عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : " النَّاسُ وَلَدُ آدَمَ وَآدَمُ مِنْ تُرَابٍ " .
28-Ebu Hureyre rivayet ediyor ; Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdu ki ; (Bütün) İnsanlar ademin çocuklarıdır.Adem ise topraktandır.
عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ ، قَالَ : " خُلِقَ آدَمُ مِنْ أَرْضٍ يُقَالُ لَهَا : دَحْنَاءُ " .
29-Said ibni Cübeyr şöyle demiştir ; Adem Dehnâ denilen yerin (toprağından) yaratıldı.
Dehnâ :Ova, sahrâ. Çöl, geniş veya susuz ova , Bir yer adı
قَالَ لِي سَعِيدُ بْنُ جُبَيْرٍ : " أَتَدْرِي لِمَ سُمِّيَ آدَمُ ؟ لأَنَّهُ خُلِقَ مِنْ أَدِيمِ الأَرْضِ " .
30-Said ibni Cübeyr dedi ki ; Ben size Ademin isminin niye(Adem koyulduğunu) bildireyim mi? Edimül Ard'dan (Yeryüzünden,yer kabuğundan) yaratıldığı içindir.
“Edimü’l-Ard:Yerin kabuğu,yeryüzünden süzülmüş toprak ürünü” anlamındadır.
Edîm:Kabuk,dış yüz,Toprak
قَسَامَةَ بْنِ زُهَيْرٍ ، قَالَ : سَمِعْتُ أَبَا مُوسَى الأَشْعَرِيَّ ، يَقُولُ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : " إِنَّ اللَّهَ خَلَقَ آدَمَ مِنْ قَبْضَةٍ قَبَضَهَا مِنْ جَمِيعِ الأَرْضِ ، فَجَاءَ بَنُو آدَمَ عَلَى قَدْرِ الأَرْضِ جَاءَ مِنْهُمُ الأَحْمَرُ وَالأَبْيَضُ وَالأَسْوَدُ وَبَيْنَ ذَلِكَ وَالسَّهْلُ وَالْحَزْنُ وَبَيْنَ ذَلِكَ وَالْخَبِيثُ وَالطَّيِّبُ وَبَيْنَ ذَلِكَ " .
31-Kesame ibni Zuheyr diyor ki ; Ebâ Musa El Eşari'den işittim şöyle diyordu ; Resululullah aleyhissalatu vesselam dedi ki ; Şüphesiz Allah Teâlâ Âdem'i yeryüzünün her tarafından almış olduğu bir avuç (toprak) tan yaratmıştır.Âdemoğulları yeryüzünden alınan bu topraklar ölçüsünde dünyaya gelirler.Onlardan kırmızısı,beyazı,siyahı,bunlar arası bir renkte olanı, uysal ve üzüntülü olanı, bunlar arası olanı,pis ve temiz olanı bunlar arasında bir tabiata sahip olanı (dünyadan alınmış olan toprakların ölçüsüne göre) dünyaya gelirler.
Şöyle bir tercüme de yapılabilir ; Allah Adem’i bütün yeryüzünden aldığı bir avuç topraktan yarattı. O halde Adem’in çocukları yerle uyumlu olarak yaratılmışlardır. Onlardan bazısı, kızıl derilidir, bazısı beyaz, bazısı siyah, bazısı bu renklerin ortası, bazısı yumuşak, bazısı kaba, bazısı temiz, bazısı kirli, bazısı da bunların ortasında bir yerdedir.”
(Kenz'ul-Ummal,15126 ; İmam Ahmed,Müsned,19202)
عَنْ أَبِي قِلابَةَ ، قَالَ : " خُلِقَ آدَمُ مِنْ أَدِيمِ الأَرْضِ كُلِّهَا مِنْ أَسْوَدِهَا وَأَحْمَرِهَا وَأَبْيَضِهَا وَحَزْنِهَا وَسَهْلِهِا " . قَالَ : وَقَالَ الْحَسَنُ مِثْلَهُ : " وَخُلِقَ جُؤْجُؤُهُ مِنْ ضَرِيَّةٍ " .
