Yeteneklerimizi kutsallaştırıyor sevdiklerimizi ilahlaştırıyor başarılarımıza tapıyoruz; gittikçe ruhumuz yoksullaşıyor görmüyoruz. Sadece hoşlandığımız için bir şeyler yapmanın zevkiyle birisini zaaflarıyla sevmenin gerçekçiliğiyle kendimizi başkalarına ispatlamanın değil sahiden değer taşıdığımızı bilmenin huzuruyla mutlu olmayı öğrenemiyoruz.
İçimizden geldiği gibi aşık olmuyoruz birilerine aslında kendi varoluşumuza kendi hayatımıza mana vermek için seçip kullanıyoruz onları. O zaman da ya bir şeyler talep ediyoruz ’sevdiklerimizden’ ya kendi istediğimiz şekli verip yeniden yaratmaya çalışıyoruz. Hem kendimizi kandırıyoruz hem karşımızdakini sonra aşkların sığlığından söz ediyoruz.
O manayı biz yüklüyorsak eğer artık gözlerimizi açmanın değeri hakiki olanı ayırt etmenin vakti çoktan gelmiş olmalı değil midir; bir mana ararken manasızlığa düşmenin zavallılığından korunmak için.
Çünkü “kaçmak kaçtıklarına yakalanmaktır bazen.”
İçimizden geldiği gibi aşık olmuyoruz birilerine aslında kendi varoluşumuza kendi hayatımıza mana vermek için seçip kullanıyoruz onları. O zaman da ya bir şeyler talep ediyoruz ’sevdiklerimizden’ ya kendi istediğimiz şekli verip yeniden yaratmaya çalışıyoruz. Hem kendimizi kandırıyoruz hem karşımızdakini sonra aşkların sığlığından söz ediyoruz.
O manayı biz yüklüyorsak eğer artık gözlerimizi açmanın değeri hakiki olanı ayırt etmenin vakti çoktan gelmiş olmalı değil midir; bir mana ararken manasızlığa düşmenin zavallılığından korunmak için.
Çünkü “kaçmak kaçtıklarına yakalanmaktır bazen.”