İSMET GARİBULLAH EFENDİ K.S. HAZRETLERİ VE RİSALE-İ KUDSİYYE
İsmet Babamızın aynı zamanda Ali Haydar Efendi Hazretlerinin Tekkesi İsmailağa Camiinin alt tarafında patrikhanin karşısında bulunuyor.
Altın silsilenin 32. sırasında bulunan, Efendi Hazretlerimizin çok önem vererek ezberlediği ve her sohbetinin başında bir beytini okuduğu Risale-i Kudsiyye sahibi Mustafa İsmet Garibullah (Büyük şeyh) Efendi kimidir? Musta İsmet (kuddisesirrahu) aslen YANYA’lı (Balkan yarımadasında halen Yunanistan sınırları içerisinde bulunan bir şehir) olup doğumu:Hicri 1216, vefatı:Hicri 1289 dur. Yaşadığı devirde,Mevlana Halid-i Bağdadi (kuddisesirrahu)nun, Mekke-i Mükerreme’deki halifesi olan Abdullah’i Mekki(kuddisesirrahu) Hazretleri’nin, Ebu Kubeys dağı üzerindeki dergahında yetişmiş olup,Şeyh Efendinin vefatından sonra Anadoluya gelerek bir müddet Edirne’de Sultan Camii Şerifinde irşat görevine devam etmiş, Sonra İstanbul’da müritleri çoğalmış hatta Sultan Abdulmecid Han kendilerine intisab etmişlerdir.İstanbul’daki müridleri şeyh Efendi’nin İstanbul’a gelmesini çok arzu ettiklerinden buraya gelerek,önce Koca Mustafa Paşa tarafında, sonrada Fatih Çarşamba’da halen kabri şerifinin de bulunduğu ve kendi ismiyle anılan İsmet Efendi Dergahı’nı kurup hayatının sonuna kadar da orada hizmete devam etmişlerdir.
EŞİ BULUNMAZ BİR ESER ”RİSALE-İ KUDSİYYE”
Bu kitap hakkında Ali Haydar Efendi Hazretleri:”Dünyada (insanların yazdığı kitaplar arasında) iki kitap vardır ki;itiraz kabul etmez.Biri Mesnevi,diğeri ise Risale-i Kudsiyyedir,lakin Risal-i Kudsiyye şeri ilimleri ihtiva etmesi yönünden daha ağırlıklıdır.”buyurmuştur.
Ayrıca bu manevi yolu Mekke-i Mükerreme’den getirdiği için ”Büyük Şeyh Efendi”deyin buyurmuştur.
Üstadımızın arapça hocası, ulemadan, Oflu Hacı Dursun Efendi, Hazretleri de:”İsmet Efendi’nin Risale-i Kudsiyyesi,İmam-ı Rabbani’nin Mektubatının hulasası gibidir.”buyurmuştur.