32-Ebi Kilabeh anlatıyor ; Adem yeryüzünden süzülmüş toprağın tümünden,(onun) siyahından,kırmızından,beyazından,hüzününden ve kolayından yaratıldı.(Hasan da bunun mislini söyledi.) Ve onun göğsü,omurgası dariyye (denen bir karye)'den yaratıldı. (dedi)
عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ ، قَالَ : " إِنَّمَا سُمِّيَ آدَمُ لأَنَّهُ خُلِقَ مِنْ أَدِيمِ الأَرْضِ وَإِنَّمَا سُمِّيَ إِنْسَانًا لأَنَّهُ نَسِيَ " .
33-Said ibni Cübeyr anlatıyor; Âdem'e bu adın veriliş sebebi onun edimul ard'dan (yeryüzünden) yaratılmış olmasıdır. Ona "insan" denilmesinin sebebi ise unutkanlığıdır.
عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ ، قَالَ : " إِنَّ اللَّهَ بَعَثَ إِبْلِيسَ فَأَخَذَ مِنْ أَدِيمِ الأَرْضِ مِنْ عَذْبِهَا وَمِلْحِهَا ، فَخَلَقَ مِنْهَا آدَمَ فَكُلُّ شَيْءٍ خَلْقَهُ مِنْ عَذْبِهَا فَهُوَ صَائِرٌ إِلَى الْجَنَّةِ وَإِنْ كَانَ ابْنَ كَافِرٍ ، وَكُلَّ شَيْءٍ خَلْقَهُ مِنْ مِلْحِهَا فَهُوَ صَائِرٌ إِلَى النَّارِ وَإِنْ كَانَ ابْنَ تَقِيٍّ ، قَالَ : فَمِنْ ثَمَّ قَالَ إِبْلِيسُ : أَسْجُدُ لِمَنْ خَلَقْتَ طِينًا ؟ لأَنَّهُ جَاءَ بِالطِّينَةِ ، قَالَ : فَسُمِّيَ آدَمُ لأَنَّهُ خُلِقَ مِنْ أَدِيمِ الأَرْضِ " .
34-İbn Mes'ud'dan da şöyle dediği nakledilmektedir: "Şüphe yok ki yüce Allah İblis'i gönderdi, o da yeryüzünden onun tatlı tarafından da tuzlu tarafından da alıp geldi, ondan Âdem Ca.s)'ı yarattı. Onun tatlı tarafından yarattığı herbir şey cennete gidecektir. İsterse o bir kâfirin oğlu olsun.
Tuzlu tarafından yarattığı her bir şey de cehenneme gidecektir. İsterse takvâlı birisinin oğlu olsun. İşte bundan dolayı İblis: "Ben bir çamur olarak yarattığın kişiye secde eder miyim" (el-İsra, 17/61) demişti. Çünkü çamuru getiren o olmuştu. Bundan dolayı da Âdem'e Âdem adı verilmiştir. Buna sebep ise onun yerin "edin"in'den (yani yeryüzü toprağından) yaratılmış olmasıdır.
عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : " إِنَّ اللَّهَ لَمَّا صَوَّرَ آدَمَ تَرَكَهُ مَا شَاءَ أَنْ يَتْرُكَهُ فَجَعَلَ إِبْلِيسُ يُطِيفُ بِهِ ، فَلَمَّا رَآهُ أَجْوَفَ عَرَفَ أَنَّهُ خَلْقٌ لا يَتَمَالَكُ " .
35-Enes ibni Malikten Resulullahın aleyhissalatu vesselamın şöyle dediği rivayet ediliyor ; Allah cennette Hz. Adem’in cesedini yaratınca o halde dilediği süre bıraktı. Bu arada şeytan ona bakarak etrafında dönmeye başladı. Karın ve midesinin bulunduğunu görünce,kendisine hakim olamayacak bir yaratık olduğunu anladı.
