Selamunaleykum Muhterem Kardeşlerim
İnsan ömründe hayat muhasebesinin yapılması gereken zamanlar vardır. Gerçi hayatın her ânında muhasebe yapılmalıdır. Ama hiç olmazsa dönüm noktası sayılabilecek zaman dilimlerinde bu husus daha da önem arz eder. İnsan ömrü bir tüccarın ticârî hayatının gereği olan bilânçosu gibidir. Yıl sonunda yaptığı bilânçoda gelirleri daha fazla ise; kâr getiren sistemine devam eder. Eğer zararda ise; zararının sebeplerini araştırarak daha sonraki senede kâr etmenin yollarını takip eder. Aynen bunun gibi insan hayatının da muhasebesinin yapılması gerektiği zaman dilimlerinin başında, ömür defterinden bir yaprağın kapanmasını yeni bir sayfanın açılmasını hatırlatan hicrî yılbaşı gelmektedir.
Hicrî senenin ilk ayı Muharrem, bugün başladı.
Muharrem ayı; birçok olay ve hâdiselerin cereyan ettiği ve bundan dolayı da ehemmiyetli bir aydır. Hz. Peygamber (asm) tarafından fazileti, bir çok hadiste anlatılmaktadır. Hz. Ali (ra) tarafından nakledilmektedir ki; Muharrem ayında bir sahabî Hz. Peygamber’e (asm) “Ramazan ayından sonra en çok bana hangi ayda oruç tutmayı emredersiniz?” diye sordu.
Hz. Peygamber (asm): “Sen Ramazan ayından sonra oruç tutmak mı istersin? İşte o ay Allah’ın ayı olan Muharrem’dir. O günde Allah geçmiş bir grup günahkârın ve yeni bir günahkâr grubunun tövbesini kabul eder”1 buyurdu. Muharrem ayını diğer aylardan faziletli hale getiren, bilhassa onuncu gününde (Aşure Günü) cereyan eden hâdiselerdir. Onları da Hz. Peygamber (asm) hadis-i şeriflerinde şöyle açıklamıştır:
1. Hz. Âdem (A.S.), Aşure Gününde yaratılmıştır. Aynı günde cennete girmiştir. Tevbesi ve affedilmesi aynı günde olmuştur.
2. Arş, Kürsî, sema, arz, cennet, cehennem, güneş ve ay aynı günde yaratılmıştır.
3. Hz. İbrahim (A.S.), Aşure Gününde doğmuştur. Yine Nemrut’un ateşinden aynı günde kurtulmuştur.
4. Hz. Nuh (A.S.)’ın gemisi Nuh tufanından aynı günde kurtulmuştur.
5. Hz. Musa (A.S.), Firavun’dan o günde kurtulmuş ve düşmanı olan Firavun aynı günde Kızıldeniz’de boğulmuştur.
6. Hz. Eyüp (A.S.), yaralarından Aşure Gününde şifa bulmuştur.
7. Hz. Yusuf (A.S.), hapisten aynı günde kurtulmuştur.
8. Hz. İdris (A.S.), âli makama aynı günde yükselmiştir.
9. Hz. Yakup (A.S.) ile oğlu Yusuf ’un (A.S.) mülâkatı aynı günde
olmuştur.
10. Hz. Yunus (A.S.), balığın karnından aynı günde selâmete ermiştir.
11. Hz. İsa (A.S.), semâya o günde yükselmiştir.
12. Hz. Süleyman’a (A.S.) mülk aynı günde verilmiştir. 2
13. Hz. Cebrail ve Hz. Mikâil aynı günde yaratılmışlardır.
Muharrem ayının içerisinde ve bilhassa onuncu gününde halk arasında aşûre adı verilen, içerisinde en azından sekiz-on çeşit erzakın bulunduğu bir nev’î tatlı olan bir yiyecek yapılır ve konu komşuya ikram edilir. Bunun da tarihî bir yönü vardır. Nuh (A.S.), Nuh tufanından sonra gemisi Cudi Dağına oturduğu gün, gemiyi terk etmeden önce bir şükran ifadesi olarak gemide kalan erzak çeşitlerinden meydana getirilen bir nev’î tatlıya benzer bir yemek yapmıştır. O günden itibaren devam ettirilen bu âdet, Hz. Nuh’un (A.S.) bir âdeti olarak icra edilmektedir.
