de: "ALLAH´ın elçisidir" buyurdu. Adam: "Peki, kıyamet ne zaman kopacaktır?" diye sordu. Peygam berimiz de: "Bu, bir gaybtır. Gaybı ise ALLAH´tan başkası bilemez!" bu yurdu. Adam: "Peki bana kılıcım göster" dedi. Peygamberimiz de kılıcını o adama verdi. Adam da Peygamberimiz´in kılıcını kınından sıyırdı sonra Peygamberimiz´e verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz kendisine dedi ki: "Bak, sana haber vereyim, sen, bana karşı yapmak istediğin şeyi yapmaya asla kadir olabilecek değildin!" O adam da Peygamberimiz´i tasdik etti.
(Taberânî der ki: Peygamberimiz bu sırada buyurmuş ki: "Bu adam, kendi kendine şöyle konuştu da geldi: Gidip Muhammed´i göre yim, O´na bazı şeyler sorayım, sonra kendisinden kılıcını isteyeyim, sonra O´nu kendi kılıcı ile öldüreyim!)
(Hâkim,El Müstedrek,14)
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " مَنْ أَتَى عَرَّافًا أَوْ كَاهِنًا فَصَدَّقَهُ فِيمَا يَقُولُ ، فَقَدْ كَفَرَ بِمَا أُنْزِلَ عَلَى مُحَمَّدٍ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - "
Ebu Hureyre (ra) rivayet ediyor: Peygamber (sav) şöyle buyurdular : Kim bir arraf veya kahine gider de söylediklerini tasdik ederse Muhammede indirilen (Kuran)'ı inkar etmiştir.
(Hâkim,El Müstedrek,15) Hakim sahih demiştir.
ثَنَا هَصَّانُ بْنُ كَاهِلٍ . وَفِي حَدِيثِ ابْنِ أَبِي عَدِيٍّ : كَاهِنٌ . قَالَ : جَلَسْتُ مَجْلِسًا فِيهِ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَمُرَةَ وَلَا أَعْرِفُهُ فَقَالَ : حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ جَبَلٍ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " مَا عَلَى الْأَرْضِ نَفْسٌ تَمُوتُ لَا تُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا تَشْهَدُ أَنِّي رَسُولُ اللَّهِ يَرْجِعُ ذَلِكَ إِلَى الْقَلْبِ مُوقِنًا إِلَّا غَفَرَ اللَّهُ لَهَا " . قَالَ : فَقُلْتُ : أَأَنْتَ سَمِعْتَ مِنْ مُعَاذٍ ؟ فَعَنَّفَنِي الْقَوْمُ ، فَقَالَ : دَعُوهُ فَإِنَّهُ لَمْ يُسِئِ الْقَوْلَ ، نَعَمْ ، أَنَا سَمِعْتُهُ مِنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ ، وَزَعَمَ مُعَاذٌ أَنَّهُ سَمِعَهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - .
İbn Ebi Adiyy anlatıyor: Bir meclise oturdum.Orada Abdurrahman b. Semure vardı.Onu tanımıyordum. Şöyle dedi : Bize Muaz b. Cebel haber verdi ve dediki : Resulullah(sav) buyurdular ki : Yeryüzünde hiçbir kimse yoktur ki ,Allaha hiçbirşeyi ortak koşmadan ve benim Allahın Resulu olduğuma şehadet ederek , (mûkin) kesin bir kalb ile dönüş yaparak ölmüş olmasında Allah onu bağışlamasın.(Allah onu bağışlar)
(Ravi İbn Ebi Adiy diyor ki ) : Dedim ki : Sen bunu Muazdan duydun mu ? Bunun üzerine halk beni azarladı.
-Bunun üzerine (Abdurrahman b. Semure) şöyle dedi : Çağırın onu çünkü o kötü bir söz söylemedi.(Ve şöyle devam etti) Evet.Ben bu hadisi Muaz b. Cebelden duydum.O da bunu Resulullah sav den duyduğunu belirtti.