أَنَّ ابْنَ مَسْعُودٍ ، قَالَ : " خَمَّرَ اللَّهُ طِينَةَ آدَمَ أَرْبَعِينَ لَيْلَةً ، أَوْ قَالَ أَرْبَعِينَ يَوْمًا ، ثُمَّ ضَرَبَ بِيَدِهِ فِيهِ فَخَرَجَ كُلُّ طَيِّبٍ فِي يَمِينِهِ ، وَخَرَجَ كُلُّ خَبِيثٍ فِي يَدِهِ الأُخْرَى ، ثُمَّ خَلَطَ بَيْنَهُمَا ، قَالَ : فَمِنْ ثَمَّ يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَالْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ " .
36-İbn Mes'ud şöyle diyor ; Allah Ademin çamurunu 40 gece (yahut 40 gün) yoğurdu (bekletti). Sonra onun eline vurdu.Böylece onun sağ (elinden) den bütün tayyib (iyi olan,temiz olan) çıktı.Ve onun diğer elinden (sol elinden) bütün habîs (kötü,pis) olan çıktı.Sonra o ikisini aralarında karıştırdı. Dedi ki : Artık bundan sonra ölüden diriyi çıkarır ve diriden de ölüyü çıkarır.
عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ ، عَنْ أَبِيهِ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : " إِنَّ اللَّهَ خَلَقَ آدَمَ بِيَدِهِ " .
37- Abdullah ibni Haris o da babasından rivayetle ; Resulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki ; Şüphesiz Allah Ademi (kudret) elleriyle yarattı.
وَهْبَ بْنَ مُنَبِّهٍ ، يَقُولُ : " خَلَقَ اللَّهُ ابْنَ آدَمَ كَمَا شَاءَ وَمِمَّا شَاءَ ، فَكَانَ كَذَلِكَ ، تَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ ، خُلِقَ مِنَ التُّرَابِ وَالْمَاءِ ، فَمِنْهُ لَحْمُهُ وَدَمُهُ وَشَعْرُهُ وَعِظَامُهُ وَجَسَدُهُ كُلُّهُ ، فَهَذَا بَدْءُ الْخَلْقِ الَّذِي خَلَقَ اللَّهُ مِنْهُ ابْنَ آدَمَ ، ثُمَّ جُعِلَتْ فِيهِ النَّفْسُ ، فَبِهَا يَقُومُ وَيَقْعُدُ ، وَيَسْمَعُ وَيُبْصِرُ ، وَيَعْلَمُ مَا تَعْلَمُ الدَّوَابُّ ، وَيَتَّقِي مَا تَتَّقِي ، ثُمَّ جُعِلَ فِيهِ الرُّوحُ ، فَبِهِ عَرَفَ الْحَقَّ مِنَ الْبَاطِلِ ، وَالرُّشْدَ مِنَ الْغَيِّ ، وَبِهِ حَذَرَ وَتَقَدَّمَ ، وَاسْتَتَرَ وَتَعَلَّمَ ، وَدَبَّرَ الأُمُورَ كُلَّهَا " .
38- Vehb bin Münebbih anlatıyor ; ''Yüce Allah Ademi dilediği şeyden dilediği şekilde yarattı.Yaratıcıların en güzeli olan Allahın şanı ne kadar yücedir.Adem toprak ve sudan (çamurdan) yaratıldı.Ademin eti,kanı,kılları,kemiği ve bütün vücudu topraktandır.İşte bu şekilde topraktan yaratılış,Ademoğlunun yaratılışının başlangıcıdır.Sonra Ademe tabii hayat verildi, bu hayat sebebiyle oturuyor,kalkıyor,işitiyor,görüyor ve hayvanların bildiği gibi biliyor,sakındığı gibi sakınıyor,korunduğu gibi korunuyordu.(Akıl ve idrak yoktu) Sonra kendisine ruh verildi.İşte bu ruh sebebiyle hakkı batıldan ,doğruyu yanlıştan ayırt edebildi ve yine bu ruh sebebiyle sakındı,sakındırdı,önde gitti,öncü oldu,gizlendi,ilim öğrendi,öğretti,bütün işleri idare etti ve bu işlerin getireceği sonuçları da düşündü.''