Üstadımız Hacı Mahmud Efendi Hazretlerimiz de (kuddisesirrahu) da,bu risale hakkında ”Mektubatın metni gibidir” buyurmuştur. Risalenin yazılmasının esrarını ve maksadını Mustafa İsmet Garibullah Efendi bize risalenin içinde açıklıyor:
Sene bin ikiyüz yetmiş bir idi,
Muharremden dahi gün on bir idi
Bu dur ğalib,o günlerden biri idi,(zannıma göre Muharremin 11 idi)
Gece idi gönülde dert bir idi,
Dediler gel aziz hakka gidelim
Cemali ba-kemali seyredelim
Zuhur etti o dem sırrımda bir nur (sır latifemde bir nur zuhur etti)
Görenler zannederdi nefhayi sur (görenler sur’a üfürüldü zannederdi)
Ki icmal üzere izhar eyle bir nur (bana gelen manevi heyet dediki:kısaca bir nur açıkla)
Dediler bazı aşık ola pir nur (Allah’ı seven aşıklar bu nurdan hisselensin)
Bu nurdan hisse al hakka gidelim
Cemali ba-kemali seyredilim
Dediler bir eser yaz aşıkane (bana gelen heyet:aşıklara bir eser yaz dediler)
Ola feyz-u muhabbet salikane (o kitap Allah yolcularına feyz-u muhabbet olsun)
Hem olsun yadigarın arifane (arif olanlarada yadigar olsun)
Okuyan derdi Hak ile boyana (okuanlar Allah derdi ile boyansın,içi dışı nur olsun)
Bu dert ile aziz hakka gidelim
Cemali ba-kemali syeredilim
Dediler Türki olsun hem lisanı (Manevi heyet:yazacağın eser türkçe olsun dediler)
Dahi bir vezn ile olsun beyanı (açıklaması ise bir vezn üzere olsun)
Dedim ben yanyavi kıldım fiğanı (o zaman ben Yanyalı’yım diye feryad ettim)
Çü bilmem şiir ile efsah lisanı (Çünkü benim lisanım fasih değil,şiir yazmasınıda bilmem)
Kabalıkla gerek Hakka gidelim (çok iyi yazmasanda,fasih lisan bilmesende olur)
Cemali ba-kemali seyredelim.
Murad ancak muradullah dediler (arzu edilen ancak Allah’ın murad ettiğidir)
Hatadan hıfz eder Allah, dediler (bunu Allah murad ettiği için O,seni hatadan korur dediler)
Didim bilmem dahi imla,dediler (ben yazı kurallarını bile bilmiyorum dedim)
Murad mana, değil elfaz dediler (murad edilen manadır,lafızlar değil dediler)
Zuhura tabii ol hakka gidelim
Cemali ba-kemali seyredilm
Kamu ihvanlara icmal bir huccet (bütün ihvanlara kısa bir delil)
Ola hem okuyana feyzu rahmet (bu kitabı okuyana feyz-u rahmet olsun)
Ola saliklere feyz-u muhabbet (Allah yolcularına feyz-muhabbet olsun)
Gide teşviş,bula teşvigu rahmet (vesveseler gitsin,okuyan teşvik ve rağbet bulsun)
Bu rahmetten oku Hakka gidelim
Cemali ba-kemali seyredlim.
İki cildi çıkan Şerhi Efendi Hazretlerimize ait -Risale-i Kudsiyye Şerhi- adlı eserin başında şu açıklamaya yer verilmiştir;
Bu kıymetli eser, içinde bulunduğu farsça ve arapça kelimelerin herkes tarafından anlaşılması mümkün olmayıp,ayrıca şiir vezninde olmasının getirdiği güzellik ve akıcılık, bir cihettede anlaşılmasının zorlaşmasına sebep olmaktadır.
Bazı yerlerin anlaşılması ise sadece lugat ilmine dayanmayıp,tevkifi(müellifin bizzat zamanımıza kadar gelen şeyh efendiler tarafından murad edilen mananın açıklanmasına bağlı olduğundan) bazı himmet sahibi kardeşlerimiz ,müellifin asrımızdaki tek varisi olan Mahmud Efendi Hazretlerimizin,mu’tad sohbetlerinin başında:
–”Şeriat kenzi Hak miftah tarikat”(Şeriat Allah’ın hazinesi,anahtarı ise tairkattır) diye söze başlayarak risaleden sırayla izah ettiği beyitleri dikkatlice not etmişler, sonra bu notlar biraraya geldiğinde iki cilt olacak kadar mevzu birikmiştir.
Ali Haydar Efendi’nin de,kendi risalesinin kenarına kaydettiği önemli notlar da bu izahlara eklenerek,ehli kimseler tarafından gözden geçirilmiş ve sonunda Efendi Hazretlerimizde okunarak tasdik ettirilmiştir.
Mevla Tealadan niyazımız, bu eseri bütün müslümanlara, özellikle manevi yolun saliklerine faydalı kılarak zevk alıp manevi perdelerden kurtulmalarına vesile yapmasıdır….