(Hâkim,El Müstedrek,16)
Hakim Sahih demiştir.
عَنْ أَبِي أُمَامَةَ الْبَاهِلِيِّ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " الْحَيَاءُ وَالْعِيُّ شُعْبَتَانِ مِنَ الْإِيمَانِ ، وَالْبَذَاءُ وَالْبَيَانُ شُعْبَتَانِ مِنَ النِّفَاقِ " .
Ebi Umame El Bahili anlatıyor: Resulullah(sav) şöyle dedi : Hayâ ve dili tutmak imândan iki şube, edepsizlik/kötü söz ve lüzûmundan fazla konuşmak (beyân) nifaktan iki şubedir.
Tercüme şöyle de olabilir : Haya ve utanma duygusu imanın birer parçasıdır. Ahlaksızlık ve insanlara gösteriş için söylenen sözler nifaktandır."
(Hâkim,El Müstedrek,17) Hakim sahih demiştir.
(Tirmizi, Birr ve's-Sıla, 2159)
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي أُمَامَةَ ، عَنْ أَبِيهِ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " الْبَذَاذَةُ مِنَ الْإِيمَانِ ، الْبَذَاذَةُ مِنَ الْإِيمَانِ " .
Abdullah b. Ebi Umame babasından rivayetle ,Resulullah şöyle buyurdular : Giyim kuşamda, sade ve gösterişsiz olmak imanın gereğidir, Giyim kuşamda, sade ve gösterişsiz olmak imanın gereğidir.
(Hâkim,El Müstedrek,18)
Ayrıca İmam Ahmedin Kitabüz Zühd'ün de şöyle geçiyor :
Ebû Ünıâme, (ra) Resûlullah'ın üç defa: "Giyim kuşamda, sade ve gösterişsiz olmak imanın gereğidir, Giyim kuşamda, sade ve gösterişsiz olmak imanın gereğidir, Giyim kuşamda, sade ve gösterişsiz olmak imanın gereğidir" buyurduğunu haber vermiştir. Babama: "Bezâze"nin ne olduğunu sordum. "Giyimde sadeliktir" cevabını verdi.(İmam Ahmed,Kitabüz Zühd)
أَبَا أُمَامَةَ الْبَاهِلِيَّ ، يَقُولُ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - يَقُولُ يَوْمَ حَجَّةِ الْوَدَاعِ : " اعْبُدُوا رَبَّكُمْ ، وَصَلُّوا خَمْسَكُمْ ، وَصُومُوا شَهْرَكُمْ ، وَأَدُّوا زَكَاةَ أَمْوَالِكُمْ ، وَأَطِيعُوا ذَا أَمْرِكُمْ تَدْخُلُوا جَنَّةَ رَبِّكُمْ " .
Ebâ Umame El Bahiliy diyor ki : Resulullah (sav)'den işittim : Diyordu ki : Bugün Veda haccıdır.Rabbinize ibadet edin.Beş vakit namazı kılın.(Ramazan) ayınızda oruç tutun.Mallarınızın zekatını verin.Yöneticilerinize itaat edin ki Rabbinizin cennetine girersiniz.
(Hâkim El Müstedrek,19) Hakim sahih demiştir.