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : " لَمَّا خَلَقَ اللَّهُ آدَمَ مَسَحَ ظَهْرَهُ فَسَقَطَ مِنْ ظَهْرِهِ كُلُّ نَسَمَةٍ هُوَ خَالِقُهَا إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ ، ثُمَّ جَعَلَ بَيْنَ عَيْنَيْ كُلِّ إِنْسَانٍ مِنْهُمْ وَبِيصًا مِنْ نُورٍ ، ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى آدَمَ ، فَقَالَ : أَيْ رَبِّ مَنْ هَؤُلاءِ ؟ قَالَ : هَؤُلاءِ ذُرِّيَّتُكَ ، فَرَأَى رَجُلا مِنْهُمْ أَعْجَبَهُ نُورُ مَا بَيْنَ عَيْنَيْهِ ، فَقَالَ : أَيْ رَبِّ مَنْ هَذَا ؟ قَالَ : هَذَا رَجُلٌ مِنْ ذُرِّيَّتِكَ فِي آخِرِ الأُمَمِ ، يُقَالُ لَهُ : دَاوُدُ ، قَالَ : فَزِدْهُ مِنْ عُمْرِي أَرْبَعِينَ سَنَةً ، قَالَ : إِذًا تُكْتَبَ وَتُخْتَمَ وَلا تُبَدَّلَ ، قَالَ : فَلَمَّا انْقَضَى عُمْرُ آدَمَ جَاءَهُ مَلَكُ الْمَوْتِ ، قَالَ : أَوَلَمْ يَبْقَ مِنْ عُمُرِي أَرْبَعُونَ سَنَةً ؟ قَالَ : أَوَلَمْ تُعْطِهَا ابْنَكَ دَاوُدَ ؟ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : فَجَحَدَ فَجَحَدَتْ ذُرِّيَّتُهُ ، وَنَسِيَ آدَمُ فَنَسِيَتْ ذُرِّيَّتُهُ ، وَخَطِئَ آدَمُ فَخَطِئَتْ ذُرِّيَّتُهُ " .
39-Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), şöyle buyurdu: “Allah, Adem’i yarattığında onun sırtını sıvazladı ve kıyamete kadar yaratacağı her canlı ondan küçük parçalar halinde bir kenara döküldü bunlardan her insanın iki gözü arasında bir parıltı yarattı sonra onları Adem’e sundu.” Bunun üzerine Adem dedi ki: “Ey Rabbim! Bunlar kimdir?” Allah: “Bunlar senin zürriyetindendir” buyurdu. İçlerinden bir adam gördü ve onun gözleri arasındaki nurun parıltısı hoşuna gitti ve “Ey Rabbim bu kimdir?” dedi. Allah: “Bu senin zürriyetinden gelen son ümmetlerden bir kişidir ki adı Dâvûd’tur.” Adem: “Rabbim onun ömrü ne kadardır” dedi. Allah “Altmış sene” buyurdu. Adem: “Benim ömrümden ona kırk yıl ilave et” dedi.
Adem’in ömrü dolunca ölüm meleği kendisine geldi. Adem: “Daha kırk yıllık ömrüm yok mudur?” dedi. Ölüm meleği: “Bu kırk yılı oğullarından Dâvûd’a vermedin mi?” diye karşılık verdi.
