Hâss:
Duyan. Hisseden. Duyucu.
* Duygu.
Hâss:
(C.: Havass) Hususi. Hâlis. Kıymetli ve ileri gelen mühim yakınların topluluğu.
* Bir şeyde bulunup başkasında bulunmayan. Umumi olmayıp mahsus olan.
* Tam ayar olan, yabancı maddelerle karışık olmayan ve içinde bozuk bulunmayan. Tek, münferid.
* Saf.
* Tar: Osmanlı İmparatorluğunun ilk zamanlarında, devletin büyüklerine ayrılan yıllık geliri yüzbin akçadan fazla olan arazi.
Hâss-ül hâss:
En güzel, en has.
Hâss ü âmm:
Herkes, bütün herkes.
Hass:
Tergib. Teşvik. Bir kimseyi bir şey için iknâ etmek.
Hass:
Alçak, bayağı, âdi.
* Marul.
K:Yeni Lûgat
Duyan. Hisseden. Duyucu.
* Duygu.
Hâss:
(C.: Havass) Hususi. Hâlis. Kıymetli ve ileri gelen mühim yakınların topluluğu.
* Bir şeyde bulunup başkasında bulunmayan. Umumi olmayıp mahsus olan.
* Tam ayar olan, yabancı maddelerle karışık olmayan ve içinde bozuk bulunmayan. Tek, münferid.
* Saf.
* Tar: Osmanlı İmparatorluğunun ilk zamanlarında, devletin büyüklerine ayrılan yıllık geliri yüzbin akçadan fazla olan arazi.
Hâss-ül hâss:
En güzel, en has.
Hâss ü âmm:
Herkes, bütün herkes.
Hass:
Tergib. Teşvik. Bir kimseyi bir şey için iknâ etmek.
Hass:
Alçak, bayağı, âdi.
* Marul.
K:Yeni Lûgat