Aşûre Gününün fazileti hakkında şu hadis-i şerifler nakledilmiştir: “Allah rızasını umarak, kim Aşûre Gününde oruç tutarsa geçmiş senelerinin günahına keffarettir.”3 “Aşure Günü yapılan iyiliğin sevabı bire yetmiş bindir.”4 “Kim Aşure Günü aile efradına imkân sağlarsa Allah da bütün sene boyunca ona genişlik verir.”5
Muharrem ayı, İslâm’ın zuhurundan önce de, gerek Hz. Peygamber (asm) tarafından, gerekse cahiliye devri Arapları tarafından da hürmet edilen aylardandır. Hz. Peygamber (asm), peygamber olmazdan önce de bu ayda oruç tutmuşlardır. Peygamber olduktan sonra da Medine’ye hicret edinceye kadar oruç tutmuşlardır. Medine’ye hicret ettikten sonra da âdetleri veçhile bir sene oruç tutmuşlar ve ashabına da tutmalarını emretmişlerdir. Ancak hicretin ikinci senesinde Ramazan orucu farz kılınınca Muharrem ayında ve Aşûre Gününde oruç tutmaktan vazgeçmişlerdir. Ashabına da: “isteyen tutsun, dileyen bıraksın” buyurmuşlardır. Muharrem ayının insan hayatında dönüm noktası olması Hicrî Tarihin başlangıcı olmasıdır. Hz. Ömer’in (ra) hilâfetinde bir tarih başlangıcı zarureti doğmuştur. Hz. Ömer; Hz. Saad b. Ebi Vakkas, Hz. Talha ve Hz. Ali’nin (r.a.) de içinde bulunduğu sahabenin ileri gelenlerinden bir meşveret heyeti teşekkül ettirmiş ve bu heyet müzakere sonucunda Hz. Peygamber’in hicretini Hicrî Senenin başlangıcı ve hicret de Muharrem ayında olduğu için Muharrem’i Hicrî Takvimin ilk ayı olarak kabul etmiştir.
Bu vesileyle bütün İslâm Âleminin hicri yılbaşısını tebrik ediyor ve huzur dolu bir yıl diliyorum. Allaha emanetsiniz kardeşlerim vesselam
Dipnotlar: 1- Gazalî, Mükâşefetü’l-Gulub, Mektebetü’l- Cumhuriyyeti’l-Arabiyyeti, Kahire-Ty, s. 289. 2- Gazalî, a.g.e. s. 289. 3- Gazalî, a.g.e. s. 299. 4- Gazalî, a.g.e. s. 299. 5- Gazalî, a.g.e. s. 299.
Hicrî yılbaşı ve Aşure Günü
İnsan ömründe hayat muhasebesinin yapılması gereken zamanlar vardır. Gerçi hayatın her ânında muhasebe yapılmalıdır. Ama hiç olmazsa dönüm noktası sayılabilecek zaman dilimlerinde bu husus daha da önem arz eder. İnsan ömrü bir tüccarın ticârî hayatının gereği olan bilânçosu gibidir. Yıl sonunda yaptığı bilânçoda gelirleri daha fazla ise; kâr getiren sistemine devam eder. Eğer zararda ise; zararının sebeplerini araştırarak daha sonraki senede kâr etmenin yollarını takip eder. Aynen bunun gibi insan hayatının da muhasebesinin yapılması gerektiği zaman dilimlerinin başında, ömür defterinden bir yaprağın kapanmasını yeni bir sayfanın açılmasını hatırlatan hicrî yılbaşı gelmektedir.
Hicrî senenin ilk ayı Muharrem, bugün başladı.
Muharrem ayı; birçok olay ve hâdiselerin cereyan ettiği ve bundan dolayı da ehemmiyetli bir aydır. Hz. Peygamber (asm) tarafından fazileti, bir çok hadiste anlatılmaktadır. Hz. Ali (ra) tarafından nakledilmektedir ki; Muharrem ayında bir sahabî Hz. Peygamber’e (asm) “Ramazan ayından sonra en çok bana hangi ayda oruç tutmayı emredersiniz?” diye sordu.
Hz. Peygamber (asm): “Sen Ramazan ayından sonra oruç tutmak mı istersin? İşte o ay Allah’ın ayı olan Muharrem’dir. O günde Allah geçmiş bir grup günahkârın ve yeni bir günahkâr grubunun tövbesini kabul eder”1 buyurdu. Muharrem ayını diğer aylardan faziletli hale getiren, bilhassa onuncu gününde (Aşure Günü) cereyan eden hâdiselerdir. Onları da Hz. Peygamber (asm) hadis-i şeriflerinde şöyle açıklamıştır:
1. Hz. Âdem (A.S.), Aşure Gününde yaratılmıştır. Aynı günde cennete girmiştir. Tevbesi ve affedilmesi aynı günde olmuştur.