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle devam etti: “Adem bu durumu inkar etti, zürriyeti de inkar etmektedir. Adem’e unutturuldu bu yüzden zürriyeti de unutmaktadır. Adem yanıldı zürriyeti de yanılmaktadır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، قَالَ : لَمَّا نَزَلَتْ آيَةُ الدَّيْنِ ، قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : " إِنَّ أَوَّلَ مَنْ جَحَدَ آدَمُ عَلَيْهِ السَّلامُ ، وَكَرَّرَهَا ثَلاثًا ، إِنَّ اللَّهَ لَمَّا خَلَقَ آدَمَ مَسَحَ عَلَى ظَهْرِهِ فَأَخْرَجَ ذُرِّيَّتَهُ فَعَرَضَهُمْ عَلَيْهِ فَرَأَى فِيهِمْ رَجُلا يَزْهَرُ فَقَالَ : أَيْ رَبِّ ، أَيُّ بَنِيَّ هَذَا ؟ قَالَ : هَذَا ابْنُكَ دَاوُدُ قَالَ : فَكَمْ عُمُرُهُ ؟ قَالَ : سِتُّونَ سَنَةً ، قَالَ : أَيْ رَبِّ ، زِدْهُ فِي عُمُرِهِ ، قَالَ : لا ، إِلا أَنْ تَزِيدَهُ أَنْتَ مِنْ عُمُرِكَ ، قَالَ : وَكَانَ عُمُرُ آدَمَ أَلْفَ سَنَةٍ ، قَالَ : أَيْ رَبِّ ، زِدْهُ مِنْ عُمُرِي ، قَالَ : فَزَادَهُ أَرْبَعِينَ سَنَةً وَكَتَبَ عَلَيْهِ كِتَابًا وَأَشْهَدَ عَلَيْهِ الْمَلائِكَةَ ، فَلَمَّا احْتُضِرَ آدَمُ أَتَتْهُ الْمَلائِكَةُ لِتَقْبِضَ رُوحَهُ ، فَقَالَ : إِنَّهُ قَدْ بَقِيَ مِنْ عُمُرِي أَرْبَعُونَ سَنَةً ، فَقَالُوا : إِنَّكَ جَعَلْتَهَا لابْنِكَ دَاوُدَ ، فَقَالَ : أَيْ رَبِّ ، مَا فَعَلْتُ ؟ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَلَيْهِ الْكِتَابَ وَأَقَامَ عَلَيْهِ الْبَيِّنَةَ ، ثُمَّ أَكْمَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ لآدَمَ أَلْفَ سَنَةٍ وَأَكْمَلَ لِدَاوُدَ مِائَةَ سَنَةٍ " .
40-Affan, İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etti: Müdayene(Borç) ayeti (Bakara: 282) nazil olduğunda Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: «İlk inkar eden kişi Adem'dir. İlk inkar eden kişi Adem'dir. İlk inkar eden kişi Adem'dir. Allah, Adem'i yaratırken sırtını sıvazladı. Onun bedeninden, kıyamete kadar doğacak olan zürriyetini çıkardı. Zürriyetini ona göstermeye baş*ladı. Adem, zürriyeti arasında pırıl pırıl parlamakta olan bir adam gör*dü ve sordu:
- Ey Rabbim! Kimdir bu?
- Bu, oğlun Davud'dur.
- Ey Rabbim! Bunun ömrü ne kadardır?
- Altmış yıldır.
- Ey Rabbim! Bunun ömrünü artır.
- Hayır, olmaz. Yalnız senin ömründen alırsam olur.
Adem'in ömrü bin yıldı. Bin yıldan kırk yılı alarak Davud'un ömrü*ne ekledi. Allah, bunu Adem'in hesabına yazdı ve meleklerini de buna şahit tuttu.
Adem son nefese geldiğinde, ruhunu teslim almak için melekler ya*nma vardılar. Adem: "Benim daha kırk yıllık ömrüm var." deyince me*lekler: "Sen o kırk yılı oğlun Davud'a bağışlamıştın." diye cevap verdiler. Adem: "Hayır, ben öyle birşey yapmadım." cevabını verince Allah, ömrü*nün kırk yılını Davud'a bağışladığına ilişkin yazılı belgeyi ibraz etti, me*lekler de bu hususta tanıklık ettiler.
عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، فِي قَوْلِهِ : وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِنْ بَنِي آدَمَ مِنْ ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنْفُسِهِمْ أَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ قَالُوا بَلَى شَهِدْنَا سورة الأعراف آية 172 . " فَمَسَحَ رَبُّكَ ظَهْرَ آدَمَ فَخَرَجَتْ كُلُّ نَسَمَةٍ هُوَ خَالِقُهَا إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ بِنَعْمَانَ هَذَا الَّذِي وَرَاءَ عَرَفَةَ فَأَخَذَ مِيثَاقَهُمْ : أَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ قَالُوا بَلَى شَهِدْنَا سورة الأعراف آية 172 " . قَالَ إِسْمَاعِيلُ : فَحَدَّثَنَا رَبِيعَةُ بْنُ كُلْثُومٍ ، عَنْ أَبِيهِ ، فِي هَذَا الْحَدِيثِ قَالُوا : بَلَى شَهِدْنَا أَنْ تَقُولُوا يَوْمَ الْقِيَامَةِ سورة الأعراف آية 172 .
