Öğle vaktinde öğle namazını ikindi namazıyla; akşam vaktinde de akşam namazını yatsı namazıyla birlikte kılmaya "cem'-i takdîm" denir.Öğle namazını ikindi vaktinde ikindi namazıyla, akşam namazını da yat*sı vaktinde yatsı namazıyla birlikte kılmaya ise "cem'-i te'hîr" denir.Sabah namazına gelince bunun hiçbir durumda başka bir vaktin nama*zıyla birleştirilerek bir arada kılınması sahih olmaz.Belirtilecek sebeplerden birinin tahakkuk etmemesi durumunda beş vakit farz namazdan birini vaktinden önceye alarak ya da vaktinden sonraya birakarak başka bir vaktin namazıyla birlikte kılmak caiz olmaz. Zira yüce Allah, her namazı kendi vakti içinde kılmamızı açık bir ifadeyle emretmiştir: "Namaz, müminlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır." (Nisa 4/103.)
Ancak kolaylık ve müsamaha dini olan İslâmiyet, bazı sebeplerin oluşma*sı durumunda sıkıntı ve güçlüğü ortadan kaldırmak maksadıyla bazı farz na*mazların, vakitleri dışında kılınmasına ruhsat vermiştir. Şunu da belirtelim ki, bu konuda mezhepler arasında meydana gelen itilâftan sakınmak için efdal olan, cem' yapmaksızın namazları vakitlerinde kılmaktır. Ayrıca sevgili Pey*gamberimiz de (s.a.v) sefer halinde namazlarını hep kısaltarak kılardı. Ama cem'i her zaman uygulamazdı.Cem' ederek kılmak daha faziletli olsaydı, sefer halinde namazlarını hep cem' ederek kılardı. Ama bununla birlikte bazan cem'-i takdîm, bazan da cem'-i te'hîr şeklinde öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazlarını birlikte kılmış*tır. Şu rivayetleri buna delil olarak göstermek mümkündür:
"Resûlullah (s.a.v) güneş batıya meyletmeden önce yola çıkınca,öğle namazını ikindi vaktine erteler, ikindi olunca mola verir, ikisinicem' ederek bir*likte kılardı. Yola çıkmazdan önce güneş batıya meyledip öğle vakti girdiyse hareketten önce her ikisini de öğle ve ikindiyi kılar, sonra yola çıkardı." (Buhârî, Taksîrü's-Salât, 15, 16; Müslim, Müsâfirîn, 46; Ebû Davud, Salât, 274; Nesâî, Mevâ-kit, 42.)
İbn Abbas'tan (r.a) şöyle rivayet edilmiştir: "Resûlullah (s.a.v) yol halin*deyken öğle ile ikindiyi birleştirirdi. Akşam ile yatsıyı da birleştirirdi."( Buhârî, Taksîrü's-Salât, 13.)
Cem'-i takdîm ile cem'-i te'hîrin sebepleri
Gerekli sefer şartlarını taşıyan ve yolculuk mesafesi de en azından 89 km. olan yolcuların öğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı cem'-i takdîm veya cem'-i te'hîr şeklinde kılmaları caizdir.Hacıların Arafat'ta öğle vaktinde öğle ile ikindi namazlarını cem'-i takdîm; Müzdelife'de yatsı vaktinde akşamla yatsı namazlarını cem'-i te'hîr şeklinde birlikte kılmaları caizdir. (Nevevî, el-Mecmû', 4/249.)
Yağmur nedeniyle öğle ve ikindi, akşam ve yatsı namazları cem' edilmek istendiklerinde sadece cem'-i takdîm şeklinde kılınabilir.
Hanefî mezhebine göre sefer ve yağmur yağması hallerinde cem' yap*mak caiz değildir. Sadece hac ibadetini eda edenlerin Arafat'ta öğle ile ikindi namazlarınıcem'-i takdîm; Müzdelife'de ise akşam ile yatsı namazlarını cem'-i te'hîr şeklinde kılmaları hacca ait birer ibadet olarak gereklidir. (bn Âbidîn, Reddü'l-Muhtâr,2/504, 509.)
