Hasret:
Özleyiş. İç çekme. Bir şeyi çok isteyip, arzulayıp ona kavuşamamaktan gelen üzüntü. (Bak: Husr)
(Sana “Vâ esefâ, vâ hasretâ!” dedirten, eski zamanda geçirdiğin lezzetli ve safâlı o hallerdir ki, zevalleriyle senin ruhunda dâimî bir elem-i irsiyet bırakıp, ne vakit düşünsen o elem yine deşiliyor, esef ve hasret akıtıyor.L.)
Hasret-fiken:
f. Hasret düşüren, hasret döken.
Hasret-keş:
f. Özlemiş, özleyen, hasret çeken.
Hasretkeşâne:
f. Hasret çekene yakışır surette. Özleyenler gibi.
K:Yeni Lûgat
Özleyiş. İç çekme. Bir şeyi çok isteyip, arzulayıp ona kavuşamamaktan gelen üzüntü. (Bak: Husr)
(Sana “Vâ esefâ, vâ hasretâ!” dedirten, eski zamanda geçirdiğin lezzetli ve safâlı o hallerdir ki, zevalleriyle senin ruhunda dâimî bir elem-i irsiyet bırakıp, ne vakit düşünsen o elem yine deşiliyor, esef ve hasret akıtıyor.L.)
Hasret-fiken:
f. Hasret düşüren, hasret döken.
Hasret-keş:
f. Özlemiş, özleyen, hasret çeken.
Hasretkeşâne:
f. Hasret çekene yakışır surette. Özleyenler gibi.
K:Yeni Lûgat