41- İbn Abbas radiyallahu anh (Hani Rabbin; Ademoğullarının sulbünden soyunu çıkarmış ve kendilerini nefislerine şâhid tutmuş: Ben, sizin Rabbınız değil miyim? demişti. Onlar da demiş*lerdi ki: Evet, biz buna şahidiz. Kıyamet günü: Bizim bundan haberimiz yoktu, demeyesiniz.A'raf Suresi 72.ayet) hakkında şöyle demiştir ; Rabbin Ademin sırtını sıvazladı.Böylece kıyamet gününe kadar her yarattığı nesebi çıkmış ve onlardan Na'man yani Arefenin arkasında misak almış (demiş ki) :Ben sizin Rabbımz değil miyim? demişti. Onlar şöyle demiştiler : «Evet, biz buna şahidiz'
İsmail dedi ki : Bize Rabia b. Kulsum babasından naklederek anlattı : Bu hadis için şu ayeti söylediler : Hatırla ki, Rabbin, Âdemoğullarının sulblerinden zürriyetlerini çıkarıp da onları nefislerine karşı şâhid tutarak; “-Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye buyurduğu vakit onlar da; “- Evet, Rabbimizsin, şâhid olduk”, demişlerdi. Bu şâhid tuşumuzun sebebi, kıyamet günü, bizim bundan haberimiz yoktu, dersiniz diyedir.(Araf,172)
عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : " مَسَحَ رَبُّكَ ظَهْرَ آدَمَ بِنَعْمَانَ هَذِهِ فَأَخْرَجَ مِنْهُ كُلَّ نَسَمَةٍ هُوَ خَالِقُهَا إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ ثُمَّ أَخَذَ عَلَيْهِمُ الْمِيثَاقَ قَالَ : ثُمَّ تَلا : وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِنْ بَنِي آدَمَ مِنْ ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنْفُسِهِمْ أَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ قَالُوا بَلَى شَهِدْنَا أَنْ تَقُولُوا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ { 172 } أَوْ تَقُولُوا إِنَّمَا أَشْرَكَ آبَاؤُنَا مِنْ قَبْلُ سورة الأعراف آية 172-173 " .
42- İbn Abbas anlatıyor ; Rabbin Ademin sırtını Na'mân (yani Arefede) mesh etti (sıvazladı).Kıyamet gününe kadar olan onun sulbünden yarattığı her zürriyyeti çıkarmış, sonra onlardan söz almıştır.(İbn Abbas sonra şu ayeti tilavet etti) : Ben sizin Rabbımz değil miyim? demişti. Onlar şöyle demiştiler : «Evet, biz buna şahidiz. Kıyamet günü: Bizim bundan haberimiz yoktu demeyesiniz» Veya daha önce sadece atalarımız şirk koş*muştu demeyesiniz.(A'raf Suresi, 171,172 ayetleri)
عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، قَالَ : " خَلَقَ اللَّهُ آدَمَ بِدِحْنَاءَ فَمَسَحَ ظَهْرَهُ فَأَخْرَجَ كُلَّ نَسَمَةٍ هُوَ خَالِقُهَا إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ ، قَالَ : أَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ قَالُوا بَلَى سورة الأعراف آية 172 . قَالَ : يَقُولُ اللَّهُ : شَهِدْنَا أَنْ تَقُولُوا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ سورة الأعراف آية 172 " . قَالَ سَعِيدٌ فَيَرَوْنَ : أَنَّ الْمِيثَاقَ أُخِذَ يَوْمَئِذٍ .
43-İbn Abbas anlatıyor ; Allah ademi Dehna (denilen yerin toprağı ile yarattı).Sonra sırtını sıvazladı.Böylece kıyamete kadar yaratmış olduğu Hz.Ademin nesebinden herkesi (sırtından) çıkardı.Ve dedi ki : Ben sizin Rabiniz değil miyim ? Dediler ki : Evet .(Araf,172) (Allah şöyle diyor Şahit olduk, Bu kıyamet günü biz bizim haberimiz yoktu dersiniz diyeydi.(Araf,172)
Said Fureyne bu misakın o gün (o zaman) alındığını söylemiştir.
عَنْ أَبِي لُبَابَةَ بْنِ عَبْدِ الْمُنْذِرِ ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، قَالَ : " يَوْمُ الْجُمُعَةِ سَيِّدُ الأَيَّامِ وَأَعْظَمُهَا عِنْدَ اللَّهِ ، خَلَقَ اللَّهُ فِيهِ آدَمَ وَأَهْبَطَ فِيهِ آدَمَ إِلَى الأَرْضِ وَفِيهِ تَوَفَّى اللَّهُ آدَمَ " .
44-Ebi Lübabe Abdil Münzir rivayet ediyor; Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki ; Allah katında günlerin seyyidi ve a'zamı (büyüğü) Cuma günüdür.Allah o günde Ademi yarattı.O günde (cennetten) ard'a(yere) indirdi.O günde vefat etti.
عَنْ أَبِي سَلَمَةَ ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَلامٍ ، قَالَ : " خَلَقَ اللَّهُ آدَمَ فِي آخِرِ يَوْمِ الْجُمُعَةِ " .
45-Abdullah b. Selam'dan şöyle dediği nakledilmektedir: Allah Âdemi Cuma gününün son vaktinde yarattı
قَالَ سَلْمَانُ : " إِنَّ أَوَّلَ مَا خُلِقَ مِنْ آدَمَ رَأْسُهُ فَجُعِلَ يُخْلَقُ جَسَدُهُ وَهُوَ يَنْظُرُ ، قَالَ : فَبَقِيَتْ رِجْلاهُ عِنْدَ الْعَصْرِ ، قَالَ : يَا رَبِّ اللَّيْلُ أَعْجِلْ قَدْ جَاءَ اللَّيْلُ قَالَ اللَّهُ : خُلِقَ الإِنْسَانُ مِنْ عَجَلٍ سورة الأنبياء آية 37 " .
46-Selman(ra) dedi ki : Doğrusu Ademden ilk yaratılan şey onun başıdır.(Başı yaratıldığında) cesedi yaratılıyorken o buna bakıyordu.Böylece onun bacakları İkindi vaktinde (öylece orada) kaldı ve ve Yüce Allah (celle celaluhu)'a şöyle dedi : Gecenin Rabbi (yaratılışımı) erken yap,gece geldi. (Allah şöyle dedi) : İnsan aceleden yaratıldı.(Enbiya,37)
Mücâhid der ki: Allah Teâlâ Âdem'i, yaratıkları yarat*tığı günün gündüzü sonunda her şeyden sonra yarattı. Rûh onun göz*lerini, dilini ve başını diriltip aşağı kısmına ulaşmıştı ki: Rabbım, gü*neşin batmasından önce yaratılmamda acele buyur, dedi.(İbn Kesir Tefsiri,Enbiya 37.ayet tefsiri)
نْ قَتَادَةَ ، فِي قَوْلِهِ : مِنْ طِينٍ سورة المؤمنون آية 12 ، قَالَ : " اسْتُلَّ آدَمُ مِنَ الطِّينِ " .
47-Katade, Biz insanı muhakkak ki çamurun özünden yarattık.(Müminun 12) ayetindeki ''Çamurdan'' sözü için şöyle demiştir ; Ademi balçıktan,çamurden sıyırıp,çekip çıkardı.
عَنْ قَتَادَةَ ، فِي قَوْلِهِ : أَنْشَأْنَاهُ خَلْقًا آخَرَ سورة المؤمنون آية 14 ، قَالَ : يَقُولُ بَعْضُهُمْ : هُوَ نَبَاتُ الشَّعْرِ " ، وَقَالَ بَعْضُهُمْ : " نَفْخُ الرُّوحِ " .
48- Katade , 'Sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik' (Mü'minun,14) ayeti hakkında dedi ki : Onların bazısı diyor ki : O nebatın (bitkinin,toprakta biten şeylerin) şa'rıdır.(tüyüdür.). Bazıları da dedi ki : Bu ruh üflemesidir.
