Hâzık:
Mehâretli, işinin ehli, mütehassıs. (Bak: Hazâkat)
(Başka bir "İ'lem"de, şeytân-ı insî ve cinnînin, bakaranın bâtınen gâyet mükemmel, zâhiren miskin oluşu hakkındaki bir vesvesesini tard eder ve eder ki: "Ey şeytân-ı cinnîye üstad olan şeytân-ı insî! Eğer herşey, herşeyi maslahat miktarıyla ve lâyık-ı vechile yapan Kadîr-i Ezelînin sanatı olmasa idi, senin eşeğinin kulağı senden ve senin üstadlarından daha akıllı ve daha hâzık olması lâzım gelirdi" diye insî ve cinnî şeytanların vesveseleri yüzlerine çarpılarak, bakaranın, yani ineğin dahilinin mutlak olduğunun ve haricinin mukayyed oluşunun hikmetini aklen ve ilmen gâyet muknî bir sûrette beyân eder. M.N)
Hâzık-ı mütedeyyin:
Dindar ve iyi mütehassıs. (Dindar ve iyi mütehassıs doktor için söylenir).
Hâzıkâne:
Mâhirâne, mâhir ve usta olan bir kimseye yakışacak şekil ve surette.
K:Yeni Lûgat
Mehâretli, işinin ehli, mütehassıs. (Bak: Hazâkat)
(Başka bir "İ'lem"de, şeytân-ı insî ve cinnînin, bakaranın bâtınen gâyet mükemmel, zâhiren miskin oluşu hakkındaki bir vesvesesini tard eder ve eder ki: "Ey şeytân-ı cinnîye üstad olan şeytân-ı insî! Eğer herşey, herşeyi maslahat miktarıyla ve lâyık-ı vechile yapan Kadîr-i Ezelînin sanatı olmasa idi, senin eşeğinin kulağı senden ve senin üstadlarından daha akıllı ve daha hâzık olması lâzım gelirdi" diye insî ve cinnî şeytanların vesveseleri yüzlerine çarpılarak, bakaranın, yani ineğin dahilinin mutlak olduğunun ve haricinin mukayyed oluşunun hikmetini aklen ve ilmen gâyet muknî bir sûrette beyân eder. M.N)
Hâzık-ı mütedeyyin:
Dindar ve iyi mütehassıs. (Dindar ve iyi mütehassıs doktor için söylenir).
Hâzıkâne:
Mâhirâne, mâhir ve usta olan bir kimseye yakışacak şekil ve surette.
K:Yeni Lûgat