Namaz farzlarından biri. Namaza bu tekbirle başlandığı için "iftitah tekbiri" denmiştir. Namaz içinde bazı şeylerin yapılması bu tekbirle haram kılındığı için buna,"tahrim tekbiri", "tekbiretü'l-ihram" da denilir.
İslâm âlimleri, namaza Allah'ın ismini anmakla başlamanın gerekli bir emir olduğu üzerinde icma etmişlerdir. Binaenaleyh "iftitah tekbiri" getirilmeden başlanılan namaz sahih olmaz.
Fakîhler, bu görüşlerini, Kitap ve Sünnetten getirdikleri delillerle teyid etmeye çalışırlar. Kitaptan delilleri: "Ey bürünen! Kalk inzâr et ve Rabbini yücelt" (el-Müddessir, 74/1-3) ayetidir ki, burada geçen "Rabbini yücelt" lafzı, Kur'an'da "ve rabbeke fekebbir" şeklindedir.
Sünnet'ten istidlal edilen en sahih hadis, Hz. Ali (r.a)'den rivayet edilen şu hadistir: "Namazın anahtarı abdesttir. Tahrimi ise tekbir, tahlili de selâmdır" (Ebû Dâvud, Taharet, 31: Tirmizî, Taharet, 3; Dârimî, Vudû', 22).
Hanefi mezhebine göre, namaza "Allahü ekber" lafzıyla başlamak şart değildir, ancak vaciptir. Bunun yerine başka bir lafız söylenecek olursa, namaz yine sahihtir. Ancak vacip terkedilmiş olduğundan günah işlenmiş olur.
Matlup olan; namaza, "Allahu ekber" lafzıyla başlanmasıdır. Mamafih namazın sahih olması için, Cenâb-ı Hakk'ı ta'zime delâlet eden herhangi bir lafızla başlamak da yeterlidir. Meselâ Sübhanellah" veya "lâilâhe illallah" yahut "Allahü rahımün" ya da "Allahü kerimün" vb. lafızlardan biriyle iftitah yapılabilir. "Eûzü billâh", "Lâ havle ve lâ kuvvete illa billâh" ya da "Estağfirullah" lafızları tamamen tazime delâlet etmediği için "iftitah tekbiri" yerine bunlardan biri söylenecek olursa, namaz sahih olmaz. Çünkü bunlarda talep manası mevcuttur.
Tekbirde kullanılan lafızların "Allah" lafz-ı celâli ile birlikte olması lazımdır. Binaenaleyh sadece "Kerîm" ya da "Rahîm" vb. sıfatları söylemek yeterli değildir. "Allah, Rahmân veya Rab" gibi isimle iftitah yapılacak olursa, Ebu Hanife'ye göre sahih olur. Çünkü Ebû Hanife'ye göre, Kur'an'da emir şeklinde geçen "kebbir" sözü, mutlaka "ekber" denilmesini değil, tazim ifade eden herhangi bir lafzın söylenmesini amirdir.
"İftitah Tekbiri"nin özellikle "Allahü ekber" lafzıyla söylenmesinin vücûbuna gelince; çünkü Peygamber (s.a.s), namazda, hep buna devam etmiştir (bk. Abdurrahman el-Cezirî, "el-Fıkhu Ala Mezâhibi'l-Arbaa", Mısır, 1939 I. 198-220; Fetâvâ'l-Hindiye, I, 68; Vehbe ez-Zühaylî, "el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletühü", 1989 Dımaşk, I, 631 vd.).
Hanefilere göre "iftitah tekbiri"nin edasının şartları:
1- Vaktin girmesi
2- Vaktin girdiğini bilmek veya zann-ı gâlib ile hükmetmek
3- Setr-i avret
4- Bedenin, elbisenin ve namaz kılman yerin temiz olması
5- Gücü yetenin, farz ve vacip namazlarla sabahın sünnetinde tekbiri ayakta getirmesi
6- Kılmak istediği namaza niyet getirmesi
7- Kılacağı namazı tayin etmesi (öğle, ikindi vs.)
8- Vacip namazı da tayin etmesi (tavaf, vitir ve bayram namazları)
9- Kendisi duyacak kadar tekbiri sesli söylemesi
10- Tekbir niyetiyle söylediği lafızların zikir ifade etmesi.
1 l- iftitah tekbirine delâlet eden lafzın taleb ya da hacet ifade etmemesi
12- Bu lafzın "Besmele" olmaması
13- Gücü yetenin Arapça tekbir getirmesi
14- Lafzatullah'dan (h) harfinin hazfedilmemesi
15- "Allah" lafzının hemzesinin uzatılmaması
16- "Ekber" lafzının hemzesinin uzatılmaması
17- Yine "Ekber" lafzının (b)sinin uzatılmaması
18- Niyetle iftitah tekbirinin arasının ayrılmaması
19- "İftitah tekbiri"nin niyetten önce olmaması
20- Muktedinin imamdan önce tekbir getirmemesi, şarttır.
"İftitah tekbiri"nin Arapça'dan başka bir dille getirilmesi de caizdir (Vehbe ez-Zühaylî, a.g.e, I. 634).
Üzerinde necaset olduğu halde "İftitah tekbiri" getiren ve tekbiri bitirince necaseti gideren veya tekbir getirirken avret mahalli açık olup, tekbiri bitirince avret yerini örten ya da tekbire başlarken yönü kıbleden dönük iken, tekbiri bitirince kıbleye yönelen kimsenin namazı sahihtir. Fetva Ebu Hanife'ye göre verilmiştir. Müslümanlar için bunda kolaylık vardır (Fetâvâ'l-Hindiye, aynı yer).
Halid ERBOĞA
İslâm âlimleri, namaza Allah'ın ismini anmakla başlamanın gerekli bir emir olduğu üzerinde icma etmişlerdir. Binaenaleyh "iftitah tekbiri" getirilmeden başlanılan namaz sahih olmaz.
Fakîhler, bu görüşlerini, Kitap ve Sünnetten getirdikleri delillerle teyid etmeye çalışırlar. Kitaptan delilleri: "Ey bürünen! Kalk inzâr et ve Rabbini yücelt" (el-Müddessir, 74/1-3) ayetidir ki, burada geçen "Rabbini yücelt" lafzı, Kur'an'da "ve rabbeke fekebbir" şeklindedir.
Sünnet'ten istidlal edilen en sahih hadis, Hz. Ali (r.a)'den rivayet edilen şu hadistir: "Namazın anahtarı abdesttir. Tahrimi ise tekbir, tahlili de selâmdır" (Ebû Dâvud, Taharet, 31: Tirmizî, Taharet, 3; Dârimî, Vudû', 22).
Hanefi mezhebine göre, namaza "Allahü ekber" lafzıyla başlamak şart değildir, ancak vaciptir. Bunun yerine başka bir lafız söylenecek olursa, namaz yine sahihtir. Ancak vacip terkedilmiş olduğundan günah işlenmiş olur.
Matlup olan; namaza, "Allahu ekber" lafzıyla başlanmasıdır. Mamafih namazın sahih olması için, Cenâb-ı Hakk'ı ta'zime delâlet eden herhangi bir lafızla başlamak da yeterlidir. Meselâ Sübhanellah" veya "lâilâhe illallah" yahut "Allahü rahımün" ya da "Allahü kerimün" vb. lafızlardan biriyle iftitah yapılabilir. "Eûzü billâh", "Lâ havle ve lâ kuvvete illa billâh" ya da "Estağfirullah" lafızları tamamen tazime delâlet etmediği için "iftitah tekbiri" yerine bunlardan biri söylenecek olursa, namaz sahih olmaz. Çünkü bunlarda talep manası mevcuttur.
Tekbirde kullanılan lafızların "Allah" lafz-ı celâli ile birlikte olması lazımdır. Binaenaleyh sadece "Kerîm" ya da "Rahîm" vb. sıfatları söylemek yeterli değildir. "Allah, Rahmân veya Rab" gibi isimle iftitah yapılacak olursa, Ebu Hanife'ye göre sahih olur. Çünkü Ebû Hanife'ye göre, Kur'an'da emir şeklinde geçen "kebbir" sözü, mutlaka "ekber" denilmesini değil, tazim ifade eden herhangi bir lafzın söylenmesini amirdir.
"İftitah Tekbiri"nin özellikle "Allahü ekber" lafzıyla söylenmesinin vücûbuna gelince; çünkü Peygamber (s.a.s), namazda, hep buna devam etmiştir (bk. Abdurrahman el-Cezirî, "el-Fıkhu Ala Mezâhibi'l-Arbaa", Mısır, 1939 I. 198-220; Fetâvâ'l-Hindiye, I, 68; Vehbe ez-Zühaylî, "el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletühü", 1989 Dımaşk, I, 631 vd.).
Hanefilere göre "iftitah tekbiri"nin edasının şartları:
1- Vaktin girmesi
2- Vaktin girdiğini bilmek veya zann-ı gâlib ile hükmetmek
3- Setr-i avret
4- Bedenin, elbisenin ve namaz kılman yerin temiz olması
5- Gücü yetenin, farz ve vacip namazlarla sabahın sünnetinde tekbiri ayakta getirmesi
6- Kılmak istediği namaza niyet getirmesi
7- Kılacağı namazı tayin etmesi (öğle, ikindi vs.)
8- Vacip namazı da tayin etmesi (tavaf, vitir ve bayram namazları)
9- Kendisi duyacak kadar tekbiri sesli söylemesi
10- Tekbir niyetiyle söylediği lafızların zikir ifade etmesi.
1 l- iftitah tekbirine delâlet eden lafzın taleb ya da hacet ifade etmemesi
12- Bu lafzın "Besmele" olmaması
13- Gücü yetenin Arapça tekbir getirmesi
14- Lafzatullah'dan (h) harfinin hazfedilmemesi
15- "Allah" lafzının hemzesinin uzatılmaması
16- "Ekber" lafzının hemzesinin uzatılmaması
17- Yine "Ekber" lafzının (b)sinin uzatılmaması
18- Niyetle iftitah tekbirinin arasının ayrılmaması
19- "İftitah tekbiri"nin niyetten önce olmaması
20- Muktedinin imamdan önce tekbir getirmemesi, şarttır.
"İftitah tekbiri"nin Arapça'dan başka bir dille getirilmesi de caizdir (Vehbe ez-Zühaylî, a.g.e, I. 634).
Üzerinde necaset olduğu halde "İftitah tekbiri" getiren ve tekbiri bitirince necaseti gideren veya tekbir getirirken avret mahalli açık olup, tekbiri bitirince avret yerini örten ya da tekbire başlarken yönü kıbleden dönük iken, tekbiri bitirince kıbleye yönelen kimsenin namazı sahihtir. Fetva Ebu Hanife'ye göre verilmiştir. Müslümanlar için bunda kolaylık vardır (Fetâvâ'l-Hindiye, aynı yer).
Halid ERBOĞA