عَنْ رَاشِدِ بْنِ سَعْدٍ ، قَالَ : حَدَّثَنِي عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ قَتَادَةَ السُّلَمِيُّ ، وَكَانَ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، يَقُولُ : " إِنَّ اللَّهَ خَلَقَ آدَمَ ثُمَّ أَخَذَ الْخَلْقَ مِنْ ظَهْرِهِ ، فَقَالَ : هَؤُلاءِ فِي الْجَنَّةِ وَلا أُبَالِي وَهَؤُلاءِ فِي النَّارِ وَلا أُبَالِي " ، فَقَالَ قَائِلٌ : يَا رَسُولَ اللَّهِ عَلَى مَاذَا نَعْمَلُ ؟ قَالَ : " عَلَى مَوَاقِعِ الْقَدَرِ " .
49- Raşid b. Sa'd anlatıyor : Bana Abdurrahman b. Katâde Essülemî anlattı (Kendisi Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabındandır) : Şöyle dedi : Ben Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem)'den işittim : Şöyle diyordu : Şüphesiz Allah Ademi yarattı.Sonra onun arkasından yaratıkları çekip aldı ve dedi ki : Bunlar cennettedir.(cennetliklerdir.) aldırmam (yani cehennemden azat olanlardır) Ve bunlar da ateştendir.Aldırmam.
Bir kişi şöyle dedi : Ya Resulallah o halde ne (diye) amel işleyelim ? Dedi ki : (Herkesin) yerleri kaderine (takdirine,davranışına,hükmüne) göredir.
قَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ : " كَانَ أَوَّلُ مَا جَرَى فِيهِ الرُّوحُ مِنْ آدَمَ بَصَرَهُ وَخَيَاشِيمَهُ ، فَلَمَّا جَرَى الرُّوحُ مِنْهُ فِي جَسَدِهِ كُلِّهِ عَطَسَ فَلَقَّاهُ اللَّهُ حَمْدَهُ فَحَمِدَ رَبَّهُ ، فَقَالَ اللَّهُ لَهُ : رَحِمَكَ رَبُّكَ ، ثُمَّ قَالَ اللَّهُ لَهُ : اذْهَبْ يَا آدَمُ إِلَى أُولَئِكَ الْمَلإِ فَقُلْ لَهُمْ : سَلامٌ عَلَيْكُمْ ، فَانْظُرْ مَاذَا يَرُدُّونَ عَلَيْكَ ، فَفَعَلَ ثُمَّ رَجَعَ إِلَى الْجَبَّارِ ، فَقَالَ اللَّهُ لَهُ وَهُوَ أَعْلَمُ : مَاذَا قَالُوا لَكَ ؟ فَقَالَ : قَالُوا : وَعَلَيْكَ السَّلامُ وَرَحْمَةُ اللَّهِ ، فَقَالَ لَهُ : هَذَا يَا آدَمُ تَحِيَّتُكَ وَتَحِيَّةُ ذُرِّيَّتِكَ " .
50- Ebu Hureyre şöyle dedi : Ademin ruhunun girdiği ilk olan yer gözü ve burnunun içidir.Ruhu tüm cesedinde tamamlanınca hapşırdı ve Allah ona kendisine hamd etmesini telkin etti.O da hemen Rabbine hamd etti.Yüce Allah da "Rabb'ın, sana rahmet etsin!" buyurdu. Yüce Allah ardından şöyle dedi : Haydi, şu Melekler cemâatinin,oturmakta olan şu melekler topluluğunun yanına git te, onlara 'Selamun Aleykum' de(yerek selam ver) , Senin selamını, onların, nasıl karşılayacaklarına bak.Hz.Ademde öyle yaptı sonra Cabbar olan Allaha döndü
Allah bildiği halde ona şöyle dedi : Sana ne söylediler ? Dedi ki : Onlar : Ve Aleykes-Selâm ve Rahmetullah' dediler.Yüce Allah da Adem(aleyhisselam)'a şöyle dedi : Ey Adem ! Senin ve Züriyyetinin tahiyyesidir.(Selamlaşmasıdır)