Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
İnsanlar hayallerine ve ümitlerine ulaşamamalarına sebep mazeretler öne sürebilirler, haklıdırlar. Ancak kim her şeye rağmen hiçbir şey yapmamak için sadece sol gözünü oynatabilen bir adamdan daha fazla mazerete sahip olabilir?
ean Dominique Bauby, dünyanın moda merkezi Paris’te, en önemli moda dergilerinden birinin editörü olarak şöhretin, paranın ve gücün en zirvelerine ulaşmışken; geleceği ve kariyeri ile ilgili bir dünya planı varken 8 Aralık 1995 günü, henüz 45 yaşında iken aniden komaya girer. 20 gün sonra uyandığında locked-in sendromu denilen, çok nadir ortaya çıkan, hastada göz kasları dışında tüm kasların felç olması şeklinde görülen ve bilinen bir tedavisi bulunmayan nörolojik bir bozukluk yaşamaktadır. Bauby’nin zihni normal olarak işlemekte ancak vücudunda sol gözü hariç hiçbir kasını oynatamamaktadır. Oldukça hızlı bir hayat yaşamış ve genç yaşında çok başarılı olmuş biri için ölümden beter olan bu durumda çoğu insan yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığını düşünür. Öyle ya sadece sol gözünü oynatabilen bir insan ne yapabilir ki? Allah’tan Bauby öyle düşünmemiş ve bir kitap yazmış. Konuşamayan, hareket edemeyen, ağzını bile açamayan bir insan sadece sol gözünü oynatarak nasıl kitap yazabilir? Şöyle: Bir konuşma terapisti, Bauby`nin iletişim kurabilmesi için, harfleri Fransızca`daki kullanılma sıklığına göre sıralar (E, L, A, O, I, N, S, D, vs.) ve yüksek sesle okur. Doğru harfe geldiğinde Bauby göz kırpmakta ve bir sonraki harfe geçilmektedir. Bu yöntemi kullanarak Bauby, Claude Mendibil adında bir sabır abidesinin yardımıyla Kelebek ve Dalgıç Giysisi adlı kitabı yazar. Kitabın adı Bauby`nin kendi bedeninde hapsolmasını ve özgürlük çabasını simgelemektedir. Söz konusu dalgıç, sünger avcılarının kullandığına benzer eski tip, metal bir dalgıç elbisesi giymektedir. Bauby, rüyalarında kendisini, bedenini simgeleyen bu elbisenin içinde görmektedir. Hareket edememekte, elbise ile birlikte derinliklere batmaktadır. Bağırır, çırpınır, ancak kimse sesini duyamaz. Kelebek ise özgürlüğün, bedeni durmuş bir insanın içinde yaşamaya devam eden insanlığın simgesidir. Yazar kitabı yazmak için göz kırpmasını, kelebeğin uçmak için kanatlarını çırpmasına benzetmektedir. Geriye kelimelerden başka tutunacak dalın kalmadığı bir hayatta Jean-Dominique Bauby, bize dalgıç elbisesi giymiş kelebeklerin uçuştuğu bir dünyadan kartpostallar yollamış ve kitap basıldıktan sadece 10 gün sonra 09 Mart 1997’de hayata gözlerini yummuştur. Her insanın hayatında ilerlemesine engel olan, ayağına takılan, hayallerini ve ümitlerini gerçekleştirmesine mani çok sayıda engel
vardır/olabilir. Bu engeller üzerinden insanlar hayallerine ve ümitlerine ulaşamamalarına sebep mazeretler öne sürebilirler, haklıdırlar. Ancak kim her şeye rağmen hiçbir şey yapmamak için sadece sol gözünü oynatabilen bir adamdan daha fazla mazerete sahip olabilir? O adam herkesin gönül rahatlığıyla kabul edip, hak verecekleri milyon mazeretin hiç birine sığınmamış ve kendi şartları içerisinde kimsenin aklına gelmeyecek, gelse bile sabredemeyeceği çok önemli bir şey yapmış: sol gözünü kırparak bir kitap yazmış. O halde kendimize soralım; şu şu şu engellerim, şu şu şu mazeretlerim var gönlümdekileri yapamamak için peki bunlara rağmen ben ne yapabilirim? Bu soruyu kimse için değil kendimiz için kendimize soralım ve kendimiz için kendimizi kandırmadan dürüstçe cevaplayalım. Sonuçta hiç birimiz hayallerini gerçekleştirebilmek için sadece sol gözünü kırpabilen o insandan daha az imkana sahip değiliz.