İBN MESUD (r.a)
Efendiler efendisinin (s.a.v) ilk tilmizlerinden ve rahle-i tedrisine oturup feyz alan sahabelerden İbn Mesud, pek çok Nebevî beyanın ve Kur’an tefsirinin bize ulaştırılmasına vesile olan seçkin bir sahabedir.
İsmi Abdullah ,künyesi Abdurrahman’dır.İbn ümmî Abd adıyla da bilinirdi.
İbn Mesud,Mekke’de çobanlık yaparken,Resulullah (s.a.v) ve Ebû Bekir (r.a) ile karşılaşmış ve Müslüman olup bir daha Allah Rasûlünden ayrılmamıştır.Müslüman olan 6. , Kâbe’de açıkça Kur’an okuyan Resûlullah’tan sonra 2. kişidir.
İbn Mesud,Bedir, Uhud,Hendek ,Hudeybiye ve Hayber gibi büyük savaşların hepsine Allah Rasulü ile beraber iştirak etti ve ciddi fedakârlıklar ortaya koydu.
Abdullah bin Amr bin As’ın meclisine ve sohbetine devam eden Mesruk der ki:
“Abdullah bin Amr ‘ı ziyaret eder , konuşurduk.Bir gün Abdullah ibn Mesud’dan bahis açıldı.Abdullah dedi ki;’öyle bir adamdan bahsediyorsunuz ki.ben onu çok seviyorum ve seveceğim de….
Çünkü Resûlullah (s.a.v) onun hakkında buyurmuştu:
“Kur’an’ı 4 kişiden öğreniniz. İbn Mesud,Ebû Huzeyfe’nin azatlısı Salim,
Muaz bin Cebel ve Übey bin Ka’b."
Resûlullah bu sözünde ilk önce İbn Mesud’u zikretmişti.”
(Buhârî, Fezâilü ashâbi'n- Nebi 27)
İbn Mesud,Resûlullah’a yakınlığı dolayısıyla son derece geniş ve derin bir ilme sahipti.
Bununla birlikte o,Allah Resûlü ile alâkalı rivâyetleri aktarmada son derece ihtiyatlı davranırdı.
Amr bin Meymun şöyle der:
“Abdullah ile tam bir yıl kaldım. Bu müddet zarfında o’nun ‘Resûlullah buyurdu’ dediğini duymadım.Bir hadis rivâyet etmeye başladığında , bütün vücudu ürperir ve alnı boncuk boncuk terlerdi". .
Safedî, Selahaddin Halil, el-Vâfî bi'l-Vefeyât, Kahire, 1962.
O’nun talebelerine en büyük vasiyeti ve nasihati;
"Rasûlullah’tan bir söz nakletmek istediğinizde,o sözü,Nübüvvet ve Risâletin şanına uygun olarak aktarmaya ve ümmetin hidâtetine faydalı ve takvâya en münasip olmasına dikkat ve özen gösteriniz. "(Ahmed ibn Hanbel, Müsned, 1/385)
En çok hadis rivâyet eden 10 sahabeden biridir.Ancak İbn Mesud’un rivâyetleri çoğunlukla Allah Resûlünden öğrendiği farzları beyan eden hususlara dairdir veya bunların anlaşılmasına yardımcı olan bilgilerdir.
İbn Mesud,aynı zamanda fıkıh ilminin temelini atan fakîh sahabelerdendir.O’nun şu ifadeleri Kur’andan çıkarılan hükümlerdeki mertebesini yeterince izah eder:
“Yemin ederim ki,Allah’ın kitabında nerede nâzil olduğunu bilmediğim bir sûre, ve kim hakkında indiğini bilmediğim bir âyet yoktur.Bununla beraber,Allah’ın kitabını benden daha iyi bilen ve ulaşabileceğim mesafede birinin olduğunu bilsem,kalkıp ayağına kadar giderim” (Buharî, Fedâilü'l-Kur'ân 8)
O’nun, âyet ve hadîs bulunmayan bir konuda kendi içtihadını ve fikrini ifade ettikten sonra ”şayet doğru ise Allah’tandır;Yanlış ise benden ve şeytandandır.” Sözü meşhurdur.
Aslında bu mülâhazasıyla o,”sana gelen iyilik ve güzellikler Allah’tan,fenalık ve kötülükler ise nefsindendir” mealindeki âyete dayanmış olmalıdır. (Nisâ sûresi, 4/79)
İbn Mesud’a , Alkame b. Kays, Esved b. Yezîd, Âbide es-Selmâni, Mesruk b. Ecdâ’, Amr b. Şurahbil VE Hâris b. Kays doğrudan talebelik yapan şahsiyetlerdir.
