Tırtıl-Kelebek Koza-İpek Minicik bir böcek milyonlarca yıldır yeryüzünde bilinen en sağlam ipliği üretiyor. Bu böceğin yumurtaları bir yıl uyuyarak canlanmayı bekliyor yeni doğanları ise kısa sürede ilk ağırlığının 30.000 katına çıkarak mucizevi bir gelişim gösteriyor. Binlerce yıldır insanların "en güzel ve en narin" olarak değerlendirdikleri nadide kumaşların dokunduğu ipliği üretmek için kendini ördüğü bir kozanın içine hapsediyor. Bu süre içinde böceğin kendisi de bambaşka bir görünüm kazanarak bir mucizenin adını alıyor: İpek Böceği Mucizesi
Yumuşaklığı ve parlaklığıyla yüzyıllardır en çok tercih edilen kumaş olan ipek ipek böceği tırtıllarının ördüğü kozalardan yapılır. Bu mucizevi canlılar ilginç bir şekilde yalnızca dut yaprağı yerler. Dut ağacı yapraklarından başka hiçbir şeyle beslenmezler.
İpek böceği tırtılları gelişimlerini tamamlayınca kelebek olmak için koza örmeye başlarlar. Sonunda da kendilerini bu incecik ipek ipliklerden örülmüş kozalarına hapsedip uykuya dalarlar. Önce görünürde yalnızca minik bir tırtılla başlayan bu sürecin sonunda tırtıl kaybolurken ortaya ipekten örülmüş bir koza ile bir kelebek çıkmaktadır. Peki bu olay nasıl gerçekleşmektedir? Şimdi bu mucizevi süreci en başından inceleyelim.
Altın Kadar Değerli İpeğin Tarihi
Tarihi kayıtlara göre ipek ilk defa Çin'de bulunmuştur. M.Ö 206'da başlayan Han Hanedanı dönemlerinde daha önce pek önemli olmayan ipek ülkenin gelir kaynağı haline gelerek uygarlığın önemli simgelerinden biri olmuştur. İpek değerli bir madde olduğu anlaşıldıktan sonra para birimi olarak da kullanılmıştır. Devletin ödemelerinde ve yapılan hizmete karşılık ödül olarak verilen ipek tıpkı altın gibi saklanmış ve gittikçe değer kazanmıştır. Başka ülkelerle Çin arasındaki anlaşmalar ipekle çözüm bulmuştur. O dönemde dünya ticaretinin dolaştığı tek kervan yolu olan "İpek Yolu" da adını taşınan en değerli ticaret malı olan ipekten almıştır.
Tırtıldan Kelebeğe
İpek böceklerinin yeryüzünde birçok farklı türü (ırkı) bulunmaktadır. Bazı farklılıklar dışında hepsinde ortak olan dönemler; yumurta dönemi larva dönemi koza örme devresi ve ergin-kelebek dönemidir.
Bir Sene Bekleyebilen Yumurtalar
İpek böceklerinin bir türü (univoltin ırk) sadece ilkbaharda yumurtlar ve bu türün verdiği yumurtalar diğer ilkbahara kadar bekler. Başka bir tür (bivoltin ırk) ise yumurtalar ikinci yumurtlama için beklemeye girmeden 11-12 günlük kuluçka devresi geçirerek yumurtadan çıkarlar. İkinci neslin verdiği yumurtalar ise bekleme dönemine girerek kışı geçirir ve ilkbaharda tekrar canlanırlar. Hindistan Tayland gibi yetiştirildiği bölgelerin sıcak olması nedeniyle multivoltin ırklardan bir yılda 7-8 nesil elde edilebilir. Burada ilk akla gelen soru kuşkusuz bir yumurtanın bir yıl nasıl canlı kalabildiğidir. Tıpkı tohumların toprağa ekilip nem sıcaklık karanlık gibi uygun koşullar sağlandığında filizlenerek bitki ağaç haline gelmesi ve bu ana kadar uykuda olması gibi ipek böceği yumurtaları da bir sonraki ilkbahar mevsimine kadar uykuda kalırlar. Vakti geldiğinde ise harekete geçerler. Bu durumu tuşuna basarak komut verilen bir cihazın çalışmaya başlamasına benzetebiliriz. İpek böceği yumurtaları da bir yılın sonunda onları yaratan Allah'ın emriyle canlanırlar. Yüce Rabbimiz Kuran'da ilminin herşeyi kuşattığını şu şekilde bildirmiştir: "Allah yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz öğrenmeniz için." (Talak Suresi 12)
Deri Değiştiren Larvalar
Yumurtadan çıkan larvalar iklim ve hava şartlarına bağlı olarak süresi değişen larva döneminde 4 defa deri değiştirirler.