2. Arş, Kürsî, sema, arz, cennet, cehennem, güneş ve ay aynı günde yaratılmıştır.
3. Hz. İbrahim (A.S.), Aşure Gününde doğmuştur. Yine Nemrut’un ateşinden aynı günde kurtulmuştur.
4. Hz. Nuh (A.S.)’ın gemisi Nuh tufanından aynı günde kurtulmuştur.
5. Hz. Musa (A.S.), Firavun’dan o günde kurtulmuş ve düşmanı olan Firavun aynı günde Kızıldeniz’de boğulmuştur.
6. Hz. Eyüp (A.S.), yaralarından Aşure Gününde şifa bulmuştur.
7. Hz. Yusuf (A.S.), hapisten aynı günde kurtulmuştur.
8. Hz. İdris (A.S.), âli makama aynı günde yükselmiştir.
9. Hz. Yakup (A.S.) ile oğlu Yusuf ’un (A.S.) mülâkatı aynı günde
olmuştur.
10. Hz. Yunus (A.S.), balığın karnından aynı günde selâmete ermiştir.
11. Hz. İsa (A.S.), semâya o günde yükselmiştir.
12. Hz. Süleyman’a (A.S.) mülk aynı günde verilmiştir. 2
13. Hz. Cebrail ve Hz. Mikâil aynı günde yaratılmışlardır.
Muharrem ayının içerisinde ve bilhassa onuncu gününde halk arasında aşûre adı verilen, içerisinde en azından sekiz-on çeşit erzakın bulunduğu bir nev’î tatlı olan bir yiyecek yapılır ve konu komşuya ikram edilir. Bunun da tarihî bir yönü vardır. Nuh (A.S.), Nuh tufanından sonra gemisi Cudi Dağına oturduğu gün, gemiyi terk etmeden önce bir şükran ifadesi olarak gemide kalan erzak çeşitlerinden meydana getirilen bir nev’î tatlıya benzer bir yemek yapmıştır. O günden itibaren devam ettirilen bu âdet, Hz. Nuh’un (A.S.) bir âdeti olarak icra edilmektedir.
Aşûre Gününün fazileti hakkında şu hadis-i şerifler nakledilmiştir: “Allah rızasını umarak, kim Aşûre Gününde oruç tutarsa geçmiş senelerinin günahına keffarettir.”3 “Aşure Günü yapılan iyiliğin sevabı bire yetmiş bindir.”4 “Kim Aşure Günü aile efradına imkân sağlarsa Allah da bütün sene boyunca ona genişlik verir.”5
Muharrem ayı, İslâm’ın zuhurundan önce de, gerek Hz. Peygamber (asm) tarafından, gerekse cahiliye devri Arapları tarafından da hürmet edilen aylardandır. Hz. Peygamber (asm), peygamber olmazdan önce de bu ayda oruç tutmuşlardır. Peygamber olduktan sonra da Medine’ye hicret edinceye kadar oruç tutmuşlardır. Medine’ye hicret ettikten sonra da âdetleri veçhile bir sene oruç tutmuşlar ve ashabına da tutmalarını emretmişlerdir. Ancak hicretin ikinci senesinde Ramazan orucu farz kılınınca Muharrem ayında ve Aşûre Gününde oruç tutmaktan vazgeçmişlerdir. Ashabına da: “isteyen tutsun, dileyen bıraksın” buyurmuşlardır. Muharrem ayının insan hayatında dönüm noktası olması Hicrî Tarihin başlangıcı olmasıdır. Hz. Ömer’in (ra) hilâfetinde bir tarih başlangıcı zarureti doğmuştur. Hz. Ömer; Hz. Saad b. Ebi Vakkas, Hz. Talha ve Hz. Ali’nin (r.a.) de içinde bulunduğu sahabenin ileri gelenlerinden bir meşveret heyeti teşekkül ettirmiş ve bu heyet müzakere sonucunda Hz. Peygamber’in hicretini Hicrî Senenin başlangıcı ve hicret de Muharrem ayında olduğu için Muharrem’i Hicrî Takvimin ilk ayı olarak kabul etmiştir.
Bu vesileyle bütün İslâm Âleminin hicri yılbaşısını tebrik ediyor ve huzur dolu bir yıl diliyorum. Allaha emanetsiniz kardeşlerim vesselam
Dipnotlar: 1- Gazalî, Mükâşefetü’l-Gulub, Mektebetü’l- Cumhuriyyeti’l-Arabiyyeti, Kahire-Ty, s. 289. 2- Gazalî, a.g.e. s. 289. 3- Gazalî, a.g.e. s. 299. 4- Gazalî, a.g.e. s. 299. 5- Gazalî, a.g.e. s. 299.
Moderatörün son düzenlenenleri: