Vealeykumselam Verahmetullah
bu söylediğiniz soruya benzer bir soru daha önce risaleinurda sorulup cevaplandırılmış, anlayamadığınız yer olursa sorun anlayanlar anlatsın.
"Sakın deme, 'Benim namazım nerede, şu hakikat-i namaz nerede!' Zîrâ bir hurma çekirdeği, bir hurma ağacı gibi kendi ağacını tavsif eder. Fark yalnız icmâl ve tafsil ile olduğu gibi, senin ve benim gibi bir âmînin -velev hissetmezse- namazı, büyük bir velînin namazı gibi, şu nurdan bir hissesi var, şu hakikattin bir sırrı vardır. -Velev şuurun tâallûk etmezse- Fakat, derecâta göre inkişâf ve tenevvürü ayrı ayrıdır. Nasıl bir hurma çekirdeğinden, tâ mükemmel bir hurma ağacına kadar ne kadar merâtib bulunur; öyle de, namazın derecâtında da daha fazla merâtib bulunabilir. Fakat bütün o merâtibde, o hakikât-i nurâniyenin esâsı bulunur."(1)
Namaz, Allah'ın huzuruna bir davettir. Şeklen davete icâbet eden, vazifesini yerine getirmiş olur. Mânen de ne kadar davete konsantre olsa, davetteki huzur ve derinliği o kadar hisseder. Öncelikle huzurda olmanın mutluluğunu kendisi yaşar. Rabbimiz de, o huzuru hissetme nisbetinde kulunu mükâfatlandırır. Ancak, davete icâbet eden herkes vazifesini aynı şekilde yapmıştır. Herkes abdest almış. Namazın erkânına aynı şekilde riâyet etmiştir. Görünüşte hiç bir fark yok gibidir.
Peki fark nerededir? Fark; huzurda olmayı hissetme derinliliğindedir. Bu hissediş ise, derece derecedir. Çekirdek ile ağaç arasındaki mesâfe kadar fark vardır.
Hurma çekirdeğinin misal verilmesi ise, mutlak anlamda bir misaldir. Yerine başka bir ağaç da verilebilirdi. Farklı bir ağacın olması, da mes'elenin aynı şekilde anlaşılmasına vesile olacaktı.
Fakat hurmanın mübarek bir bitki olması, hem gıda, hem meyve, hem yemiş vazifesi yapması gibi özelliklerden dolayı tercih edilmiş olabilir. Zirâ en mübarek ibâdet namazdır. Hem kalbimizin gıdâsı, ruhumuzun âb-ı hayatı ve lâtîfe-i Rabbâniyemizin hava-i nesîmini cezb ve celb eden namaz dâhi bir çok yönden insanı mânen besler.
(1) bk. Sözler, Yirmi Birinci Söz.