Larvalar yem yeme safhasında çok iştahlıdırlar ve sürekli taze dut yaprağı yerler. Adeta yaşayacakları bir sonraki dönemde inzivaya çekileceklerini biliyor gibi karınlarını iyice doyururlar. Başları vücutlarına oranla küçük olan larvaların derilerinin parlaklığı ve gerginliği artar. Deri değiştirme (uyku) safhasının başlangıcında yemek yemeyi keserler ve durgunlaşırlar. Dinlenmek için yer ararlar. İpeğimsi bir madde salgılayarak yapraklar üzerine tutunurlar başlarını yukarı kaldırarak hareketsiz bir şekilde dururlar. Deri değiştiren larvaların vücudu ise büyümüştür. Başları da vücutlarına oranla artık daha büyüktür. Yem yeme safhasında parlak ve gergin olan deri deri değiştirme sonrası gevşer buruşur ve solgunlaşır.
9-10 günlük bir ipek böceği hemen hemen yumurtadan çıkış ağırlığının 10.000 katına ulaşmıştır. Üstelik bu gelişme 20-25 gün gibi kısa bir süre içerisinde oluşmuştur. Bu mucizevi gelişmeyi anlamak için gözünüzde yeni doğmuş bir bebeği canlandırın. Yaklaşık 3 kg ağırlığında doğan bebek 20-25 gün sonra devasa bir boyuta ulaşarak 30.000 kg haline gelse her halde bu mucize karşısında şaşkınlığımızı gizleyemezdik. Ancak milyonlarca yıldır bu dönemleri geçiren ipek böceği larvaları bu mucizenin canlı birer örneğidirler. Böcek erginleştiğinde genellikle 7.-9. günlerde yem yemeyi keser tedirginleşir başını yukarı kaldırarak sallamaya ve oldukça nemli bir sıvı salgılamaya başlar. Göğüs ve karın bölgesinin yarı şeffaf olması nedeniyle vücudunun hemen hemen %40'ını kaplayacak şekilde genişlemiş olan ipek bezleri deri altında fark edilebilir. Sindirim kanalının boşaldığı ve larvanın kehribar rengini aldığı bu aşamada ipekböcekleri artık koza örmeye hazırdır ve askıya alınmaları için toplanmaları gerekir.
