İskender Pala'nın kaleminden Güzel Sözler
"Yalnızca bir türlü aşk vardır; ama görüntüleri binlerce türlüdür” der bir bilge.
Üç çeşidini söyleyelim: Aşk beşeridir; şakayla baslar, sorumluluk getirir. Gözden girer, gönülde yasar. Surete meyledenler ziyandadır.
Aşk platoniktir; sohbetle baslar, zahmet getirir. Zihinden girer, gönülde yaşar. Siretini süslemeyenler yol şaşırır.
Aşk İlahidir; imanla başlar, vahdete götürür. Gönülde doğar, gönülde yasar. Sırrı saklamayanlar, başını verir. "
-En çok neyi seversin?
-Güneşin tutulup ebediyen perde altında, bir bulutun gerisinde saklı kalmasını severim.
-Neden ona bunu reva göresin ki?
-Çünkü onu kendi gözümden bile kıskanıyorum. Üstelik güneşe olan aşkımla bütün âlemi nura boğmak gelir elimden!
-Sözün doğruysa eğer, gece gündüz durmadan ona koşmalısın ki ona ulaşabilesin. Ona ulaştığın vakit de zaten onda yok olursun, varlığın görünmez olur. O zaman onun ışıkları seni yakar, varlığını ortadan kaldırır. Aksi takdirde hangi küstahlık ile onun önünde ışık saçabilirsin?
-Ben yok olunca, onun cemaliyle öyle görünmeye başlarım ki, işte o vakit halk beni parmağıyla birbirine gösterir ve onunla bir olduğumuzu asla fark etmez.
-En çok neyi seversin?
-Güneşin tutulup ebediyen perde altında, bir bulutun gerisinde saklı kalmasını severim.
-Neden ona bunu reva göresin ki?
-Çünkü onu kendi gözümden bile kıskanıyorum. Üstelik güneşe olan aşkımla bütün âlemi nura boğmak gelir elimden!
-Sözün doğruysa eğer, gece gündüz durmadan ona koşmalısın ki ona ulaşabilesin. Ona ulaştığın vakit de zaten onda yok olursun, varlığın görünmez olur. O zaman onun ışıkları seni yakar, varlığını ortadan kaldırır. Aksi takdirde hangi küstahlık ile onun önünde ışık saçabilirsin?
-Ben yok olunca, onun cemaliyle öyle görünmeye başlarım ki, işte o vakit halk beni parmağıyla birbirine gösterir ve onunla bir olduğumuzu asla fark etmez.
.........Bir bütün idim ben Leylâ ile. Sense Leylâ'yım diyorsun. Sen Leylâ isen eğer; beni yakmaya hayalin yeter, takatim yok sana kavuşmaya. Varlığı olmayan bir zerreye aynadan ne fayda? Canım gideli hayli zamandır, cismindeki bir başka candır; bir özge candır. Sensin beni benden ayıran, uzaklaştıran. Ben yokum, senin tecellin var. Vuslatının ağır yükünü kaldıramam ki. Önceleri sen vardın, şimdi ben yok oldum. Manevî dünyamda dostum daima sensin. Dış görünüşe değer verme bahsi ortadan kalktı artık. Gönül çok önceleri sana koştu, canım seninle gitti. Şimdiki canım Leylâ'ya değil, Mevlâ'ya yönelik. Bir'lik yolunda seninle olamam, yanarım. Şimdi, gözümün nuru, gönlümün aydınlığı!.. Ben maskaralığa nam salmışım, bari sen bu yola girme. İçinden çıkma namus perdesinin. Mecnun olan benim; bana yaraşır delilik, kınanmışlık. Şimdi git, aşk töresini, âşıklık geleneğini, maşuk gidişatını bozma. Git şimdi, ey vefalı! Açtırma kötü söz arayanların dudaklarını; sakız verme dedikodu arayanların ağızlarına. Beni aramaya çıktığını âleme bildirip deliliğine ferman yazdırma. Kimse seni burada görmeden git. Ben ki varım; sen içimdesin, bunu bil!..
Âşık kabz halindeyken bir türlü davranır, bast halindeyken bir türlü. Sekr halindeyken bir türlü konuşur da, sahv halinde belki konuşmayı bile istemez.