Cem'-i takdîm ile cem'-i te'hîrin şartları
Cem'-i takdîmin yapılabilmesi için şu altı şartın gerçekleşmesi gerekir:
1. Niyet. İki namazı cem' ederek kılmaya niyet etmek. Meselâ akşamla yatsı namazlarını cem'-i takdîm şeklinde birlikte kılmak isteyen kişinin kalben, akşamdan sonra yatsıyı kılacağına niyet etmesi gerekir. Bu niyetin, selâmla birlikte de olsa ilk namazda yapılması şarttır.
2. Tertip. Önce içinde bulunulan vaktin namazının, sonra da öne alınan namazın kılınması gerekir. Çünkü içinde bulunulan vakit, ilk namazın vaktidir. İkinci namaz ona bağlı olarak kılındığı için, kılma önceliğinin birinciye verilme*si şart olmaktadır.
Önce birinci, peşinden ikinci namaz kılındıktan sonra bir şart veya rüknün yerine getirilmediği için birinci namazın fâsid olduğu anlaşılırsa, şart ve rükün*leri tam olarak yerine getirilmiş olsa bile ikinci namaz da fâsid olur. Çünkü bu durumda vaktin namazının sahih olarak kılınmış olması şartı tahakkuk etme*miştir. Ama her halükârda ikinci namaz nafile olarak gerçekleşmiş olur.
3. Müvâlât. İki namazın arasına uzun bir fasıla konmaksızın peş peşe kı*lınmaları şarttır. Çünkü cem' edilerek kılınmaları, onları tek namaz haline ge*tirir. Tek namazın rek'atları arasına fasıla konmaksızın peş peşe kılınmaları nasıl farz ise, aynı şekilde bu iki namazın da, aralarına fasıla konmaksızın peş peşe kılınmaları farzdır. Bayılma ve sehiv gibi bir mazeret dolayısıyla da olsa aralarına fasıla konması durumunda cem' geçersiz olur ve ikinci namazın ar*tık aslî vaktine ertelenmesi gerekir. Ama aralarına ezan okuma, kamet getir*me veya abdest alma gibi kısa bir fasıla konması cem'e zarar vermez.(Nevevî, el-Mecmû', A/253;Zühaylî, el-Fıkhü'l-İslâmf, 2/1378.)
Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v) Nemire'de cem' yaparken iki namaz ara*sında kamet getirmiştir.
4. Sefer halinin devamı. Sefer hali, ikinci namazın iftitah tekbiri alınınca*ya kadar devam etmelidir. Öyle ki, ikinci namazın iftitah tekbiri alındıktan son*ra seferîlik sona erse bile cem'e devam edilir. Ama ikinci namaza başlamaz*dan önce seferîlik sona ererse, iki namazı cem' ederek kılmak sahih olmaz. Çünkü cem' etmeyi mubah kılan sebep ortadan kalkmıştır.
5. Birinci namazın vaktinin devam etmesi. Birinci namazın vaktinin, ikinci namaza sahih olarak girilmesine kadar çıkmayacağı kesin olarak bilinmelidir.
6. Birinci namazın sahih olarak kılınmış olduğunun zannedilmesi. Bu, bir*leştirmenin sahihliği bakın ndan şarttır. Meselâ birinci namaz cuma namazı ise ve ihtiyaç yokken cuma namazı birden fazla camide kılınmaktaysa, hangi*sinin daha önce kılındığı veya beraberce kılındıkları hususunda şüpheye dü-şülürse, ikindi namazını öne alarak cem'-i takdîm yapıp cuma namazıyla bir*likte kılmak sahih olmaz.