Ebû Hanife’ye gelen hocalar silsilesinde , ilk halkayı Alkame b. Kays teşkil eder.Arkasından da talebeleri , İbrahim en-Nahâî ve Şa’bî gelir.
Bunların en meşhur talebesi olan Hammad b.Ebî Süleyman, Ebû Hanife’ye bilfiil hocalık yapmıştır.
Bu mektepte Ebû Hanife’den başka,Süfyan-ı Sevrî, İbn Ebî Leylâ ve İbn Şübrüme gibi vârisleri de zikretmek gerekir.( 16. Cerrahoğlu, DİA, 1/117)
Talebelerinden Mesruk der ki:
“Allah Resûlünün Ashâb’ı ile oturup kalktım, onlarla sohbet ettim.Onların gerçekten umman gibi derin olduklarını müşahede ettim.
Onlardan bazısı vardı ki,bir kişinin bütün ilmî açlığını giderecek kadar geniş bir ilme sahipti.Bazısı iki kişiyi ,bazısı on kişiyi, bazısı yüz kişiyi,hatta bazılarıda yeryüzündeki bütün insanları ilimde ihya edecek ölçüde ilme sahipti.
İşte,Abdullah bin Mesud da bunlardan biriydi.”( 17. İbn Sa'd, et-Tabakâtu'l-Kübrâ, 4/159)
Abdullah ibn Mesud’un kendi talebelerine şöyle dediği anlatılır:
“İlim pınarları olun.
Hidayetin kandilleri haline gelin.
Belirli evleriniz olsun.
Kandiller gibi ışık saçın çevrenize.
Elbiseleriniz eski olabilir;bu hiç önemli değil.
Önemli olan ,kalplerinizin her gün ter-ü taze, yepyeni olmasıdır.
Yeryüzündekiler sizi tanımasalar da, semâ ehli tarafından çok iyi bilinirsiniz ve değeriniz mutlaka takdir
edilir.” (18. Ebû Nuaym, Hilye, 1/77
İbn Mesud, Medine’de hastalanıp altmış yaşını geçmiş olarak vefat etti.
Cenaze namazı Hz.Osman(r.a) veya Hz.Ammar (r.a) tarafından kıldırıldı ve ve naaşı Cennet-ül Bâki kabristanına defnedildi.( 19. İbn Kesîr, el-Bidaye, 7/163 )
Allah celle celâlühû şefaatlerine nâil eylesin…. Âmin.
Alıntı
Efendiler efendisinin (s.a.v) ilk tilmizlerinden ve rahle-i tedrisine oturup feyz alan sahabelerden İbn Mesud, pek çok Nebevî beyanın ve Kur’an tefsirinin bize ulaştırılmasına vesile olan seçkin bir sahabedir.
İsmi Abdullah ,künyesi Abdurrahman’dır.İbn ümmî Abd adıyla da bilinirdi.
İbn Mesud,Mekke’de çobanlık yaparken,Resulullah (s.a.v) ve Ebû Bekir (r.a) ile karşılaşmış ve Müslüman olup bir daha Allah Rasûlünden ayrılmamıştır.Müslüman olan 6. , Kâbe’de açıkça Kur’an okuyan Resûlullah’tan sonra 2. kişidir.
İbn Mesud,Bedir, Uhud,Hendek ,Hudeybiye ve Hayber gibi büyük savaşların hepsine Allah Rasulü ile beraber iştirak etti ve ciddi fedakârlıklar ortaya koydu.
Abdullah bin Amr bin As’ın meclisine ve sohbetine devam eden Mesruk der ki:
“Abdullah bin Amr ‘ı ziyaret eder , konuşurduk.Bir gün Abdullah ibn Mesud’dan bahis açıldı.Abdullah dedi ki;’öyle bir adamdan bahsediyorsunuz ki.ben onu çok seviyorum ve seveceğim de….
Çünkü Resûlullah (s.a.v) onun hakkında buyurmuştu:
“Kur’an’ı 4 kişiden öğreniniz. İbn Mesud,Ebû Huzeyfe’nin azatlısı Salim,
Muaz bin Cebel ve Übey bin Ka’b."
Resûlullah bu sözünde ilk önce İbn Mesud’u zikretmişti.”
(Buhârî, Fezâilü ashâbi'n- Nebi 27)
İbn Mesud,Resûlullah’a yakınlığı dolayısıyla son derece geniş ve derin bir ilme sahipti.
Bununla birlikte o,Allah Resûlü ile alâkalı rivâyetleri aktarmada son derece ihtiyatlı davranırdı.
Amr bin Meymun şöyle der:
“Abdullah ile tam bir yıl kaldım. Bu müddet zarfında o’nun ‘Resûlullah buyurdu’ dediğini duymadım.Bir hadis rivâyet etmeye başladığında , bütün vücudu ürperir ve alnı boncuk boncuk terlerdi". .