"Yalnızca bir türlü aşk vardır; ama görüntüleri binlerce türlüdür” der bir bilge.
Üç çeşidini söyleyelim: Aşk beşeridir; şakayla baslar, sorumluluk getirir. Gözden girer, gönülde yasar. Surete meyledenler ziyandadır.
Aşk platoniktir; sohbetle baslar, zahmet getirir. Zihinden girer, gönülde yaşar. Siretini süslemeyenler yol şaşırır.
Aşk İlahidir; imanla başlar, vahdete götürür. Gönülde doğar, gönülde yasar. Sırrı saklamayanlar, başını verir. "
-En çok neyi seversin?
-Güneşin tutulup ebediyen perde altında, bir bulutun gerisinde saklı kalmasını severim.
-Neden ona bunu reva göresin ki?
-Çünkü onu kendi gözümden bile kıskanıyorum. Üstelik güneşe olan aşkımla bütün âlemi nura boğmak gelir elimden!
-Sözün doğruysa eğer, gece gündüz durmadan ona koşmalısın ki ona ulaşabilesin. Ona ulaştığın vakit de zaten onda yok olursun, varlığın görünmez olur. O zaman onun ışıkları seni yakar, varlığını ortadan kaldırır. Aksi takdirde hangi küstahlık ile onun önünde ışık saçabilirsin?
-Ben yok olunca, onun cemaliyle öyle görünmeye başlarım ki, işte o vakit halk beni parmağıyla birbirine gösterir ve onunla bir olduğumuzu asla fark etmez.
-En çok neyi seversin?
-Güneşin tutulup ebediyen perde altında, bir bulutun gerisinde saklı kalmasını severim.
-Neden ona bunu reva göresin ki?
-Çünkü onu kendi gözümden bile kıskanıyorum. Üstelik güneşe olan aşkımla bütün âlemi nura boğmak gelir elimden!
-Sözün doğruysa eğer, gece gündüz durmadan ona koşmalısın ki ona ulaşabilesin. Ona ulaştığın vakit de zaten onda yok olursun, varlığın görünmez olur. O zaman onun ışıkları seni yakar, varlığını ortadan kaldırır. Aksi takdirde hangi küstahlık ile onun önünde ışık saçabilirsin?
-Ben yok olunca, onun cemaliyle öyle görünmeye başlarım ki, işte o vakit halk beni parmağıyla birbirine gösterir ve onunla bir olduğumuzu asla fark etmez.
.........Bir bütün idim ben Leylâ ile. Sense Leylâ'yım diyorsun. Sen Leylâ isen eğer; beni yakmaya hayalin yeter, takatim yok sana kavuşmaya. Varlığı olmayan bir zerreye aynadan ne fayda? Canım gideli hayli zamandır, cismindeki bir başka candır; bir özge candır. Sensin beni benden ayıran, uzaklaştıran. Ben yokum, senin tecellin var. Vuslatının ağır yükünü kaldıramam ki. Önceleri sen vardın, şimdi ben yok oldum. Manevî dünyamda dostum daima sensin. Dış görünüşe değer verme bahsi ortadan kalktı artık. Gönül çok önceleri sana koştu, canım seninle gitti. Şimdiki canım Leylâ'ya değil, Mevlâ'ya yönelik. Bir'lik yolunda seninle olamam, yanarım. Şimdi, gözümün nuru, gönlümün aydınlığı!.. Ben maskaralığa nam salmışım, bari sen bu yola girme. İçinden çıkma namus perdesinin. Mecnun olan benim; bana yaraşır delilik, kınanmışlık. Şimdi git, aşk töresini, âşıklık geleneğini, maşuk gidişatını bozma. Git şimdi, ey vefalı! Açtırma kötü söz arayanların dudaklarını; sakız verme dedikodu arayanların ağızlarına. Beni aramaya çıktığını âleme bildirip deliliğine ferman yazdırma. Kimse seni burada görmeden git. Ben ki varım; sen içimdesin, bunu bil!..
Âşık kabz halindeyken bir türlü davranır, bast halindeyken bir türlü. Sekr halindeyken bir türlü konuşur da, sahv halinde belki konuşmayı bile istemez.