Koza Örme Devresi Başlıyor
Yumurtadan çıkan ipek böceği tırtılı; önce büyük bir titizlikle seçtiği "askı" olarak kullanacağı dallardan birine çıkarak kendini aynı iplikle oraya bağlar. Daha sonra salgıladığı ipeğe sarılmaya ve koza örmeye başlar. Multivoltin ırklarda 2-3 gün uni ve bivoltin ırklarda 3-4 gün içerisinde koza örme işlemi biter. İpek böceği ipliğini çıkardığı sürece başını 8 çizer gibi sürekli oynatır kozanın bir bölümünden diğer bölümüne geçerek örme işlemine devam eder. Başı dönmeden ve dengesini hiç kaybetmeden yaptığı bu hareketi 3-4 gün süresince toplam yaklaşık 130.000 kez tekrarlamaktadır. Bu rutin hareketi yapan tırtılın boynunun ya tutulması ya da işlevini yitirmesi gerekirken o büyük bir çaba ile üretimine devam eder. İpek üretimi sona erdiğinde ve bezler boşaldığı zaman artık çok zayıflamış olan tırtılın ya ölmesi ya da hastalanması gerekir ancak tırtıl başkalaşıma uğrayarak bir iki gün içinde daha güçlü bir yapıda olan "krizalite" dönüşür. Koza örmenin 4. veya 5. gününde krizalit haline dönüşen ipekböceği 8-14 gün süren krizalit devresinde metamorfoza uğrayarak kelebek haline dönüşür. Burada ise yine başka bir mucize gerçekleşmiştir. Bir tırtıl kendi salgıladığı maddeyle kendini sarmalayarak gözden kaybolur saklanmadan önce yerde yürüyerek ilerleyen bu böcek iki hafta içinde ise uçabilen bir kelebek olarak dışarı çıkar. Kelebek alkali yapıdaki salyası yardımıyla kozayı delerek dışarı çıkar. Yani kelebek haline gelen tırtıl bir kozada olduğunu buradan çıkma vaktinin geldiğini buradan çıkmak için özel bir sıvıya ihtiyacı olacağını kozayı delmek için bu sıvının sahip olması gereken formülü ve bunu vücudunda nasıl üreteceğini de adeta "bilmektedir". Kuşkusuz bir kelebeğin tüm bu bilgileri bilmesi imkansızdır; ona bu bilgileri alemleri yoktan var eden Yüce Rabbimiz ilham etmektedir.
Kozadan İpeğe
Kozayı örme ve tamamlama işlemi gece gündüz durmaksızın 3-4 gün sürmektedir. Birkaç mm.lik boyuyla günlerce ara vermeden çalışan bu tırtıl olağanüstü bir güç göstermektedir. Bunu insanlar ile kıyaslayarak daha iyi anlayabiliriz. Örneğin; insan günlük uykusunu almadığında hem zihnen hem de bedenen güçsüzleşmesine rağmen ipek böceğinde herhangi bir bitkinlik görülmemektedir. Yumurtadan tırtıla tırtıldan kelebeğe giden bu döngünün içinde hayatını sürdüren ipek böceği dünyanın en sağlam ipliğini üretir.
İpek bilinen en sağlam doğal ipliktir ancak bilim adamları henüz bu sağlamlıkta bir iplik üretmeyi başaramamışlardır. Son yıllarda araştırmalarını hızlandıran bilim adamları ipekböceklerinin nasıl bu kadar sağlam iplikler yapabildiklerinin sırrına ulaşmaya çalışıyorlar. Uzmanlar bulgularının doğruluğunun kanıtlanması halinde çok sağlam koruyucu giysi ve spor malzemeleri üretiminin yanı sıra kemik dokusu için de laboratuvarda yapay ipek üretilebileceğini belirtiyorlar. Araştırmalara göre; ipek üretiminin sırrı ipekböceklerinin salgı bezlerindeki ipek proteinlerinin suda çözünebilirliğini nasıl kontrol ettiklerinde yatıyor. Tüm süreç su miktarıyla kontrol altında tutuluyor. Organizma ipek bezine protein gönderiyor ancak bunu yaparken oraya ne kadar su bıraktığını denetliyor. Bu hassas ölçüler de ipeğin sağlamlığında rol oynuyor. Uzmanlar ipeğin tıp alanında tahrip olmuş diz bağlarının onarılması ve yapay kemik dokusu oluşturulmasında kullanılabileceğini söylüyorlar.