Safedî, Selahaddin Halil, el-Vâfî bi'l-Vefeyât, Kahire, 1962.
O’nun talebelerine en büyük vasiyeti ve nasihati;
"Rasûlullah’tan bir söz nakletmek istediğinizde,o sözü,Nübüvvet ve Risâletin şanına uygun olarak aktarmaya ve ümmetin hidâtetine faydalı ve takvâya en münasip olmasına dikkat ve özen gösteriniz. "(Ahmed ibn Hanbel, Müsned, 1/385)
En çok hadis rivâyet eden 10 sahabeden biridir.Ancak İbn Mesud’un rivâyetleri çoğunlukla Allah Resûlünden öğrendiği farzları beyan eden hususlara dairdir veya bunların anlaşılmasına yardımcı olan bilgilerdir.
İbn Mesud,aynı zamanda fıkıh ilminin temelini atan fakîh sahabelerdendir.O’nun şu ifadeleri Kur’andan çıkarılan hükümlerdeki mertebesini yeterince izah eder:
“Yemin ederim ki,Allah’ın kitabında nerede nâzil olduğunu bilmediğim bir sûre, ve kim hakkında indiğini bilmediğim bir âyet yoktur.Bununla beraber,Allah’ın kitabını benden daha iyi bilen ve ulaşabileceğim mesafede birinin olduğunu bilsem,kalkıp ayağına kadar giderim” (Buharî, Fedâilü'l-Kur'ân 8)
O’nun, âyet ve hadîs bulunmayan bir konuda kendi içtihadını ve fikrini ifade ettikten sonra ”şayet doğru ise Allah’tandır;Yanlış ise benden ve şeytandandır.” Sözü meşhurdur.
Aslında bu mülâhazasıyla o,”sana gelen iyilik ve güzellikler Allah’tan,fenalık ve kötülükler ise nefsindendir” mealindeki âyete dayanmış olmalıdır. (Nisâ sûresi, 4/79)
İbn Mesud’a , Alkame b. Kays, Esved b. Yezîd, Âbide es-Selmâni, Mesruk b. Ecdâ’, Amr b. Şurahbil VE Hâris b. Kays doğrudan talebelik yapan şahsiyetlerdir.
Ebû Hanife’ye gelen hocalar silsilesinde , ilk halkayı Alkame b. Kays teşkil eder.Arkasından da talebeleri , İbrahim en-Nahâî ve Şa’bî gelir.
Bunların en meşhur talebesi olan Hammad b.Ebî Süleyman, Ebû Hanife’ye bilfiil hocalık yapmıştır.
Bu mektepte Ebû Hanife’den başka,Süfyan-ı Sevrî, İbn Ebî Leylâ ve İbn Şübrüme gibi vârisleri de zikretmek gerekir.( 16. Cerrahoğlu, DİA, 1/117)
Talebelerinden Mesruk der ki:
“Allah Resûlünün Ashâb’ı ile oturup kalktım, onlarla sohbet ettim.Onların gerçekten umman gibi derin olduklarını müşahede ettim.
Onlardan bazısı vardı ki,bir kişinin bütün ilmî açlığını giderecek kadar geniş bir ilme sahipti.Bazısı iki kişiyi ,bazısı on kişiyi, bazısı yüz kişiyi,hatta bazılarıda yeryüzündeki bütün insanları ilimde ihya edecek ölçüde ilme sahipti.
İşte,Abdullah bin Mesud da bunlardan biriydi.”( 17. İbn Sa'd, et-Tabakâtu'l-Kübrâ, 4/159)
Abdullah ibn Mesud’un kendi talebelerine şöyle dediği anlatılır:
“İlim pınarları olun.
Hidayetin kandilleri haline gelin.
Belirli evleriniz olsun.
Kandiller gibi ışık saçın çevrenize.
Elbiseleriniz eski olabilir;bu hiç önemli değil.
Önemli olan ,kalplerinizin her gün ter-ü taze, yepyeni olmasıdır.
Yeryüzündekiler sizi tanımasalar da, semâ ehli tarafından çok iyi bilinirsiniz ve değeriniz mutlaka takdir
edilir.” (18. Ebû Nuaym, Hilye, 1/77
İbn Mesud, Medine’de hastalanıp altmış yaşını geçmiş olarak vefat etti.
Cenaze namazı Hz.Osman(r.a) veya Hz.Ammar (r.a) tarafından kıldırıldı ve ve naaşı Cennet-ül Bâki kabristanına defnedildi.( 19. İbn Kesîr, el-Bidaye, 7/163 )
Allah celle celâlühû şefaatlerine nâil eylesin…. Âmin.
Alıntı