İsmet Babamızın aynı zamanda Ali Haydar Efendi Hazretlerinin Tekkesi İsmailağa Camiinin alt tarafında patrikhanin karşısında bulunuyor.
Altın silsilenin 32. sırasında bulunan, Efendi Hazretlerimizin çok önem vererek ezberlediği ve her sohbetinin başında bir beytini okuduğu Risale-i Kudsiyye sahibi Mustafa İsmet Garibullah (Büyük şeyh) Efendi kimidir? Musta İsmet (kuddisesirrahu) aslen YANYA’lı (Balkan yarımadasında halen Yunanistan sınırları içerisinde bulunan bir şehir) olup doğumu:Hicri 1216, vefatı:Hicri 1289 dur. Yaşadığı devirde,Mevlana Halid-i Bağdadi (kuddisesirrahu)nun, Mekke-i Mükerreme’deki halifesi olan Abdullah’i Mekki(kuddisesirrahu) Hazretleri’nin, Ebu Kubeys dağı üzerindeki dergahında yetişmiş olup,Şeyh Efendinin vefatından sonra Anadoluya gelerek bir müddet Edirne’de Sultan Camii Şerifinde irşat görevine devam etmiş, Sonra İstanbul’da müritleri çoğalmış hatta Sultan Abdulmecid Han kendilerine intisab etmişlerdir.İstanbul’daki müridleri şeyh Efendi’nin İstanbul’a gelmesini çok arzu ettiklerinden buraya gelerek,önce Koca Mustafa Paşa tarafında, sonrada Fatih Çarşamba’da halen kabri şerifinin de bulunduğu ve kendi ismiyle anılan İsmet Efendi Dergahı’nı kurup hayatının sonuna kadar da orada hizmete devam etmişlerdir.
EŞİ BULUNMAZ BİR ESER ”RİSALE-İ KUDSİYYE”
Bu kitap hakkında Ali Haydar Efendi Hazretleri:”Dünyada (insanların yazdığı kitaplar arasında) iki kitap vardır ki;itiraz kabul etmez.Biri Mesnevi,diğeri ise Risale-i Kudsiyyedir,lakin Risal-i Kudsiyye şeri ilimleri ihtiva etmesi yönünden daha ağırlıklıdır.”buyurmuştur.
Ayrıca bu manevi yolu Mekke-i Mükerreme’den getirdiği için ”Büyük Şeyh Efendi”deyin buyurmuştur.
Üstadımızın arapça hocası, ulemadan, Oflu Hacı Dursun Efendi, Hazretleri de:”İsmet Efendi’nin Risale-i Kudsiyyesi,İmam-ı Rabbani’nin Mektubatının hulasası gibidir.”buyurmuştur.
Üstadımız Hacı Mahmud Efendi Hazretlerimiz de (kuddisesirrahu) da,bu risale hakkında ”Mektubatın metni gibidir” buyurmuştur. Risalenin yazılmasının esrarını ve maksadını Mustafa İsmet Garibullah Efendi bize risalenin içinde açıklıyor:
Sene bin ikiyüz yetmiş bir idi,
Muharremden dahi gün on bir idi
Bu dur ğalib,o günlerden biri idi,(zannıma göre Muharremin 11 idi)
Gece idi gönülde dert bir idi,
Dediler gel aziz hakka gidelim
Cemali ba-kemali seyredelim
Zuhur etti o dem sırrımda bir nur (sır latifemde bir nur zuhur etti)
Görenler zannederdi nefhayi sur (görenler sur’a üfürüldü zannederdi)
Ki icmal üzere izhar eyle bir nur (bana gelen manevi heyet dediki:kısaca bir nur açıkla)
Dediler bazı aşık ola pir nur (Allah’ı seven aşıklar bu nurdan hisselensin)
Bu nurdan hisse al hakka gidelim
Cemali ba-kemali seyredilim
Dediler bir eser yaz aşıkane (bana gelen heyet:aşıklara bir eser yaz dediler)
Ola feyz-u muhabbet salikane (o kitap Allah yolcularına feyz-u muhabbet olsun)
Hem olsun yadigarın arifane (arif olanlarada yadigar olsun)
Okuyan derdi Hak ile boyana (okuanlar Allah derdi ile boyansın,içi dışı nur olsun)
Bu dert ile aziz hakka gidelim
Cemali ba-kemali syeredilim
Dediler Türki olsun hem lisanı (Manevi heyet:yazacağın eser türkçe olsun dediler)
Dahi bir vezn ile olsun beyanı (açıklaması ise bir vezn üzere olsun)
Dedim ben yanyavi kıldım fiğanı (o zaman ben Yanyalı’yım diye feryad ettim)
Çü bilmem şiir ile efsah lisanı (Çünkü benim lisanım fasih değil,şiir yazmasınıda bilmem)
Kabalıkla gerek Hakka gidelim (çok iyi yazmasanda,fasih lisan bilmesende olur)
Cemali ba-kemali seyredelim.
