Hâriciye mezhebi adını duyduğum fakat mahiyetiyle ilgili bilgimin olmadığı, şia kaynaklı mezheplerden biriymiş.
Hariciye Mezhebi: Hevâric
Tâbiûn devrinde havâric fırkası ortaya çıktı. Bu fırkanın nüvesini halife Hz. Osman'a karşı ayaklananlar teşkil etti. isyancılar, halifenin idareciliğinin yetersizliğini ve bazı tasarruflarının yersizliğini iddia ederek önce isyan etmeyi, sonra da onu öldürmeyi mubah saydılar. Aynı grup, Hz. Osman'ın şehid edilmesinden sonra Hz. Ali'ye biat etti. Hz. Ali ile Muaviye arasıdaki siyasi gerginlik şiddetlendi ve nihayet sıffin savaşı oldu. Hz. Muaviye ve taraftarları bir hakem vasıta-siyle ihtilafın giderilmesini teklif edince, hariciler önce buna rıza gösterdiler, sonra hakemlik meselesinin aleyhinde bulunarak bunun küfür olduğunu, "hüküm ancak Allah'a aittir" ayetince hükmün Allah'a ait olduğunu söylemeğe başladılar. Bu sebeple onlara muhakkime adı verildi. Bu konuda Hz. Ali "bu söz doğrudur, ancak onu batılda kullandılar" dedi.
Hz. Ali ve taraftarları arasında bir takım müessif olaylar cereyan etti ve binlerce kişinin ölümüne yol açan harbler oldu. Bu harblerde Hz. Ali bir hayli sarsıldı ve Hz. Muaviye'ye karşı zayıf duruma düştü. Haricilerin fedailerinden İbn Mülcem, Hz. Ali'yi şehid etti. işte o tarihten itibaren havaric denilen ve bir takım görüşleri bulunan fırka ortaya çıktı.
Görüşleri:
1. Hilafet hakkında: Hariciler, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in halifeliğini kabul ederler. Bazıları Hz. Osman, Hz. Ali ve Hz. Muaviye'den nefret ederlerdi. Bunlara göre hilafet bir kabileye yani kureyş kabilesine mahsus değildir. Ku-reyş kabilesinden olmayan ve fakat Kur'ân ve Sünnet'i bilen, onları tatbik edebilen bir şahıs da hilafet makamına getirilebilir. Müslümanların seçtiği halifeye biat etmek vaciptir, hak'dan ayrılan halife'yi müslümanların azletmesi gerekir.
2. Büyük Günah konusundaki görüşleri: Bunlara göre büyük günah işleyen kimse kâfir olur.
3. Hüküm Kaynaklan: Müfrit hariciler, sadece Kur'ân'ı hüccet olarak kabul ederler. Müfrit olmayanlar ise Kur'an ve Sünnet'i hüccet olarak kabul ederler. Ancak Sünnet'den sadece kendi imamlarının Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'den rivayet ettikleri hadisleri bir hüccet olarak benimserler.
3. Mezheplerine muhalif olan ehli kıbleyi mümin saymazlar.
4. Yalan ve gıybet abdesti bozar.
5. Bazılarına göre amel imandan bir cüz'dür.
6. Kur'an'da zikredilmediği için recm cezasını kabul etmezler. Bu konuda rivayet edilen hadislere itibar etmezler.
7. Onlara göre bir kişi, karısı ile onun teyzesi veya halasım bir nikâh altında
bulundurabilir.
8. Bunlara göre varise vasiyyet caizdir.
Bugün havâric'den İbâdiye kolu bulunmaktadır. İbadüer, Omân, Ceziretü'l-arab, Cezair ve garbda Zengibarda yaşamaktadırlar.
Hariciye Mezhebi: Hevâric
Tâbiûn devrinde havâric fırkası ortaya çıktı. Bu fırkanın nüvesini halife Hz. Osman'a karşı ayaklananlar teşkil etti. isyancılar, halifenin idareciliğinin yetersizliğini ve bazı tasarruflarının yersizliğini iddia ederek önce isyan etmeyi, sonra da onu öldürmeyi mubah saydılar. Aynı grup, Hz. Osman'ın şehid edilmesinden sonra Hz. Ali'ye biat etti. Hz. Ali ile Muaviye arasıdaki siyasi gerginlik şiddetlendi ve nihayet sıffin savaşı oldu. Hz. Muaviye ve taraftarları bir hakem vasıta-siyle ihtilafın giderilmesini teklif edince, hariciler önce buna rıza gösterdiler, sonra hakemlik meselesinin aleyhinde bulunarak bunun küfür olduğunu, "hüküm ancak Allah'a aittir" ayetince hükmün Allah'a ait olduğunu söylemeğe başladılar. Bu sebeple onlara muhakkime adı verildi. Bu konuda Hz. Ali "bu söz doğrudur, ancak onu batılda kullandılar" dedi.
Hz. Ali ve taraftarları arasında bir takım müessif olaylar cereyan etti ve binlerce kişinin ölümüne yol açan harbler oldu. Bu harblerde Hz. Ali bir hayli sarsıldı ve Hz. Muaviye'ye karşı zayıf duruma düştü. Haricilerin fedailerinden İbn Mülcem, Hz. Ali'yi şehid etti. işte o tarihten itibaren havaric denilen ve bir takım görüşleri bulunan fırka ortaya çıktı.
Görüşleri:
1. Hilafet hakkında: Hariciler, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in halifeliğini kabul ederler. Bazıları Hz. Osman, Hz. Ali ve Hz. Muaviye'den nefret ederlerdi. Bunlara göre hilafet bir kabileye yani kureyş kabilesine mahsus değildir. Ku-reyş kabilesinden olmayan ve fakat Kur'ân ve Sünnet'i bilen, onları tatbik edebilen bir şahıs da hilafet makamına getirilebilir. Müslümanların seçtiği halifeye biat etmek vaciptir, hak'dan ayrılan halife'yi müslümanların azletmesi gerekir.
2. Büyük Günah konusundaki görüşleri: Bunlara göre büyük günah işleyen kimse kâfir olur.
3. Hüküm Kaynaklan: Müfrit hariciler, sadece Kur'ân'ı hüccet olarak kabul ederler. Müfrit olmayanlar ise Kur'an ve Sünnet'i hüccet olarak kabul ederler. Ancak Sünnet'den sadece kendi imamlarının Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'den rivayet ettikleri hadisleri bir hüccet olarak benimserler.
3. Mezheplerine muhalif olan ehli kıbleyi mümin saymazlar.
4. Yalan ve gıybet abdesti bozar.
5. Bazılarına göre amel imandan bir cüz'dür.
6. Kur'an'da zikredilmediği için recm cezasını kabul etmezler. Bu konuda rivayet edilen hadislere itibar etmezler.
7. Onlara göre bir kişi, karısı ile onun teyzesi veya halasım bir nikâh altında
bulundurabilir.
8. Bunlara göre varise vasiyyet caizdir.
Bugün havâric'den İbâdiye kolu bulunmaktadır. İbadüer, Omân, Ceziretü'l-arab, Cezair ve garbda Zengibarda yaşamaktadırlar.