(Ayrıca bk.Taberanî, Mucemu'l - Kebîr, 8/115)
عَنْ صَفْوَانَ بْنِ عَسَّالٍ الْمُرَادِيُّ قَالَ : قَالَ يَهُودِيٌّ لِصَاحِبِهِ : اذْهَبْ بِنَا إِلَى هَذَا النَّبِيِّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - نَسْأَلُهُ عَنْ هَذِهِ الْآيَةِ ( وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى تِسْعَ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ ) فَقَالَ : لَا تَقُولُوا لَهُ نَبِيٌّ ، فَإِنَّهُ لَوْ سَمِعَكَ لَصَارَتْ لَهُ أَرْبَعَةُ أَعْيُنٍ قَالَ : فَسَأَلَاهُ ، فَقَالَ : " لَا تُشْرِكُوا بِاللَّهِ شَيْئًا ، وَلَا تَسْرِقُوا ، وَلَا تَزْنُوا ، وَلَا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ ، وَلَا تَسْحَرُوا ، وَلَا تَأْكُلُوا الرِّبَا ، وَلَا تَمْشُوا بِبَرِيءٍ إِلَى ذِي سُلْطَانٍ لِيَقْتُلَهُ ، وَلَا تَقْذِفُوا مُحْصَنَةً ، وَأَنْتُمْ يَا يَهُودُ عَلَيْكُمْ خَاصَّةً أَلَا تَعْدُوا فِي السَّبْتِ " فَقَبَّلَا يَدَهُ وَرِجْلَهُ ، وَقَالَا : نَشْهَدُ أَنَّكَ نَبِيٌّ ، فَقَالَ : " مَا مَنَعَكُمَا أَنْ تُسْلِمَا ؟ " قَالَا : إِنَّ دَاوُدَ - عَلَيْهِ السَّلَامُ - دَعَا أَنْ لَا يَزَالَ مِنْ ذُرِّيَّتِهِ نَبِيٌّ ، وَإِنَّا نَخْشَى أَنْ يَقْتُلَنَا يَهُودُ .
Safvan b. Assâl anlatıyor: Bir yahûdî, arkadaşına dedi ki: Bizi şu peygambere götür de ona «Andolsun ki Biz, Musa'ya dokuz tane apaçık âyet verdik.» âyetini soralım. Yahûdî ona dedi ki: Ona peygamber deme. Eğer senin böyle dediğini duyacak olursa sevincinden dört göz kesilir. Her iki yahûdî gelip bu âyeti sordular. Hz. Pey7 gamber buyurdu İç : Hiç bir şeyi Allah'a şirk koşmayın, hırsızlık yapmayın, zina etmeyin, hak ile olması dışında Allah'ın haram kıldığı canı öldürmeyin, büyü yapmayın, faiz yemeyin, suçsuz bir kişiyi öldürmek için hükümdara götürmeyin, temiz bir kadına iftira atmayın. (diğer rivayette Ya da savaştan kaçmayın demiştir) Ey yahûdîler biri de size mahsûstur, cumartesi gününü çiğnemeyin. O iki yahûdî Hz. Peygamberin elini ve ayağını öperek; senin peygamber olduğuna şehâdet ederiz, dediler. Hz. Peygamber onlara; benim peşimden gitmenizi önleyen nedir? deyince, dediler ki: Çünkü Dâvûd Aleyhisselâm, soyundan peygamberin eksik olmaması için duâ etti. Biz müslüman olursak yahû-dîlerin bizi öldürmesinden korkarız.
(Hâkim El Müstedrek,20) Hakim sahih demiştir.
(İbn Kesir,Tefsiri,İsra,101.ayet ; İmâm Ahmed İbn Hanbel ,Müsned)
Bu hadîsi Tirmizî, Neseî ve İbn Mâce bu şekilde rivayet etmişlerdir. İbn Cerîr ise tefsirinde muhtelif yollarla Şu'be İbn Haccâc'dan nakletmiştir. Tirmizî bu hadîsin hasen, sahih olduğunu söyler. Ancak bu hadîs müşkil bir hadistir. Çünkü râvîler arasında yer alan Abdullah İbn Seleme hıfz bakımından eksiktir. Bazıları onun hakkında konuşmuşlardır. Belki de o, dokuz âyeti on emirle karıştırmış olabilir. Çünkü on emir Tevrat'taki tavsiyelerdir. Bir hüccet olarak bununla Firavun'a karşı çıkılmamıştır. Allah en iyisini bilendir
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - قَالَ : " وَاللَّهِ لَا يُؤْمِنُ ، وَاللَّهِ لَا يُؤْمِنُ ، وَاللَّهِ لَا يُؤْمِنُ " قَالُوا : وَمَا ذَاكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟ قَالَ : " جَارٌ لَا يَأْمَنُ جَارُهُ بَوَائِقَهُ " قَالُوا : وَمَا بَوَائِقُهُ ؟ قَالَ : " شَرُّهُ " .
Ebu Hureyre anlatıyor: Nebi (sav) şöyle dedi : Vallahi iman etmez,Vallahi İman etmez,Vallahi iman etmez.Bunun üzerine dediler ki : Bu nedir Ya Resulallah ? Nebi (sav) şöyle dedi : Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse!” buyurdu.Dediler ki Bevâik(afetler,belalar,fenalıklar) nedir? Şöyle dedi : Onun Şerridir.(Kötülüğüdür.)
(Hâkim El Müstedrek,21) Hakim Sahih demiştir.
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - قَالَ : " الْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ ، وَالْمُؤْمِنُونَ مَنْ أَمَّنَهُ النَّاسُ عَلَى دِمَائِهِمْ وَأَمْوَالِهِمْ " .
Ebu Hureyre anlatıyor: Resulullah(sav) şöyle buyurdular : Müslüman elinden ve dilinden Müslümanların selamet buldukları kişidir. Mü'min ise insanların kanları(canları) ve malları hususunda güvendikleri kişidir.
(Hâkim El Müstedrek,22)
أَخْبَرَنِي أَبُو الزُّبَيْرِ ، سَمِعَ جَابِرًا ، يَقُولُ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ " .
Bize Ebu Zeyd haber verdi.Cabirden şöyle dediği işitmiş : Resulullah(sav) şöyle buyurdu : En mükemmel Mü'min diğer müslümanların elinden ve dilinden emniyette olduğu kimsedir.
(Hâkim,El Müstedrek,23)
عَنْ فَضَالَةَ بْنِ عُبَيْدٍ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - فِي حَجَّةِ الْوَدَاعِ : " أَلَا أُخْبِرُكُمْ بِالْمُؤْمِنِ ؟ مَنْ أَمِنَهُ النَّاسُ عَلَى أَنْفُسِهِمْ وَأَمْوَالِهِمْ ، وَالْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ ، وَالْمُجَاهِدُ مَنْ جَاهَدَ نَفْسَهُ فِي طَاعَةٍ ، وَالْمُهَاجِرُ مَنْ هَجَرَ الْخَطَايَا وَالذُّنُوبَ " .
Fazale b. Ubeyde anlatıyor: Resulullah(sav) veda haccında şöyle buyurdu : Dikkat edin ! Müminin kim olduğunu size anlatayım mı? İnsanların mallarına ve canlarına zararı dokunmuyacağından emin olduğu kişidir.Müslüman, Müslümanların, dilinden ve elinden zarar görmediği kişidir.Mücahid,Allah'a itaat yolunda nefsiyle mücadele eden kişidir.Muhacir de kötülükleri ve günah işlemeyi terk eden kişidir.
(Hâkim,El Müstedrek,24)
عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ - : " الْمُؤْمِنُ مَنْ أَمِنَهُ النَّاسُ ، وَالْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ ، وَالْمُهَاجِرُ مَنْ هَجَرَ السُّوءَ ، وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ عَبْدٌ لَا يَأْمَنُ جَارُهُ بَوَائِقَهُ " .
Hz.Enes(ra) anlatıyor: Resulullah(sav) şöyle buyurdular : Mümin insanların ondan emin(selamette) olduğu kimsedir.Müslümanda diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin(selamette) olduğu kimsedir.Muhacirde kötülüklerden hicret eden kimsedir.(Kötülükleri terk edendir.) Nefsim kudret elinde olan Allaha yemin ederim ki : Bir kul komşusunun fenalıklarından emin(selamette) olmadan cennete girmez.
(Hâkim,El Müstedrek,25)