Seferîlikte namazları cem'-i te'hîr şeklinde birlikte kılmanın sahih olması için iki şart gereklidir:
a) Cem'-i te'hîr için birinci namazın vaktinde niyet etmek. Birinci namazın vaktinde niyet edilirken, geriye tam veya kısaltılmış olarak namaz kılabilecek kadar bir zaman kalmış olmalıdır. Cem'-i te'hîr edecek kişi eğer birinci nama*zın vaktinde niyet etmemişse veya etmiş olup da geriye tam yahut kısaltılmış olarak namaz kılmaya yetecek kadar bir zaman kalmamışsa günahkâr olur. Bu namazın sadece bir rek'atını bile vakit içinde kılamazsa, namazı kazaya kalmış olur. Vakit içinde bir rek'atını kılabilirse, haram işlemiş olmakla birlikte namazını eda etmiş sayılır.
b) Sefer halinin, cem'-i te'hîr olarak kılınan namazların sonuna kadar de*vam etmesi. Seferîlik, bu namazların sonuna kadar devam etmeyip sona erer*se, tehirine niyet edilen namaz kazaya kalmış olur. Cem'-i te'hîr şeklinde Kılı-'nan namazlar arasında tertip ve müvâlâta riayet etmek şart değil, sünnettir.
Mukim kimsenin yağmur sebebiyle ikindiyi öne alarak cuma namazıyla birlikte cem'-i takdîm şeklinde vaktin evvelinde kılması caizdir. Bu yağmur, el*biselerin üstünü veya ayakkabıların altını ıslatacak kadar da olsa cem'-i tak*dîm yapmak caiz olur. Eriyen kar ve dolu da bu bakımdan yağmur hükmün*dedir. Mukim kişinin böyle yapabilmesi için elbetteki bazı şartların gerçekleş*mesi gerekir. Bu şartları şöyle sıralayabiliriz:
1. Yağmur, eriyen kar ve dolu, her iki namazın iftitah tekbirleri esnasında ve birinci namazın selâmı esnasında mevcut olmalıdır ki, birinci namaz ikin*ciyle birleştirilebilsin. Yağmurun birinci veya ikinci namazda ya da bu ikisinden sonra kesilmesinin cem'-i takdime bir zararı olmaz.
2. İki namaz arasında tertibe riayet edilmelidir.
3. İki namaz arasında müvâlâta riayet edilmeli, yani aralarına bir fasıla konulmamadan peş peşe yapılmalıdır.
4. Seferîlikte yapılan cem'de olduğu gibi bu cem' edişte de cem' için ni*yet edilmelidir.
5. İkinci namazın en azından iftitah te «birinin cemaatle alınması gerekir. Cemaatin, namazın sonuna kadar devam etmesi şart değildir. Birinci rek'atın tamamlanmasından önce cemaatten ayrılıp münferit olarak namaz kılınsa bi*le, kuvvetli görüşe göre bunun bir sakıncası olmaz.
6. Bu iki namazı kıldıran imam, hem imamlığa hem de cemaate niyet et*melidir.
7. Cem' ediş, örfe göre uzaktaki bir namazgahta olmalıdır. Öyle ki, cema*at buraya gelirken yolda zorluk çekmiş olmalıdır. Görevli imam bu hükme tâ*bi değildir. Yağmurdan ötürü eziyet görmese bile cemaate, iki namazı cem' ederek kıldırabilir.
Bu sayılan şartlardan biri gerçekleşmediği takdirde mukim kişi, iki namazı cem' ederek bir arada kılamaz.
Şiddetli karanlık, rüzgâr, korku, çamur ve hastalık meşhur görüşe göre mukim kişinin iki namazı cem' etmesini mubah kılan sebeplerden değildir. An*cak hastalık halinde iki namazın cem'-i takdîm veya cem'-i te'hîr şeklinde kı*lınmasının caiz olduğuna dair görüş tercih edilmiştir.