Murad ancak muradullah dediler (arzu edilen ancak Allah’ın murad ettiğidir)
Hatadan hıfz eder Allah, dediler (bunu Allah murad ettiği için O,seni hatadan korur dediler)
Didim bilmem dahi imla,dediler (ben yazı kurallarını bile bilmiyorum dedim)
Murad mana, değil elfaz dediler (murad edilen manadır,lafızlar değil dediler)
Zuhura tabii ol hakka gidelim
Cemali ba-kemali seyredilm
Kamu ihvanlara icmal bir huccet (bütün ihvanlara kısa bir delil)
Ola hem okuyana feyzu rahmet (bu kitabı okuyana feyz-u rahmet olsun)
Ola saliklere feyz-u muhabbet (Allah yolcularına feyz-muhabbet olsun)
Gide teşviş,bula teşvigu rahmet (vesveseler gitsin,okuyan teşvik ve rağbet bulsun)
Bu rahmetten oku Hakka gidelim
Cemali ba-kemali seyredlim.
İki cildi çıkan Şerhi Efendi Hazretlerimize ait -Risale-i Kudsiyye Şerhi- adlı eserin başında şu açıklamaya yer verilmiştir;
Bu kıymetli eser, içinde bulunduğu farsça ve arapça kelimelerin herkes tarafından anlaşılması mümkün olmayıp,ayrıca şiir vezninde olmasının getirdiği güzellik ve akıcılık, bir cihettede anlaşılmasının zorlaşmasına sebep olmaktadır.
Bazı yerlerin anlaşılması ise sadece lugat ilmine dayanmayıp,tevkifi(müellifin bizzat zamanımıza kadar gelen şeyh efendiler tarafından murad edilen mananın açıklanmasına bağlı olduğundan) bazı himmet sahibi kardeşlerimiz ,müellifin asrımızdaki tek varisi olan Mahmud Efendi Hazretlerimizin,mu’tad sohbetlerinin başında:
–”Şeriat kenzi Hak miftah tarikat”(Şeriat Allah’ın hazinesi,anahtarı ise tairkattır) diye söze başlayarak risaleden sırayla izah ettiği beyitleri dikkatlice not etmişler, sonra bu notlar biraraya geldiğinde iki cilt olacak kadar mevzu birikmiştir.
Ali Haydar Efendi’nin de,kendi risalesinin kenarına kaydettiği önemli notlar da bu izahlara eklenerek,ehli kimseler tarafından gözden geçirilmiş ve sonunda Efendi Hazretlerimizde okunarak tasdik ettirilmiştir.
Mevla Tealadan niyazımız, bu eseri bütün müslümanlara, özellikle manevi yolun saliklerine faydalı kılarak zevk alıp manevi perdelerden kurtulmalarına vesile yapmasıdır….
Moderatörün son düzenlenenleri: