Kainatta herşey Allah Teâlâ’nın Azametini Yazan Bir Kalemdir,
Kainatta herşey Allah Teâlâ’nın azametini yazan bir kalemdir, bunları okumaya insan mecbur ve muhtaçtır. Allah Teâlâ zerreleri ve kürreleri konuşturmaktadır. Canlı cansız bütün mevcudat kendine mahsus bir dille duâ ediyor ve “Allah” diyor. Allah Teâlâ görebildiğimiz ve göremediğimiz bütün varlıklara kudretini yazmış. Kurumuş bir çiçeğe rahmet eden O değil mi? O tohumların çırpınışını nasıl duyuyorsa bizi de öyle duyacaktır.
Duâ; davet, çağrı, yardım isteme, yalvarmadır, Allah Teâlâ’ya gönlümüzü açmak ve O’na teslimiyettir, azametinden rahmetine, gazabından rızasına sığınıştır. O’nun kudretine inanmanın bir nişanesidir. Duâ Allah Teâlâ’ya açılan en yüce kapının anahtarıdır. Duâ Allah Teâlâ ile sohbet etmektir, kalbin ilahî huzurda ağlamasıdır. İnsanların Allah Teâlâ’dan muhtaç oldukları şeyleri tazarru ve tevazu ile istirham edip istemeleridir, kulun ihtiyaçlarını Allah Teâlâ’ya arz eylemesidir.
Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerim’de duâ etmeyi teşvik etmiş ve yapılan duâları karşılıksız bırakmayacağını haber vermiştir. Ayet-i Kerime’de buyruluyor: “Deki: Eğer sizin duânız olmasaydı Rabbim size ne diye değer versin.” (Furkan, 77)
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) ise hadis-i şeriflerinde: “Allah, duâ’da fazla ısrar edenleri sever.”
“Eğer bir kul Allah Teâlâ’ya dua eder ve kabul olunmazsa onun yerine bir sevap yazılır.”
“Duâ ibadettir (en büyük duâ da namazdır.)” Namazın kendisi bir çeşit duadır, “salat” “duâ” manasınadır. Duâ büyük bir ibadet olduğu için ahirette sevabı vardır. İnsana huzur verir, insan duâya açılan elleriyle Allah Teâlâ’ya yaklaşır, O’nun sonsuz güzelliğini aksettiren duygularla dolar. Çiçek kendini açtıracak yağmurlara muhtaçtır, kalp ise duâya. Bir insan için Rabbine duâ ettiği, O’nun dergâhına, O’nun kapısına vardığı andan daha sevimli bir an olabilir mi? Dünya ayaklarımızın altından kayıp gitmeden aczimizi yırtıp duâlarla hayatımızı süslemeliyiz.
Duâlarımızla her iki dünya için Allah Teâlâ’yı, O’nun Habibini, O’nların dostlarının dostluğunu, onlarla ilgili güzellikleri, her işimizin Allah Teâlâ’nın rızasına uygun olmasını istemeliyiz. Şu dünya hadsiz nimetlerle dolu, kainatta herşey O’nun, elbette O’na avuç açacağız. Allah Teâlâ’yı bulmak, rızasını kazanmak Cennetten daha lezizdir. Karanlıklar içinde şaşırmayalım, bu din hizmet ister, kardeşlik ister, beraberlik ister, bu dini yüceltecek i’la-yı kelimetullah davasını omuzlayacak mü’minler için de duâ etmeliyiz.
Duâ’nın tıbbî ve psikolojik faydaları vardır. Duâ insanı ruhen rahatlatır. Aleksi Carrel duânın “infılakî bir tesire sahip olduğu”nu söylemekte, bu yolla kanser, böbrek, ülser, deri, kemik vs. gibi hastalıkların süratle iyileştiğini haber vermektedir. Yine Amerika’da hastalar üzerinde yapılan uygulamada duâ eden hastaların ilaç alanlara göre daha çabuk iyileştiği görülmüştür.
Duânın adabı pek çoktur. Abdestli olmak, kıbleye yönelmek, besmele ile başlayıp Allah Teâlâ’ya hamd etmek, çokça salat ve selâm getirmek. Duânın asıl anahtarı helâl lokmadır. Allah Teâlâ dilerse kabul eder dilemezse etmez. Fakat kul duâ adabına riayet ederek duâyı bırakmamalıdır. Duâ için belirli bir zaman, belirli bir ifade tarzı yoktur. Her zaman her yerde duâ edilebilir. Cuma gecesi ve gününde, arefe günlerinde, mübarek gün ve gecelerde, geceleri teheccüd vaktinde, Kâbe ve Ravza-i mutahharada, hacda, türbelerde, secdede yapılan duâlar makbuldür. Dört yerde semânın kapıları açılır ve duâya icabet olunur. Allah yolunda saf bağlandığı zaman, yağmur yağarken, namaz kılınırken, Kâ’be görüldüğü zaman. Duâda haram olan şeyler istenmez. Allah Teâlâ’nın huzurunda boyun büküp aczimizi idrak edip, gözyaşlarımızla yapacağımız duâlar inşaallah ihlasımızı kuvvetlendirecektir.
Yazımızı güzel bir duâyla bitirelim: “Ya Rabbi! Yaşantımızı belâsız sürdür, dinde boş şeylerle uğraştırma, ibadetlerimizi riyasız eyle, azap etmeden af eyle, istemsiz mağfiret eyle, perdesiz cemâlini göster, ölmeden tevbemizi kabul eyle, ölürken rahmetini esirgeme, öldükten sonra azap etme, ölüm anımızı kolay eyle, ey merhametlilerin en merhametlisi Allah’ım.” Allah Teâlâ duâlarımızı kabul, amellerimizi makbûl ve günahlarımızı mağfûr buyursun. Amin...
Sadiye Öner
Kainatta herşey Allah Teâlâ’nın azametini yazan bir kalemdir, bunları okumaya insan mecbur ve muhtaçtır. Allah Teâlâ zerreleri ve kürreleri konuşturmaktadır. Canlı cansız bütün mevcudat kendine mahsus bir dille duâ ediyor ve “Allah” diyor. Allah Teâlâ görebildiğimiz ve göremediğimiz bütün varlıklara kudretini yazmış. Kurumuş bir çiçeğe rahmet eden O değil mi? O tohumların çırpınışını nasıl duyuyorsa bizi de öyle duyacaktır.
Duâ; davet, çağrı, yardım isteme, yalvarmadır, Allah Teâlâ’ya gönlümüzü açmak ve O’na teslimiyettir, azametinden rahmetine, gazabından rızasına sığınıştır. O’nun kudretine inanmanın bir nişanesidir. Duâ Allah Teâlâ’ya açılan en yüce kapının anahtarıdır. Duâ Allah Teâlâ ile sohbet etmektir, kalbin ilahî huzurda ağlamasıdır. İnsanların Allah Teâlâ’dan muhtaç oldukları şeyleri tazarru ve tevazu ile istirham edip istemeleridir, kulun ihtiyaçlarını Allah Teâlâ’ya arz eylemesidir.
Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerim’de duâ etmeyi teşvik etmiş ve yapılan duâları karşılıksız bırakmayacağını haber vermiştir. Ayet-i Kerime’de buyruluyor: “Deki: Eğer sizin duânız olmasaydı Rabbim size ne diye değer versin.” (Furkan, 77)
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) ise hadis-i şeriflerinde: “Allah, duâ’da fazla ısrar edenleri sever.”
“Eğer bir kul Allah Teâlâ’ya dua eder ve kabul olunmazsa onun yerine bir sevap yazılır.”
“Duâ ibadettir (en büyük duâ da namazdır.)” Namazın kendisi bir çeşit duadır, “salat” “duâ” manasınadır. Duâ büyük bir ibadet olduğu için ahirette sevabı vardır. İnsana huzur verir, insan duâya açılan elleriyle Allah Teâlâ’ya yaklaşır, O’nun sonsuz güzelliğini aksettiren duygularla dolar. Çiçek kendini açtıracak yağmurlara muhtaçtır, kalp ise duâya. Bir insan için Rabbine duâ ettiği, O’nun dergâhına, O’nun kapısına vardığı andan daha sevimli bir an olabilir mi? Dünya ayaklarımızın altından kayıp gitmeden aczimizi yırtıp duâlarla hayatımızı süslemeliyiz.
Duâlarımızla her iki dünya için Allah Teâlâ’yı, O’nun Habibini, O’nların dostlarının dostluğunu, onlarla ilgili güzellikleri, her işimizin Allah Teâlâ’nın rızasına uygun olmasını istemeliyiz. Şu dünya hadsiz nimetlerle dolu, kainatta herşey O’nun, elbette O’na avuç açacağız. Allah Teâlâ’yı bulmak, rızasını kazanmak Cennetten daha lezizdir. Karanlıklar içinde şaşırmayalım, bu din hizmet ister, kardeşlik ister, beraberlik ister, bu dini yüceltecek i’la-yı kelimetullah davasını omuzlayacak mü’minler için de duâ etmeliyiz.
Duâ’nın tıbbî ve psikolojik faydaları vardır. Duâ insanı ruhen rahatlatır. Aleksi Carrel duânın “infılakî bir tesire sahip olduğu”nu söylemekte, bu yolla kanser, böbrek, ülser, deri, kemik vs. gibi hastalıkların süratle iyileştiğini haber vermektedir. Yine Amerika’da hastalar üzerinde yapılan uygulamada duâ eden hastaların ilaç alanlara göre daha çabuk iyileştiği görülmüştür.
Duânın adabı pek çoktur. Abdestli olmak, kıbleye yönelmek, besmele ile başlayıp Allah Teâlâ’ya hamd etmek, çokça salat ve selâm getirmek. Duânın asıl anahtarı helâl lokmadır. Allah Teâlâ dilerse kabul eder dilemezse etmez. Fakat kul duâ adabına riayet ederek duâyı bırakmamalıdır. Duâ için belirli bir zaman, belirli bir ifade tarzı yoktur. Her zaman her yerde duâ edilebilir. Cuma gecesi ve gününde, arefe günlerinde, mübarek gün ve gecelerde, geceleri teheccüd vaktinde, Kâbe ve Ravza-i mutahharada, hacda, türbelerde, secdede yapılan duâlar makbuldür. Dört yerde semânın kapıları açılır ve duâya icabet olunur. Allah yolunda saf bağlandığı zaman, yağmur yağarken, namaz kılınırken, Kâ’be görüldüğü zaman. Duâda haram olan şeyler istenmez. Allah Teâlâ’nın huzurunda boyun büküp aczimizi idrak edip, gözyaşlarımızla yapacağımız duâlar inşaallah ihlasımızı kuvvetlendirecektir.
Yazımızı güzel bir duâyla bitirelim: “Ya Rabbi! Yaşantımızı belâsız sürdür, dinde boş şeylerle uğraştırma, ibadetlerimizi riyasız eyle, azap etmeden af eyle, istemsiz mağfiret eyle, perdesiz cemâlini göster, ölmeden tevbemizi kabul eyle, ölürken rahmetini esirgeme, öldükten sonra azap etme, ölüm anımızı kolay eyle, ey merhametlilerin en merhametlisi Allah’ım.” Allah Teâlâ duâlarımızı kabul, amellerimizi makbûl ve günahlarımızı mağfûr buyursun. Amin...
Sadiye Öner