Her aşaması mucizelerle dolu olan ipek böceklerinin ipek üretmeleri çok çarpıcı yaratılış mucizelerinden biridir. Allah'ın ilhamıyla hareket eden ipek böceklerinin ürettikleri bu sağlam doğal iplik bilim adamlarına da ilham kaynağı olmaktadır. Sağlam olduğu kadar estetik görünümüyle de dikkat çeken ipeğin Kuran'da cennet ehline mükafat olarak sunulduğundan bahsedilmektedir.
.
"Artık Allah onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir. Ve sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle ödüllendirmiştir." (İnsan Suresi 11-12)
Yumuşaklığı ve parlaklığıyla yüzyıllardır en çok tercih edilen kumaş olan ipek ipek böceği tırtıllarının ördüğü kozalardan yapılır. Bu mucizevi canlılar ilginç bir şekilde yalnızca dut yaprağı yerler. Dut ağacı yapraklarından başka hiçbir şeyle beslenmezler.
İpek böceği tırtılları gelişimlerini tamamlayınca kelebek olmak için koza örmeye başlarlar. Sonunda da kendilerini bu incecik ipek ipliklerden örülmüş kozalarına hapsedip uykuya dalarlar. Önce görünürde yalnızca minik bir tırtılla başlayan bu sürecin sonunda tırtıl kaybolurken ortaya ipekten örülmüş bir koza ile bir kelebek çıkmaktadır. Peki bu olay nasıl gerçekleşmektedir? Şimdi bu mucizevi süreci en başından inceleyelim.
Altın Kadar Değerli İpeğin Tarihi
Tarihi kayıtlara göre ipek ilk defa Çin'de bulunmuştur. M.Ö 206'da başlayan Han Hanedanı dönemlerinde daha önce pek önemli olmayan ipek ülkenin gelir kaynağı haline gelerek uygarlığın önemli simgelerinden biri olmuştur. İpek değerli bir madde olduğu anlaşıldıktan sonra para birimi olarak da kullanılmıştır. Devletin ödemelerinde ve yapılan hizmete karşılık ödül olarak verilen ipek tıpkı altın gibi saklanmış ve gittikçe değer kazanmıştır. Başka ülkelerle Çin arasındaki anlaşmalar ipekle çözüm bulmuştur. O dönemde dünya ticaretinin dolaştığı tek kervan yolu olan "İpek Yolu" da adını taşınan en değerli ticaret malı olan ipekten almıştır.
Tırtıldan Kelebeğe
İpek böceklerinin yeryüzünde birçok farklı türü (ırkı) bulunmaktadır. Bazı farklılıklar dışında hepsinde ortak olan dönemler; yumurta dönemi larva dönemi koza örme devresi ve ergin-kelebek dönemidir.
Bir Sene Bekleyebilen Yumurtalar
İpek böceklerinin bir türü (univoltin ırk) sadece ilkbaharda yumurtlar ve bu türün verdiği yumurtalar diğer ilkbahara kadar bekler. Başka bir tür (bivoltin ırk) ise yumurtalar ikinci yumurtlama için beklemeye girmeden 11-12 günlük kuluçka devresi geçirerek yumurtadan çıkarlar. İkinci neslin verdiği yumurtalar ise bekleme dönemine girerek kışı geçirir ve ilkbaharda tekrar canlanırlar. Hindistan Tayland gibi yetiştirildiği bölgelerin sıcak olması nedeniyle multivoltin ırklardan bir yılda 7-8 nesil elde edilebilir. Burada ilk akla gelen soru kuşkusuz bir yumurtanın bir yıl nasıl canlı kalabildiğidir. Tıpkı tohumların toprağa ekilip nem sıcaklık karanlık gibi uygun koşullar sağlandığında filizlenerek bitki ağaç haline gelmesi ve bu ana kadar uykuda olması gibi ipek böceği yumurtaları da bir sonraki ilkbahar mevsimine kadar uykuda kalırlar. Vakti geldiğinde ise harekete geçerler. Bu durumu tuşuna basarak komut verilen bir cihazın çalışmaya başlamasına benzetebiliriz. İpek böceği yumurtaları da bir yılın sonunda onları yaratan Allah'ın emriyle canlanırlar. Yüce Rabbimiz Kuran'da ilminin herşeyi kuşattığını şu şekilde bildirmiştir: "Allah yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz öğrenmeniz için." (Talak Suresi 12)
Deri Değiştiren Larvalar
Yumurtadan çıkan larvalar iklim ve hava şartlarına bağlı olarak süresi değişen larva döneminde 4 defa deri değiştirirler.
Larvalar yem yeme safhasında çok iştahlıdırlar ve sürekli taze dut yaprağı yerler. Adeta yaşayacakları bir sonraki dönemde inzivaya çekileceklerini biliyor gibi karınlarını iyice doyururlar. Başları vücutlarına oranla küçük olan larvaların derilerinin parlaklığı ve gerginliği artar. Deri değiştirme (uyku) safhasının başlangıcında yemek yemeyi keserler ve durgunlaşırlar. Dinlenmek için yer ararlar. İpeğimsi bir madde salgılayarak yapraklar üzerine tutunurlar başlarını yukarı kaldırarak hareketsiz bir şekilde dururlar. Deri değiştiren larvaların vücudu ise büyümüştür. Başları da vücutlarına oranla artık daha büyüktür. Yem yeme safhasında parlak ve gergin olan deri deri değiştirme sonrası gevşer buruşur ve solgunlaşır.
9-10 günlük bir ipek böceği hemen hemen yumurtadan çıkış ağırlığının 10.000 katına ulaşmıştır. Üstelik bu gelişme 20-25 gün gibi kısa bir süre içerisinde oluşmuştur. Bu mucizevi gelişmeyi anlamak için gözünüzde yeni doğmuş bir bebeği canlandırın. Yaklaşık 3 kg ağırlığında doğan bebek 20-25 gün sonra devasa bir boyuta ulaşarak 30.000 kg haline gelse her halde bu mucize karşısında şaşkınlığımızı gizleyemezdik. Ancak milyonlarca yıldır bu dönemleri geçiren ipek böceği larvaları bu mucizenin canlı birer örneğidirler. Böcek erginleştiğinde genellikle 7.-9. günlerde yem yemeyi keser tedirginleşir başını yukarı kaldırarak sallamaya ve oldukça nemli bir sıvı salgılamaya başlar. Göğüs ve karın bölgesinin yarı şeffaf olması nedeniyle vücudunun hemen hemen %40'ını kaplayacak şekilde genişlemiş olan ipek bezleri deri altında fark edilebilir. Sindirim kanalının boşaldığı ve larvanın kehribar rengini aldığı bu aşamada ipekböcekleri artık koza örmeye hazırdır ve askıya alınmaları için toplanmaları gerekir.
Koza Örme Devresi Başlıyor
Yumurtadan çıkan ipek böceği tırtılı; önce büyük bir titizlikle seçtiği "askı" olarak kullanacağı dallardan birine çıkarak kendini aynı iplikle oraya bağlar. Daha sonra salgıladığı ipeğe sarılmaya ve koza örmeye başlar. Multivoltin ırklarda 2-3 gün uni ve bivoltin ırklarda 3-4 gün içerisinde koza örme işlemi biter. İpek böceği ipliğini çıkardığı sürece başını 8 çizer gibi sürekli oynatır kozanın bir bölümünden diğer bölümüne geçerek örme işlemine devam eder. Başı dönmeden ve dengesini hiç kaybetmeden yaptığı bu hareketi 3-4 gün süresince toplam yaklaşık 130.000 kez tekrarlamaktadır. Bu rutin hareketi yapan tırtılın boynunun ya tutulması ya da işlevini yitirmesi gerekirken o büyük bir çaba ile üretimine devam eder. İpek üretimi sona erdiğinde ve bezler boşaldığı zaman artık çok zayıflamış olan tırtılın ya ölmesi ya da hastalanması gerekir ancak tırtıl başkalaşıma uğrayarak bir iki gün içinde daha güçlü bir yapıda olan "krizalite" dönüşür. Koza örmenin 4. veya 5. gününde krizalit haline dönüşen ipekböceği 8-14 gün süren krizalit