İpek böcekleri küçücük olmalarına rağmen, milyonlarca yıldır yeryüzünde bilinen en sağlam ipliği üretirler.
Tek seferde en fazla yumurtlayan canlılardan biridir ipek böceği. Bir seferde 450- 500 yumurta yumurtlayan bu böcekler, yumurtalarının etrafa saçılmalarını önlemek ve korumak için onları, salgıladıkları çok özel bir iplikle birbirine bağlarlar. İpek böceklerinin yumurtaları bir yıl boyunca uyuyarak canlanmayı beklerler.
Canlanan tırtıllar mucizevî bir gelişim göstererek kısa zamanda ilk hallerinin 10.000 katı büyüklüğe ulaşırlar. Yumurtadan çıkan tırtıllar ilk olarak uygun bir dal bulur ve ipek ipliğiyle kendilerini bu dala bağlarlar. Yalnızca dut ağacının yaprakları ile beslenen bu canlılar, salgıladıkları iplikle kendilerine koza örmeye başlarlar. Türüne göre değişim göstermekle birlikte ortalama 3-4 günde koza örme işlemini tamamlarlar. Bu süreçte ipek böceği durmaksızın iplik salgılar ve başını 8 çizer gibi oynatarak örme işlemini gerçekleştirir. Bu süreçte tırtıl ortalama 900-1500 metre uzunluğunda iplik üretir. Aynı hareketi hiç durmadan yapan tırtılın boynunun tutulması ya da işlevini yitirmesi gerekirken küçücük hayvan buna durmaksızın 3-4 gün boyunca devam eder. İpek üretimi bittiğinde ve bezler boşaldığında artık çok zayıflamış olan tırtılın ölmesi ya da hastalanması gerekirken tırtıl, başkalaşıma uğrayarak bir iki gün içinde daha güçlü bir yapı olan “krizalit”e dönüşür.
Koza örmenin 4 ya da 5. gününde krizalit haline dönüşen ipek böceği, 8-14 gün süren bu dönemde metamorfoza uğrayarak kelebeğe dönüşür. Burada bir mucize gerçekleşir. Bir tırtıl kendi salgıladığı maddeyle kendini sarararak gözden kaybolur, gizlenmeden önce yerde yürüyerek ilerleyen bu böcek, iki hafta sonra uçabilen bir kelebek olarak kozadan çıkar.
Kelebek, kozayı delmek için alkali yapıdaki salyasını kullanır. Bu demektir ki kelebek haline gelen tırtıl, bir kozanın içinde olduğunu, bu kozadan çıkma vakti geldiğini ve bunu yaparken de özel bir sıvıya ihtiyacı olduğunu ve bu sıvıyı vücudunda nasıl üretmesi gerektiğini adeta bilmektedir. Şüphesiz kelebeğin bunu bilmesine imkân yoktur. Ona bu bilgileri, âlemleri yoktan var eden Yüce Allah ilham etmektedir.
Böyle zor ve karmaşık işlemleri bir ipek böceği tırtılının tesadüfen öğrenmesi ve öğrendiklerini sonraki nesillere aktarabilmesi mümkün değildir. Tırtıl her zaman tırtıldır ve her zaman aynı kozayı örer. Bu Sani olan Rabbimizin sanatıdır.
İbrahim Akın
Tek seferde en fazla yumurtlayan canlılardan biridir ipek böceği. Bir seferde 450- 500 yumurta yumurtlayan bu böcekler, yumurtalarının etrafa saçılmalarını önlemek ve korumak için onları, salgıladıkları çok özel bir iplikle birbirine bağlarlar. İpek böceklerinin yumurtaları bir yıl boyunca uyuyarak canlanmayı beklerler.
Canlanan tırtıllar mucizevî bir gelişim göstererek kısa zamanda ilk hallerinin 10.000 katı büyüklüğe ulaşırlar. Yumurtadan çıkan tırtıllar ilk olarak uygun bir dal bulur ve ipek ipliğiyle kendilerini bu dala bağlarlar. Yalnızca dut ağacının yaprakları ile beslenen bu canlılar, salgıladıkları iplikle kendilerine koza örmeye başlarlar. Türüne göre değişim göstermekle birlikte ortalama 3-4 günde koza örme işlemini tamamlarlar. Bu süreçte ipek böceği durmaksızın iplik salgılar ve başını 8 çizer gibi oynatarak örme işlemini gerçekleştirir. Bu süreçte tırtıl ortalama 900-1500 metre uzunluğunda iplik üretir. Aynı hareketi hiç durmadan yapan tırtılın boynunun tutulması ya da işlevini yitirmesi gerekirken küçücük hayvan buna durmaksızın 3-4 gün boyunca devam eder. İpek üretimi bittiğinde ve bezler boşaldığında artık çok zayıflamış olan tırtılın ölmesi ya da hastalanması gerekirken tırtıl, başkalaşıma uğrayarak bir iki gün içinde daha güçlü bir yapı olan “krizalit”e dönüşür.
Koza örmenin 4 ya da 5. gününde krizalit haline dönüşen ipek böceği, 8-14 gün süren bu dönemde metamorfoza uğrayarak kelebeğe dönüşür. Burada bir mucize gerçekleşir. Bir tırtıl kendi salgıladığı maddeyle kendini sarararak gözden kaybolur, gizlenmeden önce yerde yürüyerek ilerleyen bu böcek, iki hafta sonra uçabilen bir kelebek olarak kozadan çıkar.
Kelebek, kozayı delmek için alkali yapıdaki salyasını kullanır. Bu demektir ki kelebek haline gelen tırtıl, bir kozanın içinde olduğunu, bu kozadan çıkma vakti geldiğini ve bunu yaparken de özel bir sıvıya ihtiyacı olduğunu ve bu sıvıyı vücudunda nasıl üretmesi gerektiğini adeta bilmektedir. Şüphesiz kelebeğin bunu bilmesine imkân yoktur. Ona bu bilgileri, âlemleri yoktan var eden Yüce Allah ilham etmektedir.
Böyle zor ve karmaşık işlemleri bir ipek böceği tırtılının tesadüfen öğrenmesi ve öğrendiklerini sonraki nesillere aktarabilmesi mümkün değildir. Tırtıl her zaman tırtıldır ve her zaman aynı kozayı örer. Bu Sani olan Rabbimizin sanatıdır.
İbrahim Akın