GOETHE, Johann Wolfgang von (1749-1832). Dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri olan Johann Wolfgang von Goethe, yalnızca edebiyatla değil eğitim, doğa bilimleri ve felsefe de içinde olmak üzere pek çok konuyla yakından ilgilenmiştir. Frankfurt am Main'de doğan Goethe'nin annesi, babası varlıklı ve aydın insanlardı. Evlerinde zengin bir kütüphane ve değerli bir resim koleksiyonu vardı. Wolfgang ve kız kardeşi Charlotte bu evde büyüdü. Aydınlanma Çağı'nın düşünceleriyle yetiştirilen Goethe küçük yaşta Fransızca, Latince ve Eski Yunanca öğrendi. O yıllarda Fransız işgali altında bulunan Frankfurt'ta sergilenen Fransız tiyatro topluluklarının oyunları küçük Wolfgang'ı çok etkiledi ve Fransız edebiyatına ilgi duymasına yol açtı.
18 yaşına gelince babasının isteğine uyarak hukuk öğrenimi için Leipzig'e gitti. Orada dönemin sanatçıları, edebiyatçıları ve arkeologlarıyla tanıştı. Eski Yunan sanatına hayranlığı bu sırada başladı. Gözlerini kullanmayı, bir insana ya da nesneye bakıp geçmek yerine, onu görüp tanımayı ve anlamayı öğrendi. Başladığı her işi en iyi biçimde yaparak sonuna kadar götürmek gibi bir özelliği vardı. Leipzig'e gittikten üç yıl sonra, 1768'de ağır bir hastalıkla evine dönmek zorunda kaldı. Evde kaldığı iki yıl boyunca simya ve astroloji ile ilgilendi.
1774'te yazdığı ilk romanı Genç Werther'in Acıları (Die Leiden des jungen Werther) gerek anlatımı, gerek duygularının coşkunluğu ve çağdaş gençliğin duygu ve düşüncelerini yansıtmaktaki başarısıyla evrensel bir üne kavuştu. Bu romanla Alman edebiyatında Coşkunluk Akımı olarak bilinen yeni bir çığır açıldı. Bu yıllarda ilahiler, kısa ama özlü, pırıl pırıl şiirler yazdı.
Goethe 1775'te Weimar Dükü Karl August' un çağrısı üzerine Weimar'a gitti. Dükün özel elçilik danışmanı olarak maden ocaklarını ve sulama projelerini denetlemekten, küçük Weimar ordusunun askerlerinin üniformalarını seçmeye kadar her türlü işle uğraştı. Weimar'da tanışıp âşık olduğu Charlotte von Stein, Goethe'yi her yönden etkiledi. Ondan aldığı esinle çok güzel şiirler ve baladlar yazdı. İphigenie Tauris'ta (İphiginei auf Tauris; 1787) ve Tarquato Tasso (1780-87) adlı yapıtlarındaki kadın kahramanlar, Charlotte von Stein'den izler taşır.
Goethe, 1786'da Weimar'dan ansızın ayrılarak İtalya'ya gitti. İtalya onun için bir kaçış ve yeniden doğuştu. Duygusal ve sanatsal geçmişinden koparak kendini yenilemeye kararlıydı. İtalya'da ilk kez Eski Yunan ve Roma sanatını yakından tanıma olanağı buldu. 1794'te yazar Friedrich von Schiller'le yaşamları boyu sürecek bir dostluk kurdu. Goethe ve Schiller'in dört cilt tutan mektupları Alman edebiyatının bu en verimli dönemine ışık tutar. Her iki yazar da dostluk yılları boyunca verdikleri ürünlerle, Alman edebiyatında Klasik Dönem'in önde gelen temsilcileri oldular. Goethe'nin 1770'te başlayarak yaşamının son yıllarına kadar yazmayı sürdürdüğü Faust adlı oyunu, yazarın başyapıtı sayılır.
1824'te ilk bölümü çıkan özyaşamöyküsünün ikinci bölümü Wilhelm Meisterin Seyahat Yılları (Wilhelm Meisters Wanderjahre) 1829'da yayımlandı. Goethe toplumsal ve teknolojik ilerlemeye, insanlık erdemlerini yadsımadan, doya doya yaşamaya inanıyordu.
18 yaşına gelince babasının isteğine uyarak hukuk öğrenimi için Leipzig'e gitti. Orada dönemin sanatçıları, edebiyatçıları ve arkeologlarıyla tanıştı. Eski Yunan sanatına hayranlığı bu sırada başladı. Gözlerini kullanmayı, bir insana ya da nesneye bakıp geçmek yerine, onu görüp tanımayı ve anlamayı öğrendi. Başladığı her işi en iyi biçimde yaparak sonuna kadar götürmek gibi bir özelliği vardı. Leipzig'e gittikten üç yıl sonra, 1768'de ağır bir hastalıkla evine dönmek zorunda kaldı. Evde kaldığı iki yıl boyunca simya ve astroloji ile ilgilendi.
1774'te yazdığı ilk romanı Genç Werther'in Acıları (Die Leiden des jungen Werther) gerek anlatımı, gerek duygularının coşkunluğu ve çağdaş gençliğin duygu ve düşüncelerini yansıtmaktaki başarısıyla evrensel bir üne kavuştu. Bu romanla Alman edebiyatında Coşkunluk Akımı olarak bilinen yeni bir çığır açıldı. Bu yıllarda ilahiler, kısa ama özlü, pırıl pırıl şiirler yazdı.
Goethe 1775'te Weimar Dükü Karl August' un çağrısı üzerine Weimar'a gitti. Dükün özel elçilik danışmanı olarak maden ocaklarını ve sulama projelerini denetlemekten, küçük Weimar ordusunun askerlerinin üniformalarını seçmeye kadar her türlü işle uğraştı. Weimar'da tanışıp âşık olduğu Charlotte von Stein, Goethe'yi her yönden etkiledi. Ondan aldığı esinle çok güzel şiirler ve baladlar yazdı. İphigenie Tauris'ta (İphiginei auf Tauris; 1787) ve Tarquato Tasso (1780-87) adlı yapıtlarındaki kadın kahramanlar, Charlotte von Stein'den izler taşır.
Goethe, 1786'da Weimar'dan ansızın ayrılarak İtalya'ya gitti. İtalya onun için bir kaçış ve yeniden doğuştu. Duygusal ve sanatsal geçmişinden koparak kendini yenilemeye kararlıydı. İtalya'da ilk kez Eski Yunan ve Roma sanatını yakından tanıma olanağı buldu. 1794'te yazar Friedrich von Schiller'le yaşamları boyu sürecek bir dostluk kurdu. Goethe ve Schiller'in dört cilt tutan mektupları Alman edebiyatının bu en verimli dönemine ışık tutar. Her iki yazar da dostluk yılları boyunca verdikleri ürünlerle, Alman edebiyatında Klasik Dönem'in önde gelen temsilcileri oldular. Goethe'nin 1770'te başlayarak yaşamının son yıllarına kadar yazmayı sürdürdüğü Faust adlı oyunu, yazarın başyapıtı sayılır.
1824'te ilk bölümü çıkan özyaşamöyküsünün ikinci bölümü Wilhelm Meisterin Seyahat Yılları (Wilhelm Meisters Wanderjahre) 1829'da yayımlandı. Goethe toplumsal ve teknolojik ilerlemeye, insanlık erdemlerini yadsımadan, doya doya yaşamaya inanıyordu.