devresinde metamorfoza uğrayarak kelebek haline dönüşür. Burada ise yine başka bir mucize gerçekleşmiştir. Bir tırtıl kendi salgıladığı maddeyle kendini sarmalayarak gözden kaybolur saklanmadan önce yerde yürüyerek ilerleyen bu böcek iki hafta içinde ise uçabilen bir kelebek olarak dışarı çıkar. Kelebek alkali yapıdaki salyası yardımıyla kozayı delerek dışarı çıkar. Yani kelebek haline gelen tırtıl bir kozada olduğunu buradan çıkma vaktinin geldiğini buradan çıkmak için özel bir sıvıya ihtiyacı olacağını kozayı delmek için bu sıvının sahip olması gereken formülü ve bunu vücudunda nasıl üreteceğini de adeta "bilmektedir". Kuşkusuz bir kelebeğin tüm bu bilgileri bilmesi imkansızdır; ona bu bilgileri alemleri yoktan var eden Yüce Rabbimiz ilham etmektedir.
Kozadan İpeğe
Kozayı örme ve tamamlama işlemi gece gündüz durmaksızın 3-4 gün sürmektedir. Birkaç mm.lik boyuyla günlerce ara vermeden çalışan bu tırtıl olağanüstü bir güç göstermektedir. Bunu insanlar ile kıyaslayarak daha iyi anlayabiliriz. Örneğin; insan günlük uykusunu almadığında hem zihnen hem de bedenen güçsüzleşmesine rağmen ipek böceğinde herhangi bir bitkinlik görülmemektedir. Yumurtadan tırtıla tırtıldan kelebeğe giden bu döngünün içinde hayatını sürdüren ipek böceği dünyanın en sağlam ipliğini üretir.
İpek bilinen en sağlam doğal ipliktir ancak bilim adamları henüz bu sağlamlıkta bir iplik üretmeyi başaramamışlardır. Son yıllarda araştırmalarını hızlandıran bilim adamları ipekböceklerinin nasıl bu kadar sağlam iplikler yapabildiklerinin sırrına ulaşmaya çalışıyorlar. Uzmanlar bulgularının doğruluğunun kanıtlanması halinde çok sağlam koruyucu giysi ve spor malzemeleri üretiminin yanı sıra kemik dokusu için de laboratuvarda yapay ipek üretilebileceğini belirtiyorlar. Araştırmalara göre; ipek üretiminin sırrı ipekböceklerinin salgı bezlerindeki ipek proteinlerinin suda çözünebilirliğini nasıl kontrol ettiklerinde yatıyor. Tüm süreç su miktarıyla kontrol altında tutuluyor. Organizma ipek bezine protein gönderiyor ancak bunu yaparken oraya ne kadar su bıraktığını denetliyor. Bu hassas ölçüler de ipeğin sağlamlığında rol oynuyor. Uzmanlar ipeğin tıp alanında tahrip olmuş diz bağlarının onarılması ve yapay kemik dokusu oluşturulmasında kullanılabileceğini söylüyorlar.
Her aşaması mucizelerle dolu olan ipek böceklerinin ipek üretmeleri çok çarpıcı yaratılış mucizelerinden biridir. Allah'ın ilhamıyla hareket eden ipek böceklerinin ürettikleri bu sağlam doğal iplik bilim adamlarına da ilham kaynağı olmaktadır. Sağlam olduğu kadar estetik görünümüyle de dikkat çeken ipeğin Kuran'da cennet ehline mükafat olarak sunulduğundan bahsedilmektedir.
.
"Artık Allah onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir. Ve sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle ödüllendirmiştir." (İnsan Suresi 11-12)